2005 yılında rejiminin medya üzerindeki baskıları hafifletmesinden sonra Şam'da bir radyo kurarak yayına başladıklarını söyleyen Chawaf, “Biz gerçek bir gazetecilik yaptık. Basit değildi. Lisansımızda politikanın dışında her alanda yayın yapabileceğimiz belirtiyordu. Kapatılmamak için mesajlarımızı satır aralarında veriyorduk. Ama dinleyiciler ne demek istediğimizi anlıyordu” dedi.

2011 yılında iç savaşın başlamasından sonra istihbarat örgütünün açıklamalarını yayınlamasını istediğini ve bunu reddedince de hain olmakla suçladığını söyleyen Chawaf, “Ben daha önce hiç bir zaman muhalif olmamıştım. Ama başka seçeneğim kalmamıştı. Onların yalan söylediklerini biliyordum. Gösteri yaparken öldürülen insanlar terörist ya da selefist değildi” şeklinde konuştu.

Chawaf, rejimin açıklamalarını yayımlamayı reddettiği için hedef tahtasına konduğunu, kendisine ve çocuklarına yönelik anonim tehditlerden sonra 2011 yılının Ağustos ayında ülkesini terk ederek Kanada’ya göç etmek zorunda kaldığını söyledi.

Gazetecilerin rejim ve IŞİD tarafından öldürüldüklerini söyleyen Chawaf, Özgür Suriye Ordusu’nu eleştirdikleri için tehdit edildiklerini belirtti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Başkanı Jonathan Lundqvist, Suriye'nin gazeteciler için dünyanın en tehlikeli ülkesi olduğunu, 2011 yılından bu yana 233 gazetecinin öldürüldüğünü söyledi.

Bağımsız gazetecilik yaptığı, hem rejim hem de muhaliflerin gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini duyurduğu için ödülü Chawaf'a verdiklerini söyleyen Lundqvist, “O yaşamını riske alarak halkın sesini duyuran bir radyo istasyonu kurdu” dedi.

Radio Rozana’nın internet sitesini geçtiğimiz yıl 7 milyon kişinin ziyaret ettiği, çoğunluğu Türkiye'de olmak üzere 1,5 milyon civarında dinleyicisi olduğu belirtiliyor. Radyonun finansmanının yüzde 75'i İsveç Dış Yardım Kurumu Sida tarafından karşılanıyor. (Stockholm/EVRENSEL)