İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kahramanmaraş Afet Koordinasyon Merkezi'nde, deprem sonrası yapılan çalışmalara ilişkin açıklama yaptı.
Kentte 10 bin 194 kişinin hayatını kaybettiğini, bugün 11 kişinin sağ çıkarıldığını söyleyen Soylu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
AFAD'ın toplam personel sayısı 7 bin 300'dür. Takdir edilir ki 7 bin 300 personelle Türkiye'deki bu büyük afeti veya herhangi bir afeti yönetebilmek mümkün değildir. AFAD, bir koordinasyon kurumudur. Baştan itibaren de bunu ortaya koyuyoruz ve 25 çalışma grubunun her birinin arama kurtarmadan beslenmeye, haberleşmeye, barınmaya, sağlığa kadar birçok paydaşı var.
Devlet ve sivil toplum bütün kitlesiyle AFAD koordinasyonunda hep beraber çalışıyor. Ama birtakım değerlendirmeler yapılıyor. AFAD nerede? AFAD sağlıkta. Bu, bir koordinasyon. Herkes kendi işini yapıyor. AFAD nerede? Arama kurtarmada, poliste, jandarmada, güvenlikte veya Mehmetçik'te. AFAD nerede? Kamyonda. Her birinde ortaya çıkan bir çalışmayı devletin kendi koyduğu bir kural çerçevesinde yönetmektedir.
Kahramanmaraş'ta geldiğimizden itibaren 4 bin 490 enkazda arama kurtarma yapıldı. 308 enkazda arama kurtarma devam etmektedir. Afşin, Andırın, Ekinözü, Çağlayancerit'te arama kurtarma çalışmaları tamamlandı. Elbistan'da 318 enkazdan 9 enkaz kaldı, onlarda da arama kurtarma yarın itibarıyla sona erecek. Göksun'da arama kurtarma bitti. Nurhak'ta 299 binadan bir tek binada arama kurtarma devam ediyor. Pazarcık ve Türkoğlu'nda arama kurtarma bitti. İki merkez ilçemizde arama kurtarma çalışmaları devam etmektedir. Burada toplam 4 bin 895 arama kurtarma, 1452 iş makinesi, 447 ekip ile şu anda arama kurtarma sürmektedir.
'ULAŞMADIĞIMIZ KÖY SÖZ KONUSUDEĞİL'
Birinci gün buradaydık, sabah 09.00 itibarıyla, 04.00'te oldu deprem. Ertesi sabah yollar, havalimanı kapalı olduğu için, doğal gaz olmadığı, ekmek fırınları çalışmadığı için vatandaşımızın ihtiyacını karşılamak durumundaydık ve buradaki tüm marketleri polis marifetiyle açtık. Ve iki üç polisi orada görevlendirerek birer poşetle beraber verdik marketlerin içindeki malzemeleri vatandaşımıza, sıraya girdiler. Hepsinin videosu da var. Hepsine verdik ve olağanüstü bir durum olduğu için bu olağanüstü durumun ihtiyacını böylece o gün için karşıladık ve ondan sonra bütün malzemeler geldi.
Yardımların devam etmesi gerekiyor. Deniyor ki 'artık malzeme göndermeyin.' Aziz milletimize de ifade etmek istiyorum. Elinizde ne kadar malzeme varsa gönderin çünkü burada milyonlarca insan var bu bölgede ve her birinin aşa ihtiyacı var. Aşevleri çalışıyor. Aşevlerine malzeme bulmakta yarın öbür gün zorlanacağız yani biz sahadayız.
Ne olduğunu görüyoruz. Hangi ihtiyacı olduğunu da değerlendiriyoruz. Ve ilk malzeme geldi, önce depolara aldık. Ardından ilçelere gönderdik. Ardından mahallelere sevk ettik. Ardından da köylere gönderdik. Ve şu ana kadar Kahramanmaraş'ta havadan ve karadan ulaşmadığımız köy söz konusu değil. Ve en son dünden itibaren 30 ekip, sağlık araçları köylere gitmektedir. Yardım götüren özellikle vatandaşlarımızı köylere yönlendiriyoruz. Yaklaşık 100'ün üzerinde off-road araçları var. Onlarla beraber bütün köylere Kahramanmaraş'ta malzeme dağıtıyoruz. Bunu bir Kahramanmaraş ölçeğinde söylüyorum. Aslında bütün her yerde aynı işlem bir şekilde devam etmektedir.
Burada mümkün olduğu ölçüler içerisinde iaşenin aksamaması lazım. Evet, iki üç gün gelmedikten sonra malzeme, aziz milletimizin yüce gönüllülüğüyle birlikte ve yardımseverlik duygusuyla, kadirşinaslığıyla birlikte bütün bölgeye malzeme aktı.
Ve bir anda pik noktasına ulaştı. Elbette ki birtakım sıkıntılar söz konusu olabilirdi. Yani tırlar bazen beklediler ama şu anda bizim bekleyen tırımız burada söz konusu değil. Ve depolarımız malzeme bekliyor. Bu kadar açık, bu kadar net.
Özellikle yemek yapımında kullanılacak gıda malzemelerine ihtiyaç var. Bu operasyon uzun dönemli bir operasyon. Sayın Cumhurbaşkanı'mız bir yılda konutların teslim edileceğini defalarca kamuoyuna deklare etti. Demek ki en az burada bir yıl boyunca aşın kaynaması lazım. Bir yıl boyunca buradaki insanlara mağduriyet yaşatmamamız lazım.
Kahramanmaraş merkezli deprem afetini yönettiğimiz şu süreçte yaşadığımız tek güvenlik sorunu yağmacılık değil, yalancılıktır. Tekrar söylüyorum, yaşadığımız tek güvenlik sorunu yağmacılık değil, yalancılıktır. Allah hepimizi bundan muhafaza etsin. Buradaki arkadaşlarımız günlük 2 saat, 3 saat, 4 saat uyudukları zaman kendilerini dinlenmiş hissediyorlar çünkü hepimiz sorumluluğumuzu taşıyoruz.
Güvenlik meselesinde şu anda bu bölgede takviye 80 binle birlikte ki şu anda bütün bölgeye 5 bin bekçi daha çektik ve gece bu 5 bin bekçi sürekli olarak dolaşacaklar.
'BİZ BİR YAĞMA GÖRMEDİK'
Bütün 10 ilde, burada da dolaşacaklar ve güvenliği devam ettirecekler. Sadece şu rakamı vermek istiyorum. 31 Ocak'tan 5 Şubat'a yani deprem zamanına kadar Türkiye'de mal varlığına karşı meydana gelen 9 önemli suçta toplam sayı 744. Depremden bugüne kadar yine aynı gün periyodunda yani 6 Şubat'la 13 Şubat arası meydana gelen olay sayısı 511. Nereden bakarsanız bakın, yüzde 30, 35'lik bir azalma varken biz Kahramanmaraş'tayız, bir yağma görmedik. İnsanlar dükkanları, camları, belki depremden kırık olduğu için açık, kimse kimsenin yerine girmiyor ama Türkiye'de zihni yağmalanmış, yıllardan beri zihni birileri tarafından sürekli yağmalanmış insanlar afetle karşı karşıya kalan aziz vatandaşlarımızı istismar etmek için ülkemizin bu acı ve zor gününü istismar etmek için elinden gelen her şeyi yapıyorlar. Onlar onu yapacaklar, biz bir taraftan onları yalanlayacağız ve doğrusunu anlatacağız ama yüzde 99 işimize bakacağız.
Sosyal medya meselesinde de şunu söyleyeyim. Kim dezenformasyon yapıyorsa, devletin bütün kurumlarıyla bizatihi şahsım da dahil olmak üzere arkadaşlar bildirdiği andan itibaren kanuni ve olağanüstü halin getirdiği bütün unsurlar kullanılmak kaydıyla hukuk karşısına çıkarılmaktadır. Burada belki de bu ülkeye yapılabilecek en kötü yüklerden, en büyük kötülüklerden ve cinayetlerden bir tanesi bu dönem dezenformasyon ve yalanla bu milletin gündemini meşgul etmek ve insanımızın kafasını karıştırmak ve vatandaşımızı umutsuzlandırmaya yönelik bir anlayışı ortaya koyabilmektir. / DUVAR