HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan 2021 yılı bütçesi üzerinde HDP grubu adına konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur” sözlerine yanıt veren Buldan, “Kürt sorununu çözmezseniz Kürt sorunu sizi çözer ve çözüyor. Çözümden kaçtıkça çözülmekten de kurtulamayacaksınız” dedi. Buldan erken seçim çağrısını bir kez daha tekrarladı.
Buldan’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle oldu:
AKP’NİN İKTİDAR ÇIKARINI DÜŞÜNEN BİR BÜTÇEDİR: Bu bütçe, hukuksuzluğu, yoksulluğu, işsizliği, eşitsizliği, adaletsizliği derinleştiren bir bütçedir; bu bütçe, geçim derdinde olan milyonları değil, seçim derdinde olan ve sadece kendi bekasını düşünen AKP'nin iktidar çıkarını koruyan bir bütçedir. Bu nedenle, diyoruz ki saray iktidarı sebeptir, yaşanan tüm bu ekonomik, siyasal krizler ise bir sonuçtur. Bugün yaşamakta olduğumuz durum, tam da tekçi sistemin çoklu krizidir. Kurduğunuz sistemde, çoğulculuğun yerine tekçiliği, demokrasinin yerine faşizmi, hukuk devleti yerine polis devletini, özgürlüklerin yerine yasakları, hakikatin yerine yalanı, barışın yerine çatışmayı, ekmeğin yerine mermiyi, seçilmişlerin yerine kayyumu, parlamentonun yerine vesayeti, çözümün yerine inkârı ve çözümsüzlüğü koydunuz.
DEMOKRASİNİN OLMADIĞI YERDE KARANLIK DEHLİZLER OLUR: Kurduğunuz sistemde sizden olanlar dışında hiç kimse Kürt de, Alevi de, Arap da, Ermeni de, Süryani de, Ezidi de, Rum da, Roman da, Çerkez de, Laz da güvende değil. Ülkeyi öyle bir hâle getirdiniz ki geçmişte devlet içerisinde gizli olarak örgütlenen Susurluk benzeri hukuk dışı yapılar iktidarınızda artık kendisini gizleme gereği bile duymamaktadır. Bu yapılar, sizden aldığı cesaretle neredeyse siyasete müdahale edecek güce kavuştular. Bunların ittifakınızın âdeta kayyumu gibi rol oynaması kurduğunuz sistemin bir sonucudur. Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne dayanmayan bir rejimin paydaşları; darbeciler olur, mafyalar, çeteler olur. Demokrasinin olmadığı yerde karanlık dehlizler olur.
KARARLAR ADALET SARAYINDAN DEĞİL BEŞTEPE SARAYINDAN: Adalet Bakanı "Adalet yerini bulsun, kıyamet kopsun. Hâkimler karar verirken önündeki dosyaya baksın" diyor. Bu sözler, yargınızın hukuka değil, iktidarın iki dudağı arasına bakarak karar verdiğinin açık bir itirafıdır. Kararların adalet sarayından değil, Beştepe sarayından çıktığının çok gerçek bir kanıtıdır.
HAKİKATİ DİSİPLİNLE İHRAÇ EDEMEZSİNİZ: Arkadaşlarımız hakkındaki fezlekeler cemaat savcılarından, tutuklama talimatı ise iktidarınızdandır. Ortaklığınız siyasi davalarda aynen devam etmektedir. Nitekim eski bir vekiliniz de "Aynı FETÖ yöntemlerini uygulamaya başladık" itirafında bulundu. Gerçeği söyledi diye hemen disipline verdiniz ama hakikati disiplinle ihraç edemezsiniz.
İNSANLIĞIN DEĞİL DOLARIN HUKUKU: Roboski, Soma, Suruç, Ankara ve Çorlu katliamlarındaki adalet çığlıklarını duymazsınız ama ne zaman ki dolar 8,5 olur, işte o zaman hukuk aklınıza gelir. Biz biliyoruz, sizin hukuk anlayışınız insanlığın hukuku değil, doların hukukudur.
SON YARGI PAKETİNİZİN SONUÇLARI ORTADA: Böylesi bir süreçte iktidarınız reform söylemini ortaya attı. Son yargı paketinizin sonuçları ortadadır. Mafyayı, kadın katillerini, kadına, çocuğa tecavüz edenleri serbest bırakarak onların yeniden suç işlemesine olanak tanıyan bir reform yaptınız. Yeni reformunuzun da bundan farklı olmayacağı gün gibi ortadadır. Yargınız mafya düzenini eleştirdiği için bir insanı mafyaya hakaretten tutuklattı, işte, iktidarın reform zihniyeti tam da budur.
SIRTINIZI YASLADIĞINIZ BU İKTİDAR GİDİCİDİR: Türkiye'nin 3'üncü büyük partisi olan HDP'yi, yine HDK'yi, DTK'yi, demokratik kurumları ve sivilleri her gün hedef alan, işkence yapan, "Gladio" gibi insan öldürmeyi metot hâline getirenler şunu iyi bilsinler: Sırtınızı yasladığınız bu iktidar gidicidir. Üstelik sizi de yüzüstü bırakacaklar. O zaman adaletten kaçamayacaksınız ve yaptıklarınızın hesabını adalet önünde, teker teker vereceksiniz. Bu iktidar da tüm bu hukuksuzlukların hesabını mutlaka ama mutlaka bir gün adalet önünde verecek ve hiçbir şey karanlıkta kalmayacaktır.
SURİYE SATRANCINI KAYBETTİNİZ: Libya'dan Suriye'ye, Irak'tan Akdeniz'e, Ege'den Azerbaycan'a kadar uzanan hatta sürekli çatışmacı bir politika izlediniz. Türkiye'de IŞİD yapıları üzerinden söz sahibi olmaya çalıştınız. Sizi daha 2011 yılında HDP olarak buradan uyardık; Kuzey Suriye halklarıyla doğru diyalog kurun, barışçıl bir politika geliştirin böylece hem Suriye'de hem Türkiye'de demokratik çözümün yolu açılır dedik ama uyarılarımızı dikkate almadınız, Kürt halkının kararlılığını ve gücünü hesaba katmadınız, gidip çetelere yatırım yaptınız. Sonuç Şam'da şah yapmaya gittiniz ama Kobani'de halk size mat dedi. IŞİD vezirleriniz işe yaramadı. Suriye satrancını kaybettiniz.
DEMOKRASİYİ ÇÖKERTTİĞİNİZ İÇİN EKONOMİ DE ÇÖKTÜ: Demokrasinin olmadığı yerde ekonomik istikrar da olmaz. Demokrasiyi çökerttiğimiz için bugün ekonomi de çökmüş durumdadır. İktidarınız boyunca hiçbir katma değer üretmediniz. Fabrikaları sattınız, ülkenin kaynaklarını, topraklarını sattınız; tarımı ve hayvancılığı bitirdiniz. On sekiz yıllık iktidar karneniz açtığınız değil, sattığınız fabrikalarla doludur. İnsanların yoksullaşmasının; işsizlikle, açlıkla boğuşmasının nedeni sizin bu politikalarınızdır.
KATAR-KATAR İTTİFAK: Halk ekmeği zar zor alırken siz ise 1,5 milyon asgari ücretlinin bir aylık maaşı olan 3,3 milyar lirayı Katar'dan aldığınız uçağa ödediniz. İnsanlar nasıl geçinirse geçinsin; yeter ki sizin itibarınız sarsılmasın, yeter ki "Katar-satar" ittifakınız baki kalsın.
KÜRT SORUNU KEMAL KURKUT CİNAYETİNE VERİLEN BERAATTİR: Bugün gerek Ortdoğu gerekse Türkiye ölçeğinde ulus devlet siyasetindeki en önemli kırılma noktası Kürt sorunudur. Cumhurbaşkanı bir kez daha "Kürt sorunu yoktur, biz çözdük" diyerek inkâr siyasetinin diline sarıldı. Gören gözler, duyan kulaklar için bir kez daha söylemek isteriz ki Kürt sorunu vardır, tarihsel bir sorundur. Kürt sorunu, yakılan yıkılan köylerdir, göç ettirilen milyonlardır, inşa edilen cezaevleridir, yasaklı Kürtçedir, Meclis tutanaklarına yazılan "x"lerdir, her yere sinmiş işkencedir, Roboski'dir, Kemal Kurkut cinayetine verilen beraattir, Tahir Elçi'nin yerdeki bedeni, Ceylan Önkol ve Uğur Kaymaz'ın asılı kalan bakışlarıdır. Kürt sorunu, tahrip edilen mezarlardır. Kürt sorunu, Kürt halkının inkâr politikalarına olan yüz yıllık bir itirazdır. Kürt sorunu, Kürtlerin kendi öz kimliklerini eşit ve özgürce yaşayamamasıdır. Kürt halkı iktidar eliyle büyütülen Kürt düşmanlığı nedeniyle bugün Türkiye'de kendisini güvende hissetmemekte ve birlikte yaşam iradesinde her gün kırılma yaşamaktadır. Devlet aklının bu gerçeği iyi görmesi gerekiyor.
KÜRT SORUNU SADECE HDP’NİN SORUNU DEĞİLDİR: Kürt sorunu, sadece Kürtlerin ve HDP'nin bir sorunu da değildir; başta devlet olmak üzere, tüm siyasi partilerin, Parlamentonun, yurttaşların, sivil toplumun ortak sorunudur. Bugün demokratik Kürt siyaseti, çözümsüzlük nedeniyle âdeta Gordion düğümüne dönüştürülen Kürt sorununun acil çözümü için önemli bir irade ortaya koymaktadır. Bu irade, demokratik uzlaşı, özgür siyaset ve evrensel hukuk temelinde demokratik siyasetin geliştirilmesini ve evrensel hukuk içinde demokratik anayasal ittifak hattını benimsemesidir. 2013-2015 yılları arasında yürütülen diyalog ve görüşme süreci, yeni bir demokratik paradigmanın oluşabilmesi adına tarihî önemdeydi ancak AKP, başkanlık hevesleri uğruna bu süreci heba etti, milyonların barış talebi yerine tek adamın başkanlığını tercih etti.
KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEZSENİZ, KÜRT SORUNU SİZİ ÇÖZER: Bu vesileyle, çözümün gerçek yeri olan bu Meclis'te Sayın Öcalan'ın 7 Ağustos 2019'da kamuoyuyla paylaştığı mesajını kayıtlara geçirmek istiyorum: "Gelin, Kürt sorununu çözelim. 'Bir haftada çatışma durumunu, ihtimalini ortadan kaldırırım' diyorum. Ben çözerim, kendime güveniyorum, çözüm için hazırım ancak devlet de devlet aklı da gereğini yapmalıdır." Bu çözüm iradesine cevabınız, İmralı'da hukuk dışı tecridi ağırlaştırmak ve kayyım darbesine başvurmak oldu. Kürt sorununu tecrit ile kayyım makası arasına sıkıştırarak kesmek istediğinizi bir kez daha gördük. Tarihî deneyimler de göstermektedir ki Kürt sorununu çözmezseniz Kürt sorunu sizi çözer ve çözüyor da aslında. Burada özellikle devlet aklına seslenmek istiyorum: Tecrit hukuksuzluğundan, karanlığından bir an önce vazgeçin. Bugün tecridin son bulması için cezaevlerinde binlerce tutuklu yeniden açlık grevine başladı; bu hukuksuzluk son bulsun artık değerli arkadaşlar.
KÜRT HALKININ DEMOKRATİK İLERLEYİŞİNİ DURDURAMAYACAKSINIZ: İmralı'nın kapılarını diyalog ve müzakereye açmaz iseniz Moskova'nın, Washington'un, Avrupa'nın, uluslararası güçlerin kapısında beklemeye, Katar sermayesine muhtaç kalmaya devam edersiniz. Uluslararası alanda sizin üzerinizdeki tecrit de kalkmaz. Tecritle Kürt halkının demokratik ilerleyişini durduramayacağınız gerçeğini artık kabul etmeniz gerekir. Bugün Kürt halkı yaşadığı tüm topraklarda radikal değişimin demokratik öncü gücüdür, barış ve özgürlük gücüdür, bu nedenle dünyanın saygın halkları arasındadır. Siz 1925'lerin, 38'lerin, 80'lerin, 90'ların karanlık ruhunu yeniden diriltmeye çalışırken Kürt halkı ise kendi zamanını yarattığı yeni bir yüzyılı yaşamaktadır. Tarihin bu akışını kırmaya ve değiştirmeye asla gücünüz yetmeyecektir. Çözümden kaçtıkça çözülmekten de kurtulamayacaksınız.
HDP VAR OLDUKÇA ÇÖZÜMÜN YOLU DA HER ZAMAN AÇIK OLACAK: Şunu net olarak ifade edeyim: Kürt sorunu, önce iktidarınızı çözecek ve iktidar değişimini yaratacaktır, ardından çözümün yolu açılacaktır. Toplumsal ittifakla, demokrasi ittifakıyla, sivil toplum ittifakıyla Kürt sorunu ve demokrasi sorunları birlikte eş zamanlı çözülecektir. Dün olduğu gibi bugün de yarın da çözümden yana ve hazır olan HDP anayasal demokratik çözümün öncüsü ve yürütücüsü olmaya devam edecektir. HDP var oldukça çözümün yolu da her zaman açık olacaktır.
ERKEN SEÇİM DİYORUZ, HALKA GİDELİM DİYORUZ: 100'üncü yılında, halk egemenliğinin temsil edildiği yer olan parlamenter sistemin iradesi ve denetim yetkileri büyük oranda bu iktidar eliyle ortadan kaldırılmıştır. Bir sonraki hedeflerinin 2023'te 100'üncü yılında cumhuriyetin tasfiye sürecini tamamlamak olduğu ortadadır. En nihayetinde, bu tek adam sistemini, demokratikleşmeyen, çoğulculuğa kapalı cumhuriyetin tekçi yapısının doğurduğu unutulmamalıdır. Değerli arkadaşlar, sevgili milletvekili arkadaşlarım; bunun için, biz erken seçim çağrımızı bir kez daha buradan yapıyoruz ve tekrarlıyoruz: "Erken seçim" diyoruz ve "Halka gidelim" diyoruz. Demokrasi için siyaset yürütenlerin de sokaktaki bir yurttaş kadar cesur, kararlı ve net olması gerektiğini buradan bir kez daha vurgulamak isterim. (DUVAR)
Güncelleme Tarihi: 07 Aralık 2020, 23:01