HDP Ankara İl Örgütü’nün çağrısıyla bir araya gelen isimler arasında HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp’in yanı sıra bazı siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin ve sendikaların temsilcileri vardı. Geçen hafta gözaltına alınıp bırakılan ve hakkında örgüt üyeliğinden dava açılan yazar-akademisyen Fikret Başkaya da toplantıdaydı.

ÖNDER: DOSYALAR EVLİYA ÇELEBİ OLMUŞ YURDU GEZMEKLE MEŞGUL

6-7 Aralık’taki duruşmalar için “sözde yargılama” benzetmesi yapan HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Selahattin Bey’in durumu buna kristalize bir örnek” dedi. Dayanışmanın hayati olduğunu belirten Önder sözlerine şöyle devam etti, “Tek tutuklu olduğu dosya bu. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi tarafından veriliyor bu tutukluluk. Peki bu davanın buraya alınma gerekçesi ne? Diyarbakır’daki güvenlik, özgün koşullar, Selahattin Bey’in oraya gitmesiyle oluşacak hava vs. diye başlayan bir ton saçma kriter! Bunun için duruşmayı Ankara’ya alıyorlar. Eee Ankara’ya da getirmiyorlar! Madem getirmeyecektiniz Diyarbakır’dan buraya, bir ateş topu gibi dosyalar uyuşmazlık nedeniyle mahkemeler arasında gidip geldi. O uyuşmazlığa atıyor beriki diğer mahkemeye gönderiyor. Birisi dosyaya baktığında bu nedir kardeşim diyecek, bunu dememek için mahkeme dosyaları Evliya Çelebi olmuş bütün yurdu gezmekle meşguller. Yüksekdağ’ın durumu da bundan farklı değil.”

BAŞKAYA: ELLERİNDE İKİ KOZ KALDI. PARAYI VE TERÖRÜ MANİPÜLE ETMEK

Yazar-akademisyen Fikret Başkaya ‘rejimin tıkandığını ve patinaj yaptığını, hareket kabiliyetini yitirdiğini’ söyledi. Başkaya, “Potansiyelini kaybetmiş bir rejimle karşı karşıyayız. Ellerinde iki koz kaldı. Biri parayı manipüle etmek, oradan bir şey çıkmaz. Diğeri terörü manipüle etmek. Nasıl bir zemin üzerinde olduğumuzu, neyle cebelleştiğimizi iyi bilmemiz gerekiyor. Bu durumu tersine çevirecek şey de kitle hareketinin yükselmesidir. Olabildiğince bu dayanışmayı genişletmek lazım. Burada bir odağın kararlı olduğunu iktidar sahiplerine göstermek lazım çünkü artık iktidar inandırıcılığını, meşruiyetini, meşruiyet üretme olanaklarını yitirmiş bulunuyor. Bir rejim ne kadar gaddar, baskıcı olursa olsun asgari bir meşruiyete dayanmak zorundadır. Sadece şiddetle yol almaları mümkün değildir. O zaman bunlar da yolun sonuna yakın. Bunu hızlandırmak için elimizden geleni yapmamız gerekiyor” dedi.

YİĞİTALP: YARGILANAN KADIN MÜCADELESİDİR

“Eşbaşkanlarımızın, milletvekillerimizin tutuklanması demokrasi güçlerine yapılan bir darbeydi. Biz o gün onu yeterince sahiplenmiş olsaydık bugün yanı başımızda Yüksel Caddesi’nde bunlar olmazdı” diyen HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ise her gün kadın düşmanlığının yeniden üretildiğine vurgu yaptı. Yiğitalp, “Bizim de kadınlar olarak bunun karşısında dik duran bir mücadelemiz var. Bunu sahiplenmek hepimizin görevidir. Yüksekdağ şahsında yargılanan kadın mücadelesidir. Bu mücadeleyi sahiplenmek için hepimiz orada olalım” diye konuştu.

DURUŞMALAR SİNCAN CEZAEVİ KAMPÜSÜNDE GÖRÜLECEK

Emek Partisi(EMEP), Emekçi Hareket Partisi(EHP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Halkevleri, DİSK, Kaldıraç ve Alınteri temsilcileri de yaptıkları açıklamalarda dayanışmanın önemine dikkat çekerek, 6 ve 7 Aralık’ta duruşmada olacaklarını belirttiler.

Figen Yüksekdağ’ın duruşması, 6 Aralık Çarşamba günü Sincan Cezaevi duruşma salonunda görülecek. 7 Aralık Perşembe günü Ankara Adliyesi’nde görülmesi beklenen Selahattin Demirtaş’ın duruşması da Sincan Cezaevi kampüsündeki duruşma salonuna alındı.

YILDIRIM: 400 GÜNDÜR KIŞ UYKUSUNDA OLAN AYM NE OLDU DA UYANDI?

Öte yandan HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ise Meclis’te yaptığı basın toplantısında, Demirtaş’ın yaptığı başvuruyu, duruşmasından bir gün önce görüşme kararı alan Anayasa Mahkemesi’ni şu sözlerle eleştirdi: “Demirtaş’ın 400 güne yakındır başvurusu Anayasa Mahkemesinde iken, 400 gündür kış uykusuna yatmış olan AYM 7 Aralık’taki duruşmasından bir gün önce başvuruyu inceleme kararı almış. Düşünün, 400 güne yakın yatan AYM duruşmadan 1 gün önce yerel mahkemeye talimat niteliğinde bir karar mı alacak? 6 Aralık’ta alınacak kararı bekleyip göreceğiz. AYM vicdanların nasırlaştığı bir kuruma dönüştü. Yargı kurumu, hukuk kurumu olma niteliğinden çok uzaklaştı.” / DUVAR