Mezopotamya Ajansı’ndan Selman Güzelyüz ve Emrullah Acar’a konuşan Murat Karayalçın, olası bir seçimle ilgili sorulara şu yanıtları verdi:
Muhalefet mevcut tablodan ne derece sorumlu. Bu zamana dek etkili bir politika ortaya konulabildi mi?
Aslında bu resimde derece derece hepimiz sorumluyuz. Dolayısıyla muhalefette sorumlu. Ayrıca yurttaşlarımız hükümete dair tepkilerini zaman zaman muhalefete öfke şeklinde de yönetebiliyorlar. Kendilerine hükümetin rahatsızlık veren durumların yeterince muhalefet tarafından karşı çıkılmadığı için yapıldığını söylüyorlar.
Her sorun kendi çözümünü de beraberinde getiriyor. En azında bundan yararlanırsanız, böyle bir sonucu elde edebilirsiniz. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin referandum sürecinden başlayarak yani 2017 yılının başlarından itibaren daha geniş bir muhalefet cephesini yaratmaya çalıştığını ve buna uygun bir biçimde davranmaya çalıştığını düşünüyorum. CHP, Anayasa Referandumu’na giderken ‘meseleye CHP meselesi değil, memlekete meselesi’ diye yaklaşmış ve parti bayraklarını kullanmadan bu kampanyayı yürütmüştü. Daha sonra bu çizgisini sürdürme çabasında girdi ve 2019 yerel seçimlerde çok net olmayan birlikteliklerle bu tarzını sürdürdü. Bugün de sayın Genel Başkanın kullandığı ifadelerde ‘dostlarla birlikte’ olma arayışını sürdürdüğünü görüyorum.
Türkiye siyaseti 2017’den beri yeni bir dönemin içine girdi. Bu yeni dönemde siyaset yapma biçimini bana göre iki unsur belirliyor. Bunlardan birincisi Cumhurbaşkanı’nın iki turlu seçimle seçilmesi, ikincisi de partilerin seçim süreçlerinde ittifak kurmaları. Her ikisi de yeni ve her ikisi de Türkiye siyaseti için yeni gelişmeler. Partiler bunu kullanmaya başladılar. Yani bu yeni dönemin bilincine göre davranmaya başladılar. 2018-2019 seçimlerinde kısmı ittifaklarla ve dolaylı ittifaklarla sonuç alınmaya çalışıldı. 2019 yılını söyleyeyim. Belediye seçimlerinde ortada gözüken bir formel ittifak vardı. İYİ Parti ile CHP arasında bir de resmi olmayan yanı vardı. Asıl güçlü yanı da orasıydı. Saadet Partisi ile dirsek teması diye adlandırılan bir ilişki içine girmişti. Yine ÖDP’nin adı yoktu ama ÖDP Genel Başkanı, CHP’nin Beyoğlu adayı olmuştu. HDP’nin adı hiç anılmıyordu ama CHP’nin seçim başarısında HDP’li seçmenlerin çok büyük katkısı olmuştu. Böyle bir ittifak oluşmuştu o yılda.
Önümüzdeki süreçte bu ittifaklar nasıl şekillenmeli?
Seçimler resmen 2023’te ama öyle gözüküyor ki daha önceki bir tarihte Cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak. Bu seçimle birlikte milletvekili seçimleri de yapılacak. Bence şu anda tartışılması gereken en önemli konuda ittifakların nasıl şekilleneceği, nasıl yapılacağı üzerine olmalı.
Bana göre; Türkiye siyasetinin en önemli konularından bir tanesi budur. Öyle gözüküyor ki, burada sergilenecek siyaset mühendisliği başarısı, AKP’nin demokratik yollardan devrilmesini beraberinde getirecektir. AKP’nin demokratik yollardan devrilmesi için kurulacak olan ittifakta bence en önemli sorumluluk CHP’nindir. CHP bunu taşımak durumundadır. CHP’nin Türkiye’nin ikinci büyük parti konumunda olması, bunu zorunlu kılıyor. CHP’nin yapması gereken şey AKP’yi demokratik yollardan devirecek en geniş siyasi ittifakı kurmasıdır.
Mevcut şartlarda bu mümkün müdür?
2006 yılında İtalya’da dönemin Sosyalist Partisi Genel Başkanı Romano Prodi ile buluşmuştum. O dönem İtalya’da 18 partili bir ittifak kurmuşlardı. İttifakın başında İtalyan Sosyalist Partisi vardı, Romano Prodi vardı. Ayrıca Hristiyan demokratlar, liberaller ve başka partiler vardı. Biz bunların programlarını sayın Nusret Doğruak ile türkçeye çevirip basmıştık. Yani orada biz şunu gösterdik; partiler farklı olsa bile asgari müşterek temelde yan yana gelip sonuç alabiliyorlar. İtalya gibi bir ülkenin hükümetine gelmişlerdi. Şimdi böyle bir ittifakın kurulması CHP’nin izleyeceği yol ve yöntemle belirlenecektir. Burada AKP’nin siyasetinin, ona paralel olarak MHP’nin izlediği siyasetin bu ittifakta yer alması olanaklı bazı partiler üzerinde etkili olabileceği görebiliyor. Onları endişeye sevk ettiği görüldü de. Bunu aşmak, bana göre bir zorunluluk. Ama bunu aşma sorumluluğunun sadece CHP de olması da yeterli olmuyor. Herkesin cesaretle karar alması gerekiyor. Birtakım mitlerin gerisine saklanarak siyaset kurguları yapılıyor. Bence herkesin buna karşı tavır alması gerekiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin şöyle bir tavır ortaya koyması gerektiğini düşünüyorum. Bu sefer ittifak olacaksa HDP’nin de, İyi Parti’nin de eş zamanlı olarak içinde yer alan bir ittifak olmalıdır. Yani ‘HDP olmasın ben İYİ Parti ile yaparım’ ya da ‘İYİ Parti olmasın ben HDP ile ittifak yaparım’ diyemez, dememelidir. Çünkü böyle bir şey derse AKP’nin demokratik yollardan devrilmesi için sorumluluk taşıyan güçlerin tümünü elde tutamaz ve harekete geçirmez. Çünkü HDP olmazsa tepki gösterecek güçler var, İYİ parti olmazsa tepki gösterecek güçler var. Onun için CHP’nin bu kuralı koyması gerektiğini düşünüyorum.
CHP hangi yolları izleyerek ya da ne yaparak bunu başarabilir?
Partinin yönetiminin düşünmesi gereken bir konu. Zaman zaman dile getiriyorum ama temel sorumluluk parti yönetiminde. Ben ilkeyi söylemekle yetinirim. Parti yönetiminin bu konuda üzerine düşenlerin gereğini yerine getireceğine eminim. / DUVAR
Güncelleme Tarihi: 05 Eylül 2020, 17:02