BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu. Kışanak, konuşmasının önemli bir bölümünü kadına yönelik şiddet ve kadın mücadelesine ayırdı.
Konuyla ilgili değerlendirmelerine geçmeden önce BDP Gençlik Meclisi’nin 30 Kasım’da yapacağı 1. Kongreyi hatırlattı. "Gençlik kongresi bizim açımızdan BDP genel kongresi kadar önemlidir. Çünkü biz gençliği toplumun değişim sürecinin temel dinamiği olarak görüyoruz " dedi.
PARİS’TE KATLEDİLEN 3 KADIN BUGÜNÜN MİRABEL’İDİR
25 Kasım’ın tarihçesine değinen Kışanak Paris’te katledilen 3 Kürt kadın devrimciye atıfta bulunarak, "9 Ocak'ta katledilen 3 Kürt kadın, Mirabel kız kardeşlerin günümüzdeki temsilcileridir. Sakine, Leyla ve Fidan. Bu mücadele devam ediyor. Sizin katliamınız varsa kadınların da direnişi ve örgütlü gücü vardır” dedi.
Kadınların yaşadıkları sorunların aynı zamanda erkeklerin sorunu olduğunu da belirten Kışanak, “tabii ki kadınlar mücadele edecek ve önce kadınlar hayır diyecek. Ama bu bir çatışma değil, toplumsal dönüşüme hizmet etsin istiyorsak bu soruyu erkekler de sormalıdır" diye konuştu.
"Kadın kimdir?" sorusunu soranların "Erkek kimdir?" sorusunu da sorması gerektiğini belirten Kışanak, “Gittikleri karakolda hakkını aramaktan aciz el pençe duran, patronun karşısında ücretini isteyemeyecek derecede zavallı duruma düşen ama evde de gidip kadına şiddet uygulayan erkek gerçekliği var. Kadına yönelik şiddetin en örgütlenmiş hali devlettir. Temsilini ve gücünü oradan alıyor. Evlerimize kadar uzandı bu zihniyet” dedi.
İSTATİSTİK SİHİRBAZLIĞI
Kışanak Hükümet’in kadın politikalarını da şu sözlerle eleştirdi:
"Rakamlarla oynayarak kadına yönelik şiddeti görünmez kılamazsınız. İstatistik sihirbazlıklarına ve rakamlarla oynama heveslerine son verilmelidir. Devlet sistemi bir bütün olarak erkek egemenliğini yücelten ve bunu yeniden üreten bir mekanizmadır. Kadınlar karar mekanizmalarında yok, yönetim olarak yoksun, yerel yönetimlerde yoktur. Valisi, kaymakamı, müsteşarı yoktur. Yokları saysak saatlerimizi alır. Bu tablo değiştirilmek istenmiyor. Bu ülkede her gün 5 kadın katlediliyor. Hakikat buradadır. Hükümetin, polisin, mahkemelerin sorumluluğu var.
AKP AHLAK KONTROLÜ PARTİSİ’NE DÖNÜŞTÜ
AKP hükümeti de kadına yönelik şiddetin sorumlusu ve paydaşıdır. Törelerle baş edebilmek için büyük mücadele verdik. Toplumsal geriliklerden kaynaklanan bu töreler, bizzat AKP hükümeti ve Başbakan'ın söylemleri ile siyasi mahiyet kazanmıştır. Siyasi törelerden bahsedebiliriz artık. AKP hükümeti siyasi töreyi çıkarmıştır. Son tartışmalar bardağı taşıracak derecede tehlikeli ve kadınların kabul edemeyeceği söylemlerdir. Kadınların giyimine, kuşamına, yaşam tarzına, kaç çocuk doğuracağına ve her şeye karar veren bir iktidar ile erkekler topluluğu var karışımızda. Bu konuda toplumun değer yargılarına sığınarak kendilerinin bu gerici ve siyasi törelerini meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Her insan kendi kimliğini, onurunu, şerefini koruyabilme konusunda yeterlidir. Her insan bunu yapabilir. Bunun için bir bekçiye ihtiyacımız yok.
İran bile ahlak polisini kaldırdı siz kendinizi Ahlak Kontrolü Partisi haline getirmeye çalışıyorsunuz. Siyasetinizin içinde kaç tane çift eşlilik var sorusuna cevap veremeyen bir partinin gençlerin hayatını tanzim etme hakkı yoktur.”
ÇOCUK YAŞTA EVLİLİKLERE KARŞI ÇIKIN
Kışanak, bütün kadınların da açık bir şekilde iradesini ortaya koyması gerektiğini söyleyerek kadınlara çağrı yaptı.
"Siyaset yaklaşımı farklı olabilir. Ancak kadın toplumun yarısıdır. Toplumun yarısını hapsetmeye çalışan, yönetime katmayan, kadını irade olarak görmeyen anlayışa karşı tüm kadınlar yan yana mücadele etmeli ve bunun gücünü açığa çıkartmalıdır" dedi.
Kışanak, çocuk yaşta yaşanan evliliklere ilişkin tüm kadınların isyan etmesi gerektiğini söyledi. Kışanak, "Bütün kadınlar el ele vermeli ve bu çocuk yaşta evlendirmelere karşı büyük bir kampanya yapmalıdır. Başbakan daha bir gün kürsüye çıkıp 'çocuk yaşta evlilik zulümdür' demedi. Kadınlar kendi gerçeğini ve hakikatini bilerek yan yana gelir birlik olurlarsa bu mücadeleyi kazanabiliriz" dedi.
FATMA TOKMAK SADECE BİR TANESİ
Ardından Başbakan Erdoğan'ın Amed’de sarf ettiği "Cezaevleri boşalacak" söylemini hatırlatan Kışanak, "Geldi burada 'Hayallerimden bahsettim' dedi. Siz hayallerinizi söyleyin biz gerçekleri yapacağız" dedi.
Kışanak, cezaevinde bulunan Fatma Tokmak'ın yaşadıklarını hatırlatarak şunları kaydetti: "Günler süren işkence sonucunda Türkçe yazılmış bir metni, ne olduğunu bilmesinin mümkün olmadığı metnin altına parmağını bastılar. Fatma 96'dan 2006'ya kadar cezaevinde kaldı. Tamamen işkence ile alınmış ifadelerle mahkum etmeye çalışıyorlardı. 2006 yılında yargılama sürerken Fatma tahliye oldu. Herkes ona 'müebbet ile yargılanıyorsun terk et bu ülkeyi' dedi. Fatma inanmıyordu. 2,5 yaşında çocuğu ile insanlık dışı işkenceleri yaşamış ve mücadele etmiş bir insandı. Bir yere gitmedi. Ağır kalp hastasıydı tedaviye ihtiyacı vardı. Ancak 2010 yılında müebbet alarak yeniden cezaevine konuldu. Şimdi 3 yıldır cezaevinde. Ağır kalp hastasıdır. Ölüm ile her an burun buruna. Tek kelime Türkçe bilmeyen, okuryazarlığı olmayan, 2,5 yaşındaki çocuğu ile en ağır işkencelere kalan bir kadın hasta tutsak olarak cezaevindedir. Bu Türkiye'nin, Adalet Bakanlığı'nın ve Adli Tıp Kurumu'nun utancıdır. Fatma'nın öyküsü cezaevinde bulunanlardan sadece bir tanesidir."
DERTLERİ YENİ BİR ANAYASA DEĞİL
Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na ilişkin siyasi partilere yazdığı mektuba değinen Kışanak, "Türkiye'nin bir bütün olarak bu parlamentoda iki yıldır anayasa komisyonunda neyi konuştuğunu bilmeye hakkı var. Biz BDP olarak komisyondaki tartışmaların kitap olarak basılmasını, Meclis'in internet sitesinde yayınlanmasını istiyoruz. Hakikat ortaya çıksın. Dertleri yeni ve sivil bir anayasa yapmak değil” diye konuştu.
CHP’nin tutumunu da eleştiren Kışanak, "CHP ise sosyal demokrat bir parti adına hiçbir şekilde kabul edilemeyecek bir tutum ve anlayışla sokakta söylediklerinin bile gerisinde durdu” dedi.
ÇÖZÜM KOMİSYONUNA ELEŞTİRİLER
AKP zihniyetinden de demokratik anayasa çıkmayacağını belirtti.
Meclis’teki çözüm komisyonunda da aynı zihniyetle karşılaştıklarını belirten Kışanak, “biz bunun kadük kurulduğunu söyledik. Bize tek üye ile katılmayı dayattılar ve içinde yer aldık. Bugün gelinen nokta BDP'yi yok saymaktır. Kendi kendilerine raporlarını yazdılar Meclis'e sundular. Burası AKP çiftliği mi? Buranın bir kuralı ve hukuku var. Eğer bir komisyon kurulmuş ise o üyelerin ya muhalefet şerhleri ya fikirleri olacak. Bunları yok sayıyorsunuz. Bütün bunlar diktatörlük ürünleridir. Barış ve çözüm sürecini Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan her şeye rağmen tek taraflı yürütmeye çalışıyor ama bunların yaklaşımı budur. Gerçeği söylemekten imtina edersek, hakikatleri söylemezsek barışa ve çözüme katkı sunamayız." / anf
Güncelleme Tarihi: 27 Kasım 2013, 13:11