Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurulu’nda konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Davutoğlu’nun görevini bırakması
“Türkiye, cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor. Düşünün TOBB gibi Türkiye’nin gözü, yüreği olan, bütün dünyanın ilgiyle izlediği bir Genel Kural’a Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı katılamıyor. Neden katılamıyor? Kim engel oluyor? Bu sorunun yanıtını bulmadan, bu sorunun yanıtını vicdanımızda vermeden demokrasi sözcüğünün d’sini bile ağzımıza alamayız.
“Son 2 seçimde Sayın Davutoğlu bir başarı elde etti. Meşru bir hükümetti. Geldi Başbakanlık koltuğuna Anayasa’ya, yasalara, teamüllere göre oturdu. Parlamentodan güven oyunu aldı. Bir sabah kendisini çağırdılar saraya. ‘Buyur buraya gel. Görevi bırakacaksın’. Neye göre bırakacaksın?
“23 milyon 600 bin oy almış bir siyasi partinin genel başkanına bir kişi çıkıp diyor ki ‘Görevi bırakacaksın’. Onun yanıtı. ‘Emredersiniz, öğleden sonra bırakıyorum’. Bu demokrasi mi? Hani milli irade nerede? Sabah milli irade, öğleden sonra milli irade, akşam milli irade, gece milli irade. 23 milyon 600 bin kişinin oyunu çöpe atmaya kimin hakkı ve kimin yetkisi var?
“Türkiye’nin 5 temel sorun alanı var”
“2002’de Türkiye’nin bir temel sorunu vardı. O da ekonomiydi. En temel sorun ekonomide yatıyordu. Geldik 14 yıl sonraya. Bugün Türkiye’nin 5 temel sorun alanı var. Bir, ekonomi. İki, demokrasi. Üç, dış politika. Dört, eğitim, Beş, toplumsal barışımız. Bir temel sorunumuz vardı, şimdi beş temel sorunumuz var”
“Siz devleti bitirirseniz adalet de bitmiş olur”
“Demokrasinin olmadığı bir yerde büyüme olmaz. Demokrasinin olmadığı bir yerde can ve mal güvenliği olmaz. Sayın Hisarcıklıoğlu konuşmasında diyor ki ‘Yeni Anayasa yapılacaksa bizim can ve mal güvenliğimiz güvence altına alınmalıdır’.
“Can ve mal güvenliğinizin olmadığını siz de biliyorsunuz. ‘Yargı ve Anayasa benim için ayak bağıdır’ dendiği zaman sizin içinizden bir yürekli insan çıkıp neden itiraz etmedi? Siz madem demokrasiyi savunuyordunuz neden itiraz etmediniz?
“Yargıtay Başkanı’mız açıkladı. Yargıya güven yüzde 30’lara düştü, diye. Bir ülkede adalet yoksa o ülkede devlet yoktur; çünkü adalet, mülkün temelidir. Siz devleti bitirirseniz adalet de bitmiş olur.
“Parlamenter sistemi tu kaka yaptık”
“150 yıldır parlamenter sistem geleneğimiz var, Osmanlı’dan geliyor. Şimdi parlamenter sistemi tu kaka yaptık. Yine size soruyorum. ‘Parlamenter sistem bekleme odasına alınmıştır’ dediği zaman neden içinizden birisi çıkıp itiraz etmedi?
“‘Parlamenter sistem bekleme odasına aldım’ demek ne demektir biliyor musunuz? ‘Ben milli iradeyi tanımıyorum’ demektir. Yine size söylüyorum ve sitem de ediyorum. Kusura bakmayın. Benim sitem etme hakkım var. Bütün yükü benim sırtıma yükleyerek demokrasi arayışı içine girmemelisiniz. Destek vermelisiniz.
“TÜSİAD kadar yürekli olamayacaksınız”
“Laiklik Anayasa’dan çıkarılmalıdır, diyor. Niye itiraz etmiyorsunuz? Sizin ünvanınızın başında Türkiye yok mu? Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği değil mi? Laiklik din ve vicdan özgürlüğü değil mi?
“Bir kişi kalkacak, TBMM Başkanı kalkacak, konuşacak. ‘Laiklik Anayasa’dan çıkarılmalıdır’ diyecek, kusura bakmayın ama TÜSİAD kadar yürekli olamayacaksınız. Bunu kabul edemiyorum”
“Şu anda Kilis bir Suriye şehridir”
“24 saatte Halep’e gideriz, diye açıklama yapıyorlardı. Kilis neredeyse düştü, düşecek. Her gün toplar, roketler atılıyor.
“Sayın Hisarcıklıoğlu dedi ki ‘Kilis’e dünya barış ödülü verilmeli’. Allah aşkına Sayın Hisarcıklıoğlu, bir Kilis’e gidin. Kilislerin 2 katı Suriyeli var orada. Şu anda Kilis bir Suriye şehridir. Bir şehir gazeteye ilan vererek hükümet arıyor.
“Şimdi sıra geldi AB ile kavga etmeye”
“İsrail’le, Mısır’la, Suriye’yle, İran’la, Rusya’yla kavga ettik. Şimdi sıra geldi AB ile kavga etmeye. Oradan da nasıl bizi atarlar, onun formülünü arıyorlar. Bu olamaz. Buna izin vermemeliyiz. Dış politika bizim üçüncü ciddi sorun alanımız.
“Kürt sorunu TBMM’de çözülmeli”
“Yıl 2002 bir tek terör olayı bile yok. Yıl 2014 Türkiye’nin güneydoğusu kan gölüne dönmüş durumda. Ne oldu da Türkiye kan gölüne döndü? Terör örgütünün liderini yakaladılar, getirdiler. Yargıladılar, hapse attılar. Terör bitmiş. Sorunun çözümü gerekiyor ama tam tersi bir gelişme oldu. 14 yılda Türkiye bu hale geldi.
“Terör örgütü güneydoğuda mahkemeler kurdu. Şehir içinde ve şehirlerarası yollarda trafik kontrolleri yapıldı. Mevcut iktidarın denetiminde ve gözetiminde bunlar yapıldı. Türkiye bu hale bilinçli bir politikayla getirildi.
“Kürt sorunu çözülmeli mi? Evet, çözülmeli. Hiç tereddütüm yok. Nerede çözülmeli? TBMM’de çözülmeli. Siyasetin çözüm yeri TBMM’dir. Çözüm anahtarı tam demokrasi ve özgürlükte yatıyor. Tam demokrasi ve özgürlük olursa bu sorun çözülür.”
“Bir kişi konuşacak, milletvekili listeleri hazırlanacak”
“Bu Anayasa diyor ki ‘Yargı bağımsız ve tarafsızdır’. Hiçbir makam, merci yargıya emir ve talimat veremez, diyor. Yeni Anayasa yazsak aynı şeyler yazacağız. Peki ben size soruyorum, dedim. Ben Sayın Cumhurbaşkanı’nın da Adalet Bakanı’nın da yargıya emir ve talimat verdiğini yazılarımla defalarca ortaya koydum. Peki bu talimatlar nasıl veriliyor?
“Darbe hukukuyla beraber ele alacaksak Anayasa’yı değiştirelim. Darbe hukuku kalsın, biz bu Anayasa’yı değiştirelim; ne için? ‘Başkanlık sistemini getireceğiz’. Bir kişi konuşacak, Türkiye susacak. Bir kişi konuşacak, hakim ona göre karar verecek. Bir kişi konuşacak, ona göre milletvekili listeleri hazırlanacak. Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz. Açık ve net.”
“Atatürk’ün adını anayasa’dan çıkaramazsın”
“Orada Atatürk milliyetçiliği var ya Atatürk adını nasıl çıkarırız oradan, bütün formül onun üzerine kurulu. Kardeşim sen kim olursan ol, ne kadar güçlü olursan ol sen Atatürk’ün adını Anayasa’dan çıkaramazsın.”
Güncelleme Tarihi: 12 Mayıs 2016, 12:56