Karamollaoğlu’nun açıklamalarından başlıklar şöyle:
GOLAN İÇİN ÖNCÜLÜK EDECEK TÜRKİYE’DİR: ABD Başkanı Trump’ın Golan Tepeleri ile alakalı almış olduğu hadsiz ve küstahça karar kesinlikle kabul edilemez. Hiç kimse İsrail Terör Devletinin hukuksuz işgal girişimlerini meşrulaştırma hakkına sahip değildir. Trump’ın kararından cesaret bulan İsrail Ordusunun Gazze’de İsmail Heniyye’nin ofisi başta olmak üzere gerçekleştirdiği saldırıyı lanetliyor, ABD ve İsrail’in bu hadsiz tavırları karşısında İslam ülkelerini işbirliğine ve somut kararlar almaya davet ediyorum. Gazze’yi cılız kınamalara ve hamasi nutuklara kurban etmemek için, İslam ülkeleri kendi içlerinde; birliği, beraberliği, kardeşliği, kucaklaşmayı ve adaleti tesis etmeli. Başta Türkiye olmak üzere bütün İslam ülkeleri üretimi esas alarak kalkınmalı ve D8’leri güçlendirmelidir. Müslümanlar ancak bu şekilde gerçek bir güce ulaştığında bütün zulümlere ve saldırılara mani olabilecektir. Buna öncülük edecek ülke ise Türkiye’dir.
RABİA NAZ KIZIMIZA NE OLDU? Bu hafta gündeme farklı bir konu ile devam etmek istiyorum. Giresun ilimizde geçtiğimiz yıl daha 11 yaşında bir çocuk olan Rabia Naz isimli kızımız hayatını kaybediyor. İlk önce ölümüne intihar denilirken daha sonra ailenin şüpheleri ile otopsi yapılıyor ve vefat sebebinin araba çarpması olduğu anlaşılıyor. Acılı ailesi özellikle babası adeta bir polis gibi iz sürerek bazı bilgilere ulaşmayı başarıyor. İddialar vahim! Rabia Naz kızımıza arabasıyla çarpan kişinin bir siyasinin yakını olduğu ve olayın bazı siyasi kişiler tarafından örtbas edildiği hususu iddia ediliyor. Peki iddialar araştırılması gerekirken ne yapılıyor? Nurettin Canikli enteresan bir tavır sergileyerek gerek kendisi gerekse başka kişiler tarafından. Baba hakkında ardı ardına suç duyurularında bulunuluyor, hatta mahkeme kararı ile akli dengesinin yerinde olup olmadığı sorgulanıyor. İlginçtir aylardır olayı çözemeyen makamlar babanın bir günde akıl hastanesine yatırılmasına karar veriyor. Böyle bir mantık ve adalet işleyişi olmaz. Bu ülkede bugün adalet kadar yara almış bir başka kurum yok.
EKONOMİ GÜNDEMİ: Ülkemizin en önemli konularından biriside ekonomide içine girdiğimiz kriz atmosferidir. Gerçi iktidar bir kriz olduğunu kabul etmemekte ısrarcı fakat Sayın Binali Yıldırım, “Bu ekonomik krizden çıkmanın yolu da İstanbul’un ekonomisini büyütmekten geçiyor.” Diyerek bir ekonomik kriz olduğunu söylemiş oldu. Bu gösteriyor ki iktidar bir kriz olduğunun farkında fakat sadece itiraf etmekle yetiniyor. Bu sebeple krize karşı ne yazık ki ne bir önlem alıyorlar ne de bir çözüm ortaya koyabiliyorlar. Göreceksiniz seçim sonrası bu krizin faturasını da muhalefete yükleyecekler. İktidar bütün kaynakları tüketti, 90 yıllık mirası elden çıkardı. Buna rağmen hâlâ lüks ve israftan da taviz vermiyorlar. Bakınız dolar yine artmaya başladı. SWAP faizleri yüzde 25’lerden bir gecede yüzde 350 seviyelerine çıktı. 2018 yılı işsizlik rakamları yüzde 11 olarak açıklandı. Son verilere göre ise işsizlik geçen yılın aralık döneminde 4 milyon 302 bine çıktı. Akaryakıta bu hafta yine zam geldi. Böyle giderse Mart ayından sonra ekonomideki çalkantı artarak devam edecek. Biz bütün bu olumsuz tabloya rağmen gelecekten asla ümidimizi kesmedik, kesmeyeceğiz. İsabetli gerçekçi politikalarla bu gidişat düzeltilebilir. Bu ülke ve bu millet nice badireleri atlatmayı başardı. Allah’ın izni ile bu süreçten de akl-ı selim politikalarla çıkmayı başaracağız.
NEYMİŞ SAADET’TE PKK MENSUPLARI VARMIŞ… Seçime günler kala iktidar kanadı ne yazık ki her türlü ahlaksızlığa başvuruyor. Her geçen gün ahlaksızlıkta ve pervasızlıkta çıtayı biraz daha düşürüyor. Efendim neymiş Saadet Partisi adayları içerisinde PKK mensupları varmış. “Taksirli suçlar hariç, bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapse hüküm giyenler, terörden mahkum olanlar.” Aday olamazlar, biz yapsak bile YSK buna müsaade etmez. Bu açık gerçeğe rağmen yalan söylemekten utanmıyorlar. Burada meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için iki örneği zikretmek istiyorum; adaylarımızdan birisi 1990 yılında İnsan Hakları Derneği içerisinde yer almış, bir diğer adayımız ise Kepez’de güya PKK’dan dolayı tutuklanmış haber bu. Peki gerçek ne? Bırakın tutuklanmayı hakkında açılan bir dava bile yok! Bir başka iddia daha önce HDP’de siyaset yapmış adaylarımız varmış. Eğer bu bir suçsa başta daha önce HADEP genel başkan yardımcılığı yapan Mehmet Metiner başta olmak üzere birçok ismin AKP’de aktif olmalarına ne diyeceksiniz? İktidar kendisine helal saydığını başkasına haram sayamaz. (DUVAR)