Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Parti Meclisi toplantısı öncesinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HDP Genel Merkez binasında düzenlenen Parti Meclisi öncesinde konuşan Yüksekdağ, özetle şunları söyledi:
OHAL uygulamaları
“Türkiye’de ağır baskıcı bir rejimi örmeye yöneldiler. Bütün toplumsal kesimleri baskı altına alan bir siyasi süreç oldu. Bizler demokratik eksenin temel alınması gerektiğini düşündük. Sayısız bedele rağmen ayrıştırmaya karşı demokratik bir eksen oluşturmaya yöneldik.
“Bugünkü iktidar, biriken sorunları çözme gücü değildir. Tam tersine yeni düğümlenmeler yapacaklarını görüyoruz.
“Türkiye’nin yeni kutuplaşması Saray’a biat edenler ve etmeyenler olarak belirlendi. Bizler HDP olarak özgürlük safını oluşturuyoruz.
Kayyum atamaları
“Bu rejimin geldiği son noktanın işareti. Siyasi irade yerine kendi otoritesini ikame etme anlayışını dayattı. ‘Tekçi bir merkezle ülkeyi yönetiriz’ dediler. Belediyelere kayyum bunun ifadesidir” diye belirtti.
“28 belediyeye kayyum atandı, 24’ü Kürt belediyeleri. Bu belediyelerde en ufak açık bulmak için müfettişleri belediyelerde yatıp kalkmasına rağmen hırsızlık bulamadılar. Bulmaları mümkün değildi.
“Seçimle kazanamadıkları belediyelere zorla, silah ve süngü zoruyla el koydular. Gerçek budur. Bugün belediyelere el konulmuştur. Karakol azmış gibi, belediyeleri karakola dönüştürdüler.
“Mücadele artık bir yaşam savunması biçiminde devam ediyor. Yaşamı savunamazsak, temsiliyetimizin olduğu yerleri savunamazsak, bir kuru canımızı da savunamayız” dedi.
Kayyum atanan belediye binalarına bayrak asılması
“Sayısız suçunuzu Türk bayraklarıyla örttünüz. Türk halkı, kendi adlarına hareket ettiklerini söyleyen bunların gasp etme suçuna ortak olmaması gerekiyor.
“Çanakkale gibi, Seferihisar Belediyesi gibi onurlu sesler var, ‘Biz halkla kardeşiz, kayyumla değil’ dediler. Dayanışma ve eşitlik köprülerini yıkmaya çalışan bir iktidarla yüz yüzeyiz.
“Belediyelere el koyan iktidar ile 15 Temmuz’da darbeye girişenler arasında fark yoktur. O belediyeler de panzerle, silahla ele geçirildi. ‘Ele geçirdim’ diyor. Sanki düşman kalesini ele geçirmiş, bayraklar asıyor. Neredeyse 21 pare top atışı yapacaklar.
“Sizin kanun kılığına girmiş fermanlarınızı tanımıyoruz”
“İktidarın baskıcı yönetim anlayışına karşı bütün güçlerimizle karşı koyacağız. Biz sizin kanun kılığına girmiş fermanlarınızı tanımıyoruz.
“Padişah özentileri ferman yerine KHK’lerle ülkeye despotluk dayatıyor. Bu, asla izin vereceğimiz bir siyasi yaklaşım değil. Kayyum, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması. Bütün saldırılara karşı güçlü, kararlı bir direnişi yaşama geçireceğiz. İstanbul’dan Diyarbakır’a, her yerde bütün halklarımızı demokratik direnişi büyütmeye çağırıyorum.”
“Eğitim emekçilerini köle yapmak istiyorlar”
“Okullar açıldı, ama sayısız okulda öğretmen yoktu. 1 milyon öğrenci öğretmensiz. Başka bir yerde olsa devlet krizi sayılır.
“5 Temmuz’dan bu yana 50 bin eğitimcinin sağlıklı soruşturma yapılmadan görevden alındı. En son Kürt illerinde 11 bin öğretmen açığa alındı. Eğitim emekçilerini köle yapmak istiyorlar. Ama bizler zalimin karşısında kul da olmadık, köle de.
“Darbe el değiştirdi”
“15 Temmuz’dan sonra darbe el değiştirdi. 11 bin eğitim emekçisinin yerine Kürt çocuklarını asimile edecek kendi kadroları yerleştirmek isteyecekler. Ama böyle bir kadro da yok sizde. Niteliksiz, birikimsiz, liyakatsiz kamu görevlilerini yerleştiriyorlar.
“Asimilasyonu asla başaramayacaksınız”
“Ne yaparsanız yapın, murat ettiğiniz asimilasyonu asla başaramayacaksınız. Asker öğretmen bile vardı, sınıfta Kürtçe konuşan çocukları dövdüler, başarabildiler mi? O yıllarda başaramadılar, bugün Kürt halkının en örgütlü, en bilinçli olduğu dönemde hiç başaramazlar.
“IŞİD’e karşı kararlıysanız, önce çay ocaklarını kapatın”
“IŞİD’e karşı mücadele adı altında Cerablus’a harekat düzenlendi. İçeride IŞİD çeteleri cirit atıyor. Zaten Cerablus’ta da IŞİD’e karşı etkili bir mücadele yürütülmediğini dünya alem biliyor.
“Cumhurbaşkanı çıkmış, ‘Bizi kime tutamaz, El Bab’a kadar gideceğiz’ diyor. En son ‘Şam’a gideceğiz’ demiştiniz. Bir başbakan vardı, adını pek kimse hatırlamaz o da söylüyordu.
“IŞİD ile mücadele etmeye kararlıysalar uzaklara gitmelerine gerek yok. IŞİD’in açtığı çay ocaklarını kapatsalar bile çok büyük bir mücadele olur. IŞİD’in üslenme alanı Türkiye, ama kapsamlı bir operasyon yürütülmüyor.”
Güncelleme Tarihi: 21 Eylül 2016, 07:23