Ankara’da 3-4 Şubat tarihlerinde 500’ün ezerinde katılımcıyla ‘Güçlü Parti Kararlı Mücadele’ sloganıyla gerçekleştirilen konferansın bildirgesinde yaşanan süreçte HDP’nin tavrına ilişkin özeleştiri yapıldığı belirtildi. Açıklamda bu konuya ilişkin şu ifadeler yer aldı:
“Konferansımız; ırkçı, faşist, mezhepçi, din istismarcısı, cinsiyetçi tek adam rejiminin giderek derinleşmesini engelleyecek toplumsal direniş ve örgütlenmeyi yeterli bir düzeyde gerçekleştiremediğimiz, dönemin ruhuna denk düşecek güçlü bir direnişi, beklentileri karşılayacak düzeyde açığa çıkaramadığımız tespitini yapmıştır.
Bu tespitler ve eleştiriler doğrultusunda HDP, tüm eksikliklerini ve gerçekleştiremediklerini değerlendirme konusu yaparak; başta Sur, Cizre gibi direniş kentlerinde yaşanan abluka sürecinde ve demokratik siyasete saldırılar karşısında etkili bir mücadele çizgisini açığa çıkaramadığı için tüm halkımıza özeleştiri vermektedir.”
“Konferansımız iki gün boyunca son iki yıllık politik ve örgütsel mücadele dönemini değerlendirmiş, yeni dönemin siyasal ve örgütsel yol haritasının ana hatlarını belirlemiştir” bildirgede bu yol haritası 7 maddede şöyle özetlendi:
AFRİN, ROJOVA VE FİLİSTİN’LE DAYANIŞMA: Efrîn’e yönelik saldırı başta Kürtler olmak üzere özgür ve eşit yaşam içinde yer alan bütün halklara ve böyle bir yaşam umuduna; Kürtlere, Araplara, Êzidîlere, Türkmenlere, Ermenilere, Alevilere, Hıristiyanlara yapılmaktadır. Bu saldırı, bir yanıyla da Ortadoğu coğrafyasında kadınların öncü, eşit ve kurucu olarak toplumsal yaşamda yer aldığı demokratik kadın devrimine, kadın özgürlükçü toplum modeline yapılmaktadır. Başta işgal saldırıları karşısında direnen Efrîn ve Rojava halklarını, Filistin ve direnen tüm dünya halklarını selamlayan konferansımız; bu saldırılara karşı demokratik mücadele kararlılığını tekrarlar.
‘TEK TİP’E KARŞI MÜCADELE: Türkiye’yi yöneten iktidar bloku militarist politikaları ve OHAL-KHK rejimi ile faşizmi kurumsallaştırarak tüm toplumu baskı altına almakta, bu duruma itiraz edenler kuşatmaya tabi tutulmaktadır. Konferansımız, tek tipi cezaevlerinden başlayarak tüm yaşamdan yırtıp atma mücadelesini yükseltme kararlılığında olacaktır.
ÖCALAN’A TECRİT’İN SONLANDIRILMASI: Konferansımız, ülkemizde ve Ortadoğu’da barışın inşasında önemli bir role sahip olan Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik Kürt halkını inkâr politikasının bir parçası olan tecridi, sadece onun sağlık, özgürlük ve güvenliğine yönelik olarak görmez. Kürt halkını inkâr politikasının bir parçası ve en önemli kuruluş nedenlerinden biri olan eşit yurttaşlık temelinde birlikte yaşam arayışına yönelik bir tahammülsüzlük olarak ele alır. Tecridin sonlanması için önümüzdeki dönemde de kararlı mücadelemizi sürdüreceğiz.
2018 YOL AYRIMI OLACAK: Konferansımız, 2018 yılının faşizmin tüm kurumlarıyla yerleşmesini engellemek açısından bir yol ayrımı olduğunun bilinciyle, buna denk yeni ve direngen bir söylem geliştirmenin önemini vurgulamaktadır. Konferansımız, bu dönemin sorumluluklarını yerine getirebilecek bir örgütlenme pratiği ortaya koyma gereğinin farkındalığıyla radikal demokrasi perspektifiyle taban örgütlenmesi hedefine uygun çalışmalar yapılması hedefini benimser ve örgütlenme seferberliği başlatır.
SAVAŞ KARŞITI MÜCADELE: Konferansımız, diktatörlüğün savaşla kurulduğu, demokrasinin barışla yaşadığı bilgisi ve tarihsel deneyimiyle Türkiye toplumunun bütününün, bugün en acil ihtiyacının özgürlük, eşitlik, demokrasi, adalet ve barış olduğunu güçlü bir biçimde ifade eder. “Savaş bir halk sağlığı sorunudur ve görevimiz yaşatmaktır” diyen hekimlerimiz ve örgütlü yapıları TTB’yi, barışta ısrarcı olan akademisyenleri, hakikati halka buluşturan ve haber yapma hakkını savunan basın emekçilerini, dayanışmayı büyüten tüm emek ve meslek örgütlerini, yaşamı savunan ekoloji örgütleri selamlayan Konferansımız, savaş karşıtı mücadeleyi ortaklaştırmak için üzerine düşen sorumluluğun gereğini hayata geçirecektir.
YENİ TOPLUM SÖZLEŞMESİ: Konferansımız, çoğulcu, laik, eşit yurttaşlık temelinde, yerel demokrasi mücadelesi ve yerinden yönetim anlayışımızla tarif ettiğimiz demokratik bir cumhuriyet ve yeni bir toplumsal sözleşmenin ihtiyacını kuvvetle ifade eder. Türkiye siyasetinde tek çıkış yolunun toplumsal mücadeleyi büyütmek, demokratik toplumsal muhalefet dinamiklerini buluşturmak olduğu açıktır. Savaş karşıtlığından barış ve demokrasi mücadelesine; emekten ekoloji mücadelesine; kadın, çocuk, inançlar ve tüm halk kesimlerinin karşı karşıya kaldığı savaş, şiddet ve iktisadi baskıya karşı partimiz, tüm toplumsal kesimlerle birlikte faşizme karşı birlikte, el ele, omuz omuza mücadele etme kararlılığındadır.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ VE NEWROZ: 8 Mart, Newroz ve 1 Mayıs’ı bu kararlılıkla karşılayacak olan partimiz; tüm halklarımızı, kadınları, emekçileri Türkiye halklarının özgürlük, eşitlik, barış ve adalet mücadelesini büyütmek için 11 Şubat Büyük Kongremize, katılmaya davet eder. / DUVAR
Güncelleme Tarihi: 09 Şubat 2018, 11:57