Gezi Davası’nda savcılığın sunduğu mütalaada Osman Kavala, Yiğit Aksakoğlu ve Mücella Yapıcı ile ilgili ağırlaştırmış müebbet hapis cezası talep ettiği, diğer sanıklar hakkında da 15 ile 20 arası hapis talep ettiği davanın duruşması saat 10.30’da başladı. Duruşmada ilk olarak, davanın tek tutuklu sanığı, iş insanı Osman Kavala salondaki izleyicilerin alkışlarıyla sanık sandalyesine geçti.
AVUKATLAR TANIKLARIN DİNLENMESİNİ TALEP ETTİ
Savcılık makamı celse arasında sunduğu mütalaasını mahkeme heyetine sundu. Mahkeme Başkanı savcılık mütalaasının hemen ardından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan iş insanı Osman Kavala’dan savunma yapmasını istedi. Ancak avukatlar buna karşı çıktı. Sanık avukatları mütalaaya karşı beyanlarda bulunmak istedi. Avukatlar iddianamede suç unsuru olarak iddia edilen ses kayıtlarının incelenmesi için ses kayıtlarının kendilerine verilmesini talep etti. Ayrıca sanık avukatları duruşma salonunda bulunan bazı kişilerin tanık olarak dinlenmesini mahkeme heyetinden talep etti.
‘BU DOSYA MUHTEŞEM GEZİ EYLEMİNİN ALTINDA KALIR’
Avukat Bahri Belen, usule aykırı dinlenen bir tanık olduğunu, yazılı belgelerin tartışılmadığını söyleyerek, “Eğer maske ile Türkiye halkının özgürlükler ve hakları konusunda akıl almaz bir deney yaşadığı Gezi olayını yargılamak istiyorsanız bu mahkemenin yargıçları, biz avukatlar bu pabucun altında kalırız. Türkiye hukukunun bugüne kadar biriktirdiği bütün birikimin altında kalır. Bu dosya muhteşem Gezi eyleminin altında kalır” dedi.
MAHKEME BAŞKANINA ‘MERAKLI SEYİRCİ’ TEPKİSİ
Avukat Turgut Kazan, mahkeme başkanına dışarıda avukatların olduğunu ve bu avukatların duruşma salonuna alınmasını istedi. Mahkeme başkanının Kazan’a, “Eğer böyle bir şey varsa buradaki meraklı seyircilerden birini dışarıya alalım” sözleri tepkiye neden oldu. Mahkeme başkanı bu sefer sözlerini, “Duyarlı seyirci” diye değiştirdi.
Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Kazan şöyle devam etti: “Mütalaada müvekkilimin Osman Kavala’dan finansal destek aldığını söylüyor. Müvekkilim birçok belediyede çalışmıştır. AKP’li belediyeler de çalışmalardan yarar sağladıkları için ona destek sağlamışlardır. Bu kayıtlar Beyoğlu, Gaziantep ve Sultanbeyli belediyelerinin kayıtlarında var” dedi. Kazan, mahkeme heyetine sunduğu dilekçelerin incelenmesini istedi. Kazan’ın sunduğu dilekçelerde müvekkiliyle ilgili bilgilerin yer aldığı dosyalar mevcut… Kazan son olarak şunları söyledi: “Sayın Erdoğan ‘Hükümeti devirme’ suçunun olduğu davaya gelmiyor. Mağdurları haberdar etmeniz kaçınılmaz bir zorunluluk.”
‘DİNLENEN TANIĞIN KİMLİĞİ YANLIŞ TESPİT EDİLMİŞ’
Yiğit Aksakoğlu vekili Aslı Kazan, Beşiktaş Çarşı dosyasının mahkemeye getirilmesini talep etti. Osman Kavala vekili avukat İlkan Koyuncu, “Bu celse savunma yapmayacağız. Bir önceki celse heyetinizi reddetmiştik. Ben şu an kaçıncı celsedeyiz bilmiyorum. Bizden iki celse öndesiniz. Dinlediğiniz Murat Pabuç’un soyadı Eren’dir. Kimliği yanlış tespit edilen kişi tekrar dinlenmelidir. Adalet Bakanlığı AİHM kararı kesinleşmiştir demiyor” dedi.
Avukat Emel Akatürk Sevimli’nin talepleri arasında, avukatsız dinlenen tanığın sesli ve görüntülü aksinin iletilmesi yer aldı. Osman Kavala vekili avukat Tora Pekin, “Davayı kısaltma iradesi mevcut. Bunun kanıtlarını görüyoruz. Müvekkilmiz Açık Toplum Vakfı yönetiminde olduğu için de yargılanıyor. STK (Sivil Toplum Kuruluşu) ile ilgili dosyaların ve müvekkilimizin vakfın başında hangi sürelerde yöneticilik yaptığının incelenmesini istiyoruz.
Tüm sanıklar müdafi Kemal Yücel, “Hemen savunmalara geçme niyetindesiniz. Bunu yapamazsınız. Mahkemenizce bize söylenen ‘Uzatma amacı’ bahis konusu değildir. Tek bir amacımız var. Kazanılmış, üzerine kan dökülmüş kişi haklarını, savunma haklarını yapmaya çalışıyoruz.”
Talepler değerlendirmek üzere mahkeme 15 dakika ara verdi.
‘TARAFSIZ BAKMAYA DAVET EDİYORUM’
Verilen aranın ardından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iş insanı Osman Kavala konuştu. Kavala şunları söyledi: “Asıl sorun heyetinizin nesnel bir gözlemcinin bakışıyla değerlendirmeye isteksiz olması. Davanın adil bir şekilde yürütülmesinin yanı sıra mahkemenizi olaylara ve olgulara tarafsız bir gözlemci gibi bakmaya davet ediyorum.”
‘BUYRUN HÜKÜM SİZİNDİR…’
Kavala’nın ardından Mücella Yapıcı savunma yaptı. Yapıcı, daha önce hakkında buna benzer açılan davada beraat kararı aldığını hatırlatarak, “Savunma yapmayacağım” dedi ve ekledi: “Çünkü ben savunmamı beraat ettiğim mahkemede yaptım. Beraat ettiğim mahkemedeki savunmamı sizlere verdim. Tekrarlayacağım niçin savunma verdiğimi. İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada ‘toplantı yürüyüşlerine silahsız katılarak halka, kanuna aykırı gösteri, yürüyüşe kışkırtma ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçlamalarından beraat ettim. Bu davanın iddianamesi ise bütün davalardan ettiğim beraatlerin aynısıdır ve hukuksuzdur. İşte bu gerekçeli karardır benim savunmam. 24 Haziran 2019’daki ilk celsede yaptığım savunmayı tekrarladım. Bir başka mahkeme heyeti yeniden bu davanın iddianamesine karşı yazılı olarak mahkemenize 1 Haziran 2019’da verdim. İddianameye karşı suç işlediğim kanaatinde değilim ki benim için suç değil onurdur. Savcılık sadece suçluyor. Suçlamalarını gerekçesiz olarak iddianameye çevirmiş. Tüm suçlamaları ve bu iddianameyi reddettim demişim. Şimdi savunmamı istiyorsunuz. Ne değişti? İddianamenin tekrarı niteliğindeki esas hakkındaki mütalaa aynı suçlamalar. Tuhaf ve trajik. Ben yerli yerindeyim. Ama sürekli siz değişiyorsunuz. Ben hep yerimdeyim, hep haklıyım ve aynı savunmayı tekrarlıyorum. Yargılandım… Kesinleşen beraat kararımı okuyayım mı size?” diyerek daha önce almış olduğu beraat kararının gerekçeli kararını okudu.
Yapıcı’nın şu sözleri izleyici sıralarından alkışlarla karşılandı: “Gezi direnişi yargılanamaz. Bir örgütü, lideri yoktur. Ben burada canlarını kaybeden 8 çocuğun ve göz nurunu kaybeden bütün dostlarımın
önünde saygıyla eğiliyorum. Buyrun hüküm sizindir.”
Yapıcı’nın bu sözlerinin ardından Gezi eylemlerinde çocuğu Berkin Elvan’ı polis kurşunuyla kaybeden Gülsüm Elvan, Yapıcı’yı ağlayarak alkışladı. Sanık sandalyesine oturan Çiğdem Mater ise savunmasında, “Hayatlarımızı alt üst eden davada sona gelmiş bulunuyoruz. Taleplerimizin dinlenmeden reddedilmesine, AİHM kararının uygulanmamasına ne yazık ki tanıklık ettik. Son derece ağır bir suçlamayla karşı karşıyayız. Savcılık makamının mütalaası tarafıma iletilmediği için savunma yapmam mümkün değil. Süre talep ediyorum” dedi.
‘BU DAVANIN KURGU OLDUĞU AÇIK…’
Bir diğer sanık Mine Öz Erdem ise savcılığın hazırladığı esas hakkındaki mütalaaya karşı çıktı. Erdem şunları söyledi: “Avukatlarımın talepleri karşılandıktan sonra savunma yapacağım. Bu davanın kurgu olduğu çok açık. 600 sayfanın üzerindeki iddianameyi defalarca okudum. Türkçesi karmakarışık., noktası, virgülü yok. İddianameyle karışık bir mütalaa hazırlanmış. Sadece algı yaratmaya yönelik muğlak ifadeler var.”
‘ZAMAN GAZETESİ’NİN ZİHNİYETİYLE BİZİ KARALAYAMAZSINIZ’
Erdem’in ardından Can Atalay konuştu. Atalay şunları söyledi: “Benim artık sizden bir talebim olmayacak. Sizi tanımam ama savcı beyi de tanımam. Sizin kişisel özelliklerinizi, hukuki görüşünüzü, dünya görüşünüzü bilmem. Benim size, sizin bana bir kininiz yok. Bunu biliyoruz. Sizin bizi sevmenizi, savcı beyin bizi sevmesini istiyoruz. Bu esas hakkındaki mütalaa AKP seçimleriyle Fetullahçı örgütün suç ortaklığının belgesidir. Bu öyle bir yalan ve kirli bohçası ki… Türkiye tarihinde yaşanan en önemli olguyu karalamakla uğraşıyor İstanbul Cumhuriyet Başsavclığı. Beyhudedir, başaramayacaktır. Gezi Direnişi’ni karalamaya çalışıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı o kadar mahcup ki emperyalizm bile diyemiyor. ‘Emperyalizme bilmeden yardım ettiğimizi’ ima ediyor. Reddediyoruz… Emperyalizme uşaklık edenler bize akıl öğretemezler. Hakaret edemezler. Siz bize, ‘Teslim olun’ diyorsunuz. Bu kadar ağır suçlamaların olduğu esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapılmaz. Takdir sizindir. Hukuk konuşmayacağım. Zaman gazetesinin zihniyetiyle bizi karalayamazsınız. Bir kuruş fon almayan TMMOB’u suçlayamazsınız. En fazla fonu muhtemelen AKP seçimleri kullanıyor. Gezi Direnişi’ni fonla, fonculukla yapılan bir şeyle karalayamazsınız. Buna kimsenin gücü yetmeyecek.
Kim yazıyor iddianameyi? Savcı beyin yazmadığı açık. Murat Pabuç’un ifadesinin tamamı sizde yok, savcılıkta yok. Esaslı sorun şudur: İstanbul başsavcılığında yokken ancak polis içerisinde, örgütlü bir grup yapıyor. Savcı bey vebal altına girmektedir. Tarihsel, siyasal bel altına girilmektedir. Hukuk fakültesi ikinci sınıf sorusudur. Şüpheli sıfatı ne zaman sona erer? Bu dosyanın arkasındaki irade savcı beyi o kadar aşıyor ki… Ben avukatım. Gözümü açtım, DGM gördüm. Biz bu iddianamenin asıl sahiplerine yanıt veriyoruz. Soros diyorsunuz… Rabia işareti nereden geliyor? OTPOR, dönemin Başbakanı ile doğrudan ilişkili. Utanmadan sıkılmadan Erdoğan’a yöneltilemeyen soru bize yöneltiliyor. Bizi şeriatçıların yanına yazmak isteyenlerin oyununa gelmedik. Bakınız, bütün Türkiye tarihi bizi darbecilerin yanına dizmeye çalışırken karşısında dimdik durduk. Mahir Ünal’la Yücel Sayman’ı yan yana anmaktan utanıyorum. Bizim taleplerimiz belli, dedik.
Sayın yargıçlar benim sizden talebim yok. Böyle bir davada 6 günlük süre yeterli değildir. Bula bula o çok kıymet verilen düşkün tanığın söylediği bir gaz maskesinin temin edildiğidir. Benim yönettiğim bir toplantıdan aldığını söylüyor. Dağıtsak söyleriz.”
‘GEZİ HALKTIR’
Atalay beyanına şöyle devam etti: “Medeni Yıldırım’ın öldürülüşünü binlerce insan protesto etti. Biz Gezi Direnişi’nin öznesiyiz. Gene olsa gene yaparım. Gezi’nin politik bakiyesini onurla taşıyoruz. Türkiye’nin kapsamlı bir demokratikleşmeye ihtiyacı vardır. Osman Kavala ile ilgili bir delil yoktur.
Tayfun Kahraman savunmasında şunları söyledi: “Mütalaa hakkında savunma veremeyeceğim. 6 günde savunmaya hazırlanamayacağımızı siz de takdir edersiniz. Süre talep ediyoruz ki dersimize iyi çalışabilelim.
Gezi bizim nezdimizde yargılanıyor olabilir, gezi halktır. Gezi aslında bu ülkenin temsil yetkisini yeterince yerine getirmeyenlerin düşünenlerin sesidir. Bunun sorumluluğun ağırdır. Bir tarafta Soros’la ilişkilendiriyoruz. Bir taraftan Occup ile ilişkilendiriyoruz. Gezi tamamıyla antiemperyalisttir. Evet, biz oradaydık. Görevimi de yerine getiriyordum. Dava açtığımız Taksim Yaya Projesi’ne yaptığımız itirazın
arkasındaydık. Kanal İstanbul için de yargılanacağız. İtiraz için dilekçe verenlerden biriyim. Olmayacak bir iş, olmayacak bir iddianame var karşımızda. Fantastik bir kurgu… Elinizi vicdanınıza koyun. Siz şimdi bu insanları fantastik bir kurgu içerisinde ne olduğu belli olmayan bir web sitesinden alınanlarla yargılamaya devam ediyorsunuz. Gezi’ye katılan, bizlerle birlikte olan arkadaşlarımızın da burada bizimle birlikte dinlenmesini talep ediyorum.”
Mahkeme heyeti sanıklardan son sözlerini istedi.
Son sözleri istenen sanıklar süre talep ederek mahkeme heyetini hukuka aykırı davranmakla suçladı. Dinlenen son sanık Osman Kavala şunları söyledi: “Son sözümü deliller inceledikten, tanıklar dinlendikten sonra söylemek istiyorum” dedi. Can Atalay ise, “Müdafilerim söz kullanmadan son sözü istiyorsunuz. Hukukla bağınızı koparttığınız heyetinizi protesto ediyorum” ifadelerini kullandı.
Atalay’ın avukatı Özgür Karaduman, mahkeme heyetinin talepleri dikkate almadığını söyleyerek yargılamanın usule aykırı olduğunu söyledi. Mahkeme heyeti Karaduman’ın salondan çıkartılmasını istedi. Buna tepki gösteren seyirciler için de Mahkeme Başkanı dışarı çıkartma talimatı verdi.
Mahkeme heyeti salondaki yerini terk ederken jandarma görevlileri seyircileri dışarıya çıkartmaya başladı.
Arbedenin ardından yeniden salona gelen mahkeme heyeti tüm sanıklar için beraat kararı verildiğini açıkladı.
Mahkeme heyeti ayrıca, tek tutuklu sanık Osman Kavala’nın başkta suçtan hükmü olmaması halinde tahliye edilmesine hükmetti.
Kararın açıklanmasının ardından salonda alkış koptu.
NE OLMUŞTU?
Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala yaklaşık 28 aydır tutuklu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kavala’nın derhal tahliye edilmesini talep etmişti. 16 Kasım 2018’de gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Bernard van Leer Vakfı Türkiye Temsilcisi Yiğit Aksakoğlu, 221 gün sonra tahliye edilmişti.
Davanın diğer sanıkları ise şöyle:
- Ayşe Mücella Yapıcı (Mimar)
- Ayşe Pınar Alabora (Oyuncu)
- Can Dündar (Gazeteci-yazar)
- Çiğdem Mater Utku (Sinemacı ve gazeteci)
- Gökçe Yılmaz (Açık Toplum Vakfı Türkiye Temsilcisi)
- Handan Meltem Arıkan (Yazar)
- Hanzade Hikmet Germiyanoğlu (Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Koordinatörü)
- İnanç Ekmekçi
- Ali Hakan Altınay (Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Üyesi)
- Memet Ali Alabora (Oyuncu)
- Mine Özerden (Sinemacı, yönetmen yardımcısı ve reklamcı)
- Şerafettin Can Atalay (Avukat)
- Tayfun Kahraman (Eski TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi akademisyen)
- Yiğit Ali Ekmekçi (Anadolu Kültür A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Terakki Vakfı Okulları Yönetim Kurulu Üyesi)
7 KİŞİNİN DOSYASININ AYRILMASI İSTENDİ
Savcı haklarında yakalama kararı bulunan Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora ve İnanç Ekmekçi hakkındaki dosyanın ise ayrılmasını ve haklarındaki yakalama kararlarının beklenilmesini istedi. / DUVAR
Güncelleme Tarihi: 19 Şubat 2020, 21:54