NTV’de yer alan habere göre Senegal dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, özetle şunları söyledi.
RUSYA ASTANA’YA DA SOÇİ’YE DE SADIK DEĞİL: (Soru-2018’de İdlib’in, gerginliği azaltma bölgesi olarak ilanından bugüne gerginlik azalacak gibi durmuyor. Son zamanlarda da saldırılar arttı. Görünen o ki: Türkiye’ye basınç uygulayarak göç dalgası planlıyorlar…) Rusya ile gerek Soçi gerek Astana’da bazı görüşmeler, anlaşmalar oldu. Bu anlaşmalara Rusya’nın sadık kalması halinde, biz de aynı sadakatle yola devam ederiz. Şu an itibarıyla maalesef Rusya Astana’ya da Soçi’ye de sadık değil. Arkadaşlarımız muhataplarıyla görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerde de kendilerine artık “İdlib’de bu bombalamaları vesaire durdurdunuz durdurdunuz, durdurmadığınız takdirde bizim artık sabrımız tükeniyor. Bundan sonra ne gerekiyorsa biz de bunu yapacağız” diye ifade ediliyor. En son Halep’ten bizim tarafa atışları var. Bunlara biz bir yere kadar sabrederiz, sabrettik ama ondan sonra da biz göbeğimizi keseriz. Bu konuda Rusya da eğer biz birbirimize sadık ortaklar isek, tavrını belli edecek. Ya Suriye ile olan süreci farklı yürütecek ya da Türkiye ile olan süreci farklı yürütecek, bunun başka yolu yok.
BUNLAR TERÖRİST DEĞİL, DİRENİŞÇİ: Rusların söylediği şey; “Teröristlere karşı mücadele ediyoruz.” Kim terörist? Kendi toprağını savunanlar mı terörist? Bunlar direnişçi. Şu anda bunlara sorarsan Türkiye’deki yaklaşık 4 milyon Suriyeli de terörist. Bunlar nereden kaçtı geldi? Esed’in zulmünden kaçtı geldi. İdlib’de aynı şekilde devam eden bu süreçte biz ne yapıyoruz şu anda? Briket barınak yapıyoruz. Niye? Bu kışın soğuğunda bunlar çadırlarda duramazlar. Bunları ben (Rusya Devlet Başkanı) Sayın Putin’e de söyledim. Bu insanlar şu anda çadırlarda nereye kadar? Bunun için Esed’e söylenmesi gerekeni siz söylerseniz, bu insanları da biz konforu yüksek hale getirebiliriz. Onun için de biz bu işi gevşetemeyiz, aynı kararlılıkla sahip çıkmaya devam edeceğiz.
RUSYA, REJİMİ UYARMALI: (Soru-Şantaj görüyor muyuz?) Bunu şantaj olarak nitelemeyelim. Aylar geçtikçe göreceğiz ama bizler ilgili arkadaşlarımız, şahsım görüşmelere devam edeceğiz. Arzumuz bir an önce burada Rusya’nın dost olarak gördüğü rejime gereken uyarıyı yapmasıdır.
ASTANA SÜRECİ DİYE BİR ŞEY DE KALMADI: (Soru-Rusya’nın tutumuna İran’ı eklersek, İran’a karşı şu anda baskılar devam ediyor. Bu durumda Astana süreci Türkiye’nin gayretleriyle yürüyor gibi duruyor. Tek başına yeterli olur mu? Etkiler mi Astana’yı?) Şu anda Astana süreci diye bir şey de kalmadı. Astana süreci şu anda sessizlikte veya sessizliğe büründü. Astana’yı yeniden ayağa kaldırmak ve yeniden ayağa kalkışı ile birlikte Türkiye, Rusya, İran ne yapabilir, bakmak lazım. Zaten Amerika üst düzeyde buraya katılmıyor, alt düzeyde büyükelçi veya özel temsilci öyle katılıyor. Burada ağırlıklı biz üç ülkeyiz, Rusya, İran, Türkiye. Şimdi bunu yeniden canlandırarak Astana sürecinden ne çıkar, bakılabilir. Tabii asıl gidilmesi gereken yer Cenevre. Cenevre konusunda da sanki unutma politikası var. Bunu hareketlendirmek, bir an önce işi siyasi sürece kavuşturmak ve netice almak gibi bir durum söz konusu olmalı.
FİLİSTİNLİLERİN HAKLARI YOK SAYILIYOR: (Soru-Beyaz Saray’ın “yüzyılın anlaşması” olarak nitelendirildiği barış planı, -biz uçaktayken- Trump tarafından duyuruldu. Bu bağlamda Ankara’nın plana yaklaşımı nedir?): Önceki akşamki telefonla konuşmada Trump’a, “Bu metni bize gönderirseniz, içeriğinde ne var görürüz, ona göre de atmamız gereken adımları veya tavrı belirleriz” dedik. Bizim bu konudaki tavrımız belli. Kudüs, Müslümanların kutsalıdır. Kudüs’ün İsrail’e verilme planı asla kabul edilemez. Açıklanan plan, barışa ve çözüme hizmet etmeyecektir. Bu plan Filistin ve Kudüs için yeni oldubittiler oluşturma gayretidir. Bu, Filistinlilerin haklarını yok sayma ve İsrail’in işgalini meşrulaştırma planıdır. Hangi girişim olursa olsun, bazı Arap ülkeleri sırtını dönse de biz Filistin’in ve Kudüs-ü Şerif’in hukukunu korumak için uluslararası kurumları harekete geçirmeye ve dünyaya bu meseleyi anlatmaya devam edeceğiz.
PARA HANGİ AMAÇ İÇİN TOPLANMIŞSA ORAYA HARCANMIŞTIR: (Soru-Kemal Kılıçdaroğlu “Deprem vergileri nereye harcandı?” dedi. Bu tavrı sormak isterim. İkinci olarak devletin 1999 öncesi tavrıyla bugünkü tavrını değerlendirebilir misiniz?) Ben şu anda Sivrice depremine CHP’li belediyeler ne kadar yardım yapmış bunun üzerinde duracak değilim. Acaba kendisi oraya gitti mi? Gitmedi. Şimdi bundan sonra herhalde gider; ben söylüyorum ya… Soruyorlar şimdi. Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde bir para hangi amaç için toplanmışsa bugüne kadar o gaye için harcanmıştır. Onun dışında bir yere biz bu tür paraları harcama diye bir tavrın içinde olmadık, olmayız. Harcanması gereken yere harcadık.
S-400 KONUSU BİTMİŞ BİR İŞ: (Soru-ABD’nin S-400’lerle ilgili CAATSA yaptırımlarını nisan ayında yeniden gündeme getirme olasılığı beliriyor. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Sayın İbrahim Kalın’ı görevlendirmiştiniz ABD tarafı ile S-400 komisyonu kurulmasıyla ilgili. Bu konuda bir ilerleme var mı?) Hep söylüyorum: S-400 konusu bitmiş bir iş. Buradan geri adım atmak söz konusu değil. Bedeli kesilmiş, kredisi vesaire hepsi konusunda Ruslarla anlaştık. F-35 konusuna gelince… ABD’nin bizi ortak yaptığı ve birçok parçasını bizden aldığı uçak. Bunlardan 5 tanesini bize vermişlerdi. Daha sonra bu sıkıntılar yaşanınca gönderilmemesi istikametinde karar alındı. Şimdi olay nereye geldi? Ya bu işin parasını bize verecekler ya da uçağı verecekler. Parasını vermiyorsa da dünyada bu işin dibi kurumadı ki… Başka yerden de bulur alır, kendimiz yaparız. Zaten çalışmalarımız, bazı ortak girişimlerimiz var.
KALIN’DAN TEPKİ
Öte yandan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, Trump’ın açıkladığı İsrail-Filistin planına tepki göstererek, “Filistin halkının haklarını ve uluslararası hukuku hiçe sayan bu tek taraflı planı reddediyoruz” dedi.
Güncelleme Tarihi: 30 Ocak 2020, 12:26