Habertürk’te yer alan habere göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Macaristan dönüşü gazetecilere şu açıklamalarda bulundu:
ELÇİLİKTEKİ SİSTEMLER SİNEKLERİ DAHİ YAKALAR: (Suudi konsolosluğunda öldürüldüğü öne sürülen Cemal Kaşıkçı) Olayı tüm boyutlarıyla araştırıyoruz. Bizim ülkemizde cereyan etmiş bir hadise. Böyle bir hadiseyle ilgili olarak bizim sessiz kalmamız mümkün değil. Çünkü sıradan bir olay değil. Kaşıkçı güçlü bir ailenin evladı. Uluslararası bir köşe yazarı özelliği var ve bir Türk kızıyla evlenme arifesinde böyle bir şey yaşıyor. Nikâh muameleleriyle ilgili başkonsolosluğa müracaatında yaşanıyor bu olay. Ben daha ilk gün olay duyulur duyulmaz, ayın 2’sinde arkadaşlara talimatı verdim. Gerek Adalet Bakanlığımızla, Dışişleri Bakanlığımızla bu işin malum bir Viyana Sözleşmesi boyutu var, hemen olayla ilgilenmeye başladık. Emniyet, istihbarat, her boyutuyla bu işi ele aldık. An be an sürekli bunun takibi yapıldı. Türkiye’ye girişler, çıkışlar dahil gereken her şey mercek altına alındı. Bir başkonsoloslukta, bir büyükelçilikte kamera sistemlerinin olmaması mümkün mü? Olayın cereyan ettiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda kamera sistemlerinin olmaması mümkün müdür? Yani buradan bir kuş uçsa, buradan bir sivrisinek çıksa bu sistemler bunu yakalar ki onlarda bu sistemlerin en ileri dereceleri vardır.” diyen Erdoğan, “Viyana Sözleşmesi’ne göre de adımlar atıldı. Başkonsolosluğa girilip gerekli çalışmaların yapılabileceği noktasında dönüşler alındı. Bu dönüşler alındıktan sonra da gerek yargımız, gerek emniyetimiz, Dışişleri Bakanlığımızın yetkilileri, istihbaratımız şu anda çalışmalarına devam ediyor. Şu anda tahminler üzerine değerlendirme yapmam doğru olmaz. Ama endişelerimiz var. Bizim bu endişelerimizi ABD’nin de aynı şekilde telaffuz ettiğini görüyoruz. Gerek Sayın Trump’ın gerek Pompeo’nun gerek Pence’in. Hepsi de duydukları endişeyi anlatıyorlar.
BEN İNÖNÜ FOTOĞRAFI TEK BAYRAKLI DEMEDİM: İnönü ile ilgili gösterdiğim fotoğrafa CHP’liler itiraz etmişler. Tek bayrak değil de çift bayraklıymış. Ben tek bayrak demedim ki zaten. Gösterdiğim fotoğrafta, zaten tek mi çift mi belli. İki tane çubuk orada görünüyor. Bir tanesi Amerikan bayrağı. Bu da ortada. Şimdi çıkarmışlar tersinden gösteriyorlar ama yine de gizleyememişler. Çünkü mızrak çuvala sığmıyor.
İŞ BANKASI’NDAKİ CHP HİSSESİ İÇİN MHP’YLE ORTAK YASA: Mesele İş Bankası değil. Mesele, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyetidir. Kılıçdaroğlu, ‘Oradan bizim kasamıza giren para yok ki’ diyor. Ben ‘Senin kasana para giriyor’ demiyorum ki. Mahkeme kararıyla, Türk Dil Kurumu’na ve Türk Tarih Kurumu’na belirli bir temettü geliri aktarılıyor. Ama orada yönetim kuruluna CHP niye dört adam koyuyor? Efendim, yönetim kurulundaymışlar ama hiçbir inisiyatifleri yokmuş. Yönetim kuruluna gireceksin, ama hiçbir inisiyatifin olmayacak. Böyle bir saçmalık olur mu? Şayet inisiyatifleri yoksa o dört kişiyi çeksinler o zaman. Biz diyoruz ki: Buradaki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vasiyeti neyse bu vasiyetin Hazine’ye devrini gerçekleştirelim. Çünkü bu şahıslara ait bir hak değildir. CHP’nin hakkı hiç değildir. MHP’li arkadaşlarla birlikte yapılacak bir yasal düzenlemeyle bu işin yoluna koyulabileceği kanaatindeyim.
MHP’YLE İTTİFAK: Özel Kalemim yarın (dün) büyük ihtimalle Sayın Bahçeli’nin Özel Kalemi’yle irtibatı kurar, perşembe günü uygun olursa biz aramızdaki görüşmemizi yaparız. Bu görüşmede son gelişmeleri, ittifaktı şuydu buydu hepsini ele alma fırsatımız olur.
ABD İLE MÜNBİÇ’TE ORTAK EĞİTİM: Münbiç meselesinde bir gecikme var. Ortak eğitim başlıyor. YPG sonrasında Münbiç’i yönetecek kişilerin seçimiyle ilgili çalışma devam ediyor. Bir gecikme var ama tamamen ölmüş değil. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da Savunma Bakanı Mattis de somut adımlar atacaklarını söylüyorlar.
TEL AVİV’LE KARŞILIKLI ELÇİ ATANMASI: An itibarıyla gündemimizde bu tür bir konu yok. İslam İşbirliği Teşkilatı’na başkanlık ettiğimiz bir dönemde Kudüs’le, Filistin’le ilgili gelişmelere duyarsız kalamayız. O yüzden şu anda bu süreci hassas bir şekilde götürmemiz lazım.
RAHİP BRUNSON DAVASI: Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olması sebebiyle, ben yargıya müdahale edecek konumda değilim. Ben, demokratik bir Cumhuriyet, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıyım. Dolayısıyla yargı ne karar verirse, o karara uymak zorundayım. O işin muhatabı olanlar da yargı kararına uymak zorundadırlar. Olay budur.
Güncelleme Tarihi: 11 Ekim 2018, 21:42