HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 15 aydır tutuklu olduğu davanın ikinci duruşması bugün Sincan Cezaevi Kampusü’nde görüldü. Duruşmaya yeni HDP Eş Başkanı Sezai Temelli ve çok sayıda milletvekili ile yaklaşık 50 avukat katıldı. Savunmasına devam eden Demirtaş, henüz hâkim karar vermeden hangi milletvekilinin hangi cezaevine konulacağının belli olduğunu ve hazırlık yapıldığını, Diyarbakır Havalimanı’nda kendilerini taşıyacak uçakların bekletildiğini belirterek, “Tutuklanacak milletvekillerinin hangi cezaevine götürüleceği belli, Kandıra ve Silivri’de odalar hazırlanmış” dedi.
Duruşmanın başında mahkeme başkanı, Berlin Eyalet Parlamentosu Milletvekili Hakan Taş’ın duruşmayı izleme talebinin olduğunu söyledi. Daha önce aynı başvurunun reddedildiğine dikkat çeken mahkeme başkanı yeni bir karar almaya gerek olmadığını söyledi.
‘KEŞKE DURUŞMA CANLI YAYINLANSA’
Açıklamanın ardından Demirtaş bir gün önce başlayan savunmasına devam etti. Sözlerine duruşmaların kamuya açık yapılması gerektiğini belirterek başlayan Demirtaş sınırlamaları eleştirdi. Demirtaş, “Dava basın üzerinden hazırlanıyor. Basına bu kadar güveniliyorsa, keşke duruşma canlı yayınlansa. Beni suçlamaya gelince son derece aleni, duruşmaya gelince çok sayıda tedbir alınıyor. Kamudan halktan uzaklaştırılmaya çalışılan bir dava süreci. İktidar yargılamayı kamuoyundan gizlemeye çalışıyor” dedi.
Demirtaş, gözaltına alındıkları sürece dair değerlendirmelerde bulundu. 4 Kasım 2016 tarihinde, 6 savcının talimatıyla eş zamanlı çok sayıda milletvekilinin evinin basılması için, “bu ancak siyasi iradenin koordine edebileceği bir şey” dedi.
‘İSTEYEN İZLEYEBİLSE 500 BİN KİŞİ İZLER’
Duruşmayla ilgili katılım eleştirisini sürdüren Demirtaş’a mahkeme başkanı, “İsteyen herkes izleyebiliyor” dedi. Demirtaş, bu sözlere “İsteyen izleyebilse 500 bin kişi izler” yanıtı verdi. Mahkeme başkanı “Gelen herkesi alıyoruz” diye tekrar etti, Demirtaş, “İsteyen herkes gelemiyor. İsteyen gelse sonuçta 50 kişilik koltuk ayrılmış durumda” yanıtını verdi.
‘TUTUKLAMA ÇIKMADAN CEZAEVİ HAZIRLANMIŞ’
Gözaltına alındıkları sürece dair değerlendirmelerde de bulunan Demirtaş, gözaltına alındıkları gün Diyarbakır havalimanında bir uçağın kendilerini cezaevine götürmek için beklediğini söyledi. Gözaltı devam ederken Silivri ve Kandıra cezaevlerinde yerlerin hazırlandığını söyleyen Demirtaş, kendisiyle ilgili belgenin üzerinde Kandıra Cezaevi yazdığını, gözünün önünde bunun üzerinin çizilerek Edirne Cezaevi yazıldığını anlattı. Henüz hakimlik karar vermeden cezaevinde yerlerinin hazırlandığına dikkat çeken Demirtaş, şunları söyledi: “Daha biz ifade vermemişiz, sorgu hakimi daha karar vermemiş, savcılık işlemini yapıyor. Bize haber geliyor, uçaklar hazır, cezaevlerinde de hazırlık yapılmış. Diyarbakır Havaalanında, bir tane THY’ye ait büyük bir yolcu uçağı, yolcusuz bir şekilde, sabahtan apronda bekliyor. Tutuklanacak milletvekillerinin hangi cezaevine götürüleceği belli, Kandıra ve Silivri’de odalar hazırlanmış. Diyarbakır Havaalanında, bir tane THY’ye ait büyük bir yolcu uçağı, yolcusuz bir şekilde, sabahtan apronda bekliyor. Tutuklanacak milletvekillerinin hangi cezaevine götürüleceği belli, Kandıra ve Silivri’de odalar hazırlanmış.”
‘ÇÖZÜM SÜRECİNİN GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİK’
Çözüm sürecinin başarısı için birçok şey yaptıklarını anlatan Demirtaş, “ ‘Bir gün çözüm süreci başarıyla sonuçlanacaksa madalyayı biri takacak. Başarısız olursa hesabını bizden soracaklar’ dedik. Çözüm sürecinde arabulucu olanlar ilk günah keçisi olur. Bu davanın bir yönü de budur. ‘Çözüm sürecinin başarısızlığının sorumlusu HDP ve Eş Başkanı Demirtaş’ algısı oluşturularak birçok fezleke böyle oluşturulmuştur. “Bu ülkede bizler barışı sağlayabilirdik. Şiddeti, silahı bitirebilirdik. Parlamento olarak, siyasiler olarak bunu sağlayabilirdik. Hükümet de çaba sarf ediyordu. Doğru çok çaba sarf ettik. Onlar da sorumluluk üstlendiler. Ama onlar cemaati beslediler. Cemaat onların altını oydu, çözüm sürecinin altını oydu. Bunlar ortaya çıktı. Ama bundan hiçbir ders çıkarılmadı ki. Bunların hazırladığı dinleme ve uyduruk delillerle hazırladığı fezlekelerle Selahattin Demirtaş tutuklanıp, yargılanıyor. Elinizde FETÖ’ye ait olmayan hiç bir delil yok” dedi.
‘YARGININ O KADAR ACELESİ VARDI Kİ’
Yargılamanın sürdüğü en uzak cezaevi neredeyse oraya götürüldüklerini anlatan Demirtaş, “Bizi gece yarısı evleri basıp alacak kadar yargının acelesi varsa, bir gün önce Meclis çıkışında alabilirlerdi ama yapmadı. O kadar acelesi var ki evi basıp alıyor. 1 gece nezarette tutuyor sonra savunma almak istiyor. Bir an önce huzura getirmek istiyor. Ama aynı yargı bin 150 km ötedeki cezaevine götüren işleme sessiz kalıyor. Edirne Cezaevi’nde tutulurken bütün görüşmelerimiz hiçbir gerekçe göstermeden kayıt altına alındı” dedi.
ÖRGÜT YÖNETİCİLİĞİ SONRADAN EKLENDİ
Demirtaş, ‘örgüt üyeliği’ iddiası ile hazırlanan fezlekenin daha sonra ‘örgüt yöneticiliği’ne dönüştürüldüğünü bunun yasa dışı olduğunu söyledi. Demirtaş bunun için ayrı bir fezleke hazırlanıp Meclis’e gönderilmiş olması gerektiğini ifade etti. Demirtaş, 6-7 Ekim ile ilgili suçlamanın da tutuklamayı gerektiren katalog suçlardan olmadığını iddia etti.
Mahkeme Başkanı ise Demirtaş’ın iddianameye yeniden bakmasını istedi.
‘YOKTAN VAR EDİLMİŞ BİR İDDİANAME’
Niteliksiz bir iddianame ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Demirtaş hazırlanan fezlekelerle ilgili örnekler verdi. Demirtaş, “Önünüzdeki iddianame özel planlanmış, hassas çalışma ürünü, yoktan var edilmiş bir iddianamedir” dedi.
‘DEMİRTAŞ’IN GÜNAHI NE?’
İddianamede çözüm sürecinin hiç gözetilmediğini söyleyen Demirtaş, bu süreçle ilgili yargılamayı engelleyen bir yasa çıktığını hatırlattı, bu nedenle konuyla ilgili bazı fezlekelere takipsizlik verilmesi gerektiğini ifade etti. Demirtaş şunları söyledi:
“Bu yasa çıkartılırken, çözüm süreci içerisinde yer alan kamu görevlilerine dair soruşturma açılmayacağını ön gören bir düzenlemeydi. Sonra biz bunu parlamentoda tartıştık ‘bu süreçte akil insanlar var, siyasetçiler var. Yarın yargı bu faaliyetlerimizden dolayı hepimizi suçlarsa en azından bunun bir yasası vardı’ diyebilelim. Dolayısıyla çözüm sürecinde yer alan herkesi kapsayacak şekilde bu yasa genişletildi. İddianamede bazı fezlekelerim bu yasa kapsamındadır. Bazı fezlekeler bu bakımdan iddianameye konu edilemeyecek fezlekelerdir. Bu yasa yokmuş gibi davranıyorlar soruşturma makamları. Beni suçlayacaksanız bu yasa kapsamında bu işin ucu başka yerlere çok fazla gider. Eğer suçlama devam edecekse de o halde hep birlikte hesap verelim. Ne kadar AK Partili yetkili varsa cumhurbaşkanı, başbakanından bakana kadar suç işlemişsek geleceği hep birlikte yargı önünde hesabını vereceğiz. Yok değilse neden Selahattin Demirtaş’ın günahı ne?”
‘FETÖ DELİLLERİYLE Mİ YARGILANACAĞIM!’
İddianamede bulunan ortam dinlemelerinin tamamının yasadışı olduğunu, dinleme kararlarının altında bugün FETÖ sanıklarının olduğunu söyleyen Demirtaş, “FETÖ’nün ürettiği delillerle mi Selahattin Demirtaş’ı yargılayacaksınız” dedi.
‘HUKUKİ DEĞİL SİYASİ GEREKÇELER’
Demirtaş, savunmasında mahkeme karşısına geç çıkarılmasını ve davanın Diyarbakır’dan Ankara’ya getirilmesini de eleştirdi. Bu kararlara güvenliğin gerekçe göstermesine karşı çıkan Demirtaş, “Gerekçe güvenlik değil. Tutukluluğu cezaya dönüştürmek, suçlu algısını güçlendirmek için bunlar. Adil yargılama gerçekleşmiyorsa onun adı yargılama da değildir. Dosyamın Diyarbakır’dan Ankara’ya getirilişinin hukuki değil siyasi nedenleri vardır” dedi.
‘DOSYALAR BİRLEŞSİN, AZMETTİRİCİ MİYİM ORTAYA ÇIKSIN’
6-8 Ekim olayları kapsamında Yasin Börü davasında sanık yapılmak istenmesine de tepki gösteren Demirtaş, Cumhurbaşkanı’nın “54 Kürt kardeşimin ölümünün hesabını verecek” sözlerini hatırlattı ve ekledi: “54 Kürt kardeşimizin katiliyim de neden sadece Yasin Börü dosyasıyla birleştirilmek istendi dosyam. Diğer katledilen vatandaşların günahı ne? Yasin Börü önemli tabii, ama diğer yurttaşlar yurttaş değil mi? Neden diğer dava dosyalarına dair bir birleştirme yapılmak istenmiyor. Neden savcılık bir, iki ve üç numaralı fezlekelere yönelik ek delil aramamış da sadece bu olaylara ilişkin 45 klasör delil arayışına girmiş? Çünkü burada özel bir yoğunlaşma var. Bunun siyasi bir tutum olduğu görülüyor. Hepsiyle benim dosyam birleştirilsin. Azmettirici miyim ortaya çıksın. Yasin Börü’nün vahşice katledilmesi bir barbarlıktı, bunu yapanlar insanlıktan nasibini almamıştır. Ancak bunu bana nasıl bulaştırmaya çalıştıklarını ispatlayacağım. Onun bir çocuk olarak annesi ve babasının acısı ne kadar kıymetliyse, Gaziantep’te linç edilen HDP’li ile İzmir’de öldürülen partilinin annesi ve babasının da acısı kıymetlidir. Bu süreçte, ‘Demirtaş’ın çağrısıyla sokağa döküldüler, 54 kişiyi katlettiler’ haberleriyle aleyhimde kampanya yürüttüler” dedi.
AYRIMCILIK İDDİALARI
Yargılama süreciyle ilgili ayrımcılık yapıldığı iddialarında bulunan Demirtaş, görevi kötüye kullanma, mühür bozma, kaçakçılık, bankacılık kanununa aykırılıktan fezlekeleri bulunan AKP, CHP, MHP milletvekilleri ile ilgili fezlekeler varken bunlara soruşturma açılmadığını söyledi. Demirtaş, “İnşallah kanunlara saygılı oldukları içindir! Aleni bir ayrımcılıkla karşı karşıyayız” diye konuştu. Parti içinde de ayrımcılık yapıldığına dikkat çeken Demirtaş, “Benimle ilgili katalog suç denildi, tutuklama kararı verildi. Bir milletvekilim hakkında 55 fezleke var. Benden daha çok ceza talep ediliyor. Hiç tutuklama kararı verilmedi. 31 kez zorla getirme kararı verildi. 12 milletvekili neden seçildi? Çünkü bu referandum öncesinde HDP sözcülerine dönük bir operasyondur” yorumunda bulundu.
‘BİZ ATEŞİN DÜŞTÜĞÜ YERDE DOĞAN ÇOCUKLARIZ’
Gençlerin demokratik siyasete inanmadığı bir dönemde yeni nesil siyasetçiler olarak “demokratik siyaset” dediklerini anlatan Demirtaş, herkesin de demokratik siyasete inancını sağlamak için çalıştıklarını söyledi. Demirtaş, “Ateş düştüğü yeri yakar. Biz ateşin düştüğü yerde doğmuş çocuklarız” dedi.
‘HİÇBİR ŞEY YAPAMASAK CAN KURTARACAKTIK!’
Kürt sorununun çözümü için Oslo sürecini izlediğini, İmralı sürecinin bizzat içinde yer aldığını anlatan Demirtaş, mahkemenin aslında bu süreci de tartışması gerektiğini belirtti, “Çözüm süreci Türkiye’yi demokraside sıçratacak bir süreçti. Hiçbir şey yapamasak can kurtaracaktık. Başaramadık” dedi.
Demokratik Özerkliğin yer aldığı parti programında Kürt sorununun ayrılma, bölünme değil demokrasi sorunu olarak tanımlandığını anlatan Demirtaş, “Kürt sorununun birlikte yaşamanın demokratik formülü ile çözülebileceğini söyledik” dedi.
‘LİDERLERE FİKİRLERİMİZİ ANLATTIK’
Bu ülkede bir arada yaşama için fikirler geliştirdiklerini söyleyen Demirtaş bunu her ortamda dile getirdiklerini söyledi. Demirtaş, “Bahçeli ile de Erdoğan ile de Baykal, Kılıçdaroğlu ile de görüşmeler yapıp fikirlerimizi anlatmaya çalıştık” dedi.
‘DEMOKRATİK ÖZERKLİK ÖNERİSİ SUÇ, BAŞKANLIK DEĞİL!’
“Yerel yönetimler özerk olsun” denilince kıyamet koptuğunu söyleyen Demirtaş, “Bu da bir fikir değil mi?” diye sordu. Savunmasında parti programında yer alan demokratik özerklik hakkında değerlendirmede bulunan Demirtaş, bu önerinin etnik temele dayalı bir öneri olmadığını, tüm Türkiye için ele alınabileceğini söyledi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi gibi bir modelin çok farklı kimliklerin yaşadığı Türkiye için uygun bir model olmadığını söyleyen Demirtaş, bu nedenle tüm Türkiye’de uygulanacak bir model ortaya koyduklarını söyledi. Çin örneği vererek özerkliğin tek başına özgürlük getirmediğini söyleyen Demirtaş, bunun içeriğinin demokrasi ile doldurulması gerektiğini belirtti. Demokratik Özerkliğin, Türkiye kamuoyuna sunulan bir önerme olduğunu söyleyen Demirtaş, “Bu suç oluyor da ‘ben başkanlık sistemi ile yönetmek istiyorum’ diyen için neden suç olmuyor” dedi. Bunun konuşulup, tartışılmasına fırsat verilmediğini söyleyen Demirtaş, “Başkanlık sistemini savundu diye bir AKP il yöneticisinin gözaltına alındığını gören var mı?” diye sordu.Birliği savunduklarını söyleyen Demirtaş,
‘TÜRKİYE’Yİ KURTARACAK OLAN TEK ADAM DEĞİL, ÇOK İNSAN’
Partisinin ‘Başkanlık modeline’ hiç karşı çıkmadığını, içeriğine, tek adamlığa karşı çıktığını söyleyen Demirtaş şunları ifade etti:
Bizim önerdiğimiz sistemde Başkanlık da olabilir. Özerklik olmasın, Başkanlık olsun ama Başkanlık tamamen demokratik denetime açık olursa olur. En azından model olarak tartışmaya değer. “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışının altında yatan da budur. Biz tek adamlığa karşıyız. Gücümüz yettiği kadar da karşı çıkacağız. Bu getirdikleri modelin toplumu bir arada tutacağını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bu model bu anlayışla birlik huzur getirmez. Türkiye’yi kurtaracak olan tek adam değil, çok insandır.”
‘İMRALI’DAN TALİMAT GELMEDİ, HÜKÜMET ‘TALİMAT’ DİYE SUNDU’
Birçok kez çözüm sürecinin bitirilmesiyle tehdit edildiklerini anlatan Demirtaş, duruşmanın ilk günü yaptığı savunmada verdiği örnekleri hatırlattı. Sözlerinin basında yanlış yer aldığını ifade eden Demirtaş, “İmralı’dan talimat gelmedi hükümet bunu “talimat” diye sundu” dedi. / DUVAR
Güncelleme Tarihi: 16 Şubat 2018, 22:19