HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Sedat Peker'in açıklamalarıyla gündeme gelen devlet - mafya ilişkileri ve işlenen suçlarla ilgili herhangi bir soruşturma yapılmazken HDP'ye kapatma davası açılmasına dikkat çekti. "Suç örgütlerini ve Susurluk takımını devletin başına adete kayyım yaptılar" diyen Buldan, TİP Milletvekili Ahmet Şık'a soruşturma açılmasına da tepki gösterdi.
Partisinin Meclis grubu toplantısında konuşan Buldan'ın açıklamaları şöyle:
ÇETE-MAFYA DÜZENİ: "Demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, şeffaf, denetlenebilir bir yönetimin olmadığı sistem; çete-mafya düzeninden başka bir şey değildir. Türkiye bugün çürüyen ve çürüten bir sistemle yüzleşme sürecini yaşamaktadır. Birbirlerine sokakta dahi söylenmeyecek ağır sözler sarf edenler, savaş, rant, talan ve Kürt düşmanlığında birleşerek hukuksuzluk, gasp, yolsuzluk, yoksulluk üreten bir talan düzeni kurdular.
'YERLİ VE MİLLİ SUÇLULAR İTİRAFI'
EL NUSRA, IŞİD DÜZENİN DIŞ AYAĞI: Organize suç örgütleri mafyayı Susurlukçuları, darbecileri, ırkçıları, satılmış medyayı, kadın katillerini bu düzenin ortağı yaptılar. Türkiye ile sınırlı kalmadılar. Suriye'de El-Nusra, IŞİD, ÖSO çetelerini bu düzenin dış ayağı yaptılar. Erdoğan 2007'de derin devleti minimize etmek, mümkünse yok etmek, bunu başarmak gerekiyordu ya, tam tersini yaptı. Mafyanın itirafında olduğu gibi her suçta beraber oldukları büyük bir geniş aile kurdular. Bunun adı yerli ve milli suçlular itirafıdır. Mafya ve çeteleri öyle güçlendirdiler ki, suç örgütlerini ve Susurluk takımını devletin başına adete kayyım yaptılar. Yöneticileri suç örgütlerinin hukuk dışı her faaliyetinden siyasal olarak beslendiler, güç devşirdiler, kara para ekonomisiyle siyasetlerini alttan finanse ettiler.
'SÜMENALTI CUMHURİYETİ'
MÜSİLAJ MARMARA'DAKİNDEN DAHA BETER: Mafya, bürokrasi, siyaset ittifakının ülkeye yaydığı müsilaj Marmara'dakinden daha beterdir. Bu siyasetin ürettiği salya tüm ülkeyi pandemi gibi sarmıştır. Tıpkı 90'lardaki gibi... Bu zihniyet yıllardır bu ülkeyi adeta sümenaltı cumhuriyetine dönüştürmüştür. Bütün pisliklerin üstünü devlet sırrı söylemiyle kapattılar, kapatmaya devam ediyorlar.
ÇİLLER'İN YAZILI EMRİYLE GATLİAM YAPTILAR: Dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in yazılı emriyle 1994 tarihinde Özgür Ülke gazetesini bombaladılar. 95'te Gazi katliamını yaptılar. Emir verenler, tetiği çekenler bellidir. Ama ortada sorumlu yoktur, hepsi sorumluluktan kaçmıştır. Devletin hafızası varsa halkların da hafızası vardır. Biz bunu asla ve asla unutturmayız. Bu iktidar da geçmiştekilerle aynı yolu izlemeye devam etmektedir.
ROBOSKİ'DE KÖYLÜLERİ KATLEDEN UÇAKLAR RUS UÇAĞI MIYDI?
IŞİD'LE PETROL TİCARETİNİ DENİZ KORSANLARI MI YAPTI: 1993'te Muş'ta 9 köylüyü yakarak katledenler ve onları beraat ettirenlerle Roboski'de 34 köylüyü bombalayıp dosyayı kapatmaya çalışan bu iktidar, bugün ittifak halindeler. Roboski'de köylüleri katleden uçaklar Rus uçağı mıydı? Şemdinli'deki kitabevini bombalayanlar Kolombiya'dan mı geldiler? Van'da Servet Turgut'a işkence yapılan helikopter İran'a mı aitti? Suruç ve Ankara Gar katliamını yapanlar açtığınız koridordan giren IŞİD değil miydi? Suriye'ye, çetelere sağladığınız silahları bir kargo şirketi mi gönderdi? IŞİD'le petrol ticaretini siz değil deniz korsanları mı yaptı? Bu işlenenlerden asla kaçamayacaksınız.
'6 YILIN İNTİKAM DAVASI'
TAM DA 7 HAZİRAN'IN YILDÖNÜMÜNDE: Yargının içinde düştüğü çukuru bizler görebiliyoruz. Suç örgütlerinin üzerine gitmeyen yargı HDP hakkında yeniden kapatma davası açarak mafyatik düzene bir kez daha kalkan oldu. Ne zaman pislikleri ortaya dökülse akıllarına HDP, Kürtler geliyor. Bu iktidarın anayasa ve hukuku rafa kaldırması bugünler içinmiş. Mafyaya sıfır soruşturma, HDP'ye kapatma. Tam da 7 Haziran'ın yıl dönümünde. 7 Haziran 2015 seçimlerinin yıl dönümünde HDP'ye bir kez daha kapatma davası açtılar. Kobani kumpas davasında olduğu gibi kirli, siyasi bir operasyonla karşı karşıyayız. Bugünkü mafyatik düzenin bir kırılma noktasıdır 7 Haziran. Onca baskı ve zulüme rağmen halklarımızın değişim umudunu tüketemediler, halk iradesini teslim alamadılar, haziran dayanışmasını ve ruhunu yenemediler. Dün açtıkları kapatma davası 6 yılın intikam davasıdır. Dün bir kez daha haklı çıktık, bu kumpas davasının hukuki değil siyasi olduğunu 7 Haziran tarihi tescillemiştir. Bu dava, HDP'nin yürüttüğü siyasetle, HDP fikriyatıyla baş edememe davasıdır. Bu dava Susurluk tuğlalarının çekilecek olmasından duyulan korkudur, Kobani'yi düşüremeyen IŞİD'in intikamını alma davasıdır. Bu dava, demokratik siyaseti engelleyemeyen darbeci iktidarın intikam davasıdır. Teşhir olan, yolsuzluk, hırsızlık ve çete düzeninin intikam davasıdır.
'DAVA HDP'Yİ DAHA FAZLA GÜÇLENDİRECEK'
DEMOKRATİK SİYASETTEN VAZGEÇİREMEYECEKLER: Kapatma davası açarak HDP'yi ve Türkiye halklarını susturabileceğinizi sanıyorsunuz çok büyük yanılıyorsunuz. Halklarımızın güçlü iradesi karşısında asla başaramayacağınızı size söylemek isteriz. Mafya ve çetelerin yazdığı siyasal tarihiniz değil, halklarımızın yazdığı onurlu tarih kazanacaktır. Suçlular ittifakı değil, halklar ittifakı kazanacak. Açtıkları kapatma davası HDP'yi daha fazla büyütecek ve daha fazla güçlendirecek, kimsenin kuşkusu olmasın. Mücadelemiz daha da büyüyecek. Meydanı bu çete-mafya düzenine bırakmayacağız. Demokratik ittifaka yürüyüşümüzü durduramayacaklar.
'SONUÇLARINI BİZ DEĞİL, İKTİDAR DÜŞÜNSÜN'
DEMOKRATİK SEÇENEKLERİMİZ VAR: Türkiye halkları görmelidir ki ülkeyi bu çöküşten çıkaracak güç ve demokratik seçenek sadece HDP'dir. Kapatma davasının sonuçlarını biz değil, iktidar düşünsün. Kimse karamsarlığa kapılmasın. Biz ne yapacağımızı gayet iyi biliyoruz. Siyasal tarihimiz tecrübelerle doludur. Demokratik seçeneklerimiz her zaman için vardır. Bu seçeneklerimizi sonuna kadar işleteceğiz. Demokrasiden, adaletten ve barıştan yana olan herkesle, tüm demokrasi güçleriyle, toplumsal muhalefetle en geniş demokrasi bloğunu mutlaka oluşturacağız.
ÇÖKÜŞÜN NEDENİ KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ: Türkiye'nin bugün karşı karşıya olduğu çöküşün nedeni Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür. Bu çözümsüzlük döngüsü çete mafya sarkacıyla sürdüren akıl, 1990larda iş başındaydı ve bugün yine bir kez daha karşımızda. Kürt sorununa karşı siyaset aklının yerini alan ve Kürt düşmanlığında birleşen imha aklı, Türkiye'yi 90'lardan daha büyük bir çöküşle karşı karşıya getirmiştir. 2015 kırılma noktasıdır. İktidar çözüm sürecine siyasi fırsatçılıkla yaklaşmasaydı, masayı devirmeseydi, Türkiye bugün siyaset-mafya-çete üçlüsünün ve yarattığı kirlenmenin esiri değil; barış, adalet, demokrasi hakimiyetiyle büyük bir dönüşümü başarmış olacaktı. İktidar ülkeyi ayrıştırıcı ve yıkıcı etkisi büyük olan savaş konseptini seçti. 5 Nisan 2015 Sayın Öcalan'la diyalogun, yani çözüm sürecinin bitirildiği tarihtir. Siyasi heyetlerin İmralı Adası'na gittiği son tarihtir. Bu tarih hukuk dışına da çıkma tarihidir.
AHMET ŞIK'A DESTEK
ASIL SİZ HESAP VERECEKSİNİZ: Son olarak, iktidarın ortağı bugünkü grup toplantısında yine tehditler, tehditler, tehditler... Sevgili Ahmet Şık arkadaşımıza tehditler savurdu. Ahmet Şık, bu ülkenin halkları tarafından seçilen bir milletvekilidir. Onu bu koltuktan indirecek olan da ona oy verecek halklarımızdır. Kimsenin gücü Ahmet Şık'ın milletvekilliğini kaldırmaya da yetmeyecektir! Bir talimat da yargıya verildi, gözler AYM'de olacak dedi. Hayır, gözler sizin ittifak halinde olduğunuz suç örgütlerinde, çete düzeninizde, birlikte işlediğiniz suçlarda olacaktır. Gözler sizin hırsızlık ve yolsuzluklarınızda olacaktır, yaptıklarınızın hesabını asıl siz yargıya vereceksiniz ve bundan kaçamayacaksınız. / DUVAR