CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı adalet yürüyüşüne katılıp katılmayacağı yönündeki soruya, “O yürüyüşün içinde yer almamış fakat o yürüyüşün amacını ve arkasındaki şikayeti, talebi paylaşan Türkiye’de milyonlarca insan var. Ben de o insanlardan biriyim. İktidara tavsiyem bizi de yürümek zorunda kalacağımız zorlamalardan uzak kalmasıdır” yanıtını verdi.
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nde açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin bir süreden beri çok ciddi siyasal ve hukuki krizlerle karşı karşıya olduğunu dile getiren Baykal, darbe girişimi ile başlayan sürecin aradan geçen süreye rağmen normal bir siyasal hayata dönüştürülemediğini savundu. Türkiye’nin giderek yoğunluğu artan sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu kaydeden Baykal, “Bunun şaşırtıcı olmaması doğaldır çünkü bir darbe girişimi yaşanmıştır. Sadece idari kararlarla tutuklanan ve işine son verilen insan sayısı 200 binin üzerindedir. Düzinelerle şirket ve işletme kayyuma devredildi. Darbe girişimi ikinci yılında, hukuk halen devreye girebilmiş değildir. Sorunlar siyasi takdir ve idari kararlarla KHK ile yönetilmektedir. Çok ciddi bir toplumsal sarsıntı yaşanmaktadır” dedi.
‘DOKUNULMAZLIK YENİDEN ELE ALINMALI’
Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerinin inandırıcı olmayan iddialarla darbe tartışmasının içine çekilmek istendiğini belirten Baykal, bu tablonun FETÖ ile mücadele iddiasını ciddi şekilde inandırıcılıktan uzaklaştırdığını savundu. Baykal, “Birbiri ardına tutuklamalar, şaşırtıcı tahliyeler, yargıda tereddüt ortaya çıkmasına neden olmuştur. Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının nelere mal olacağını hep birlikte yaşıyoruz” diye konuştu.
Milletvekili dokunulmazlığının yeniden ele alınması gerektiğini kaydeden Deniz Baykal, “Yolsuzluk ve adi suçlar konusunda böyle bir dokunulmazlığa gerek yok ama milletvekili siyasi faaliyetleri düşüncesiyle bir takibata maruz kalmamalıdır. Buna yönelik düzenleme olmalıdır. Milletvekili dokunulmazlığı tamamen ortadan kalktı. Bu düzenlemenin bir an önce yapılmasında yarar var” dedi.
‘YÜRÜYÜŞ DEMOKRATİK TEPKİ’
Deniz Baykal, Türkiye’nin çok ciddi bir adalet krizi ile karşı karşıya olduğu bir noktaya taşındığını da söyleyerek, idari kararla hak kaybına uğrayanlar için halen çözüm mekanizmasının işletilmediğini söyledi. Yargının bir an önce devreye girmesi gerektiğini dile getiren Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Adalet siyasallaştığı için Türkiye’de adalet krizi ağır biçimde ortaya çıkmıştır. Bu tablo karşısında Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu adalet krizini toplumun anlamasına ve bu konuda duyarlılığın geliştirilmesine katkı yapmak amacıyla Genel Başkan’ın başlattığı adalet yürüyüşü tablosu ile karşı karşıyayız. Demokratik bir hak kullanımı niteliğinde bir uygulamadır. İnsanların tepki göstermesi demokrasinin doğal bir uygulamasıdır. Barışçıl bir anlayış içinde, iyi niyetli bir eylem. Yaşadığımız adalet krizinin ciddiyetinin herkese anlatma ihtiyacı temel bir konudur. Böyle bir yürüyüş başarılı şekilde devam ediyor. Bir tartışmanın başlatılmaya çalışıldığına tanık oluyoruz.”
‘SOKAKTA ADALET ARANIR’
‘Sokakta adalet aranır mı’ diye bir tepki ortaya çıkarılmak istendiğini dile getiren Baykal, “Sokakta yargılama yapılmaz. Yargılama sokak anlayışı içinde gerçekleştirilmez. Ama adalet talebi her yerde dile getirilir. Bundan doğal bir şey yoktur. Bu sokakta yargılama yapmak değildir” dedi.
Yargılamanın bu iş için ayrılmış alanlarda yapıldığını anlatan Baykal, “Sokakta adalet talebi böyle dillendiriliyorsa, olması gereken yerde adalet bulunmadığının herkes farkında olduğu içindir. Adaleti eğer o muhteşem adalet saraylarında bulmuş olsaydı insanlar böyle bir yürüyüşe ihtiyaç olmazdı. Sokakta adalet aranır sokakta yargılama yapılmaz” diye konuştu.
16 NİSAN REFERANDUMUNUN MESAJI
16 Nisan’da gerçekleştirilen referandumun mesajının iyi değerlendirmesi gerektiğini dile getiren Baykal, şunları söyledi: “Sanıyorum iktidar 16 Nisan mesajını zeytin, mera ve kıdem tazmınatı konusundaki tavır değişikliğiyle anlama ihtiyacını kavramış gözüküyor. Tartışmalı konularda tek taraflı dayatmalarla, inatlaşmalarla uyum sağlamanın güç olacağı ortaya çıktı. 16 Nisan herkese uzlaşın, dayatma yok, emri vaki yok mesajıdır. Bu mesajı iktidarın adalet yürüyüşü konusunda da sergilemesine ihtiyaç vardır. Adalet yürüyüşünü de zeytin, mera ve kıdem tazminatı konusunda sergilediği anlayış doğrultusunda iktidarın değerlendirmesine ihtiyaç vardır.”
‘CUMHURBAŞKANININ SÖZLERİ SAKINCALI’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yürüyüşe müsaade edilmesinin iktidarın lütfu olduğu sözlerinin sakıncalı olabileceğini belirten Deniz Baykal, şöyle devam etti: “Adalet krizi yaşanırken ‘ben kimsenin bunu protesto etmesine izin vermem’ anlayışı kadar yanlış bir şey olamaz. İktidar bugünkü adalet tablosuna tepki gösteren insanların bu ihtiyaçlarına saygı göstermek ve kendilerini ifade etmelerine fırsat vermek zorundadır. 16 Nisan’ın mesajı olarak iktidarın adalet konusunda toplumsal tepkiyi saygıyla karşılaması ve ona demokratik bir süreç içinde destek vermesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye böyle bir noktada artık dayatmalarla bir yere varılamayacağını anlamak zorundadır. Adalet maalesef korku kaynağı haline gelmiştir. Böyle bir tablo da ana muhalefet partisi elbette yürüyüş yapacaktır. Bundan sonra dayatma ve meydan okuma, sindirme hiç kimseye yarar getirmeyecektir.”
Deniz Baykal bir gazetecinin, “Yürüyüşe katılacak mısınız?” sorusuna, “Başarılı bir yürüyüş gerçekleştiriliyor. Demokratik bir anlayış içinde yürüyüş şu ana kadar yaşandı. Bundan sonra da umarım öyle gerçekleşecektir. O yürüyüşün içinde yer almamış fakat o yürüyüşün amacını ve arkasındaki şikayeti, talebi paylaşan Türkiye’de milyonlarca insan var. Ben de o insanlardan biriyim. İktidara tavsiyem, bizi de yürümek zorunda kalacağımız zorlamalardan uzak kalmasıdır. Bu yürüyenler yürüyebileceklerin sadece bir kısmıdır. İktidar bunu iyi anlamalıdır. Henüz yürümeyen ama yeni zorlamalara başvuracak olursa kesinlikle yürüyecek olan milyonlar var.” / DHA
Güncelleme Tarihi: 21 Haziran 2017, 15:37