KIRSAL KESİMDE BASKI VAR: Kırsal kesimde maalesef baskı var. Kaymakamlar eliyle muhtarlar tehditlere maruz kalıyor. ‘Mührünüzü alırız, hizmet görmezsiniz, hayır demek devlet karşıtlığıdır’ gibi tehditlere maruz kaldıklarına dair insanların yakınmalarına şahitlik ettik. Türkiye’nin batı yakası kampanyayı OHAL koşullarında yürütüyor ama Kürt coğrafyasında bizler sıkıyönetim koşullarında, silahların, panzerlerin gölgesinde kampanya yürütüyoruz. Buna rağmen insanlar büyük bir fedakârlıkla ‘hayır’a sahip çıkacaklarını söylüyorlar çünkü ‘hayır’a sahip çıkmanın ateşe su dökmek olduğuna inanıyorlar.
HÜKÜMET KÜRT KARŞITLIĞINDAN VAZGEÇMELİ: Öyle görünüyor ki Suriye sorununun giderek daha da globalleşen, çetinleşen bir hal alma riski var ve bu risk büyüyor. Eğer ki AKP Hükümeti muhalefetin eleştirisine kulak vermiş olsaydı, Suriye sorununda Kürt karşıtlığı bir rol oynamamış olsaydı ve fundamentalist akımlardan yana tavır koymamış olsaydı Ankara, Suriye sorununun çözümünde hakem, ara bulucu pozisyonu oynayabilirdi ve bugün Ankara, Diyarbakır, Van, barış görüşmelerine ev sahipliği yapabilirdi.
İKİ AYAKLI KEDİLER TRAFOYA GİRSE DAHİ: Türkiye genelinde benim inancım o ki, iki ayaklı kediler trafoya girseler dahi ‘hayır’ın etki gücünü ve ‘hayır’ın açacağı hayırlı kapıyı kapatamayacaklar. Öyle bir sonuç çıkacak, hayır kapısı öyle bir açılacak ki, aradaki farkı kapatmak, baskıyla tehditle bilgisayar oyunlarıyla kapatmanın imkânı olmayacaktır.
SAVAŞA DÂHİL OLMAK İÇİN AMERİKA VE RUSYA’YA YALVARIYORLAR: Hükümet maalesef yanlış politikayla barış elçisi olma yerine savaş kışkırtıcısı ve tarafgirliği pozisyonunu tercih etti. Neredeyse savaşa daha fazla dâhil olmak için uluslararası güçlere, kimi zaman Rusya’ya kimi zaman Amerika’ya yalvaran bir hükümetle karşı karşıyayız. Oysa hükümetin ivedilikle atması gereken ilk adım, Ortadoğu’da ve içeride Kürt karşıtlığı politikasından vazgeçmektir. Bu ilk adım emin olun çok büyük değişimleri de beraberinde getirecektir.
‘HAYIR’ DEMEK, YANLIŞ SURİYE POLİTİKASINA DA ‘HAYIR’ DEMEKTİR: 7 Haziran’dan sonra halk, hükümetin önüne bir seçenek koydu, ortaklaşın ve bir koalisyon kurun dedi. Eğer halkın iradesinin gereği yapılmış olsaydı, AKP herhangi bir siyasi partiyle CHP, MHP veya HDP ile koalisyon kurmuş olsaydı veya bir kurucu meclis koalisyonu kurulabilseydi emin olun yapılacak ilk işlerden bir tanesi hükümetin Suriye politikasının değişikliği olacaktı. Çünkü AKP dış dünyaya ‘Koalisyonun ortakları var ve ben bu ortaklıktan dolayı politikamı değiştiriyorum’ deme fırsatını elde edecekti. Ama ne yaptılar? Tek başına iktidar hırsı, 1 Kasım’da kan, gözyaşı ve yıkımla iktidar olmaları, Suriye politikasındaki yanlışı da beraberinde getirdi. Tam da bu noktada 16 Nisan’da ‘hayır’ demek, aslında hükümetin yanlış Suriye politikasına da ‘hayır’ demek olacaktır ve hayırların çoğalması, büyümesi, yüzde 60’lara varması Türkiye’nin Suriye politikasının değişimini de beraberinde getirecektir. Bu da n-hükümetin iki yıllık zaman dilimi içinde ülkeyi kaosla, çatışmayla yönetme pratiğini gözden geçirmesine ve yeni arayışların gözden geçirilmesi sürecini beraberinde getirecektir.
SAVAŞ KİMSEYE KAZANDIRMADI, KAZANDIRMAYACAK: Savaş kimseye kazandırmadı, hiç kimseye kazandırmayacaktır. Biz HDP olarak Suriye savaşının durması için ateşe su dökmemiz gerektiğine inanıyoruz. Hükümeti bu ateşe benzin dökmekten vazgeçmeye davet ediyoruz. Bir an önce Suriye halklarının eşitçe, özgürce yaşam sürecekleri nihai çözüm olan barışı getirecek diyalog mekanizmasının devreye sokulması ve tarafların diyaloga samimiyetle yaklaşması çağrısında bulunuyoruz. Uluslararası güçlere de müzakereyle sonuç elde etmek üzere ve müzakere zeminini ivedilikle hazırlama konusunda çağrıyı yineliyoruz. Çözüm, savaşta değil barıştadır, diyalogdadır, müzakerededir.
SEÇMEN 16 NİSAN’I İPLE ÇEKİYOR: Halk kimin, niçin çatışma çıkarttığını, savaş başlattığını çok iyi biliyor. Çatışmadan iktidar devşiren Hükümete karşı büyük bir tepki var. Huzurumuzu, barışımızı, bir arada yaşama duygumuzu, arzumuzu, çocuklarımızı kendi iktidarlarına kurban ettiler. ‘Biz bu politikaya hayır diyeceğiz’ diyorlar. Yani 16 Nisan’ı, Hükümetin politikalarının hesabının sandık başında sorulacağı gün olarak iple çekiyor insanlar. Ayrıca ‘hayır’ın çıkmasıyla birlikte Hükümetin ve AKP’nin ciddi bir uyarı olarak bunu ele alacağı ve iki yıllık yanlış politikalarıyla yüzleşeceği, bu yanlıştan vazgeçmesi için de ‘hayır’ın AKP açısından da bir fırsat olduğu inancı hâkim bölgede. Bunların içinde geçmişte AKP’ye oy vermiş olanlar da var.
SAVAŞI ZALİMLERİN ZULMÜ ÇIKARIR, MASUMLAR YAŞAMINI YİTİRİR: HDP olarak kayıtsız koşulsuz savaşa karşıyız. Savaş ölüm, yıkım demektir; en çok masum sivil insanların acı çekmesi demektir. Suriye’de kim tarafından yapılmış olursa olsun kimyasal silah kullanılması suretiyle onlarca çocuğun, masumun, kadının, sivilin hayatına kast edildi. Bir kez daha kınıyoruz, lanetliyoruz. Bu trajediler bu hale geldiyse otoriter rejimin halkının sesine kulak vermemesinden kaynaklıdır. Ama aynı şekilde maalesef Ankara ve özellikle AKP Hükümeti, Suriye iç savaşına benzin dökmek suretiyle acıların büyümesinde büyük bir vebal sahibidir. Komşunuzun evi yandığında ateşe benzin değil su dökmeliyiz. Ve bugün AKP Hükümeti Suriye politikasındaki yanlışlarında ısrar ediyor. / Duvar
Güncelleme Tarihi: 10 Nisan 2017, 22:18