Üzgün olmak hayatın bir parçasıdır. Zaman zaman üzüldüğümüz olur, olmalıdır da. Fakat üzüntünün de sağlıklı sınırları vardır. Yani yaşadığınız üzüntü değil, bir hastalık olabilir. Peki bizim ya da çevremizdeki insanların üzüntüsünün hastalık seviyesinde olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Ya hastalık sınırındaysa ne yapmalıyız? İşte bu yazımızda yoğun üzüntünün başlıca işaret olduğu depresyona ve bu soruların cevabına değineceğiz.
Her 100 kadından 5'inin iştahının çok azaldığını ve uykusuzluk yaşadığını; her 100 erkekten 3'ünün çok öfkelendiğini ve yorgun hissettiğini; her 100 kişiden 4'ünün ise değersiz hissettiğini ve ölmeyi istediğini biliyor muydunuz? Günümüzde toplamda 322 milyon insan bu sorunları yaşamaktadır ve bu sorunlar ve daha fazlası bir hastalığa işaret etmektedir: Depresyon.
Eskiden severek yaptığınız şeyleri artık yapmak istemiyorsanız, hiç bir şey sizi mutlu etmiyorsa, iştahsızsanız ya da iştahınız arttıysa, çok uyuyorsanız ya da uyumakta zorlanıyorsanız, sürekli yorgunsanız ve kendinizi değersiz hissediyorsanız bunlar birer depresyon işareti olabilir. İki haftadan daha fazladır bu sorunları yaşıyorsanız, yardım almalısınız. Çünkü depresyon durduğu yerde duran bir hastalık değil, gittikçe ilerleyen ve sizi daha zor durumlara sokabilecek bir hastalıktır.
Siz yukarıda bahsettiğim sorunları yaşayanlar! Elbet geçecek diye beklemeyin. Çünkü bu bir hastalıktır ve hastalıklar kendi kendilerine geçmez.
Siz, etrafınızda bu sorunları yaşayan insanlar görenler! Onları bu konuda uyarmak ve bir uzmana yönlendirmek bir insanlık görevidir.
Size yardım etmek için hazır olan insanlar var. Doktorlar gibi...
Unutmayın depresyon kendi kendine gelip geçen bir üzüntü değil, bir hastalıktır...
İLETİŞİM : https://www.facebook.com/derunnas.semdinli
Güncelleme Tarihi: 07 Eylül 2018, 17:04
