13 insan, 13 hayat, demir parmaklıklar arasında kurulan o kocaman hayallerin ortasında kim bilir beklide yakında bitecek olan cezanın ertesi özlemi içinde çaresizce, sessiz çığlıklarla uçup gitti bir bir…
Gizli örgütler ‘safe–house’ denilen güvenli evlere adam götürürken nasıl dolambaçlı yollardan, ara sokaklardan geçirir, insanın hafızasını tersyüz ederse beni Murat Karayılan’la buluşmaya götüren PKK ekibinin benimsediği yöntem oydu.
KCK operasyonları, PKK'ye 'Savaşına devam et' çağrısıdır. Esas anlamı budur.
Türkiye ve Ortadoğu uzmanı Adil Bayram, AKP’nin Kürt sorununun çözmeyeceği ve çözemeyeceği tespitinde bulunarak, “Kürt sorununu iktidarını güçlendirmenin aracı yapıyor” dedi.
Van'ı önce doğa vurdu. Kış bu depremle geçti. İkinci depremse yaza girerken geldi. Siyaset vurdu bu kez. Belediye Başkanı Bekir Kaya'nın ifade vermemesi, geleceği gösteren bir alamet:
Leyla Zana, daha da kavurucu olması muhtemel şu yaz sıcaklarının üzerine bir 'bahar yağmuru' gibi indi.
Zeynep, hapishaneden de sürdürdü gazeteciliğini. Şimdi hepimize hayati sorularla dolu bir mektup yolladı.
AKP iktidarı döneminde Roboski'de 34 Kürt katledildi ve dünyanın bütün ısrarlarına rağmen iktidar özür dilemiyor.
Tayyip Erdoğan, maşallah, Zaloğlu Rüstem gibi. Elinde koca bir pala, ya Allah bismillah deyu, durmadan her yana sallıyor kelle almak için...
İki kız çocuğu ninelerini devletin kinine kurban ederse memleket daha güneşli günler mi görecek?
Radikal Gazetesi'nden Efkan Bucak Hakkari futbolunun durumunu yazdı.
Kadın bedeni üzerine ipotek koymaya çalışmak, güvenlik devletini takıntılı biçimde korumak, bir parti olarak siyasetten vazgeçtiğiniz anlamına gelir.
Şemdinli Haber Sitesi çok önemli bir başarıya imza attı. İlçemizde futbol turnuvası başlattı. Böylece yeryüzünün hiçbir müsabakasının vermediği mutluluğu insanımıza yaşattı.
N.Ç. davası, hemen her aşamasıyla Türkiye’nin uluslararası bir utancına dönüşmüştü. 13 yaşında bir kıza tecavüz eden 26 kişiye hemen hiç ceza verilmemişti. Bunu eleştiren haberler yapmamın bedeli, altında imzam bile bulunmayan bir haberden dolayı bana ödetilmeye çalışılıyor.
Aslına bakarsanız, bu ülkede herkes barış için çalıştığını söylüyor. Herkesin amacı da bu gibi görünüyor. Ancak bu ülkenin kaderi midir bilinmez, en çok barış için kan döküldü. Ya da galiba bu ülkede barış ile savaş yer değiştirdi!
İlk ve son defa konuşuyorum. Ölümün verdiği ruhsatla. üstümüze gökten ateş yağdı o gün. Nemrut ateşi. Siz o gece 34 İbrahim kaybettiniz. Ben kaybetmedim. Ben onlarla birlikteyim.
Çocukları ciddiye almak cesaret ister. Rolünü ezberlememiş bir çocuğu o koltuğa oturtabilir misiniz? Bir TMK mağdurunu mesela?
Şimdiye kadar hiç kimse kalkıp da, “Hakkari neden son sırada, son sırada olmaması için neler yapılmalıdır?” diye sormadı.
Mevsim yine değişti. Sonbahar rüzgarları nazlıca esiyordu. Kırılmış bir daldı şimdi Şemdinli yalnızlığı. En doğal yasası yaşanıyordu hayatın, şimdi.
YGS'nin üniversiteye girişteki etkisi nedir, hedefine ulaşamayan öğrenciler neler yapmalı, bundan sonra nasıl bir strateji izlenmelidir?
Dersaneler neden ortaya çıkmıştır? Çünkü eğitim sistemini çağın koşullarına yanıt verememiştir de ondan.
Özel eğitime muhtaç olan bireylere ne derecede değer verdiğimizi az çok hepimiz biliyoruz.
N'oldu, gerçekten n'oldu da bir ülkenin barış umudu U dönüşü yaptı? Mesele gerçekten de gardırop muydu?
Dağa militan taşıyan çocuk servislerini yoldan çevirerek, şiddet karşıtı aydınları hapsederek, barış yanlısı politikacıları dövdürerek, köşe yazarlarına yüklenerek bu işin üstesinden gelebileceğini mi sanıyorsun?
Bu milli sarsıntının üstünden daha birkaç gün geçmemişti ki Hakkâri’nin bednam Yüksekova’sından yükselen Kürtçe türküler kulaklarımızda patladı.