Kobani düşse de düşmese de...

Kürtler, kendi topraklarında, kendilerini yönetmek amacıyla gerçekleştirdikleri bir rejimi korumaya çalışıyorlar. Direnişleri haklı ve meşru bir zeminde sürüyor. Kendi vatanlarını savunuyorlar. Kobani askeri bakımdan düşse bile, o topraklar Kürtlerin toprağı.

Kobani düşse de düşmese de...

ORAL ÇALIŞLAR / RADİKAL

Kürtler, kendi topraklarında, kendilerini yönetmek amacıyla gerçekleştirdikleri bir rejimi korumaya çalışıyorlar. Direnişleri haklı ve meşru bir zeminde sürüyor. Kendi vatanlarını savunuyorlar. Kobani askeri bakımdan düşse bile, o topraklar Kürtlerin toprağı.


Kobani direnişi, bu kentin ve bu bölgenin öneminin çok ötesinde bir anlam kazandı. Kürtler, eşitsiz koşullarda savaştıkları IŞİD'e karşı olağanüstü bir direniş sergiliyorlar, sergilediler. Dünya Kürtleri ve IŞİD vahşetine öfke duyan evrenin dört bir yanından 
insanlar, Kobani'nin başarı kazanmasını arzuluyor. Yürekli onlarla birlikte atıyor. 

Bu direniş kısa vadede nasıl sonuçlanır bilmek kolay değil. Bu yazıyı yazdığım sırada IŞİD'in saldırıları artmıştı. Bazı stratejik mevzileri daha ele geçirdikleri anlaşılıyordu. Koalisyon güçlerinin hava bombardımanının IŞİD durduracak yoğunlukta olmadığını da anlayabiliyoruz.

TÜRKİYE-PYD İLİŞKİSİ

Son 20 gündür yaşananlara bakarak nasıl sonuçlara varabiliriz: Türkiye ile PYD arasında kopmuş olan ilişkiler yeniden başladı. Ancak, görüldüğü kadarıyla Esad yönetimine karşı tutum konusunda sorun çözülebilmiş değil. Bu konudaki anlaşmazlık Türkiye'nin tutumuna yansıyor. Her ne kadar Başbakan Davutoğlu dahil AK Parti hükümet yetkilileri, "Kobani'nin düşmemesi için elimizden gelini yaparız" deseler bile, Kürtler yapılanları yeterli görmüyorlar. 

Tabii burada yeniden Türkiye ne yapabilir sorusu gündeme geliyor. Ankara, insani yardım dışında, başka bazı stratejik destekler sağlayabilir mi? Bir kara harekatını zaten Kürtler de istemediklerini ifade ediyorlar. Burada Avrupa'dan gelecek ağır silahlar için nasıl bir mutabakat oluştu bilmiyoruz. Böyle bir mutabakat var mı onu da bilmiyoruz.

TÜRKİYE ZORLANIYOR

Türkiye, görüldüğü kadarıyla koalisyon güçlerinin baskısı altında kara harekatına zorlanıyor. Kulis haberlerine göre; Ankara'nın ise daha aktif bir katılım için iki koşulu var. Birisi uçuşa yasak güvenli bölge kurulmasına onay verilmesi. Diğeri Şam'daki Esad yönetimine son verilmesi konusunda mutabakata varılması. 

Bu her iki konuda da, ABD ile yürütülen müzakerelerin neticelenmediği anlaşılıyor. Ayrıca gerçekten de Şam yönetimini devirmek için Türkiye'nin bir kara harekatının parçası olması mümkün mü? Bunun ne gibi sonuçları olabileceğini kestirmek çok zor. Türkiye, kara harekatıyla geri dönemeyeceği bir askeri yolculuğa çıkabilir. Bunu maliyetinin büyüklüğünü kestirmek bile korkutucu.

ÇÖZÜM BÖLGE HALKLARINDA

Tabii bütün bunlar halen varsayım düzeyinde. Doğru olanı, Türkiye'nin ve koalisyon güçlerinin, burada direnen başta Kürtler olmak üzere yöre halklarının özgürlük ve güvenlik talebine olumlu karşılık vermeleri. Çünkü, şimdiye kadar gerçekleşen dış müdahaleler bu bölgenin felaketine dönüştü. 

Suriye'de Esad rejimine karşı tutum da aynı anlayışın sonucu felakete yol açtı. Batı güçleri açısından Suriye'de tam anlamıyla bir tutarsızlık yaşandı. Başlangıçta Esad'a karşı direnen güçlere destek verilmesi kararlaştırılmıştı. Bu destek önceleri yapıldı da. Ancak bir noktadan sonra ABD ve Avrupa ülkeleri, Suriye muhalefetine desteği kesti. Türkiye bu alanda yalnız kaldı. 

Esad, bu tutum değişikliğinden cesaret aldı ve muhalefet güçlerine karşı daha acımasız bir şiddet siyasetini yürürlüğe koydu. Suriye muhalefeti bu baskı karşısında bölündü. Ilımlı güçler etkilerini yitirirken El-Nusra ve IŞİD gibi terörist örgütler, hakimiyetlerini artırdılar. Muhalefetin iç çatışması da Esad'ın elini rahatlattı. IŞİD bu ortamda büyüdü. 

Kürtler, kendi bölgelerinde otonom yapılar oluşturdular ve muhalefetin iç çatışmalarına uzak durdular. Ancak, sorun büyümüş Irak'ta ve Suriye'de iktidardaki Şii yönetimlerine karşı Sünni kesimde oluşan öfke dalgasını fırsat bilen IŞİD kitlesel bir güce dönüşmüştü. 

O andan itibaren sorun yeniden evrenselleşti. Şimdi Kobani işte bu evrenselleşen sorunun kritik bir noktasını oluşturuyor. 

Kürtler, kendi topraklarında, kendilerini yönetmek amacıyla gerçekleştirdikleri bir rejimi korumaya çalışıyorlar. Direnişleri haklı ve meşru bir zeminde sürüyor. Kendi vatanlarını savunuyorlar. 

Kobani askeri bakımdan düşse bile, o topraklar Kürtlerin toprağı. Eninde sonunda o yörenin insanları olarak Kürtler kendi yönetimlerini kuracaklar. 

Ortadoğu'nun siyasi coğrafyası altüst oluyor. Yapay olan sınırlar delik deşik. 

Bu bölge belli ki yeniden şekillenecek. Umarız, adaletsizlik, tarihte kalır ve halkların iradesine saygısızlık son bulur.

Güncelleme Tarihi: 07 Ekim 2014, 10:29
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER