Diba Ermiş Keskin, Erciş'in yeni belediye başkanı. 30 Mart seçimlerinde AK Parti'nin yönetiminde olan belediye, Diba hanımla birlikte BDP'ye geçti. Keskin, oyların yüzde 49.4'ünü alarak önemli bir başarı kazandı.
Diba Keskin'le bayram tatili nedeniyle üniversitede okuyan oğlunu görmek için geldiği İstanbul'da, Büyükada'da tesadüfen karşılaşıp sohbet ettik. Büyükada'da yoğun bir Ercişli nüfus yaşıyor. Bu nedenle bir öğle yemeği için adaya gelen Erciş'li Başkan'ı hemen tanımışlardı. Ercişli dostlarımızla birlikte Diba Keskin'le keyifli bir sohbet ettik.
Diba hanım, 30 Mart yerel seçimlerinde başkanlığa seçilen 7 başörtülü kadından birisi. Çevre baskısı nedeniyle ilkokula bile gidememiş. Eğitimini, mücadele içinde yapmış diyebiliriz. Erciş'te çalışmadığı STK kalmamış, Her iki dile de hakim ve akıcı konuşuyor. Mizah gücü yüksek. Dört çocuk büyütmüş, eşinden ve çocuklarından çok destek aldığını söylüyor.
“BAŞKAN EFENDİ”
“Yurttaşlar odama girdiğinde, söze 'Başkan bey' diye başlayınca müdahale ediyorum, “Bakın bakalım ben bey miyim?' diyorum, şaşırıyorlar, 'Peki Başkan efendi' karşılığını verince, yine düzeltiyorum.” Kadın, başörtülü ve Kürtçe konuşan bir yönetici hepimize o kadar yabancı ki!
“Dışarıdan bakınca başörtülü olmamız ilgi çekiyor ama başörtülü kadınlar yıllardır bu mücadelenin içinde yer alıyor. Bizim mücadelemiz halk mücadelesidir. Halk kelimesinin altında kabullenilmemiş, hor görülmüş her kesim ve her inanç vardır. (...)
Ama dışarıdan bakanlar, bizi yeni görmek zorunda kaldı. Aslında biz hep vardık, hak ve halk mücadelesinde birbirimize saygılı bir şekilde birlikte yürüyorduk.”
SEKRETER TÜRKÇE KONUŞTUĞU İÇİN...
Diba Keskin, Türkçe ve Kürtçe konuşmak arasındaki algı farkını da ilginç bir öyküyle anlattı: “Sekreterim, gelen yurttaşları Türkçe 'buyurun' diyerek karşılıyor. Onun karşısında ceketlerini ilikleyerek, bir devlet büyüğü gibi saygı gösteriyorlar. Sonra içeri giriyorlar, benim kendileriyle Kürtçe konuşmam üzerine rahatlıyorlar, gevşiyorlar ve koltuğa kaykılıp, evlerindeki gibi davranıyorlar.”
Başkan Keskin, bu davranış farkını, şöyle açıkladı: “Türkçe'yi devlet dili olarak görüyorlar. Türkçe konuşanı devlet konuşuyor şeklinde yorumluyorlar. Benim Kürtçe konuştuğumu görünce, kendilerinden birisiyle konuştukları duygusu içinde rahatlıyorlar. Kürtçeyi, yoksulların dili, sivillerin dili olarak algılıyorlar.”
MOR, DÖNMEYEN KOLTUK
Onun başörtüsüyle ve kadın haliyle aday olmasını, toplumun bir kesimi garip karşılamış. Yurttaşlardan birisi, “Bacım sen niye aday oldun. Aşiretin var mı, neye dayanarak seçileceksin” diye sormuş. Erciş'te bugüne kadar seçimleri aşiretlerin belirlediğini ifade eden Keskin, ilk seçim konuşmasında “artık aşiretçilik bitti” demiş.
Seçim propagandası döneminde, döner başkanlık koltuğunu değiştirip, halka sırtını dönmeyeceğini, bu nedenle dönmeyen koltuğa oturacağı sözünü vermiş. Gelgelelim, yörede dönmeyen koltuk bulunamamış. Başkan, bir adım daha atarak, koltuğun mor renkte olmasını da istemiş. “Ben feministim” diyerek, kendi kadın duruşunu tanımlamaktan da geri durmuyor: “Türkiye’deki demokrasi mücadelesinde bir etkimiz olsun dedik ve fabrikadan dönmeyen, sabit makam koltuğu siparişi verdik. Üstelik koltuklarımız diğer makam koltukları gibi siyah değil, mor olacak. Kadının özgürlüğü en çok o koltuklara yakışacak.”
YOLDAN GEÇEN ÖĞRENCİLER
Diba Başkan'da öykü çok. Her gün, sabah 6 gece 12 arasında çalıştığını, bu süre içinde derdi olanın, şikayeti olanın çat kapı geldiğini anlatıyor. Dert dinleme ve talepleri öğrenme amacıyla mahallelerde toplantılar yaptığını, en çok kadınların sorularıyla karşılaştığını, onların sorgulayıcı tutumlarıyla baş etmenin kolay olmadığını söylüyor. “Kadınlar hem çok yorum yapıyorlar, hem de onlardan çok soru geliyor. Kendilerine kulak verildiğini görmeleri, onları daha ilgili hale getiriyor.”
Yine böyle yoğun ve yorgun bir günün ardından, sekreteri kapıyı çalıp, birilerinin kendisiyle görüşmek istediğini iletmiş. “Kimler?” diye sorunca, “elinde çantaları olan ilkokul öğrencileri” cevabını almış. Merakla kapıya çıkmış. Gerçekten de üç küçük çocuk kapıda bekliyorlar. “Hoşgeldiniz, neden geldiniz bakalım” diye çocukları karşılamış. Aldığı cevapla gülmeye başlamış: “Başkan bugün karneleri aldık. Notlarımız fena değil. Belediyenin önünden geçerken, Başkan'a bir uğrayalım da karneleri gösterelim istedik...” demişler.
Gün boyu böylesine ilginç ziyaretçilerle baş etmek kolay olmasa gerek. “Ben mutluyum, bu sayede, toplumun değişik kesimlerine ulaşabiliyorum, onların dertlerini ve taleplerini öğrenebiliyorum. ” dedi.
Kürt coğrafyasında, ciddi bir kadın ağırlığını hissetmemek mümkün değil. Kürt kadınları, geleceğin habercileri, eşitliğin savunucuları olarak öne çıkıyorlar.