Urfa, bir yıldır süren çatışmasızlık dönemiyle, daha huzurlu ve sakin bir kente dönüşmüş.
Urfa, çok değişik ve zengin kültürlere yataklık eden kadim bir şehir. Şehre 20 kilometre uzaklıktaki Göbeklitepe’de, 1995 yılında başlayan kazılarla ortaya çıkan kalıntılar, kentin tarihini, 11 bin yıl önceye götürüyor. O buluntuların, 'Cilalı Taş Devri tapınağı' olduğuna işaret ediliyor. Kazıyı yapan Alman arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt, bu tapınağın, dünyanın en eski ve o dönemin en büyük tapınağı olduğu düşüncesinde.
Önceki sabah, eski CHP Urfa İl Başkanı, şimdi Osman Baydemir’e destek veren avukat Ferhat Karataş’la, Göbeklitepe’yi dolaştık. 11 bin yıl öncesinden kalma dikilitaşlar, üzerlerindeki hayvan kabartmaları, insanlığın en eski uygarlıklarına ilişkin çok önemli yeni keşiflere yol açacak kadar önemli bulguları gözler önüne seriyor. Ferhat Karataş: “Bu buluntular bir Avrupa ülkesinde olsa, burası bir turizm cenneti haline gelirdi. Biz buraya yol yaptırıncaya kadar o kadar çok uğraştık. Dokuya uygun olmayan bir kafe yapıldı. Bunun da doğru dürüst bir hizmet verdiği söylenemez.”
Göbeklitepe’nin ardından, Urfa’ya çok yakın Germuş Köyü’ne gittik. Eski bir Ermeni yerleşim yeri olan köyde, eski yapıların bir kısmı, ayakta duruyor. 10 yıl önce Ermeniler tarafından restore edilen kilise, bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutmuş durumda, maalesef hayvan barınağı olarak kullanılıyor ve acilen el atılması gerekiyor.
Urfa, eski kiliseleriyle, sinagogları da barındıran bir tarihi kent iken, son yüzyıldaki etnik temizlik nedeniyle, 'kadim kültür birikimi'nin, yalnızca İslami bölümü kalmış, diğerleri yıkılmış, yok olup gitmiş. Urfa, buna rağmen hâlâ, günümüzde Kürt, Arap ve de burada 'yerli' diye tanımlanan şehirlilerle ilginç bir etnik ve kültürel kompozisyona sahip. Bu farklılığın içinde, dindar bir yapının varlığı da dikkat çekiyor. Kentin, doğal olarak, genellikle sağcı partilerin ağırlıkta olduğu bir yakın geçmişi var.
Bir yılı aşkın zamandan bu yana süren ateşkes, oyları yüzde 18-20 civarında olan BDP’nin, önemli bir ivme yakalamasına neden olmuş. Osman Baydemir’in etkili propagandası kampanyayı ateşleyince, BDP, ciddi bir siyasi seçenek haline dönüşmüş.
Ancak şehirde, 'AK Parti’nin de güçlü bir etkisinin olduğu' hissediliyor. Sokakta rastlayıp konuştuğum insanlardan, şu tür değerlendirmeleri sıkça duyduğumu söyleyebilirim: “Büyükşehirde Osman Baydemir’e, ilçede AK Parti’ye oy vereceğim.” Bu yeni rüzgâr, Baydemir’in, eski Vali Celalettin Güvenç’i geçmesine yeter mi, bunu şimdiden söylemek zor.
Bunu Baydemir’e sorduğumda, kendinden emin konuşuyordu. Ben yine de Urfa’daki gerçek tablonun önümüzdeki 20 gün içinde oluşacağını söyleyebilirim.
Tarihi Urfa
'Eski Kale', Halil-ür Rahman Gölü, Harran’daki tarihi üniversitenin kalıntıları, antik kentin tarihinden bazı parçalar.
30 Mart yerel seçim süreciyle birlikte, 'partiler arası yarış' ilerlerken, 'şehrin tarihi ve doğal dokusunun korunması' konusu da gündemde öne çıkıyor.
Osman Baydemir ve eşbaşkan adayı Leyla Akça, hazırladıkları seçim broşüründe, 'Urfa tarihinin korunması' konusunu da ele alıyorlar: “Tarihin sıfır noktasında bulunan Urfa’da binlerce yıllık tarihi eserleri, bilimsel verilere uygun koruma-kulanma dengesini gözeterek bütünlüklü koruma anlayışını hayata geçirmek, belgelemek, restore etmek ve doğru işlevlendirerek yaşama katılmasını sağlamak amacıyla Tarihi Yapıları Koruma ve Yaşatma Akademisi’ni kuracağız.”
Şehirde doşalırken sık sık, Suriye’deki iç savaştan kaçıp, bu kente yerlemiş olan, yerleşmeye çalışan, Suriyelilere rastlıyoruz. Göçün etkisi çok belirgin. Osman Baydemir, 'göçün şehirde ucuz işgücüne yol açtığına' dikkat çekerken şunları söylüyor: “Suriye’deki savaş bizim dışımızda gibi olsa da etkilerini burada hissediyoruz. İşçi yevmiyeleri daha önce 60 liraydı. İşsiz Suriyeliler ise çok daha ucuza, 30 liraya çalışıyorlar. Bu, insanların yoksullaşmasına neden oluyor. Savaş yalnız ölümlere değil, yoksulluğa da yol açıyor.”
Urfa, bir yıldır süren çatışmasızlık dönemiyle, daha huzurlu ve sakin bir kente dönüşmüş.
Baydemir’in etkili olduğunu gören AK Parti’nin de son günlerde, daha sıkı bir propaganda kampanyasına hazırlandığı, dikkat çekiyor. AK Partililer, Celalettin Güvenç’in de 'daha fazla halk arasına katılacağı'na ilişkin mesajlar veriyorlar.
Seçimlerin nasıl sonuçlanacağını, ipi kimin göğüsleyeceğini, doğal olarak ben de çok merak ediyorum.
