Anne…
Bugün de ölüyorum anne.
Her gün gibi, bugün de bir parça ölüyorum.
Bugün de anne, bugün de öldüm. Parça parça soldum gözler önünde.
kulaklar sağır, diller lal, kimse görmüyor, duymuyor beni anne.
Rojava’da, Mısır’da, Tunus’ta, Irak’ta ve ülkemde…
Suruç’ta, Zengelé’de, Adana’da, Diyarbakır’da, İstanbul’da…Ülkemin her yanında ölüyorum anne.
Ülkemin her yanında...
Farqin’de bedeni toprağa düşen gencecik bir yürek, Gever’de hayata doymadan katledilen çocuğum anne. Her gün soluyor Kızıltepe düşlerim, her gün ölüyor Cizir’de kardeşlerim.
Kulaklarım kesiliyor, ayaklarım koparılıyor, gözlerim çıkarılıyor, boğazım kesiliyor anne.
Boğazım kesiliyor anne…Sanki ülkemin damarları kesiliyor. Ama ülkem sağır anne, ülkem dilsiz. Gören de yok, bu yavaş yavaş yok olan insanlık ahlakını.
Çocuklarım yetim kalıyor, çocuklarım kurşunlanıyor anne.
Bir yanım Uğur Kaymaz oluyor, bir yanım Roboski “encü”su!
Bir yanım Kobané annesi, bir yanım Mısır Rabiası…
Anneyim, babayım, evladım, dağım, şiirim, şarkıyım, masalım, oyunum, toprağım, ülkeyim. Koca Anadolu’yum, koca Mezopotamya’yım. Koca dünyayım, koca evrenim. Ama ölüyorum anne.
Gerilla gülüşlerimle, asker bakışlarımla ölüyorum.
Uğruna ölümlere gidip geldiğim ülkemin toprağına düşüyor bedenim.
Ve en korkunç olanı nedir, biliyor musun anne?
Kardeşim öldürüyor beni.
Kardeşimi öldürüyorum anne, kardeşim öldürüyor beni. Gözümü kırpmadan silah doğrultuyorum kardeşime, gözünü kırpmadan silah doğrultuyor bana kardeşim.
Bir yanım Şemzinan dağları oluyor, bir yanım Ceylanpınar yavrusu!
Her gün bir parçam anne, her gün bir parçam kopuyor bedenimden.
Anneler ağlıyor anne…Gözyaşları kurudu ağlamaktan. Kan akıyor ruhlarından.
Libya’da babaların yüreği yandı, değil mi anne? Beyrut her gün yanıyor. Demokrat “BATI” artık faşizm kokuyor anne!
Paris, Roma, Madrit, İstanbul, Moskova, Hewlér… çok yaralı.
Ve kentlerim, köylerim, derelerim çok yaralı anne.
Ülkem kadar yasağım, dilim kadar sürgün!
Aaah dağlarım ah, aaah ırmaklarım ah! Ne çok öldürdüler sizleri! Siz ne kadar kahramansınız. Kahramansınız ki sizin kadar ölüp dirilen yoktur şu alemde.
“Beynimi yiyorlar anne.”
Gencecik insanların kanını emiyorlar.
Her gün anne, her gün bir çoğu göçüyor bir hiç uğruna. Kirli bir siyaset uğruna anne.
Bir bilsen kimler yanıyor bir hiç uğruna anne. Bir bilsen ne katliamlar yapılıyor, bir hiç uğruna. Bir bilsen kaç eve ateş düşüyor, kaç ciğer yanıyor, kaç ocak sönüyor.
Bir bilsen anne…
Oysa bir gök kucaklamak isterdim dünyanın bütün çocuklarına.
Dünya(m), güzel dünya(m)!
Buram buram savaş kokan dünyam, ne çok acılar çektirdin çocuklarına!
Dilin olsa da konuşsan, ne masumlar öldürdün eey sevgili dünya(m)!
Ey bébext dünya!
Dilin olsa da konuşsan…
Dilin savaş kadar barış olsa, kardeşlik olsa, sevgi olsa, şefkat olsa…
Ne güzel olurdu!
Dilin savaş kadar barış olsa, kardeşlik olsa, sevgi olsa, şefkat olsa…
Kime ne olurdu!
''ve en korkunç olanı nedir, biliyor musun anne?
kardeşim öldürüyor beni.
kardeşimi öldürüyorum anne, kardeşim öldürüyor beni. gözümü kırpmadan silah doğrultuyorum kardeşime, gözünü kırpmadan silah doğrultuyor bana kardeşim.'' kalemine, yüreğine milyon kere helal abem.