Gelincikler daha yeni açılmıştı ve her taraf renga renkti.
Sılo yaylasında arabamızı bırakıp yürümeye başlamıştık.
Durağımız Ormancık (Bêgalte) ve Basyan Vadisi, sonrası Çarçella ve ötesi olacaktı.
Sılo yaylasından yürümeye başladık.
Yaklaşık 5 saat yürüyüşü ardından Aktütün bölgesi ile Ormancık mezrasının kesiştiği Sumuguge adı verilen bölgeye ulaştık.
Geceyi o dev kayalıkların gölgesinde geçirmiştik.
Kara çaydanlarda demlediğimiz o çayın taze kokusu, tepemizdeki ay ışığı harikaydı.
Sabahın ilk ışıklarıyla yeniden yola koyulduk.
Bizleri ilk Çınar Şelalesi karşıladı, ardından Tadê Buga (Gelinlerin oturtulduğu düz taş )
Köyden çıkarılan bir gelin yada köye getirilen bir gelin bu taşa oturur ve dinlendirilirmiş.
Yürümeye devam ettik.
Sonrası Ormancık çıkıverdi karşımıza.
Bakıyoruz.
Gözlerimizin alabildiği kadarına bakıyoruz.
Binlerce insanı bağrına basan, yüzlerce insanı toprağına gömen o çok merak ettiğimiz Ormancık
14 insanımızın uğruna kaybedildiği Ormancık,
Onlarca çocuğun yetim kaldığı Ormancık,
Sefaletin ve Direnişin sembolü Ormancık
Ey dağlarına hasretini sürdüğüm Ormancık
Hangi yana baksam bir hikaye çıkıveriyor,
Hangi yana baksam bir tarafım eksik kalıyor.
30 yıldan beridir süren bu savaşın en iyi tanığı Ormancık mezrasına patik yolardan ağır adımlarla yürüyoruz.
Patika yollar bile bu savaştan nasibini almış.
Yollara savrulan dev kazan bombaların parçaları ve her dağın eteğinde metrelerce dev çukurlar…
Dili olsa da şu dağların, söyleyebilse yaşadıklarını…
Ağır bumbar dumana maruz kalışını anlatsa,
Yada binlerce canı nerede sakladığını söyleyebilse…
Berrak akan suları bile derin akmıyor artık.
Sızı veriyor ayaklarımızın altından sonrası Basyan deresine karışıyor.
Her bir bölgede ayrı kuş türlerinin sesleri, sincapların kovalamacaları, tek sıra halindeki domuz sürüsü ve neredeyse nesli tüketilen Keklik sesleri…
Dinleniyoruz!
Dinliyoruz o doğayla bütünleşen o muhteşem sesleri.
Yeniden karaçaydanlarımızı alevlerden kalan közlerin içine bırakıyoruz.
Merak ettiğimiz alanları, bölgeleri soruyoruz Mela Cemil tek tek anlatıyor.
Sonra Basyan deresine iniyoruz.
O berrak akan ve Şemdinli yönünden gelen bütün akarsu ve derelerin birleştiricisi Basyan deresi
Avaşin deresiyle az öte de birleşiveriyor.
O doğa harikasının göbeğinde yudumluyoruz çaylarımızı,
Yüksek kayalıklarda dolaşan dağ keçileri, kekliklerin o muhteşem sesleri bizi başka bir dünyaya götürüyor.
Şimdi ise özgürlükleri kısıtlanıyormuş bu dağ keçilerinin ve kekliklerinin
Kaçak avcılar sürecin iyi niyetinden faydalanıp bölgede tam anlamıyla hem doğa hem de hayvan katliamı yapıyor.
Basyan deresine akın eden kaçak avcılar el yapımı patlayıcı ve jeneratörlerle binlerce balığı telef ediyor.
Katliamcı avcılar dağın eteklerin de keklik katliamı da yaparak binlerce kekliği avlıyor.
Bölgede yıllarca çatışmalara sahne olan ve bir zamanlar yasak bölge ilan edilen bazı alanlarda bu kaçak avcılardan nasibini alıyor.
Bazı iddialar ise kaçak avcıların Aktütün (Bezele) bölgesinde bulunan Bayrak Tepe’de (2008 yılında iki kez üst üste baskına uğrayan ve çok sayıda askerin hayatını kaybettiği tepe) bulunan askeri nizamiyede izin alarak Bêdav ve Çarçella bölgelerine giriş yaptıkları yönünden.
Bununla yetinmeyen kaçak avcılar birde bölgede doğa katliamı yaparak, yüzlerce yıllık dev çınar ağaçları kesiyorlar.
Susê deresinde de çok sayıda ağaç katliamı da ciddi boyut kazanmış.
Doğası bu kadar harika olan bu kentte böylesi katliamlara sessiz kalınmamalı.
Bir an evvel bölgede hayvan katliamı yapanlar ile doğa katliamı yapanlar bir bir tespit edilmeli ve haklarında gerekli işlemler yapılmalıdır.
bunun için çok etkili bir mücadale başlatılmalı ve sürdürülmeli. van da yıllar önce inci kefali katliamı vardı uzun bir mücadele sonrası halk bilinçlendirildi ve kaçak avclığın önüne geçildi. şemdinli de de gerek pkk gerek devlet bu kaçak avcılara karşı gerekli tedbirleri almalı.