Salgınla mücadelenin henüz bitmediğini belirten Fahrettin Koca, “Tehdit giderek zayıflıyor. Dışarı çıkıp baharı yaşamıyoruz. Ama içimizde bir diriliş var. Başarı 83 milyon olarak hepimizin. Mücadelemiz henüz bitmedi. Hepimiz çok iyi biliyoruz bu mücadelede düzen, dikkat, disiplin vazgeçilmezdir. Taviz vermezsek istediğimiz sonucu kısa sürede alabiliriz” dedi."
‘YAYGIN TARAMA YAPAN ÜLKELER İSTENEN SONUCU ALAMADI’
“Dünyada halen kontrol edilemez bir güç olmaya devam eden Türkiye nasıl geriletti ve kontrol altına aldı. 83 milyon hep birlikte elde ettiğimiz başarının bazı nedenleri, stratejisi, kimi önemli detaylarını sizlerle paylaşmak istiyorum” diyen Koca şöyle devam etti:
“Bakanlığımız muhtemel bir riske karşı operasyon merkezini 10 Ocak’ta kurdu. Bilim Kurulumuzu yine aynı gün kurduk. DSÖ’nün hastalığı pandemi olarak ilan etmesinden tam 31 gün önce. Bu süreçte Çin’deki ilk vakadan itibaren dünyadaki gelişmeleri izlemeye aldık, yol haritamızı belirledik. Sağlık kurumlarımızı salgın ihtimaline karşı hazırladık. Salgını başlangıç döneminde yurt dışı girişine karşı uyguladığımız tedbirler hastalığın Türkiye’ye geç girmesini ve zaman kazanmayı sağladı. İlk vakamızın tespit edildiği 11 Mart’tan sonra kademe kademe uygulanan tedbirler sonuçlarda çok etkili oldu. Diyebilirim ki Türkiye bu sınavdan yüzünün akıyla çıktı. Başarının tamamını özetleyecek olursam üç madde sıralayabilirim: Tedbir, tespit, hızlı tedavi… Filyasyonun bugüne dek gösterdiğimiz başarıdaki rolü büyüktür. İlk vakadan Her yeni hastanın temas çevresinde virüsün izini sürdük. Filyasyon dediğimiz yöntemle hastalığı taşıyan kişinin son iki günde herkese ulaşmaya çalışıp gerekli olanların testlerini yaptık. Hiçbir testi tesadüfen yapmadık. Testi hastalığın kişiden kişiye bulaşıp yayılmasını önlemek için kullandık. Şüphelilere odaklanmak yerine yaygın tarama yapan ülkeler istenen sonucu alamadı.”
‘HER VAKAYA ORTALAMA 4 BUÇUK TEMASLI KİŞİ DÜŞÜYOR’
Filyasyon ekiplerinde 5 bin 849 kişinin görev yaptığı aktaran Koca, “Bu ekip hastaların temas zincirinde yer alan 468 bin 390 kişiyi tespit etmiştir. Her vakaya ortalama 4 buçuk temaslı kişi düşmektedir. Bunların yaklaşık yüzde 99’una yani neredeyse tamamına ulaşılmış takipleri yapılmıştır. Bugüne kadar takipleri yapılan kişi sayısı ise 464 bin 434’tür. Hastalığın yayılmasını bu yolla önledik” diye konuştu.
Hastanelerin salgına hazırlandığı, doluluk oranının düşürüldüğü söyleyen Koca, Tedavisi hastane şartlarında yapılması gereken hiçbir vakayı hastanın durumu ağır değil düşüncesiyle eve göndermedik, göndermiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘İLAÇLARIN BİLİNEN KULLANIMINI DEĞİŞTİRDİK’
Tedavi yönteminde değişiklik yapıldığını belirten Koca, “Bakanlığımız alınan sonuçlara göre tedavi yaklaşımını daha iyi hale getirdi. Çin’den ilk günlerde edindiğimiz tecrübelerle temin ettiğimiz antiviral ilaçların bilinen kullanımını değiştirerek daha olumlu sonuçlar aldık. Dünyada tıbbın bildiği ilaçların kullanım şekillerini değiştirerek bambaşka sonuçlar aldık. Doğrudan virüse etkili bir ilaç henüz geliştirilmiş değil. Ancak adı geçen ilaçlar virüsün etkisini azaltıcı, tahribatını önleyici özellik taşımaktadır. Bu ilaçların başında sıtma ilacını önceden tedbiren temin edip, stoklamıştık” dedi.
Çin’den alınan ilacın kullanımınında da değişikliğe gidildiğini aktaran Koca, “Çin’den getirdiğimiz antiviral ilaç ise Çin’de olduğu gibi sonuç almadığımızı gördük. Sonuçta bu ilacın kullanımını farklılaştırmış olduk. Yani yoğun bakım öncesi, pnömoni gelişmeye başlayan hastalara kullanmaya başlayarak sonuç aldığımızı gördük. Tedavi konusunda dünyada bir farkımız daha var. Biz tedaviyi belirti gösteren hemen herkese mümkün olan en erken aşamada uyguluyoruz” şeklinde konuştu.
Hastalardaki zatürre oranının düştüğünü dile getiren Koca, “Tüm vakalarda zatürreye gidiş oranında yüzde 70’den yüzde 15’e büyük bir düşüş gerçekleşmiştir. Bu durum yoğun bakım ihtiyacımızda da azalmaya yol açmıştır. Yoğun bakımdaki hastalarımızda vefat oranlarımız yüzde 58’den yüzde 10’a, entübe hastalardaki vefat oranımız ise yüzde 74’ten yüzde 14’e geriledi. Türkiye’de şu ana kadar hasta kayıp oranı yüzde 2.58’dir. Ülkemiz Avrupa ülkeleri içinde en düşük vefat oranına sahiptir. Dünyada 80’inci sırada yer almaktadır” dedi.
Tedbirlere uyulmasının önemine dikkat çeken Fahrettin Koca, “Olumsuz her gösterge geriliyor. İyiye işaret eden her şey daha çok dikkat çekiyor. Eğer tedbirlere uyulmasaydı, sokağa çıkma kısıtı ihlal edilseydi, gençlerimiz ve büyüklerimiz evde kalmayı görev bilmeseydi, kısıt olmayan günlerde dışarı çıkma isteğimize direnmeseydik bugünkü başarıyı, iyimserliği yakalayamazdık. Sağlık ordumuzun başarısı da sınırlı kalırdı. Hekimlerimiz bu başarıyı kişi başına düşen hekim sayımız az olmasına rağmen elde etmiştir. Hemşirelerimiz bu başarıyı kişi başına düşen hemşire sayısı az olmasına rağmen elde etmiştir. Sağlık çalışanlarımızı gösterdikleri özveri için daima müteşekkiriz” ifadelerini kullandı.
Hastalığın henüz sona ermediğini belirten Koca, “Virüsün ülkeye girişin beşinci haftasından sonra mücadelede izlenen yöntemin bizi başarıya ulaştırdığı verilerle anlaşıldı. 11 Mart’tan bugüne geldiğimiz nokta kesin başarı noktası değildir. Başarı tedbirleri artık terk edeceğimiz bir başarı değildir, tedbirlere sarılmamız gereken başarıdır” diye konuştu.
‘NORMALLEŞME TAKVİMİ HAZIRLIKLAR TAMAMLANINCA PAYLAŞILACAK’
Normalleşme takvimiyle ilgili soru üzerine Bakan Koca, şu yanıtı verdi:
“Normalleşmeyle ilgili bu anlamda bütün bakanlıklarımızın içinde yer aldığı, Bilim Kurulu bu süreçte daha çok tavsiye ve öneride bulunan kurum, bu tavsiye ve önerilerini Bakanlık olarak görüş haline getirerek karar noktasına getirmiş oluyor. Bütün bakanlıklarla normalleşmenin hangi tedbirlerle yapılacağıyla ilgili Bilim Kurulu’ndan bir takım görüşler alıyoruz. Daha sonra kamuoyuna bu kararlar açıklanmış olacak. Özellikle bu ay boyunca birtakım tedbirleri devam ettirerek nasıl bir normalleşme yapılacağı ile ilgili hazırlıklar tamamlanınca bu açıklamalar ilgililerce yapılmış olur.”
65 yaş üzerine getirilen sokağa çıkma yasağında esneklik yapılıp yapılmayacağı sorulan Koca, “65 yaşla ilgili gündem konusu oldu Bilim Kurulu’nda. 65 yaş üstü büyüklerimizi, çınarlarımızı hiç olmazsa birkaç saat gezmelerini dolaşmalarını, araç kullanmadan yakın mesafe anlamında yapılabilir mi, öyle bir serbestlik söz konusu olabilir mi diye gündem oldu. Bununla ilgili daha net bir öneriye dönmedi. Bu da bir yaklaşıma gelirse görüş olarak Cumhurbaşkanımıza sunulmuş olur, karar noktasına gelir diye düşünüyorum” dedi.
‘PİK NOKTASINDA OLDUĞUMUZU SÖYLEYEBİLİRİM’
“Sayıların düşüşüyle Türkiye’de pik yaşandı denilebilir mi ve ikinci dalga riski var mı?” sorusu yöneltilen Koca, “Pik döneminde olduğumuzu söyleyebilirim. Ve bir düşüş trendine girdiğini görüyoruz. Ama bunun kalıcı olması önemli. O nedenle de özellikle temasın ve mesafenin son derece önemli olduğunu, izolasyonun önemli olduğunu, bu anlamda gerekli tedbirlere uyum gösterilmezse yeni bir pik dalgasına yol açabilir. Bu tedbirlerle pik dalgasının herhangi olabilirliğinin olmadığını söyleyebilirim” diye konuştu.
İsveç’te korona virüsüne yakalanan ve tedavi edilmediği gerekçesiyle Türkiye’ye getirilen Emrullah Gülüşken’in akrabası olduğu iddiası sorulan Koca, “Benim hiçbir akrabalık bağım yok. Hiç tanımıyorum aracı olanlardan da akrabam ya da tanışık olduğum biri olmadı. Sosyal medyadan biliyorsunuz bu bilgilendirme yapıldı, bu bilgi ulaştı. Sayın Büyükelçimizle görüşerek ‘Bu hastanın Türkiye’ye getirilmesi gerekiyor mu’ diye konuştum. Kendileri de bu hastanın tedavisinin Türkiye’de olmasının gerekli uygun olduğunu ifade ettiler. Ve Türkiye’ye getirilmiş oldu” şeklinde yanıt verdi.
Gülüşken’in 2 gün yoğun bakımda tutulduğunu aktaran Koca, “Ciddi bir solunum sıkıntısı olmamasına rağmen altta bir kardiyak yani kalp rahatsızlığının olduğunu söylenmiş olmasaydı. Altta kalp rahatsızlığı olduğu için, akut romatizmal ateş dediğimiz sorunlarının olduğunu biliyoruz ama ciddi bir sorun olmadığını biliyoruz. Baba ve üç çocuğu getirildi. Büyük kızında ve 10 yaşında olanda da pozitif görüldü. 7 yaşındaki çocukta da yapılan testte negatif çıktı. 2 gün sonra da servise alınarak takibi yapıldı” ifadelerini kullandı.
‘İSTANBUL İÇİN EK TEDBİR ÖNERMİYORUZ’
İstanbul’a ek tedbirler uygulanabileceği açıklaması hatırlatılan Fahrettin Koca, “İstanbul’la ilgili şu an özel tedbirimiz yok, uygulanan tedbir dışında. Ve vakamızın yüzde 60’a yakını İstanbul’da. İstanbul ne Wuhan kenti gibi ne Avrupa ne ABD eyaleti gibi bir yer değil. 20 milyona yakın nüfusu olan ama yerleşimi buralardan çok farklı bir ilimiz. Bir Bağcılar, Bahçelievler, Fatih, Güngören’i düşünürseniz. Yoğun bir yerleşim olan bir kentten bahsediyoruz. Türkiye’deki vakanın yüzde 60’ın görüldüğü İstanbul’un kontrol altına alınması çok büyük başarı. Şu anda ilave bir tedbir önermiyoruz”
Koca, kaç sağlık çalışanının virüsü yakalandığına dair soruyu şöyle yanıtladı:
“Daha önde de söylemiştim sayıları vermekten yana olmadığımı ifade etmiştim. Şu dönemde maalesef enfekte olan sahada yoğun özveri, gayret, fedakarlıkla çalışan sağlık çalışanlarımızın sayısı fazla oldu. Toplam birilerinin söylediği kadar değil daha fazlası maalesef. Sağlık çalışanı enfekte sayımız 7 bin 428. Yani 1 milyon 100 bin sağlık çalışanımız içinde 7 bin 428 kişi. Ortalama vakalarımız içinde oranı yüzde 6 buçuğa yakın. Avrupa’daki ortalama yüzde 10-11’lerde. Gönül hiçbir çalışanımızın enfekte olmamasını ve hayatını kaybetmemesini dilerdi. Çalışanlarımız için bu dönemde ne yapmamız gerekiyorsa yaptığımızı düşünüyorum.”
SALGINLA İLGİLİ SAYILAR GİZLENİYOR İDDİASI: ÖLÜMLER ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAYALIM
Türkiye’de salgınla ilgili gerçek sayıların gizlendiği ve Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) yanlış rakamlar bildirildiği iddialarına değinen Koca, şunları söyledi:
“Son günlerde siyasetin maalesef konusu yapılmaya başlayan bir durum oldu. Burada her rakamın bir can olduğunu unutmayalım. Ve bu rakamların gizlenebilirliği mücadelede en önemli payı olan vatandaşlarımızdan asla gizli yapılamaz. Çünkü siz gizlediğiniz rakamlarla mücadelede tedbiri vatandaşla alamazsınız. Ölüm raporlarını hazırlayan ise imza atan gurur kaynağı olan hekimlerimiz. Hekimlerimize güvenmiyor musunuz? Sağlık Bakanlığı mı imza atıyor? Daha önce de söylemiştim, 1 Ocak-29 Nisan ölüm sayısı 160 bin 888. 2020 için yani 1 Ocak-29 Nisan 163 bin 191. Aradaki fark 2 bin 303. Beklenen ölümden bahsetmiyorum. Nüfus artışı nedeniyle ortalama son 5 yılda 2.89 gibi artıştan bahsetmiyorum. Sadece artıştan bahsediyorum. Peki, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden canlarımız 2 bin 992. Nerede bu hayali ölümler? Lütfen bu konuyu istismar etmeyelim. Ve biz DSÖ’nün kodlamasıyla bütün dünyanın verdiği şekliyle pozitif olan vakaları bildiriyoruz. Ama şüpheli gördüğümüz hastalarımızı da asla tedaviden mahrum etmiyoruz. Fakat DSÖ 16 Nisan’a kadar bütün dünyaya PCR pozitif olan vakaların bildirilmesi şeklinde bir kod tanımlaması yapmıştı. 16 Nisan’dan sonra PCR yapılmayan şüphelendiğiniz vakalara bir kod tanımlaması ilave edildi. Ülkemiz için de PCR’ı yapılmamış vaka varsa ve şüpheli ise onu da pozitif bildirmiş oluruz. Bununla ilgili DSÖ’ye bir yazı yazdık: ‘Yanlış mı yapıyoruz’. DSÖ’den 24 Nisan’da bize gelen yazı bununla ilgili bir sorun olmadığı şeklinde. Lütfen ölümler üzerinden siyaset yapmayalım.” / DUVAR