Polis, TTB Genel Merkezi’ne de baskın düzenledi. Polisin, savcılık kararı doğrultusunda ‘Terör örgütü propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek’ iddiasıyla binada arama yaptığı bildirildi.
TTB Genel Merkezi’ndeki aramaya kurum adına aramaya altı avukat eşlik ediyor.
11 doktor hakkında gözaltı kararı verilirken, saat 10.30 itibariyle 8 isim gözaltına alındı.
Evlerinde arama yapılan ve gözaltı listesinde olan TTB Merkez konseyi üyesi doktorlar şöyle:
*TTB Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel,
* Sezai Berber
* Sinan Adıyaman
* Selma Güngör
* Şeyhmus Gökalp
* Hande Arpat
* Ayfer Horasan
* Taner Gören
* Funda Obuz
* Yaşar Ulutaş
* Nazım Yılmaz
HASTANE ODALARI DA ARANIYOR
Genel Başkan Prof. Dr. Raşit Tükel’in Ankara’da gözaltına alındığı öğrenildi. İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Eskişehir’de gözaltı işlemlerinin yapıldığı belirtiliyor. Doktorların hastanedeki odalarında da arama yapılmaya başlandığı belirtiliyor.
‘GERÇEĞİ KALDIRAMIYORLAR’
Öte yandan sivil toplum kuruluşu temsilcileri dayanışma amacıyla TTB Genel Merkezi önüne geldi. CHP Milletvekilleri Orhan Sarıbal, Selin Sayek Böke, Ali Şeker ve Şenal Sarıhan destek için genel merkez önüne geldi. Kurumun avukatlarından bilgi alan Şeker, “Ergenekon dönemini bir daha yaşıyoruz. 1980’in üzerinden 30 yıl geçti ama faşizim devam ediyor. Hekimler öldürmeyi değil yaşatmayı istiyor” dedi.
TTB eski başkanlarından Füsun Sayek’in kızı olan ve ayağındaki rahatsızlık nedeniyle koltuk değneğiyle gelen Böke ise “Gerçeği kaldıramıyorlar” ifadesini kullandı.
TTB avukatı Ziynet Özçelik de milletvekillerine bilgi verdi. Soruşturmayı yürüten savcıyla görüşmeye giden Özçelik, aramanın devam ettiğini söyledi.
Aramanın yapıldığı bina çok kalabalık olduğu gerekçesiyle milletvekilleri binaya alınmadı.
TANAL POLİS NOKTASINI AŞTI
CHP Milletvekili Mahmut Tanal aramanın yapıldığı genel merkeze geldi. İçeriye girmek isteyen Tanal’a izin verilmedi. Tanal, “Arama alanına girmeyeceğim
Aramayı tehlikeye düşürecek bir alanda durmayacağım dış kapıda duracağım. Şuradan alışveriş yapacağım yazık günah değil mi” dedi ve polis noktasını aşarak binanın girişindeki kırtasiyeye girdi.
POLİS UZAKLAŞTIRMAK İSTEDİ
TTB önünde toplananlar basın açıklamasıyla, gözaltı ve aramalara tepki gösterdi. Polis basın açıklamasının ardından bina önündeki grubu uzaklaştırmak istedi. Uzaklaştırma tartışmasının ardından tansiyon yükseldi. Kurum temsilcileri merdivenlerin olduğu bölümden itilerek uzaklaştırıldı.
Polisin müdahalesi sırasında ezilme tehlikesi yaşayan kurum temsilcileri oldu.
Genel merkez önüne gelen HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir de TTB önüne gelerek yaptığı açıklamada, “Doktorlar ‘savaş insanların ruh sağlığını bozar’ diye tespit koyuyor. Anne babalar evlatlarını düşünüyorsa barışa sahip çıkması gerekiyor. Savaşın karşısında duran, barışı savunan herkesin yanındayız” diye konuştu.
İÇİŞLERİ SUÇ DUYURUSU YAPMIŞTI
TTB yöneticilerine, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet tarafından sert eleştiriler yöneltilmişti. Erdoğan, TTB yönetimi için, “Sözde Türk Tabipler Birliği gibi bir kesim savaşa hayır diye kampanya yürütmek istiyor. Bu terörist sevicilerin bugüne kadar barışa evet dediklerini duymadık” demişti.
İçişleri Bakanlığı da, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri hakkında, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) başlattığı Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekâtı’na ‘savaş’ değerlendirmeleri yaptığı” gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak, Asliye Hukuk Mahkemesine dava açılmasını talep edeceğini açıklamıştı. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Merkez Konseyi üyelerinin görevlerine son verilmesi amacıyla dava açılmasını talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur” denilmişti.
Bu gelişmenin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, TTB yöneticileri haklarında soruşturma açmıştı.
7 MADDELİK YANIT
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef almasının ardından yaşanan gelişmeler üzerine TTB yönetimi 7 maddelik şu açıklamayı yapmıştı:
Erdoğan’ın hedef göstermesi sonrası Türk Tabipler Birliği’nin sitesinden 7 maddelik bir açıklamayla yanıt verdi.
Açıklama şöyleydi:
1. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi 24 Ocak 2017 Çarşamba günü kamuoyuna bir açıklama yapmıştır.
2. Açıklamayı izleyen iki gün içerisinde tarafımıza farklı tepkiler ulaşmıştır. Açıklamamızı olumlayan ve destekleyen bir çok geri bildirimin yanında, metinde yer almayan ifadeler eklenerek hedef gösteren ve adeta bir lince davetiye çıkaran söylemler ve tehditler de söz konusudur.
3. TTB Merkez Konseyi gerek hekimlerin gerekse de vatandaşlarımızın tepkilerini dikkatle dinlemektedir.
4. Öncelikle tekrarlanması gereken TTB Merkez Konseyi’nin açıklaması halen sınır ötesinde bulunan çocuklarımızı, onların ana, baba ve yakınlarını da gözeterek, büyük bir özenle, hiçbir insana hürmetsizlik etmeyen bir uslupla kaleme alınmıştır. Orada görevli bulunan insanlar tepki gösterenler kadar bizim de canımızdır. TTB Merkez Konseyi bu anlamda kendisi hakkında yapılan çarpıtmaları reddetmektedir.
5. TTB Merkez Konseyi bu süreçte bir hekim birliği tutumu ve sorumluluğuyla görüşlerini ifade etmiştir. Savaş, çatışma, terör operasyonu ve benzeri durumlarla ilgili hekimlik değerleri ve yıllar boyunca geliştirilen tutum bildirgeleri hiçbir farklı yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır. TTB Merkez Konseyi’nin 24 Ocak tarihli açıklaması bütünüyle bu birikime sadık kalarak yapılmıştır.
6. Yukarıdaki gerçeklere rağmen tepkilerin kimi provokatif saldırılara da meydan verecek çağrılara, hedef göstermelere dönüştüğünü üzülerek duyuyor, görüyor, yaşıyoruz. Son olarak devletin en yetkili makamlarının açıkladıkları görüşler kimileri için TTB Merkez Konseyi’nin hedef olarak algılanması tehlikesini de içermektedir.
7. TTB Merkez Konseyi bu bilgiler ışığında kamu otoritesine herkesin can güvenliğini güvence altına alacağı ve hiç kimseyi dışlamadan görüşlerini ifade edebileceği bir ortamı tesis etme görevini yerine getirme sorumluluğunu hatırlatır, bu vesileyle özgür, demokratik ve barış içerisinde bir Türkiye ve dünya özlemimizi bir kez daha paylaşırız.
TTB’NİN AÇIKLAMASI NEYDİ?
TTB’den yapılan açıklamada şu ifadeler yer almıştı: Biz hekimler uyarıyoruz: Savaş, doğada ve insanda tahribat yapan, toplumsal yaşamı tehdit eden, insan eliyle yaratılan bir halk sağlığı sorunudur. Her çatışma, her savaş; fiziksel, ruhsal, sosyal ve çevresel sağlık açısından onarılmaz sorunlara yol açarak büyük bir insani dramı da beraberinde getirir. Yaşatmaya ant içmiş bir mesleğin mensupları olarak, yaşamı savunmanın, barış iklimine sahip çıkmanın birincil görevimiz olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Savaşla baş etmenin yolu, adil, demokratik, eşitlikçi, özgür ve barışçıl bir yaşam kurmak ve bunu sürekli kılmaktır. Savaşa hayır, barış hemen şimdi.
Güncelleme Tarihi: 31 Ocak 2018, 15:03