Mersin’de 2014 yerel seçimlerinde MHP’den yüzde 32 oyla belediye başkanı seçilen ancak görev süresinin sonlarına doğru hakkında çıkarılan “FETÖ” iddiaları sonrası istifa eden Burhanettin Kocamaz, seçime İYİ Parti’den giriyor. Kocamaz’ın son genel seçimde yüzde 13.78 oy almış İYİ Parti ile seçimi kazanabilmesi için parti oyunun epey üstüne çıkması gerekiyor. Seçime Vahap Seçer’le giren CHP ise kentte ortak aday durumunda. Seçer, HDP’nin oylarını alabilirse Cumhur İttifakı’nı geçebilir. CHP ile HDP’nin son genel seçimlerdeki oylarının toplamı yüzde 43.7’di.
AK Parti’nin Mersin’de MHP adayı Hamit Tuna’yı desteklemesinin AK Parti’li ve MHP’li seçmende karşılık bulamadığının altını çizen Tüm-Köysen Eğitim Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, “Bu kesimin ağırlığını muhafazakar Kürtler oluşturuyor ve MHP’nin tarihsel kökleri nedeniyle de oy vermek istemiyor. MHP içinde de ‘AKP bizim sırtımıza basarak yerinde duruyor’ diyen bir kesim var ve onlar da hemen yanı başındaki İYİ Parti’ye yöneliyorlar” diyor.
Sedat Başkavak aynı zamanda ‘Emek ve Demokrasi Platformu’nun bileşenlerinden Emek Partisi’nin GYK üyeliğini yürütüyor. 31 Mart yerel seçimlerine giderken, ‘Mersin’le ilgili hayallerimiz bitmiş değil’ diyerek, yerel yönetim deklarasyonunu açıklayan Emek ve Demokrasi Platformu’nu ‘Mersin’de hayata geçen klasik bir ittifak değildir’ sözleriyle tanımlayan Başkavak, “Bir program etrafında bir araya gelen güçlerin, şehrinin ve çocuklarının geleceği için “demokratik halkçı bir yerel yönetim için birleşirsek kazanırız” sloganı ile ifade edilen güç birliğidir. Sadece seçim değil seçimden sonra da derinleşerek etkilerini artıran krizin halkın sırtına yıkılan yüküne karşıda en geniş kesimin birlikte mücadele olanaklarını artıracak bir çabadır” yorumunda bulunuyor.
‘MERSİN SANA SEVDAM BİTMEDİ’
Mersin’deki aday profilinden biraz bahseder misiniz?
Büyükşehir açısından baktığımızda Cumhur ittifakı MHP’den üç dönem Toroslar ilçe belediye başkanlığı yapan Hamit Tuna ile MHP’den giriyor. İYİ Parti ise 2014 seçimlerinde MHP’den aday olarak kazanan ama aday gösterilmeyince İYİ Parti’ye geçen mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ile giriyor. CHP de önceki dönem milletvekili Vahap Seçer ile giriyor. Kimi yerlerde AKP, kimi yerlerde de MHP tepkisi olduğunu bilen Hamit Tuna, ‘siz oyunuzu bana vereceksiniz’ diyor. Mevcut belediye başkanı Kocamaz ise tıpkı bilbordlara astırdığı ilan gibi, “Mersin sana sevdam bitmedi” derken belediye başkanlığına gelir gelmez belediye bütçesinden aldığı helikopterle makam aracı konusunda israf ve lüksün en tepe noktasını “belediyeye helikopter kazandırdık” diyerek gösteriyor. CHP’nin adayı Vahap Seçer ise partisinin adayı olarak başlasa da bugün itibariyle demokrasi güçlerinin adayı çünkü ilde şu anda Emek Demokrasi Platformu’nun ortak adayı durumuna geldi.
Mersin ‘yapılamayan ittifak’lar açısından en karışık illerin başında geliyor, bunun nedeni nedir?
Karışık çünkü Mersin 3-4 bin yıllık tarihiyle Alanya’dan İskenderun’a uzanan Kilikya bölgesinin Tarsus’la birlikte merkezidir. Hitit’den Asur’dan günümüze uzanan bir medeniyet ve günümüzde Araplar’dan Ermeniler’e, Türkler’den Kürtler’e ev sahipliği yapan bir şehirdir. Bunun bir kültürel zenginlik olduğu, farklı kültür ve milliyetlerden insanları tanımaya yol açması nedeniyle de hoşgörü ve yan yana durma geleneği oluşturduğunu da söylemeliyiz. Ama diğer yandan her yerleşenin kendinden sonra geleni ötekileştirdiği bir kent olması nedeniyle kısmı de olsa herkesin kendi mahallesi var. Yörükler kuzeyde meyve ve narenciye, Araplar sahilde ağırlıklı sebze, şehrin doğusundan giriş yapan Kürtler ise başta tarım işçiliği, esnaflık vb. işler yaparken herkesin kendi mahallesi oluşuyor. Ekonomik açıdan biraz serpilenler ise şehrin batısına doğru yerleşmiş ve yerleşiyor.
‘KUTUPLAŞMA DAYATILIYOR’
Partilere göre bölünmüşlük, işçi ve emekçilerin kutuplaşmışlığı, ülkedeki genel siyasetin her haliyle şehre yansıması hepsi ayrı bir etken. Partiler ise çöken tarımın şehre yansımaları, yok olan tarım alanları ve artan betonlaşma, işsizlik, yoksulluk yerine çözümsüzlükte ısrar edilen Kürt sorunu başta olmak üzere emekçi halkın, milliyetçi duygularını körüklüyorlar. Yani gerçeği gizlemek üzere suni ayrımları ve kutuplaşmayı dayatıyorlar. Bu durum halkın bir fikir etrafında birleşmesini zorlaştırıyor. Görünen ile gerçek arasındaki uzlaşmazlığın görülmesi ve bunun tersine çevrilerek insanca yaşayacak bir düzen, bağımsız demokratik bir ülke için mücadele ederken bu mücadelede de cephemizi genişletmeye çalışıyoruz. Tabi bu da kolay olmuyor. Ama geldiğimiz nokta açısından hem güç birliği hem de seçim sonrası süreçte mücadele için olumlu bir yerdeyiz diyebiliriz.
Mersin’de 24 Haziran seçimlerinin, 31 Mart seçimlerine etkisi ne olur?
24 Haziran milletvekili seçim sonuçları ile 7 Haziran seçim sonuçları birbirine çok yakın. Bugün gelinen noktada 24 Haziran seçimlerinde AKP’nin zayıflamaya başladığını söyleyebiliriz. AKP, Mersin genelinde birinci parti ama çok az farkla. Cumhurbaşkanlığı referandumunda yüzde 64 ‘hayır’ çıkarken yüzde 36 ‘evet’ çıkmıştı. 24 Haziran’da ise Cumhurbaşkanı Erdoğan yaklaşık yüzde 38, partisi AKP ise CHP’yi 2 puan geçerek ancak 28,6 aldı. HDP yüzde 17 ile üçüncü, İYİ Parti dördüncü ve MHP beşinci parti durumunda. Cumhur İttifakı 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde yüzde 50 oy almıştı. 24 Haziran tüm bu kutuplaştırma siyasetine rağmen AK Parti’nin oy yükseltemediğini gösterdi. Bunda, belirtilerini daha da açık hissettiren ekonomik kriz başta olmak üzere baskıcı politikaların etkisi büyük.
‘BENİM ADIM HAMİT TUNA, MERSİNLİ TUNA’YI BİLİR’
AK Parti, Mersin’de MHP’yi destekleyecek. Seçmen açısından ne gibi bir etkisi olur bu kararın?
İki parti her ne kadar kader birliği yapsalar da, seçmen açısından bu tam da öyle değil. Çünkü yukarıdaki ittifakın yereldeki karşılığı tam olmadı, olamaz da. AKP içinde “ben MHP’ye oy vermem” diyen bir kesim var. Bu kesimin ağırlığını muhafazakar Kürtler oluşturuyor ve MHP’nin tarihsel kökleri nedeniyle de oy vermek istemiyor. MHP içinde de “AKP bizim sırtımıza basarak yerinde duruyor” diyen bir kesim var ve onlar da hemen yanı başındaki İYİ Parti’ye yöneliyor. Onun için Cumhur İttifakı’nın adayları kısmen liderlerine ve partilerine vurgu yapsalar da asıl olarak kendi isimlerine oy istiyorlar. Mesela MHP büyükşehir adayı üç dönem yaptığı Toroslar Belediye Başkanlığı’nı da hatırlatarak, “Benim adım Hamit Tuna, Mersinli Hamit Tuna’yı bilir” diyerek oy istiyor.
Mersin ciddi bir tarım bölgesi ve sebze üreticisinden, başta narenciye olmak üzere, meyve üreticisine kadar hepsi zor durumda. İşsizlik önemli sorun. Hal böyle olunca iki partinin tabanı konsolide edilmeye çalışılırken diğer kesimlerden oy istemek için başvurulan beka söylemleri de halkta beklenen karşılığı bulamayabilir.
Kentte bir ‘Emek ve Demokrasi Platformu’ kuruldu? Platform hangi adayı destekleyecek?
Emek ve Demokrasi Platformu vardı zaten ama belki de ilk defa bir seçime bu kadar etkin müdahil oldu. Belki de Türkiye’nin en uzun soluklu platformu diyebiliriz Emek ve Demokrasi Platformu için. 14 yıl önce kurulmuştu. İçerisinde sendikalar, odalar, yöre dernekleri, inanç örgütleri ve partiler olmak üzere pek çok kesimin temsil edildiği bir platform. Biz de Emek Partisi olarak platformun bir bileşeniyiz. Nükleer santral karşıtı mücadeleden 1 Mayıs’a, ihraç edilen emekçilerden asgari ücret tartışmasına kadar pek çok konuda söz söylerken bileşeni olan her kurumun dayanışma çağrısına da hızla cevap veren bir platform. Greve çıkan cam, metal, petrol ve İzocam işçisinden mücadele eden her kesim için Emek Demokrasi platformu dayanışmanın merkezidir.
‘İTİRAZ EDİYORUZ, BİZ DE VARIZ DİYORUZ’
Bugün yapılan ise bu dayanışmayı bir ortak program etrafında birleşerek seçimlere müdahale etmek üzere örme çalışmasıdır. Mersin Emek ve Demokrasi Platformu önceki seçimlerde de bir deklarasyon yayınlardı fakat bu, nasıl bir şehir ve ülke istediğimize dair beklentilerimizi içeren açıklamalar olurdu. Bugün ise, “Ülke şöylesi bir süreçten geçiyor, demokrasi güçleri olarak şu gelişmelere itirazımız var” derken aynı zamanda da demokratik, halkçı bir belediyecilik için nelerin yapılması gerektiğini anlatan ve bunun hayata geçeceği bir yerel yönetim için “biz de müdahiliz” diyen bir yere geldik. Kent yada halk meclisi aracılığıyla halkın yönetime katıldığı, seçilen temsilcilerin denetlendiği, ranta, talana ve tahribe yönelik değil şehri çocuklarımız için geleceğe aktaracak bir yerel yönetim için tarafız diyor. Yerel yönetim çalışmalarında halk söz ve karar sahibi olmalıdır diyor.
Bahsettiğiniz program nasıl hazırlandı?
Program platform bileşeni tüm kurumların ve başta da partilerin birer üye vererek hazırlayıp, ortaklaştırdığı yerel yönetim programı ve deklarasyonudur. İçinde bulunduğumuz durum, ‘nasıl aşılır, nasıl bir yerel yönetim istiyoruz ve kimlerle kazanıp, kimlerle yöneteceğiz?’ bütün bu soruların cevap bulduğu ve platform bileşeni kurumların katılımı ve partilerin de imzasıyla ilan edilen bir program oluşturuldu. Bunu yaparken de “17 yıldır ülkeyi kutuplaşma, kaos ve krizle yöneten AKP’nin kaybetmesi önemlidir fakat seçimden sonra da aynı politikalara başvuracak AKP karşısında halk güçlerinin birleşerek hem ilinin, ilçesinin hem de ülkesinin geleceği için güçlü bir irade ortaya koyması daha da önemlidir” diyerek kendisi için önemli olanın ne olduğunu da ifade etmiş oluyor.
Bugün belediye başkan adayları tamamen ortak akılla belirlenmese de belediye meclis üyeliklerinde temsiliyeti de güvenceye alarak, açıklanan yerel yönetim deklarasyonunun hayata geçeceği yerel yönetimleri oluşturmak üzere çaba sarf ediyoruz. Bu yönüyle de Mersin’de hayata geçen klasik bir ittifak değildir. Bir program etrafında bir araya gelen güçlerin, şehrinin ve çocuklarının geleceği için “demokratik halkçı bir yerel yönetim için birleşirsek kazanırız” sloganı ile ifade edilen güç birliğidir. Sadece seçim değil seçimden sonra da muhtemelen derinleşerek etkilerini artıracak krizin halkın sırtına yıkılan yüküne karşı da en geniş kesimin birlikte mücadele olanaklarını artıracak bir çabadır. / DUVAR
Güncelleme Tarihi: 20 Şubat 2019, 17:33