Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Beştepe'de saat 15.20'de başlayan toplantı yaklaşık 3 saat sürdü.
Erdoğan toplantının ardından basına açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan İsrail'in Gazze'deki saldırılarına ilişkin Batı ülkelerini eleştirdi. "Atom bombası tehdidi dahil savaş araçlarını kullanan İsrail ve destekleyenler, insanlık vicdanı nezdinde yargılanacaktır" diyen Erdoğan, "Holokost utancı, Avrupalı ülkeleri esir almış durumda. İsrail yönetimi Holokost'u kalkan olarak kullanıyor" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle:
"Öncelikle cumartesi gecesi Berlin Olimpiyat Stadı'nda oynanan hazırlık maçında Almanya karşısında tarihi galibiyete imza atan A Milli futbol takımımızı cani gönülden tebrik ediyorum. Millilerimiz deplasmanda 72 yıl sonra gelen 3-2'lik skorla tarifsiz bir gurur yaşattılar. Gurbetçi kardeşlerimizin coşkuyla takımımızın yanında yer almaları da bizim için ayrıca anlamlıydı.
Son Kabine toplantımızdan bu yana birçok etkinliğe görüşmeye iştirak ettik. Türk Devletleri Teşkilatı 10. Zirvesi'nde dayanışmamızı perçinledik. Hem üye sayısı, hem iş birliği alanı açısından kat ettiği mesafeden memnuniyet duyuyoruz. KKTC'nin anayasal ismiyle teşkilata gözlemci üye olması tarihi bir adımdı. Türk dünyasının Kıbrıs'a olan desteğini ortaya koymuştuk. KKTC'deki kardeşlerimizin 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı'nı tekrar tebrik ediyorum. Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş'ı bir kez daha rahmetle yadediyorum. Kıbrıs'ta adil ve kalıcı çözüm irademizi muhafaza ediyoruz. Bunun yolunun da Kıbrıs Türklerinin eşit statüsünün teyit edilmesinden geçtiği kanaatindeyiz.
Zaman verdiği sözlerin hilafına davranarak AB'nin ne kadar büyük bir yanlış yaptığını ispat edecektir. Kıbrıs Türkünü ambargolarla haklı davalarından döndürmeye çalışanların Kafkasya'da yeni oyunlar peşinde koştuğuna şahit oluyoruz.
'ERMENİSTAN'IN BU GERÇEĞİ GÖRMESİ GEREKİYOR'
Kimi Batılı güçler bölgemizde yeni bir dönemin başladığını hala idrak edemiyor. Gerçekleşmesi mümkün olmayan ham hayalleri körükleyerek Ermenileri istismar ettiler, kullandılar, güvensizliğe mahkum ettiler. Bu gerçeğin de Ermenistan'ın görüp kabullenmesi gerekiyor. Batılı ülkeler tarafından gönderilen hiçbir silah ve mühimmat kalıcı barış ortamının sağlayacağı huzurun yerini tutamaz. Ermenilerin barış fırsatını farklı hülyalara kapılarak boşa harcamamak en büyük temennimizdir. Ermenistan'a Azerbaycanlı kardeşlerimizin uzattığı barış elini tutması çağrısında bulunuyorum.
'BUNUN FABRİKASI NEREDE' DİYE DALGA GEÇTİLER'
TOGG'un üretimi ve satışa başlamasıyla kendi markamızla küresel rekabetteki yerimizi aldık. Her aşamasını yakından takip ettiğim bu projenin hayata geçmesiyle 'Türk araba yapamaz, fabrikada üretim bandı yok, vatandaş bunu almaz' diyenleri, bundan 60 yıl önce Devrim otomobilini garaja mahkum edenlerin bugünkü uzantılarını hüsrana uğrattık. Birilerinin 'Bunun fabrikası nerede?' diyerek aklınca dalga geçtiği TOGG, şu ana kadar 12 bin teslimat yaptı. Üretim bandından inen ve teslim edilen araç sayısı günden güne artıyor. Bu yarışa nasıl isabetli bir zamanda dahil olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır.
'DİRENİŞ AZMİNİ KIRMAYA ÇALIŞIYOR'
Gazze'de kelimenin tam anlamıyla vahşet ve gaddarlık sergilenmektedir. İsrail bir cinnet hali içindedir. Bunun adı savaş değildir, barbarlıktır."
Filistin'deki mazlumların acısı nasıl bizim acımız ise Uygun Türkü, Ahıska Türkü, Kerkük Türkmeni'nin sıkıntısı bizim sıkıntımızdır. Bunların hepsiyle yakından ilgileniyoruz. Türkiye'nin soydaş ve akraba topluluklara yönelik hassasiyeti bizim dönemimizde zirveye çıkmıştır. Bundan sonra da her daim kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.
İsrail'in 7 Ekim'den beri süren ahlaksız ve alçak saldırılarına maruz kalan Gazze halkına bu anlayışla sahip çıkıyoruz. 11 uçak dolusu malzeme ile bir sivil insani yardım gemisini Mısır'a gönderdik. Gazze'li kardeşlerimiz için 800 tona varan malzemeyi bölgeye sevk etmiş olduk. İsrail suyunu, yakıtını, elektriğini, iletişimini komple keserek Gazze halkını sadece öldürmekle kalmıyor, aynı zamanda taammüden hastanelerini bombalayarak Gazzelilerin direniş azmini kırmaya çalışıyor.
'İSRAİL BİR CİNNET HALİ İÇİNDEDİR'
Gazze'de kelimenin tam anlamıyla bir vahşet, 1000 yıl önceki Haçlı işgali, 2. Dünya Savaşı'nda yaşananları aratmayan bir gaddarlık yapılmaktadır. Hamile kadınları katletmekle övünen bir cinnet hali içindeler. Çocukları, yaşlı erkek ve kadınları uçaklarla, tanklarla, toplarla bombalayarak, üzerlerine mermi yağdırarak öldürmenin adı savaş değil barbarlık, eşkıyalık, devlet terörüdür.
Netanyahu İsrail halkı üzerinde yitirdiği itibarı hastaneleri, ibadethaneleri, okulları bombalayarak yeniden canlandırmak peşindedir. Neredeyse tüm hastaneler ya yıkıldı ya zarar gördü ya da kullanılamaz hale geldi. El Ehli Baptist ve Şifa hastanelerinde yaşanan vahşeti hepimiz takip ettik. Bu hastanelerle ilgili İsrail'in ortaya attığı iddiaların tamamen safsata olduğu anlaşıldı.
Güya medeni dünya İsrail'in hastanelere dönük saldırılarını sessizce seyretti. Savaş hukukunun açık ihlali olan İsrail'i kendisini savunma hakkı olarak diyen ülkeler gördük. Gazze'deki tek onkoloji hastanesinin vurulması akabinde buradaki kanser hastalarının ülkemize sevki ile girişimimizi başlattık. Toplam 88 hasta ve 61 refakatçısı ile ülkemize getirdik. Gazze'de mahsur kalan vatandaşlarımızın bir kısmının tahliyesini dün gerçekleştirdik. Diğerleri ile ilgili çabalarımız sürüyor.
'BATILI ÜLKELERİN VİCDANSIZLIĞI...'
Türkiye olarak Gazze'de akan kanın durması için seferber olmuşken, batılı ülkelerin vicdansızlığını yüzümüz kızararak takip ediyoruz. Avrupası'ndan Amerikası'na kadar en ufak tepki gelmiyor. Atom bombası tehdidi dahil savaş araçlarını kullanan İsrail ve onu destekleyen herkes sadece tarih önünde değil insanlık nezdinde yargılanacaktır.
'HEPSİNİN İSRAİL'E BORÇLARI VARDIR'
Ateşkes sözcüğünü kullanmaktan bile çekinen ürkeklikle, korkaklıkla karşı karşıyayız. Holokost utancı Avrupalı liderleri esir almış durumda. Batılı entelektüeller, basın kuruluşları, insan hakları örgütleri de aynı şekilde İsrail'i aklamanın peşinde. İsrail yönetimi Holokost'u, soykırıma varan katliamlara kalkan olarak kullanıyor. Almanya'ya gerçekleştirdiğimiz son seyahatte bir kez daha üzülerek şahit olduk.
Hak bildiklerimizi birilerini rahatsız etse de cesaretle söylememizin sebebi işi budur. Bizim borcumuz yok ama onların hepsinin İsrail'e borçları vardır. Onlar borç ödüyorlar. Utanç veren olay Batılı ülkelerin katliamlarına kılıf uydurma konusunda İsrail ile sergilediği yalan kardeşliğidir.
'İSRAİL'İN NÜKLEER SİLAHLARI MESELESİNİN UNUTTURMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ'
Irak'ta nükleer silah arayanların İsrail'li bakanların kameralar önünde sarf ettiği atom bombası itirafı karşısında tek cümle kurmamaları ibretlik durumdur. İsrail nükleer güce sahip olduğunu açıkça ikrar ediyor. Nükleer silah meselesi öyle meskut kalınacak bir konu değildir. Bugün İsrail'e ses çıkarmayanların yarın başka ülkelere söyleyecek hiçbir sözü olamaz. İsrail'in nükleer silahları meselesinin unutulmasına, unutturulmasına Türkiye olarak izin vermeyeceğiz.
Riyad zirvesinde nükleer silahlar hususunda önemli kararlar aldık. Önümüzdeki dönemde her iki meseleyi gündemde tutmaya devam edeceğiz. Gazze'deki vahşet karşısında insanlığın vicdanı ve sesi olma görevi şu an Türkiye'nin omuzlarındadır.
'KENDİ TOPRAKLARIMIZA UZANMASINA ENGEL OLAMAYIZ'
Kudüs davasına şaşı bakanlara hatırlatmak istediğim bir gerçek var. Türkiye'nin siyasi ve kültürel sınırları kendi resmi sınırlarından değil Adriyatik'ten Çin Seddi'ne diye ifade edilen çok daha geniş hattan başlar.
Ne zamanki biz bu coğrafyaları kendi dışımızda görmeye başlarsak o vakit eldeki vatan da tehlikeye düşmüş olur. Balkanlar, Kafkaslar, Karadeniz, Akdeniz'in doğu kıyılarına kadar yaşanan her hadise bizi doğrudan ilgilendirir. Karabağ ile Gazze'nin gönlümüzdeki yeri aynıdır. Asırlardır her kritik vakitte olduğu gibi son gelişmeler karşısında milletimiz duasını ona göre yapmakta, yumruğunu ona göre sıkmakta gerektiğinde harekete ona göre geçmektedir.
Gazze'de yaşananlara tepki vermezsek yarın vadedilmiş topraklar denilen işgalci fanatizmin kendi topraklarımıza uzanmasına engel olamayız.
'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN BİZ DE ETKİLENİYORUZ'
Türkiye olarak iklim değişikliğine bağlı ortaya çıkan çevre sorunlarından tüm dünya gibi biz de olumsuz etkileniyoruz. Yaşadığımız sel, fırtına ve su baskınları bunlardan sadece birkaçıdır. Dün 9 insanımız vefat etti, 52 vatandaşımız yaralandı. 7 bin personelimizin hızlı müdahalesi neticesiyle hamdolsun 110 insanımızı kurtardık. Zonguldak açıklarında batan geminin bulunmasına yönelik arama çalışmalarımız devam ediyor. Vefat eden vatandaşlarımıza rahmet, yaralı kardeşlerimize şifalar diliyorum.