AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. AK Parti Genel Merkezi’ndeki toplantı, saat 17.00’de başladı.
Toplantının gündemiyle ilgili açıklama yapan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Avrupa ülkelerini mültecilere yönelik politikalarını eleştirdi. Çelik, “Türkiye dünyanın vicdanı olmaya devam ediyor. Bazı ülkelerde mültecilere çorba dağıtmak isteyen öğrenciler mahkemeye çıkarılıyor” dedi.
Libya’yla imzalanan güvenlik ve askeri işbirliği anlaşmasının önemli olduğunu belirten Çelik, “Bizi Antalya Körfezi’ne mahkum etmeye çalışan Yunanistan’da üretilmiş bir Sevilla haritası vardı. Anakaradan ölçmeden sahip oldukları adalar üzerinden birtakım sınırlar ortaya koyuyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın burada bir ifade kullandı, ‘Akdeniz’deki Sevr’i Libya’yla imzaladığımız anlaşmayla paramparça ettik’ dedi. Fakat nasıl bir idrak düzeyidir ki, bazı yorumcular ‘Sevr zaten Lozan’la parçalanmıştı’ diye yorumlar yaptılar. Türkiye Akdeniz’de Sevr’in bir benzerini, kendisine örülmeye çalışılan duvarı bu şekilde yok etmiştir” diye konuştu.
Çelik’in açıklamasından satır başları şöyle:
TÜRKİYE, HUKUK YOLUYLA CEVAP VERDİ: Birileri çıkıp iki tane güç var, Türkiye’nin imzaladığı anlaşmada taraf olanlar Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde meşru taraf kabul edilenlerdir. Dolayısıyla Türkiye’den birilerinin çıkıp da bunu yanlış tarafla anlaşma imzaladınız gibisinden gündeme getirmeleri tamamen cehaletten kaynaklanıyor. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin çıkarlarını hiçe sayarak fiili durum oluşturma çalışanlara karşı Türkiye, hukuk yoluyla cevap vermiştir. Hukuk ve diplomasi yoluyla cevabımızdan anlamayanlara karşı da kahraman Deniz Kuvvetleri orada bayrak göstermeye devam etmektedir.
CHP, MEŞRU HÜKÜMETE ‘CİHATÇI’ DİYOR: Bizi en çok şaşırtan şey ilk CHP, ‘bu ileride çok farklı bazı sıkıntılara neden olabilir’ gibi şeyler söylediler. Türkiye’nin daha önce çok geç kaldığını söylemişlerdi, şimdi de çok aceleci davrandığımızı söylediler. Fakat en garip açıklama yine bir CHP sözcüsünden geldi. Türkiye’nin anlaşma imzaladığı Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni, BM’nin tanıdığı hükümeti CHP Grup Başkanvekili cihatçı bir grup olarak nitelendiriyor. BM nezdinde meşru kabul edilmeyen Hafter’i ise ılımlı ve seküler bir yapı olarak ifade ediyor.
HAFTER’İ DESTEKLEYEN DEVLETLER SEKÜLER Mİ?: Bakın bu cihatçı lafı Hafter’e destek veren birtakım Fransız sözcülerinin lafı olarak gündeme geldi. Hafter’i destekleyen güçlerin kimler olduğuna bakın. O güçlere baktığınız zaman Hafter, seküler midir? Ayrıca dış politikada böyle bir ayrımı nasıl yaparsınız? Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin milli çıkarlarına bakarız. Ki anlaşma imzaladığımız BM tarafından meşru kabul ediliyor. BM’nin meşru kabul ettiği hükümete cihatçı diyor CHP Grup Başkanevkili, Hafter’e ılımlı diyor.
BUNLARIN SİYASETİ GDO’LU: Nedir bu Hafter’in ılımlılığı, Türkiye için ne demiş? Türkiye’yi sık sık tehdit ediyor, Türk gemilerini vurmaktan bahsediyor ve Türkiye’nin oradaki varlığını düşman unsur olarak kabul etmeye çalışıyor. Şimdi buna ılımlı ve seküler diyorlar. Bu eleştirinin bile imkansız olduğu bir alan. Birisi güzel bir soru sormuş, bu parti hangi ülkenin partisi diye. Bunların siyaseti GDO’lu. BM’nin meşru kabul ettiği hükümete cihatçı diyorlar, Türk gemilerini vurmaktan bahseden bir kişiye ılımlı ve seküler diyerek destek veriyorlar. Bunlara bunu kim telkin ediyor, bu bilgileri kim veriyor, doğrusunu söylemek gerekirse ürkütücü bir tablo ile karşı karşıyayız.
TÜRKİYE GEREKİRSE SERT GÜÇ UNSURLARINI KULLANIR: Asker gönderip göndermemeyle ilgili bir tartışma var. Çıkarlarımızın korunması için herhangi bir yerde, Türkiye’ye karşı bir organizasyon kurulmak isteniyorsa, diplomasiyse diplomasi, diplomasinin devamı olarak sert güç unsurlarını kullanmak gerekiyorsa Türkiye Cumhuriyeti sert güç unsurlarını kullanır. Türkiye’yi tehdit edenlere ılımlı diyorlar. CHP’ye dönük her zaman eleştirilerimiz var ama CHP geçmişteki genel başkanları zamanında hiçbir zaman bu şekilde gayri milli duruş sergilememişti.
ABD’YLE İLİŞKİLERİMİZ KIRILGAN HALE GELİYOR: (ABD’de Türkiye’ye yaptırım içeren bütçenin kabul edilmesi) Burada sağduyudan yoksun bir yaklaşım var. Burada Amerikan yönetiminin ilişkilerimize daha fazla zarar verebilecek bir noktaya gitmemesi için Kongre kaynaklı bu adımlar karşısında tedbir alması gerekiyor. Son derece güçlü ilişkilere sahip müttefiklik ilişkimiz giderek kırılgan hale geliyor. Müttefikler arasındaki dayanışmanın daha önemli olacağı bir noktadayız. O sebeple müttefiklerimize daha rasyonel politikalar üretmeleri konusunda çağrı yapıyoruz. Eğer Türkiye’ye karşı bir yaptırım dili kullanılacaksa Türkiye bunlara mütekabiliyet esasında cevap verecektir.
TÜRKİYE MÜLTECİ AKININI TEK BAŞINA KARŞILAYAMAZ: 2019 Mayıs ayı başından itibaren İdlib’de sivillere ve altyapıya dönük birtakım saldırılar düzenleniyor. Rusya’da Cumhurbaşkanımızın Putin ile imzaladığı Soçi muhtırasının açık ihlali anlamına gelen saldırılar son dönemde yoğunlaşmıştır. Tekrar bir mülteci akınının orada hareketlendiği geliyor. Bundan sonra Türkiye bu mülteci akınını tek başına karşılayamaz. Avrupa’da, diğer yerlerdeki dostlarımız ve müttefiklerimiz Türkiye nasılsa bu yükü çekiyor diye şimdiye kadar mükellefiyetlerini yerine getirmediler. Bundan sonra Türkiye’nin burada Cumhurbaşkanımız tarafından ifade edilen güvenli bölge kurulması, bu güvenli bölgede bu insanların döneceği konutların inşa edilmesi gibi politikalarına destek verilmezse artık mülteci meselesini birilerinin Türkiye’nin meselesi gibi sunma politikasının tamamen sona erdiğini, bundan sonra mülteci meselesinin Türkiye’den çok Avrupa’nın meselesi haline geleceğini, Türkiye’den çok müttefiklerimizin meselesi haline geleceğini tavrımızın bu şekilde olacağını açık bir şekilde ifade ediyoruz.”
KAŞIKÇI KARARI KAYGILARIMIZI HAKLI ÇIKARDI: (Suudi Arabistan mahkemesinin gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili kararı) Tatmin edici bir karar değil, maalesef kaygılarımızı haklı çıkaran bir karar oldu. Biliyorsunuz sürecin en başından beri birkaç noktaya vurgu yaptık. Dedik ki yargılama İstanbul’da yapılsın. Niye? Uluslararası toplumun gözetimi altında uluslararası kurumların katılımıyla bu yargılanmanın yapılması gerekir ki yargı sürecinin adalete, hakkaniyete ve hukuk kurallarına uygun işlediğinden herkes mutmain olsun. Bir kere böyle yapılmamıştır, kapalı bir yargı, dava süreci götürülmüştür. Birleşmiş Milletler raporundaki ifadeleri karşılayan bir karar olmasını beklerdik. Kaşıkçı cinayetini faillerini serbest bırakmaktan çok, bütün dünya bunu böyle algılıyor, daha çok bunun üstünü örtmeye çalışan bir karar olarak gündeme gelmiştir. Bir kere daha şeffaflık çağrısı yapıyoruz, saygın bir mahkeme çağrısı yapıyoruz. / DUVAR
Güncelleme Tarihi: 25 Aralık 2019, 17:58