Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Dicle Haber Ajansı’nın (DİHA) sorularını yanıtladı.
Yüksekdağ’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“IŞİD’den anahtar teslimi kent aldılar”
“IŞİD’den adeta anahtar teslimi kent aldılar. Herhangi bir çatışma yaşanmadı ama YPG mevzilerini vurmaya devam ediyorlar. Menbic köylerinde sivil halkın hedeflendiği, kimyasal silahların kullanıldığı saldırılar gerçekleştirildi
“. IŞİD yerine 1500 kişilik El Nusra, Çeçen cihatçılar ve IŞİD artıklarından oluşan başka bir terör yapılanması, Selefi yapılanmayı Cerablus’a götürüp yerleştirmeyi hedefliyorlar ve Türk ordu güçleri ile birlikte bu işgali süreklileştirmeye ve kalıcılaştırmaya çalışıyorlar.
“Demokratik Suriye Güçleri, IŞİD’e ve bölgedeki gerici cihatçı saldırgan odaklara karşı tek gerçek ve güçlü mücadeleyi yürütecek yapılanmaydı. Şimdi Türkiye devleti bu yapılanmayı ortadan kaldırmaya çalışıyor.
“IŞİD’e karşı mücadele yürüten bir Türkiye yok”
“Esad ile Kürtlere karşı bir ittifak kurmak için çaba sarf ediyorlar. IŞİD’e ve Kürtlere karşı birlikte mücadele yürütelim diye tarif ediyorlar.
“Çok net görüyoruz ki IŞİD’e karşı mücadele yürüten bir Türkiye devleti yok. Tam tersi bütünüyle Kürtlere karşı, Demokratik Suriye Güçleri’nin elde ettiği mevzilere karşı işgal harekatına girişen bir Türkiye devleti var.
“O nedenle Esad, İran, Rusya ve koalisyon güçleri ile son dönemde geliştirdikleri ittifakın, ittifak da demek zor aslında, kendisini sürdürecek bir işbirliği olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Kürtlerin ezilmesi amacına dayanan böyle bir işbirliği daha ağır sonuçlar ortaya çıkaracak ve bölgedeki savaşı derinleştirecektir.
“Çok tehlikeli bir eşiktir”
“Saray iktidarının Suriye politikasının temelinde eski Osmanlı rüya ve hedefleri var. Bundan hiçbir zaman vazgeçmedi. Vurduğu hedefler içerisinde PYD hedefleri IŞİD hedeflerinden çok daha fazla.
“Kürtlere dönük bu saldırı devam ettiği müddetçe Kürtlerin kendilerini savunma hakkı devreye girecek. Bu aynı zamanda Türkiye ordusunun Suriye’de aktif bir savaşa girme anlamına gelecek.
“Orada katledilecek her bir insandan, işgal edilen ele geçirilen her topraktan, vurulan sivil yerleşim yerlerinden artık Türkiye devleti ve koalisyon güçleri doğrudan sorumludur ve kimsenin bunu unutmaması gerekir. Bu çok ağır bir sorumluluktur. Çok tehlikeli bir eşiktir.
“Kürt halkına karşı geliştirilmiş bir saldırıdır”
“Kobani ve Menbic’e dönük bir saldırı harekatının başlatılması ve sürdürülmesi Türkiye’yi doğrudan etkiler. Kobani ve Suruç arasında gerçek bir sınır yoktur aslında. O nedenle doğrudan Türkiye’deki Kürt halkına karşı geliştirilmiş bir saldırıdır.
“Türkiye’deki demokrasi güçlerinin işgal ve saldırı harekatına sessiz kalmayacağını belirteyim. Nasıl 6-8 Ekim sürecinde Kobani’nin IŞİD tarafından işgal edilmesi Türkiye’deki Kürt halkını, bizleri, tüm demokrasi güçlerini harekete geçirdiyse, demokratik bir sahiplenmenin yükselmesine vesile olduysa bugün de Rojava’ya dönük saldırganlık muhakkak Türkiye ve Kürdistan cephesi tarafından güçlü bir sahiplenme ile yanıtlanacaktır ki öyle de olması gerekir.”
Güncelleme Tarihi: 31 Ağustos 2016, 11:15