Halkların Demokratik Partisi (HDP), Urfa'nın Topçu Meydanı'nda yüz bini aşkın kişinin katılımıyla miting düzenledi. Mitingde, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, milletvekili adayları Osman Baydemir, Dilek Öcalan, İbrahim Ayhan, Leyla Güven, Ziya Çalışkan, Yasin Batan, Gülcan Avcı, Serhat Dicle Yüksel, Hadle Oğur, Rasim Çakmak, Yağmur Akay ve Ayşe Doğan halkı selamladı.
"Kenan Evren'in 10 barajına sığınanların saraylarını yıkmaya geliyoruz", "Bize engel olarak baraj değil, Pasifik'i getirseniz boştur", "Baraj dediğin nedir ki loooo He De Pe", "Hatalı sollama ölüm getirir, hatalı oylama zulüm getirir" yazılı pankartların açıldığı mitingde gençler dört bir koldan "Geliyor Apocular geliyor ve "Biji Serok Apo" sloganıyla yürüdü. Kadınlar ise alana ulusal kıyafetleriyle geldi.
AYHAN: YEDİKLERİ TOKATTEN SONRA URFA'YA GELMEYE YÜZLERİ OLMAYACAK
İlk konuşmayı yapan HDP Adayı İbrahim Ayhan, mazlumlardan, mağdurlardan yana olan, sürekli Hazreti İbrahim'in yolunda yürüdüğünü söylediği Urfalıları selamladı. Ayhan, 7 Haziran seçimlerinin önemine dikkat çekerek, şöyle konuştu: "Türkiye'nin geleceği için çok farklı bir seçimdir. 7 Haziran ya aydınlık geleceğe, barışa açılacak ya da AKP ile Türkiye karanlığa gömülecektir, tek adam rejimine teslim olacaktır. Türkiye HDP ile barışa ve kardeşliğe yürüyecek. Yaşanan tüm acılara rağmen halkların yüreğini barış ve kardeşlikten yana atıyor.
Bu meydanda tam dört yıl önce Urfa halkına yalan vaatlerde bulunan ve Urfa halkının aklıyla alay eden Faruk Çelik, 400 projeden söz etti. 400 projenin tamamını da gerçekleştirdiklerini söyledi. Bu 400 projeyi göreniniz oldu mu?. Yeşil alan olacağı iddia edilen 11 Nisan Meydanı ticarete ve ranta açıldı."
Ayhan, AKP'nin Şehir Hastanesi, GAP Vadisi gibi gerçekleşmeyen diğer projeleri hatırlatarak, AKP'nin seçim sloganı olan 'Onlar konuşuyorlar, bizler yapıyoruz' sözüne atıfta bulundu ve "Bir şeyi çok iyi yapıyorlar. Hırsızlığı iyi yapıyorlar. Haklarını yememek lazım, Bu konuda çok iyiler. İnşallah 7 Haziran'da yalancılıklarını da, hırsızlıklarını da sandığa gömeceğiz" diye ekledi.
Urfa'da esnaf ve çiftçinin ekonomik olarak zor dönem geçirdiğini vurgulayan Ayhan, sık sık kesilen elektrik ve suyun çiftçileri etkilediğini anlattı. Türkiye'nin Suriye politikasının sonuçlarının Urfa'ya etkilerine de dikkat çeken Ayhan, şunları söyledi: "Yanlış politikalarla Suriye halkını Urfa'ya çekerek, sorunları artırdılar. Biz hiçbir zaman halklara karşı değiliz. Filistin'de Arap olduk, Kobanê'de Kürt olduk. Ama onlar Suriyeli kardeşlerimizi kötü kullandılar. Suriyelileri buraya getirerek, daha da artırdılar işsizliği. Urfa halkına çektirdikleri o kadar çok şey var ki, söylemekle bitmez. 8 Haziran'da parlamentoya gittiğimizde tüm bunların hesabını teker teker soracağız. Bu zebanilere öyle bir ders verelim ki, öyle bir tokat atalım ki, bir daha Urfa'ya gelmeye yüzleri olmasın."
Arap, Kürt ve Türk halklarının onurlu bir yaşamı yaratacaklarına işaret eden Ayhan, "Son kez sizlerden bir söz almak istiyoruz; 7 Haziran'da AKP'nin kaçak ampullerini patlatacak mıyız?" diye sorarak, kitleden hep bir ağızdan "Evet yanıtını" aldı.
GÜVEN: HDP ÇÖZÜM OLACAK
HDP Adayı Leyla Güven ise, Paris Katliamı'na ve Doğu Kürdistan'da Ferinaz Xosrawani'in ölümüne dikkat çekerek, egemenlerin kadın politikalarını kınadı ve Kürt kadınının özgürlük mücadelesinin önemli aşamaya geldiğini söyledi. Güven, her türlü soruna HDP'nin çözüm olabileceğine işaret etti.
BAYDEMİR: AKP ZULMÜNE SON VERECEĞİZ
HDP Adayı Osman Baydemir, konuşmasına, "Evliyalar şehri, peygamberler şehri, tarihi yazanların şehri Urfa itifakınıza maşallah. Sulhta, ittifakta hayır vardır" diyerek başlarken, değişim ve başarının bir kez daha Urfa'da inşa edildiğini söyledi. Konuşmasını hem Kürtçe hem Türkçe yapan Baydemir, Miraç Kandili'ne dikkat çekerek, Miraç Kandili'nin barışa ve kardeşliğe vesile olmasını istedi. "Bütün Anadolu ve Mezopotamya halkları ve Urfa halkı çok iyi bilsinler ki, bizler ittifak ve birlik olursak önümüz aydınlaktır" diyen Baydemir, barışı ve yeni anayasayı inşa etmek için, işsizlik sorununu ortadan kaldırmak için, halkların bir arada yaşaması için, ekonomik düzenin inşası için, sivilleşme ve demokrasi için, medeniyetlerle birlik için AKP iktidarının hiçbir adım atmadığını belirterek, AKP'nin 13 yıllık zulmüne son vereceklerini söyledi. Urfa coğrafyasının tarıma elverişli olduğunu, Urfa'da 1 milyon fıstık ağacı olduğunu ve meraya uygun geniş arazilerin olduğunu vurgulayan Baydemir, "Urfa'ya bu reva değil, Urfa'ya bu hakarettir. Urfa Hazreti Eyüp'ün sabrına, Hazreti İbrahim'in mücadelesine sahiptir. Hesap sormaya hazır mıyız kardeşlerim? Pamuk'un yüzde 42'sini üretiyoruz. Neredeyse bütün Türkiye'yi besleyecek ürüne sahibiyiz. Burada üretilen Batı'ya gidiyor, orada işlenip tekrardan buraya geliyor. Biz çalışıyoruz, Urfa çalışıyor. Urfa çalışıyor, AKP çalıyor. Nemrudiler, firavuniler kendi küplerini dolduruyorlar. AKP miadını doldurdu. Sayın Cumhurbaşkanına buradan bir selam gönderelim. Dünya bi dor e bi dor (Dünya sırayladır sıra)" diye konuştu. "7 Haziran'da AKP'yi tekaüt etmeye Urfa hazır mı?" diye soran Baydemir'e, Urfalılar "Evet" yanıtını verdi.
'AKP'NİN KİRLİ MASKESİ DÜŞTÜ'
Baydemir, AKP hükümetinin dış politikasını da eleştirdiği konuşmasında, şunları kaydetti: "Komşularla sıfır problem, dediler. Komşuluk hukukunu sıfıra indirdiler. Neredeyse selam verecek komşu bırakmadılar. İtibarının sıfırlandığı bir dönemi yaşıyoruz. AKP Suriye politikasında özellikle DAİŞ terörünün ortağı oldular. Türkiye halklarının, hangi birimizin çıkarı barbarlık çıkarıyla örtüşür. Ne yazık ki bu hükümetin çıkarı bu barbarlıkla örtüştü. Cumhurbaşkanı miting miting dolaştı 'Kobanê düştü düşecek' dedi. Ama o kirli maskeleri düştü. Türkü, Türkmeni, Arabı, Kürdünün de başımızın üstünde yeri vardır. Rojava'da gelen halkımızın bütün yükünü Urfa halkı taşıyor. Bunu çözmenin tek yolu var; Rojava'nın yeniden inşa için, sınır ticaretinin yeniden başlaması ve geri dönüşlerin sağlanmasıdır."
'URFA AKP'YE DERS VERECEK'
Baydemir, AKP'nin halkı kandırmak istediğine değinerek, "Yalan parayla olsaydı, hükümet bütün bütçeyi yalana ayıracaktı. 763 vaatte bulunup, 13 yılda tık yok, aktivite yok. Bunun 4 yıl daha sürmemesi için Urfa şehri parlamentoya temsilcisini göndersin ki, hesabını sorsun. Boynumuzun borcu olsun ki bunun hesabını soracağız. Başbakan Urfalıların gözünün içine baka baka yalan söyledi. 13 yıllık AKP iktidarında Urfa 616 tane teşvik belgesi alırken, Konya en az 2 bin adet, Bursa'ya 2 bin 200 adet aldı. Urfa'nın bu teşviklerden hareketle almış olduğu kaynak 3 milyardır, Konya'nın 9 milyar, Bursa'nın 22.5 milyardır. Bunların eline tekaütlerini ve tezkerelerini vermezse Urfa ne yapacak. Bunlar bunu hak ettiler. Urfa öyle bir ders verecek ki, kulaklarına küpe olacak" diye konuştu.
TAN: BİR ELİNDE KUR'AN, CEBİNDE EVREN'İN ANAYASASI!'
HDP Amed Milletvekili Adayı Altan Tan da mitingde bir konuşma yaparak, "Babamızın mekanındayız. Hazreti İbrahim'in evindeyiz" diyerek, Urfalıları selamladı. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinde Kur'an ile şehir şehir gezmesine dikkat çeken Tan, "Senin elindeki Kur'an'ı Kürtler, 1400 yıl önce başlarının üzerinde kaldırıyordular. Bir elinde Kur'an, cebinde Kenan Evren'in anayasası vardır. Sen darbe anayasına mı Kur'an'a mı inanıyorsun" dedi.
DEMİRTAŞ: ALLAH'IN İLK EMRİ 'OKU'DUR, 'ÇAL' DEĞİL
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, büyük bir coşkuyla kürsüye çıktı. Din istismarcılığı yapan AKP ve Erdoğan'ı eleştiren Demirtaş, "Ey Diyanet İşleri Başkanı, ey bu ülkenin 'tarafsız' Cumhurbaşkanı! Kusura bakma, Allah o yüce kelamı sen reklam yap, sen mitinglerde elinde oy için tut, diye göndermedi. Onu oku diye gönderdi, oku. Önce oku. Onun ilk emri okudur. Onun ilk emri çal değildir. 'Soy, hırsızlık yap, adaletsizlik yap' değildir" diye konuştu.
7 Haziran'ın klasik bir milletvekili seçiminden öte anlamda olduğunu vurgulayarak, "Partiler arası yarışın çok ötesinde bir anlamı var. Sizler oy verme kabinine girdiğinizde önünüzde çok seçenek değil, iki seçenek olacak" diyen Demirtaş, şunları söyledi: "Birincisi, kendisi için, çevresi için diktatörlük hevesiyle güç devşirmeye çalışan bir çizgi olacak. Bir de bütün Türkiye'ye özgürlük, demokrasi, ezilenlerden, çalışanlardan yana bir demokratik çizgi olacak. O diktatöryayı savunan ve adına başkanlık dedikleri çizginin AKP tarafından savunulduğunu biliyorsunuz. Gece gündüz o çizgiyi Türkiye'ye hakim kılmak için dayatmayla, tehditle, baskıyla çalışma yürütüyorlar. Biz ısrarla, inatla bu provokayonlara prim vermeden, bunların tahriklerine kapılmadan seçim kampanyamızı tamamlamak zorundayız. Tahriklere asla kapılmayın."
'DAĞITTIĞIN İHALELERİN HESABINI VER'
Mevcut asgari ücretin açlık sınırının yarısı düzeyinde olduğuna işaret eden Demirtaş, "Biz asgari ücret bin 800 lira olsun, en az emekli aylığı bin 800 lira olsun dediğimizde alay ediyorlar. Cumhurbaşkanı, başbakan bu rakamlarla alay ediyor. Size ödenen 949 lira asgari ücret, açlık sınırının yarısıdır. Siz bin 800 lira alsanız bile ailenizde biri daha çalışırsa ancak yoksulluk sınırına yetişmiş oluyorsunuz. Açlık sınırından çıkmış oluyorsunuz. Şimdi biz diyoruz ki, asgari ücreti arttıracağız. Alay ediyorlar. Evet, biz halkımıza elbette ki daha fazla para vermek için vergi adaletiyle birlikte üzerindeki yükü kaldırırız. Fakat sen asıl etrafındaki müteahhitlere dağıttığın ihalelerin hesabını ver. Asgari ücretlinin ihalesini soracağına etrafında beslenenlerin hesabını ver öncelikle" şeklinde konuştu.
Demirtaş, şöyle devam etti: "Etrafında müteahhitler var. Kimi medya patronudur, kiminin televizyonu var. Oralardan bize küfürler, hakaretler yağdırıyorlar. 13 yıl önceki geçmişlerini araştırın. Paraları sizden fazla değildi. Şimdi odalara doldursalar yer yok. AKP giderse hepsinin hesabı sorulacak. AKP'ye öylesine sıkı sarılmışlar ki, AKP düşmesin, bu rant hortumları kesilmesin diye her türlü ahlaksızlığı partimize, şahsımıza yöneltiyorlar. Söyledikleri yalanları dinlemek zorunda değilsiniz. Onlar çıktığında televizyona harcadığınız elektriğe yazıktır. Kapatın, karlı çıkın. Zaten elektrik yok, kesiktir. Onu da onları dinlemek için harcamayın, gerek yok. Yalanlar için üstüne para ödemeyin, gerek yok. Onların gazeteleri, o kalın kalın gazeteleri var ya, sofra kağıdı yapmaya yarar. Onun için lazımsa alın. Leblebi külahı yapmaya yarar. Ama yalanları, hakaretleri, küfürleri, iftiraları onların gazetelerinden okumaya değmez."
'AKP İSLAM DÜŞMANLIĞI YAPIYOR'
Demirtaş, kendilerine karşı iftira kampanyası yürütüldüğünü kaydederek, şu hususlara değindi: "Ben bir Müslüman evladıyım. Müslümanın bir tane kıblesi, Kabesi vardır, o da Mekke'dedir. Bunun dışında da hiçbir zaman bir şey söylemedim. Buna rağmen ısrarla ben 'Taksim Kabemizdir' demişim diye, yalan ve iftira üzerinden günlerdir çirkin bir kampanya yürütüyorlar. Ben 'Kudüs Yahudilerindir' demedim asla. Ama demişim gibi cumhurbaşkanı, başbakan meydan meydan dolaşıp iftira kampanyası yürütüyorlar. Bize kafir, dinsiz, din düşmanı diyorlar. Ben bu Diyanet'teki din adamlarının sessizliğini merak ediyorum. Peygamberler diyarından Diyanet İşleri Başkanı'na soruyorum; bir Müslümana 'dinsiz' demek, bir Müslümana 'kafir' demek günah mıdır, değil midir? Madem ki din alimisiniz, madem bizden fazla din bilginiz var.. Yalan, iftira İslamiyet'te günah mıdır, değil midir? Diyanet İşleri Başkanı buna niye cevap vermiyor? Korkuyor musun? Korkma korkma, Allah'tan başkasından korkma. Tayyip Erdoğan'dan korkmayın. Merak etmeyin, Allah'tan büyüğü yoktur. Hepimiz yaradanın huzuruna gideceğiz. Orada Tayyip Erdoğan yoktur, korkmana gerek yok."
Demirtaş, camilerde elektrik kesintileri yaşandığını ifade ederek, sorumlu olarak Diyanet İşleri Başkanlığını gösterdi. Demirtaş, "Burada Ulubatlı Hasan Camii'nin elektriği kesilmedi mi? Urfalılar daha iyi bilir. Ulubatlı Hasan Camii'nin elektriği niye kesikti? Diyanet İşleri Başkanı elektrik parasını ödemiyor çünkü. Cemaat kendi arasında para toplamasa caminin elektrikleri anında kesilir. Diyor ya o lüks Mercedes diyor, azdır bile. Doğru sizin gibilere azdır bile. Siz daha iyilerine layıksınız. Caminin cemaati elektrik kesik olduğu için ezan sesi duyamayacak. Senin Diyanet İşleri Başkanın 1 trilyonluk lüks Mercedes ile gezecek. Biz de bunu eleştirince dinsiz olacağız öyle mi? İşte İslam düşmanlığı budur. Haram yiyerek en fazla İslam düşmanlığı yaptılar. Eğer sınırların ötesinde İslam düşmanları görmek istiyorsanız IŞİD, El Kaide, El Nusra orada. Sınırların içinde görmek istiyorsanız AKP burada işte. İkisi de dini ayaklar altına alan yaşamlarıyla İslam'a en büyük zararı veren hareketlerdir" şeklinde konuştu.
İstanbul'da dün cami avlusunda iki kardeşin silahla yaralanması olayına da dikkat çeken Demirtaş, bu konuda ise şunları söyledi: "Cami imamı caminin mikrofonundan cemaati AKP mitingine davet ediyor. Cemaatten bazıları bunlara itiraz ediyor. Dışarı çıkıyorlar, aynı caminin avlusunda belediye işçisi elinde miting bildirisi dağıtıyor. Cemaat itiraz ediyor, yanlıştır diyor. 'Cami bizimdir, istediğimizi yaparız' diyorlar. Sen misin itiraz eden diyorlar, silahını çekip Cuma Namazı'ndan çıkan iki genci vuruyorlar. Şimdi bize dinsiz diyenler, ey Diyanet Başkanı nerdesin? Tayyip Erdoğan, Kur'an-ı Kerim'i meydanlarda gezdirmen için değil okuman için gönderilmiştir. Sen önce oku. Meydanlarda gezdirmen için değildir, hırsızlık yapman, çalman için değildir. Camileri kendi mitinglerin için kullanıyorsun. Cami, Allah'ın evidir, AKP seçim bürosu gibi kullanıyor. Ulubatlı Hasan Cami'nin elektriği niye kesilmişti burada, Diyanet Başkanlığı parasını ödemedi diye. Bozova'da kesildi, niye parasını ödemediler diye. 1 Trilyonluk Mercedes'e binemezsin dedik diye İslam düşmanı ilan edildik. Asıl İslam düşmanları onlar. IŞİD ve ona destek veren AKP İslam düşmanıdır, İslam'a en fazla zarar verenler onlardır."
SEÇİM BÜROLARINA SALDIRI
HDP seçim bürolarına yönelik saldırılara değinerek, MHP'ye "Bunlarla ilişkiniz var mı" diye soran Demirtaş, "60 civarında HDP bürosuna saldırı oldu. Mitinglerimize saldırı oldu. Tamamında da saldırı yapan gruplar ülkücülerin, MHP'lilerin işaretini yapıyorlar elleriyle. Yok eğer MHP olarak, ülkü ocakları olarak sizler bu saldırıyı organize ediyorsanız bunu da çıkın cesurca söyleyin. Arkasında AKP'nin örgütlediği, tahrik ettiği güçlerle bunlar yapılıyor. Üstlenmek istemiyorsanız MHP olarak çıkın söyleyin" dedi.
SARAY KAYMAKAMI'NA: SENİN HADDİNE Mİ?
Tekirdağ'ın Saray ilçesinde HDP'nin seçim irtibat bürosunun açılmasına yönelik küçük bir grubun ırkçı saldırganlığını hatırlatan Demirtaş, Saray Kaymakamı Hüseyin Öner'in sözlerini eleştirerek, şunları ifade etti: "Kaymakam geliyor, 'merak etmeyin' diyor. 'Sizden rica ediyorum. Kapatacağız orayı. Sakin olun, sabırlı olun' diyor. Ben buradan Saray Kaymakamı'na sesleniyorum; o bir grup çeteye ricada bulunacağına, 'merak etmeyin HDP bürosunu kapatacağız' diyeceğine sen kaymakamlık tabelanı indir, daha iyidir. Senin kaymakamlık tabelan orada fazladır. HDP'nin bürosu değil, sen orada fazlasın. Senin haddine midir, bir partinin seçim bürosunun tabelasını indirmek? Asıl AKP bürosuna dönüşen senin kaymakamlık tabelanı indirmek lazım. Bunlar zulüm görmediler hayatlarında. Bir elleri balda, bir elleri yağda yaşadılar. Başbakanın seçim kürsüsü sizin paranızla alınıyor. Çalınarak, hırsızlıkla, zorbalıkla yapılıyor. Cumhurbaşkanı'nın mitinginde sizlerin ödediği vergiler var. Biz helal etmiyoruz. Bizden çaldığınız paraları asla helal etmiyoruz. Haram olsun."
'URFA'DA RANTA SON VERECEĞİZ'
Urfa'nın sorunlarına değinen Demirtaş, Urfa'nın tek başına bütün Ortadoğu'yu besleyecek durumda olduğunu söyledi. Bir hafta sonra çok sayıda Urfalı'nın kamyon kasalarında mevsimlik işçilik için yollara çıkacağını belirten Demirtaş, "Ortadoğu'yu besleyecek bu topraklarda yoksul çiftçi olur mu? Yoksul olur demek, devletin ve hükümetin utancı demektir. Bunu değiştirmek için 7 Haziran'da sandık kurulacak. Bu topraklarda ranta son verecek gücümüz var. Senin traktörüne verdiğin mazot 4 TL, lüks yatlara ise bu mazot 1 TL satılıyor. Lüks yatlara verdiğini neden çiftçiye vermiyorsun? Çiftçi, gübresini ve mazotunu karşılayamıyor" diyerek, hırsızlık yapanların ve yalan söyleyenlerin bu sorunları çözemeyeceğini söyledi.
Türk Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın 'Lüks yaşamdaki israfı engelleyemedik' sözlerine de atıfta bulunan Demirtaş, "Kırk yılda bir doğru söyleyen bir hükümet yetkilisi var. Esnafın ne çektiği umurlarında değil. Sarayın penceresinde çiftçinin dramı görülmüyor. O pencereden halka baktıklarında karınca gibi görüyorlar. O yüzden perişansınız. Bunu değiştireceğiz. HDP sizin gücünüz ve desteğinizle emekçiden, yoksuldan yana bir vergi adaleti koyacak ve sorunlarınıza çözüm olacaktır" dedi.
HDP PROJELERİNİ ANLATTI
Gençlere, emeklilere ve engellilere ilişkin HDP'nin projelerini de anlatan Demirtaş, "Ülkemizde 12 milyon engelli var. Onlar bize emanet. Bütün ihtiyaçlarını karşılayacağız. Urfalı kadın kadar çeken yoktur. Tarlada, bahçede, evde çalışırsınız. Ev çalışanı işsiz sayılıyor. Ev çalışanı kadın işçidir. Biz de onun sigortasını ödeyeceğiz. Evde çalışıyorsa bir geliri olacak" diye konuştu.
'EZİLENLERİN MERHEMİYİZ'
Demirtaş, sözlerini şöyle bitirdi:
"Çalışmanızla baraj tarumar olacak. Barajı Kenan Evren'in arkasından göndereceğiz. AKP'ye de tuğlalarını göndereceğiz. HDP Türkiye için büyük bir nimettir. Toplumsal bir barışa büyük bir katkıdır. Ezilenler için, içi yananlar için bir merhemdir HDP. Bunu akılları almıyor.
O kendini Başbakan zanneden, kime oy isteyip istemediği belli değil. Daha bir tane mitingde, 'Oy istiyorum Başkanlığı getireceğim' diyemiyor. Oy verin Başkanlık getireceğim demek, kendini inkar etmektir. Savunamıyorsun, çık açıkça bizim gibi söyle, 'Seni başkan yaptırmayacağız' de. HDP arkandadır. Korkmana gerek yok, korkunun ecele faydası yok. Sen Başbakan o başkanlığı göremeyecek. Çok şükür bu ülkede HDP var. 8 Haziran sabahında nefes alan bir Türkiye ile uyanmak için tek bir oy bile heba edilmelidir. Sandıklarda tedbirlerinizi alın, her yerde hırsız var. İnşallah başaracağız. Allah mazlumların yanındadır. Urfa tarih yazacaktır. Bu fotoğraf bunu gösteriyor." / Firatnews
Güncelleme Tarihi: 17 Mayıs 2015, 12:55