Sima: 'Asıl tehlikeli olan CHP zihniyetidir'

PAJK Jineoloji Komite Üyesi Zozan Sîma, Gazi katliamına ilişkin, “Olaylar Doğu Kıraathanesi’nin taranması ve bir Alevi dedesi olan Halil Kaya’nın katledilmesi ile başladı. Ne taranan kıraathane ne de öldürülen Halil Kaya tesadüf seçilmiştir” dedi.

Sima: 'Asıl tehlikeli olan CHP zihniyetidir'

PAJK Jineoloji Komite Üyesi Zozan Sîma, Gazi katliamına ilişkin, “Olaylar Doğu Kıraathanesi’nin taranması ve bir Alevi dedesi olan Halil Kaya’nın katledilmesi ile başladı. Ne taranan kıraathane ne de öldürülen Halil Kaya tesadüf seçilmiştir” dedi.

Gazi Katliamı’nın yıldönümünde PAJK Jineoloji Komite Üyesi Zozan Sîma katliamda yaşananlara ve katliamın amaçlarına ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı. Alevilerin siyasi gücünün şimdiye kadar CHP’nin ipoteğinde olduğunu söyleyen Sîma, “Aleviler gerçekten büyük bir tehlikeyle yüz yüzeler. Tehlikenin bir yanı AKP iken bir yanı da CHP’dir” dedi.

12 Mart 1995 tarihinde İstanbul’un Gazi Mahallesi’nde yaşanan katliamda 17 kişi yaşamını yitirdi. Olay kimliği hala belirlenmeyen kişilerin Alevi kahvehanesini taraması sonucu bir Alevi dedesinin yaşamını yitirmesiyle başladı. Olayın ikinci günü cenazelerin kaldırılmasına saldıran polisin açtığı ateş sonucu da onlarca kişi öldü. Bunun üzerine İstanbul’da başka birçok semte yayılan olaylar günlerce devam etti. 17 kişinin yaşamını yitirdiği, çok sayıda kişi de yaralandı. Olaylara ilişkin yapılan soruşturmalarda hala kesin bir sonuç bulunmazken, olayların gerçek failleri hala bulunmuş değil. Gazi mahallesinde yaşanan katliamın nedenlerine ve Aleviler üzerinde oynanan politikalara ilişkin sorularımıza PAJK Jineoloji Komite Üyesi Zozan Sîma cevap verdi.

Gazi Mahallesi’nin seçilmesinin nedeni neydi ve ne gibi özellikleri vardı da seçildi?

Öncelikle Gazi Mahallesi olaylarında yaşamını yitirinleri saygıyla anıyorum. Alevi katliamları tabi ki Gazi Mahallesi olaylarından çok daha öncesine gidiyor. Koçgiri’de Alevilere yönelik daha 12 Eylül süreci başlamadan ekonomik politikalarla boşaltılmasına dair devletin geleneksel bir politikası vardı. Gazi yoğunlukta Koçgirililerin ve Dersimlilerin bulunduğu bir mahalledir. Kürt Alevilerinin, sol ve Kürdistan özgürlük hareketine sempati duyan bir kitlenin yoğunlaştığı alandı. İstanbul’un çeşitli yerlerinde ezilmenin yarattığı duyguyla bu tip yerlerde bir toplanma oluyor. O kültürü, devrimci geleneği ve komünaliteyi yaşatmak istemeninde bir aracıdır aynı zamanda. Gazi mahallesinin böyle bir özelliği vardı. Politik alanda mücadele eden bir halk toplanıyor. Birçok alanda bu yönelimler var ama Gazi’de devrimci potansiyel anlamında güçlü bir dinamik vardı. Türkiye sol hareketlerinin ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin yoğunlukta bulunduğu bir alandı. 90’lı yıllarla birlikte bu potansiyelin aktifleşmesi ve Kürt özgürlük hareketine yaklaşması, oranın seçilmesinde belirleyici bir rol oynamıştır.

Gazi olayları nasıl başladı ve neler yaşandı?

Büyük oranda bu tip olaylar provokatif bir olayla başlatılıyor. Önderliğimiz bunu Türkiye’deki gladio örgütlenmesi olarak tanımlıyor. Olaylar Doğu Kıraathanesi’nin taranması ve bir Alevi dedesi olan Halil Kaya’nın katledilmesi ile başladı. Ne taranan kıraathane ne de öldürülen Halil Kaya tesadüf seçilmiştir. Olay sırasında orada değildim, ama çok yakında takip ediyordum. Sadece bir değil bir kaç kahvehane tarandı, katiller ellerini kollarını sallarcasına polisin gözü önünde kaçtılar ve saatlerce hiçbir müdahale olmadı. Zaten halk bu müdahalesizliğe tepki duydu ve sonrasında karakola doğru yürüdü. İkinci kişi de orada polis kurşunuyla katledildi. Ertesi gün ise onların cenazesini kaldırmaya çalışırken sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi ve askerin müdahale etmesi ile 12 kişi daha katledildi. Ümraniye’de Alevilerin ve devrimci hareketlerin yoğunlukta olduğu bir alandı ve olaylar burayada sıçrayınca burada da beş kişi katledildi. Gazi’de katledilenlerin hepside asker ve polis kurşunuyla katledildi. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Polis ve asker günlerce Gazi mahallesini abluka altına aldı. Gazi’de on yedi kişi öldürüldü ve bunların on altısı polis kurşunuyla katledildi. Halka vahşice saldırdılar. Bir kadın üç polis tarafından öldürülesiye dövülüp çöpe atılmıştı ve bu olay ekranlarada yansıdı. Daha sonrasında olaylarla ilgili yargılama beş yıl devam etti. Diğer davalarda olduğu gibi sürüncemede bırakıldı ve bütün polisler beraat etti. Sadece iki kişiye ceza verdiler, onlarında cezalarını ertelediler. Bunların hepside neyi gösteriyor bu katliam bir konseptin parçasıydı ve bir amaçla yapılmıştı. Aleviler açısından bu olayın faili de, nedeni de bellidir. Bu konuda çok fazla muğlaklığa bırakacak yer yoktur.

Katliamın esas olarak, Aleviliğin direnişçi yanını bastırmak ve sisteme entegre etmek amacı taşıdığını belirttiniz. Bu açıdan baktığımızda devlet ve iktidar yanlıları Alevilere karşı uyguladıkları bu politikada başarılı oldu mu?

Alevilik önemli bir direniş geleneğiyle hep direndi ama sürekli marjinalleştirmek istenen bir konumda bırakıldı. Katliamlarla amaçlananlar çok yönlüdür. Türkiye tarihindeki Alevi katliamlarının Alevi toplumunda yarattığı bir baskı var. Biz çocukluğumuzdan biliyoruz; evden çıkarken Alevi anne ve babalarının çocuklarına ilk söylediği “sakın her yerde Alevi olduğunu söyleme”dir. Bırakın o geleneği yaşatmayı, kültürüne göre örgütlenip Aleviyim demeye korkan bir psikoloji yaratıldı. Bugün bile insanlar belli bir düzeyde ifade ediyorlar ama o kadar rahat ifade edemiyorlar. Geçenlerde televizyonda birşey izledim, trajikomik ve çarpıcıdır; yaşlı bir adam diyorki “biz artık korkmadan Aleviyiz diyebiliyoruz.” Bunu bir gelişme olarak görüyor. Aleviler birçok harekette öncülük rolünü aldı ama Alevilik gizli kapaklı yaşanması gereken birşeymiş gibi bir psikolojiyi de yaşadı. Kültürü yaşatıldığında ve örgütlenmesi yapıldığında hep saldırılarla yüz yüze kalacakmış gibi bir algı yaratıldı. Bir de şu yanı var ve bunu günümüz açısından da tartışmayı çok önemli buluyorum. Alevilik sahte bir devlet politikasıyla; bir yandan katledilerek bir yandan da sürekli bir katliam tehdidi altında tutularak devlete yamandırılmaya çalışıldı. Alevilerin bu kadar CHP’ye destek vermesinin altında hep bu korku psikolojisi vardı. Oysa çok ilginçtir, bütün Alevi katliamlarının olduğu süreçte CHP ya iktidardadır ya da iktidar ortağıdır. İktidar olmayıpda muhalefette oldukları dönemde de bu tür katliamlara karşı sessiz kaldılar. Kötünün iyisi birine sığınalım gibi bir psikoloji, Alevi toplumunun var olan direniş geleneğinin güncelle buluşmasına engel olmaktadır. CHP, Alevilerin inançlarını ve kültürünü sömüren, Alevilerin haklarına sahip çıkmayan ve Aleviler üzerinde devlet politikalarının uygulayıcısı, ortağı ve sessiz kalanıydı.

Bugün Alevilerin kendilerini ifade edebilmesinde Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin nasıl bir etkisi oldu?

Alevi toplumunun kültürünün, dilinin korunmasında ve sürdürülmesinde PKK’nin rolü çok büyüktür. PKK’nin büyük komutanları ve öncü kadrolarının büyük bir çoğunluğu Alevi gençleridir. Heval Zilan’dan Heval Mazlum’a, heval Erdal’dan ilk kadın şehidimiz olan heval Besê Anuş’a kadar bu arkadaşların hepsi büyük direniş geleneklerinin bir yansıması olarak görülmelidir. Hala da binlerce Alevi genç PKK saflarında yer almaktadır. Biz bu mücadele içerisinde bu kültürün ve direniş geleneğinin bir devamcısı olarak PKK saflarındayız. Gazi katliamı olduğunda Hayri Kozakçıoğlu demişti “bu olayların içinde PKK ve Yunanların parmağı var.” Bu bile şunu gösteriyor; PKK o direnişin, o serhıldanın gelişmesinde ve orada mücadelenin sürdürülmesinde etkin rol oynuyordu. PKK, Gazi katliamına karşı mücadeleyi yükselterek cevap verdi. Ortadoğu’da yürüttüğümüz mücadele de bu değerleri savunmak adınadır. Alevi halkınında bunun farkında olması gerekir. Dolayısıyla Alevilerin örgütlü geleneği Kürt özgürlük mücadelesi içerisinde gerçek anlamına kavuşabilir. Önderliğimizde kendisini öyle tanımladı ve Hz. Ali’nin temsil ettiği geleneği sürdürdüğünü söyledi. PKK hem bölgenin direniş geleneğinin temsilcisidir hem de gelecek açısından bu kültürü yaşatacak olandır. Alevi halkı PKK mücadelesine doğru anlam vererek kendisini bunun içerisinde örgütlülüğe kavuşturması gerekir. Devlete ve Avrupa Birliği’ne endeksli yapılanmalarla değil, kendi kurumsallaşmalarıyla bu mücadele içerisinde kendisini ifade etmesi önümüzdeki süreçte saldırılara karşı kendi kendisini savunmanın tek yoludur. PKK’nin çıkışında olduğu gibi ve PKK mücadelesi içerisindeki öncü arkadaşların anısına cevap olabilmek Alevi toplumunun kendi mücadelesini nerede yürüteceğini doğru seçmesiyle bağlantılıdır.

HDP’nin ittifak ve birlik ile seçimlere hazırlandığı bu süreçte sizce Aleviler nasıl bir tutum ve siyasal yakalaşım sergilemelidir?

Alevilerin kendi ötgütlenmelerini HDP içerisinde ifade etmeleri Türkiye demokrasisi, kendi haklarına kavuşmaları ve bu danışıklı dövüş halindeki AKP ile CHP arasında yaşanan sıkışmadan kurtulmaları açısından çok önemlidir. CHP, Alevilerin siyasi gücünü şimdiye kadar ipotek altına aldı. Bu ipoteği kırmanın en iyi yolu Alevilerin en güçlü şekilde HDP çatısı altında kendi öz örgütlenmeleriyle temsilini bulabilmesidir. HDP içerisinde temsil edilmeyen bir Alevilik, ölümü gösterip sıtmaya razı edilen ve marjinalleştirilen Aleviliği aşamaz. Ortadoğu’da çatışan iki güç vardır; birincisi, içinde ulusarası güçlerin, AKP’nin ve dolaylı olarak CHP’nin yer aldığı bir iktidarcı gelenek var. Karşısında ise bir direniş geleneği var. Direniş geleneğinide Rojava’dan Şengal’e, Bakur dağlarından Rojhılat dağlarına kadar her alanda örgütlü Kürt hareketi temsil ediyor. Türkiyenin demokratikleşmesi anlamında da iki parti yarışacak. CHP ile AKP veya dört parti yarışmayacak. İki çizgidir. Dolayısıyla Alevilerin seçeceği çizgi bellidir. Tarihsel ve güncel olarak Aleviler her zaman haktan ve haklıdan yana olmak durumundadır. Alevilerin yer alması gereken parti kesinlikle HDP’dir. Ne kadar güçlü bir katılım olursa, Alevi rengi ne kadar kendini HDP içerisinde etkili ifade ederse bu Alevilik açısında hem bir öz savunmayı ifade edecek hem de Türkiye’nin demokratikleşmesi ve HDP projesinin, gerçekten bir iktidar alternatifi olarak ortaya çıkmasında büyük bir rol oynayacaktır. Alevilerin, birliği sağlamaktan ziyade marjinal politikalarla hiçbir zaman bir güç olamayacak bazı sol hareketlere de tavır koyabilmesi gerekiyor. Alevilerin bu konuda yapacağı tercih Türkiye siyasetini çok etkileyecek bir konumdadır ve bunun bilinciyle ve tarihsel misyonuyla hareket edilirse hem Aleviler adına hem de Türkiye’nin demokratikleşmesi adına önemli kazanımların gerçekleşeceğine inanıyorum.  / Firatnews

Güncelleme Tarihi: 12 Mart 2015, 20:03
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER