‘Kürt Doktorlar Derneği’nin Kürdistan’a gönderdiği doktorlar, önceki gün Stockholm’de düzenledikleri bir konferansta Şengal’de yaşananaları ve çalışmalarını çektikleri filmler ve fotoğrafları göstererek katılımcılarla paylaştılar.
Konferasın moderatörü Avrupa Konseyi eski İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, yaptığı açılış konuşmasında Irak ve Suriye’de bugüne kadar görülen en ciddi kriz ve felaketlerin yaşandığını ama aynı zamanda aralarında İsveç’in de bulunduğu ülkelerin bölgeye insancıl yardım ulaştırma çabalarını önemsediğini belirtti.
KOBANÊ’YE İHTİYAÇ DUYDUĞU YARDIMLAR YAPILMIYOR
Suriye’de Kürt Halkının bir soykırım ve katliam tehditi ile karşı karşıya bulunduğuna dikkat çeken Hammarberg, “Bu gerçekliğe kimse gözlerini yummamalı. Ben İsveç Hükümeti’nin durumu ciddiye alacağını umuyorum. Sorun sadece Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumlara ekonomik yardımlar yapmakla çözülemez. Acil olarak etkili tedbirler alınması gerekiyor. En büyük engellerden biri de bürokrasidir. Ağır askeri kuşatma altında bulunan Kobanê’ye ihtiyaç duyduğu yardımlar yapılmıyor” şeklinde konuştu.
İsveç’den giden Kürt doktorların kurdukları özel kiliniğin şefliği görevini yürüten Doktor Lokman Atroshi, kendilerinin bölgeye ulaşan ilk yardım ekibi olduğunu ve bölgeye gittiklerinde diğer ülkelerden henüz hiç bir yardım kurumunun bölgeye ulaşmadığını söyledi.
DAİŞ çetelerinden katliamlarından kurtulmak için Şengal Dağı’na sığınan 5 çocuklu bir ailenin çocuklarının hepsini taşıyamadıkları için engelli olan küçük çocuklarını bırakmak zorunda kaldığını, çocuğun kendilerine getirildiğinde 45 derecede güneş altında kaldığı için görme yeteneğini yitirdiğini teşhis ettiklerini belirterek, “Düşünün, bir anne ve baba çocuklarının hangilerinin hayatta kalıp kalmayacağına karar vermek zorunda kalıyor. Bu çok acı bir durum. Kampta ona Rojhalat adını verdiler. Onu bir hastaneye nakledip tedavi imkanımız olmadığı için iki gün sonra öldü” şeklinde konuştu.
GÜNEY KÜRDİSTAN’A YOĞUN İLTİCACI AKIMI
El Kaide bağlantılı çetelerin saldırılarından sonra Güney Kürdistan’a büyük bir ilticacı akını olduğunu söyleyen Atroshi, 2012-2014 yılları arasında Rojava’dan 500 bin kişinin, DAİŞ’ın Musul’a saldırısından sonra 10 Haziran’da 160 bin kişinin, daha sonra Şengal ve Musul’dan yüz binlerce kişinin en son olarak da bundan bir kaç gün önce 5 bin Kürdün Kobanê’den Güney Kürdistan’a geldiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler yetkililerin kendilerine Türkiye’ye sığınan Kobanêlilerin Türkiye’de kalmak istemediklerini ve Güney Kürdistan’a geçmek istedikleri bilgisini verdiklerini ve önümüzdeki günlerde çok sayıda Kobanêlinin Güney Kürdistan’a gelmesinin beklendiğini dile getirdi.
İLTİCACILAR KÖTÜ VE SAĞLIKSIZ KOŞULLARDA YAŞIYOR
Güney Kürdistan’daki ilticacı sayısının 1,5 milyon civarında olduğunu, bunlardan % 60’na tekabül eden 800 bin kişinin Duhok’ta, çok sayıda ilticacının da Süleymaniye’deki kamplarda bulunduklarını söyledi.
Normal yaşam süren insanların bir anda evsiz kaldıklarını ve kamplarda yaşamak zorunda kaldıklarını belirten Atroshi, kamplardaki yaşam koşullarını “hava sıcaklığı 45 dereceydi. İçme suyu yoktu. Tuvalet yoktu. Günde sadece bir kez kendilerine yemek veriliyordu” diyerek özetledi.
800 bin ilticacının bulunduğu Dohuk’un valisiyle görüştüklerini ve kendisine ilticacıları barındırmak için bir plan ve programları olup olmadığı sorusunu yönelttiklerinde valinin kendilerine Irak’taki merkezi hükümet yıl başından bu yana kendilerine para yollamadığını için bir plan hazırlayamadıkları cevabını verdiğini aktardı.
Yerel kurumlardan yardım alma olanağı olmadığını anladıktan sonra İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ile görüştüklerini ve Bildt’in kendilerine 800 çadır gönderme sözünü verdiğini , ancak çadırların Irak Hükümeti’nin tutumundan dolayı bir kaç güç gecikmeli geldiğini söyledi.
SAĞLIK HİZMETLERİ ÇOK YETERSİZ
İlticacıların yiyecek ve ilaç temin edebilmek için İsveç’te bir bağış kampanyası başlattıklarını, bu arada günde bir kez yemek yiyebilen ‘Bacide Kendala Kamplarında bulunan 20 bin ilticacının gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yöre halkının yardımıyla bir fırın inşa ettiklerini söyledi.
9 doktor ve 2 sosyonomdan oluşan gruplarının 800 bin ilticacının bulunduğu Duhok’da sadece 20 bin kişinin bulunduğu Bacide Kendala Kamplarında kalan ilticacılara hizmet verebildiğine dikkat çekti. İlticacılara yapılan yardımların Irak Hükümeti’nin onayı ve Bağdat üzerinden gelmesinin geçikmelere ve sorunlara yol açtığını dile getirdi.
Doktor Leila Amin, 13 Ağustos’ta Dohuk’a gittiklerinde bölgede hiç bir yardım kuruluşunun olmadığını ve Kürtçe bildikleri için ilticacılarla daha rahat iletişim kurduklarını söyledi.
Musul Barajı’nın yakınlarında Xanike’de bulunan iki ilticacı kampı DAİŞ çetelerine yakın olduğu için oraya hiç bir yardım kuruluşunun gitmeye cesaret edemediğini, bu nedenle kampı sık sık ziyaret etmek zorunda kaldıklarını dile getirdi.
En yakın sağlık ocağının kamplara en az iki kilometre uzaklıkta olduğunu, daha önce 20 bin kişiye veren sağlık görevlilerinin her iki kampta bulunan toplam 50 bin kişiye daha hizmet vermek zorunda kaldıklarını ve bu nedenle de görevlerini tam anlamda yerine getiremediklerini söyledi.
SAĞLIK GÖREVLİLERİNİN DE PSİKOLOJİLERİ BOZULUYOR
İlticacıların başlarından geçen korkunç trajedileri duyan sağlık görevlerinin psikojilerinin bozulduğunu ve kendini iyi hissetmediklerini söyleyen Amin, kampta kalan ilticacıların yaşam koşullarını da şu cümlelerle dile getirdi.
“Kampa geldikten bir kaç gün sonra Hanike’deki ilticacıların içinde buluduğu manzara şöyleydi. Her çadırda sadece bir tek yatak vardı.. Onu da çadırdaki en yaşlı kişiler kullanıyordu. 45-46 derece sıcaklıkta çocuklarda su eksikliği vardı. Dağıtılan içme suyu çok kısa sürede ısınıyor ve onu içen çocuklar kusuyordu. Çocuklarda yara berelerin yol açtığı iltihaplar vardı, çiçek hastalığı yaygındı.”
Böylesi durumda bulunan çocukları sıradan doktorların değil ihtisas yapmış ve deneyimli doktorların tedavi etmesi gerektiğine, bir yanlış tedavi halinde çocukların daha da kötüleşebileceğine dikkat çekti.
DAİŞ ÇETELERİNDEN KORKAN ÇOCUKLAR GECELERİ UYUYAMIYOR
Kamptan silah seslerinin duyulduğunu ve bu sesleri duyan çocukların DAİŞ çetelerinin saldırabilecekleri korkusuyla geceleri uyuyamadıklarını söyleyen Amin, DAİŞ çetelerinin ilticacıları korkutmak için bazen kampların çevresine el bombaları attklarını da dile getirdi.
‘Kürt Doktorlar Derneği’ yöneticileri yürüttükleri bağış kampanyası hakkında da ayrıntılı bilgiler verdiler. Beklediklerinin üzerinde 620 bin kron bağış topladıklarını, pek çok dernek ve kurumun kendilerine ilaç ve sağlık malzemeleri yardımında bulunduğunu, Güney Kürdistan’daki ilticacılara 4,5 ton sağlık malzemesi ve ilaç naklettiklerini söylediler.
İlticacılara sağlık hizmeti vermek için görevlendirdikleri 9 doktor ve 2 sosyonomun gidiş geliş ücretlerini ve Güney Kürdistan’daki tüm giderlerini kendi ceplerinden karşıladıklarına da dikkat çektiler.
KOBANÊ İÇİN BAĞIŞ KAMPANYASI
Doktorlar, DAİŞ çetelerinin Kobanê’ye yönelik saldırılarını artırdıkları 15 Eylül’den sonra Kobanê halkıyla dayanışmak amacıyla bir kampanya başlattılarını, 100 bin kron bağış topladıklarını ve 2 doktoru ilticacılara sağlık hizmeti vermeleri için Kuzey Kürdistan’a gönderdiklerini söylediler.
25 Ekim akşamı Kobanê halkıyla dayanışmak amacıyla Stockholm’de bir gala yapacaklarını söyleyen doktorlar, tüm Kürdistanlılar ve insan hakları savunucularına Kobanê için başlattıkları kampanyaya katılmaları çağrısında bulundular.
Güncelleme Tarihi: 18 Ekim 2014, 11:48