Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
‘Erdoğan Davutoğlu’na güvenmiyor’
“Sayın Demirtaş, topu sadece devlete atıyor. Devlet tüzel kişiliktir, sorumlu olan hükümettir. IŞİD militanlarını görüyorsunuz, “aman dokunmayın” diyorsunuz. Diyen kim? Kamu görevlisi… Adalet Bakanı bu olayları bilmiyor muydu? Tamamını biliyorlardı. Musul’da IŞİD’e hangi ödüller verildi, hala belli değil.
“Siyasi sorumlu kim? Erdoğan bunu düşünemli. Erdoğan şu anda Sayın Davutoğlu’na güvenmiyor. Niçin? Davutoğlu bana dedi ki, “Önce soruşturma yapacağız, ondan sonra karar vereceğiz” dedi. Bakana bağlı müffettiş, bakanı nasıl sorgulayacak. Olur mu böyle bir şey? DDK’yi harekete geçirdiler, güzel bir şey.
‘Ortada sorumlu yok’
“O bakanların istifa etmesi gerekiyor. DDK güvenlik zaafı var diyecek, dememesi mümkün değil. Ankara’nın göbeğinde bu bomba patladı. Kim istifa edecek? Başbakan mı, içişleri bakanı mı? Adalet Bakanı gülüyor. İnsanlar hayatını kaybetmiş, insanda biraz vicdan olur. Sana soruyorlar, pişkin pişkin gülüyor.
“O çocukların tamamı bizim çocuklarımız. Onlar bu yürüyüş için sizden izin istemişler. “Yürüyün” demişsiniz, “Sizin can ve mal güvenliğinizi sağlayacaksınız” demişsiniz. İnsanlar öldürülmüş, ortada sorumlu yok.
‘Davutoğlu çok zor durumda kalır’
“Sayın Başbakan, “Siz geleceğiniz için Emniyet İstihbarat Daire Başkanı’yla, MİT Müsteşarı’nın içeride olduğunu, dilersem görüşmeye katılabileceklerini söyledi. Ben gerek olmadığını söyledim. Bir süre sonra çağırdı, MİT Müsteşarı’nı çağırdı, bir kişi MiT Müsteşarı’nın toplantıda olduğunu, geleceğini söyledi. Yani MİT Müsteşarı, bu olayda yoktu.
“İçeride konuşulanları dışarıda anlatsam Davutoğlu çok zor durumda kalır. Aramızda kalacak hiçbir konuyu dışarıya taşımadım. Sayın Davutoğlu, içeride konuşulanları, IŞİD bağlantılarını anlatabilir” derse, tamamını anlatabilirim. Kim zor durumda kalacak, o zaman çok daha net çıkar ortaya.
“Bana anlattıklarından, benim sorduklarımdan bir kısmını özellikle anlattım. Örneğin, kendisine sordum, “Suruç katliamında kimi teslim ettiniz yargıya?” dedim. “Onu düzelttim” dedi.
Cumhurbaşkanı’yla görüşme
“Eğer şu olsaydı, olaydan hemen sonra dört siyasi partinin lideri davet edilseydi, “Ya ben gitmem” gibi bir düşünceye kapılmamız doğru olmazdı. Cumhuriyet tarihinin en büyük terörü olmuş, başka hesaplarla farklı tutumlar almak olmaz.
“Sorumlu olan Sayın Davutoğlu’dur. Yetkili olan da odur. MİT Müsteşarlığı da ona bağlıdır, Emniyet İstihbarat da ona bağlıdır. Gerçek anlamda bizi bilgilendirecek kişi Davutoğlu’dur. Bir eksiği vardır, Sayın Demirtaş davet edilmemiştir.
“Davutoğlu’na “Sayın Demirtaş, genç birisi, acıyı belki çok daha derinden hissetmiş olabilir ama siz Başbakan’sınız, sorumlu olan, yetkili olan sizsiniz dedim. Bunu yaptığınız zaman gerçek anlamda bir Başbakan olabilirsiniz” dedim.
‘Davutoğlu asla rahat edemez’
“Parlamentoda bu konunun araştırılmasını istedik. Nedeni de çok açıktı. Bir canlı bomba olayı vardı, kişi üç aşağı beş yukarı belliydi. Elini kolunu sallayarak geldiler. Hiçbir önlemin alınmadığını çok iyi biliyorum. Sayın Davutoğlu bana bunu da söyledi. İsterse bunu da söylerim. Davutoğlu asla rahat edemez.
“Bunlar burada kalsın dediği için ben de burada tutuyorum. O önergenin gereği yapılsaydı, emniyet istihbarat, MİT davet edilecekti. “Hangi gerekçelerle bu önlemleri almadınız?” diye sorulacaktı.
Demirtaş’a suikast iddiaları
“Bir siyasi parti liderine suikast iddiası ciddi bir iddiadır. Kendisine bu bilginin Kobani üzerinden ulaştığını aktardı.”
Güncelleme Tarihi: 18 Ekim 2015, 16:44