27 Kasım 1978’de Lice’nin Fis Köyü’nde kurulan PKK’nin 36’ıncı kuruluş yıldönümü Medya Savunma Alanları’nda gerçekleşen bir askeri tören ile kutlandı. Törene PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, HPG Kuzey Sevk-İdare Komutanlığı Üyeleri Hemrîn Dêrsim, Doğan Didêrî, Şerîf Guyî ve YJA Star Komuta Konseyi Üyesi Raperîn Gabar’ın yanı sıra çok sayıda gerilla da katıldı. Karayılan törende bir konuşma yaptı. Tören ardından gerillalarla yaptığı toplantıda ise Kürdistan’daki güncel, siyasal ve askeri durumu değerlendirdi.
Karayılan, PKK’nin Kürtler ve Ortadoğu halkları açısından önemine, Kuzey Kürdistan’da gelişen sürece ve AKP hükümetinin Kürt sorununa yaklaşımına ilişkin önemli vurgularda bulundu.
27 KASIM KÜRT HALKININ ULUSAL DİRENİŞ GÜNÜDÜR
PKK’nin kuruluşunun Kürdistan’da yeni bir dönemi başlattığını ifade eden Karayılan, sömürgeciliğe ve soykırıma karşı direniş sürecini başlatan PKK’nin, Kürt halkının tarihini yeniden yazdığını ve onu yok olmanın eşiğinden var ettiğini söyledi.
“Bu nedenle bugün, halkımız açısından kutsal bir gündür. Bizler Kürdistan Halk Savunma Güçleri olarak, başta bu kutsal günün yaratıcısı olan Önder Apo olmak üzere, tüm Kürdistan halkının, halkımızın dostlarının, şehit analarının, hareketimizin tüm çalışan, sempatizan, savaşçı ve kadro yapısının 36’ıncı parti yıldönümünü kutluyor, bu günü kutsal hale getiren kahraman şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz” diye devam eden Karayılan 27 Kasım’ın sadece bir partinin kuruluş günü olmadığını, aynı zamanda Kürt halkının yeniden var oluş günü olduğuna dikkat çekti.
27 Kasım’ın, Kürt halkının ulusal direnişine karar verildiği gün olduğunun altını çizen Karayılan şöyle devam etti: “PKK’nin kuruluşu temelinde devreye giren mücadele halkımızı var etmiş ve yok olmanın eşiğinden çıkarmıştır. Bu tarihi çıkış, Kürdistan’ın baş aşağı gidişini durdurmuştur. 27 Kasım kararlaşması, Kürdistan’da direnişçi ve kendine sahip çıkan bir halk yarattığı gibi, aynı zamanda Ortadoğu’da da devrimsel gelişmelere kapı aralamıştır. Özellikle de kadın özgürlüğüne dayalı demokratik ekolojik toplum paradigması, kapitalist moderniteye karşı yeni, devrimci-sosyalist bir alternatif yaşam tarzı geliştirmiş ve PKK özgür, eşit ve demokratik bir yaşamın nasıl gelişmesi gerektiğini mücadelesinde göstermiştir. Bu nedenle bugün Ortadoğu’da Kürt halkı ve özgürlük mücadelesi gericilik tarafından hedeflenmektedir. Ancak gelişen saldırılara karşı bugün Kobanê’de, Şengal’de, Rabia’da, Celawla’da ve daha birçok yerde Kürdistan halkının gelişen direnişi, devrime yürüyüşün yolunu açtığının işaretidir.”
PKK 37’İNCİ YILINDA HER DÖNEMDEKİNDEN DAHA GÜÇLÜ
PKK’nin 37’inci yılına her dönemdekinden daha güçlü girmekte olduğunu da söyleyen Karayılan, “Hiç kimse bu hakikati görmezden gelmemelidir. Son dönemde geliştirilen mücadele ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin yarattığı konjonktürel durum bu gerçekliği daha net gözler önüne sermektedir. Hiç şüphesiz bu hareketin militanları sürecin gerektirdiği çerçevede mücadele yürütürse, 37’inci PKK yılı büyük bir özgürlük ve zafere yürüyüş yılı olacaktır. Şimdiye kadar gösterilen direniş bu gerçekliği ispat etmiştir” dedi.
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN PRATİK ADIM ŞART
“Biz bu en güçlü dönemimizde Kuzey Kürdistan’da Kürt sorununun diyalog ve müzakere yöntemiyle çözülmesini arzu etmekteyiz. Türk devleti ve AKP hükümeti gerçekten demokratik bir çözümde samimiyse, o zaman çözümün ruhuna uygun pratik adımlar atmalıdır” diyen PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, gerek 3 yıl süren Oslo sürecinde, gerekse de son 2 yıldır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerde tartışılması gereken her şeyin tartışıldığını, konuşulması gereken her şeyin konuşulduğunu, artık sıranın bir an önce müzakerelerin başlaması ve pratik adımların atılmasına geldiğine dikkat çekti.
Pratik adımlar atılmadığı sürece AKP’ye herhangi bir güven beslemenin söz konusu olamayacağını da sözlerine ekleyen Karayılan “AKP, Kürtler için çok şey yaptığını belirtmektedir ancak bugüne kadar bir şey yapmadığı açık ortadadır. DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti bile ilk ve önemli bazı adımlar atmıştır. Ancak AKP hükümeti şimdiye kadar somut bir şey yapmamış, sadece konuşmuştur. Çözüme dönük olarak pratik hiçbir adım atmamıştır. Demagoji ve göz boyama taktiklerini sıkça uygulamakta ve de yeni bir üslup ile sanki sorunu çözmüş gibi göstermektedir. Kürtlerin varlığını kabul etmektedir, yetkilileri sıkça ‘Kürt kardeşlerimiz’ demektedir ama gerçekte herhangi bir adım atmamaktadır” diye konuştu.
MADEM KARDEŞİZ O ZAMAN NİYE KARDEŞLİK ADIMLARINI ATMIYORSUN?
“Bu ‘Kürt kardeşim’ safsatalarına kimse kulak asmamalıdır. Madem kardeşiz, o zaman niye dilimizi yasaklıyorsun? Niye anadilde eğitim hakkı vermiyorsun, niye halkımızın zengin öz kültürüyle yaşamasına müsaade etmiyorsun? Eğer gerçekten kardeşsek, o zaman AKP’li yetkililerin özde de buna denk adımlar atması gerekir. Ancak mevcut pratik, yalan, tehdit ve oyalama anlayışından öte gitmemektedir” diyen Karayılan, diyalog sürecinin gelip dayandığı aşamanın, müzakere aşması olduğunu, zamanın pratik adım atma zamanı olduğunu söyledi.
ARTIK MÜZAKERELER BAŞLAMALI
“30 Kasım günü heyetin Önder Apo’nun yanına gideceği duyuruldu” diyen Karayılan, yaşanan gerginlikten ve olaylardan sonra şu an yine bir diyalog ortamı oluştuğunu söyledi. Kürt halkının ve demokratik kamuoyunun beklentisinin, yeniden oyalama taktiklerine başvurulmaması, müzakerelerin başlaması ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çerçevesini sunduğu somut pratik adımların hızla atılması olduğunu da ifade etti.
SÜREÇ KARŞILIKLI İŞLEMELİ
“Türkiye başbakanı her alanda yaşamsallaşan bir çatışmasızlığın gerektiğini belirtiyor. Biz buna varız ama önce Türkiye her açıdan ateşkesin gerektirdiği gibi yaklaşmalı ki biz de bunu yürütebilelim” diye devam eden Karayılan, karakol yapımı ve askeri amaçlı yol ile baraj yapımlarının durdurulmadan, Kürt gençlerinin sokaklarda katledilmesine son verilmeden ve Kürt siyasetçilerin tutuklanmasına bir son verilmeden tek taraflı bir şekilde seyretmelerini ve adım atmalarını beklemenin yanlış bir yaklaşım olacağını da söyledi.
“Eğer Davutoğlu sözlerinde samimiyse, o zaman kendisi de her açıdan ateşkesi yaşamsallaştırmalıdır” diyen Karayılan şöyle devam etti: “Devlet bunu yerine getirirse, bizim de yetine getirmemiz önünde hiçbir engel olmaz. Ama bir yandan savaş hazırlığı anlamına gelen yeni askeri üs inşaları ve baraj yapımları sürerken, diğer yandan da gençlerin canına kıyarsa ve siyasi soykırım operasyonlarıyla onlarca Kürt gencini tutuklarsa, o zaman tek taraflı olarak bu sürecin yürümeyeceğini de herkes bilmelidir.
Sürecin devamlılığı konusunda sadece bir tarafın adım atmasını isterseniz bu gerçekleşmez. Süreç karşılıklı adımlarla işlemelidir. Baraj ve karakolların yapımı devam ettikçe halkımızın tepkileri de sürecektir. Polisin sokaklardaki baskıları ve katliamları oldukça halkımızın da serhildanları olacaktır. Gözaltı ve tutuklamalar devam ettikçe halkımızın tepkileri de olacaktır. Bundan sonra eğer onlar tutuklamaları durdurmazlarsa, karşılığında biz de mecburen tutuklamalar yapmak durumunda kalırız. Eğer bu tür olayların yaşanması istenmiyorsa, o zaman bu türden, sürecin ruhuna aykırı davranışlardan bir an önce vazgeçmelidirler.”
Güncelleme Tarihi: 28 Kasım 2014, 17:15