Dava dosyasına sunulan, Kayaboğazı Jandarma Karakol Komutanlığı Uzman Jandarma Kıdemli Çavuş F.Ö. imzalı belgede ise bölgede yapılan operasyon sonucu 22 kişinin “ölü ele geçirildiği” ifade ediliyor. Jandarma belgesinde 22 kişinin öldürüldüğü kabul edilirken, cenazeleri 16 yıldır ailelerine ya da konuyla ilgili yetkililere teslim edilmiş değil.
Avukat Turan Ece bianet’e yaptığı açıklamada, jandarmanın insanları öldürerek zorla kaybettiğinin bu belgeyle de ortaya konduğunu ifade etti: “Güvenlik güçlerince öldürülenlerin cenazeleri yetkililere ve ailesine tespit etmediğinde zorla kaybetme gerçekleşmiş oluyor. Bilgi vermedikleri gibi bölgeye girilmesi de uzun yıllar yasaklanarak cenazelere ulaşılmasını engellediler.” Dosyada operasyona katılan askerlerin kimlik bilgileri var. Askerlerin ifadeleri “tanık” sıfatıyla alındı, kendileriyle ilgili bir işlem yapılmadı.
Türkiyelilere “Suriyeli” yazdılar
23 Eylül 2013 tarihli belgenin başlığı şöyle: “12 Ekim 1998 günü Van Çatak İlçe Jandarma Komutanlığı (J.K.lığı) sorumluluk sahasında İl J.K.lığı birliklerinde gerçekleştirilen operasyon esnasında ölü olarak ele geçirilen (22) BTÖ (bölücü terör örgütü) mensubu ile ele geçirilen silah ve mühimmata ait fotoğraflardır…”
Belgede sadece Abdurrahman Malgaz’ın açık adı yazıyor, onun dışındaki gerillaların kod isimleri ve bazılarının vatandaşı olduğu ülke yazıyor.
Ayrıca, öldürülenlerin çoğu da belgelerde “Suriye vatandaşı” olarak geçiyor. Avukat Ece, Suriyeli oldukları söylenen gerillaların bazılarının Türkiyeli olduğunu, belgelerde yazıların da gerçeği tümüyle yansıtmadığını belirtti.
Belgedeki isimler ve vatandaşı oldukları söylenen ülkeler de, PKK’nin açıkladığı isim listesiyle çelişiyor. Avukat Ece, bu iki belgenin çeliştiğinden hareketle gerçek isimlerin tespiti için bağımsız bir adli tıp kurumunca inceleme yapılması gerektiğini söyledi.
Adli Tıp raporu bekleniyor
Keşif sonrası bulgular üzerinden yazılması beklenen İstanbul Adli Tıp Kurumu raporu henüz mahkemeye ulaşmadı. Avukat Turan Ece duruşmada mahkemeden süre talep etti ve Adli Tıp’a tekrar müzekkere yazılmasını istedi.
“PKK kendi cenazelerinin yerini değiştirip başka bir mezara götürdüğünden keşif sırasında kafatasları ve büyük kemik parçaları bulunamadı. Çatak Sulh Hukuk Mahkemesi’ndeki dava tespit niteliğinde olduğu için mahkeme sadece mevcut kemikler üzerinden tespitte bulunabilir. Bu da müvekkillerimizin tüm kemiklerin teslim edilmesi ve kendilerine verilerek inançları doğrultusunda cenaze düzenlenmesi şeklindeki talebini karşılamıyor.”
“Olayın farklı bir adli mecraya taşınması gerektiğini düşünüyoruz. Toplu mezar sorunu, devletin Kürt sorunu konusundaki politikasının sonuçlarından biri. Dolayısıyla durumu, devletin en yüksek adli mercii olan Adalet Bakanlığına taşıyarak, burada çözüm bulunmasını talep ediyoruz. Aileler de etkin bir idari çözüm bulunması için bakanlığa başvuracaklar. Bu sebeple mahkemeden süre talep ettik. Mevcut hukuk mevzuatı, toplu mezar sorununu çözmek için yeterli değil. Hukuk mahkemesinde açılmasının da başka bir örneği yok. Son çare olduğu için bu dava hukuk mahkemesinde açıldı.”
Avukat Ece dün görülen son duruşmada altı sayfalık talep dilekçesini mahkeme sundu. Hakim Mustafa Erkam Aydoğan Ece’nin süre talebini kabul ederek bir sonraki duruşmanın tarihini 6 Mayıs olarak belirledi. / Bianet
Ne olmuştu? |
12 Ekim 1998'de Van Çatak'a bağlı Kayaboğazı köyü Görentaş yaylasında TSK ile PKK arasında çıkan çatışmada resmi kaynaklara göre 22, PKK'ye göre 27 gerilla yaşamını yitirdi. Gerillaların cenazeleri ailelerine teslim edilmedi. Temmuz 2011'de Çatak'ta toplu mezar bulunduğu haberini alan aileler, kendi çocuklarının da orada olabileceğini düşünerek İnsan Hakları Derneği Van Şubesi'ne başvurdu. Arduç ailesi İHD Van şubesine 4 Ekim 2011'de, diğer aileler de 11 Ağustos 2011'de İHD'ye gitti. İHD'li avukatlar Çatak Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak, "toplu mezarın kamu marifetiyle açılması, DNA testinin yapılması ve kendi yakınlarına ait olduğunu düşündükleri kemiklerin yakınlarına teslim edilmesini" istedi. Çatak Cumhuriyet Başsavcılığı 24 Ağustos 2011'de "kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına" ve "taleplerinin hukuk mahkemesi yetkisinde olduğuna" karar verdi. Erciş Ağır Ceza Mahkemesi de kararı onadı. Olay AİHM'e taşındı. Ailelerin başvurusunu değerlendiren AİHM, 20 Mart 2013'teki yazısında, "kovuşturmaya yer olmadığı" gerekçesiyle kapatılan dosyanın hukuk mahkemesine taşınıp taşınmadığını sordu. AİHM'in bu yazısı üzerine Avukat Ece, Çatak Sulh Mahkemesi'ne 26 Nisan 2013'te başvuru yaptı, dava açıldı, ilk duruşma 14 Mayıs 2014'te görüldü. 21 Ağustos 2014'te bölgede keşif yapıldı, bazı kemiklere ulaşıldı. Elde edilen bulgular Adli Tıp Kurumu'na gönderildi, yanıt bekleniyor. |