Cizre’de incelemelerde bulunan İHD heyeti hazırladığı raporda “yaşanan ölümler nedeniyle Cizre halkında gergin bir bekleyiş ve kaygı oluştuğu, yaşam hakkı ihlal edilenlerin çoğunun çocuk olması nedeni ile özellikle çocuklarının can güvenliğinin olmadığı ve her an herkesin yargısız bir şekilde infaz edilebileceği endişesi ve kaygısı taşıdıkları” belirtildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi ve İHD Diyarbakır Şubesi, Cizre’de yaşanan olaylarda 5’i çocuk 6 kişinin öldürülmesinin ardından ilçede yaptıkları incelemelerin ardından hazırladığı raporu kamuoyuna açıkladı.
İHD Diyarbakır Şubesi’nde yapılan basın toplantısına, İHD Genel Başkan Yardımcısı Av. Osman Sözen ve İHD Diyarbakır yöneticileri katıldı.
Cizre’de çocukların can güvenliği yok
Heyetin hazırladığı raporda şu tespitlere yer verildi:
* Cizre’de kazılan hendeklerin birçoğunun, 27 Aralık 2014 tarihinde meydana gelen ve birçok kişinin yaşamını yitirmesi ile sonuçlanan olaylar nedeni ile halkta oluşan tedirginlik nedeniyle ve kendilerini savunma güdüsüyle kazılmış hendekler olduğu,
* Yaşanan ölümler nedeniyle Cizre halkında gergin bir bekleyiş ve kaygı oluştuğu, yaşam hakkı ihlal edilenlerin çoğunun çocuk olması nedeni ile özellikle çocuklarının can güvenliğinin olmadığı ve her an herkesin yargısız bir şekilde infaz edilebileceği endişesi ve kaygısı taşıdıkları,
* İlçe’de olayların başladığı günden bu yana zırhlı araçların plaka takmadan plakasız bir şekilde ilçe merkezinde dolaştıkları, bu durumun asıl amacının gerçekleşen ölüm olaylarında delil karartmaya yönelik olduğu,
* Olayların hendeklerin kapatılacağının açıklanmasının ardından meydan geldiği, Cizre’de 90’lı yıllarda gerçekleştirilmiş olan yargısız infazlara benzer bir yöntemin farklı bir konsepte evirilerek devam ettirilmek istendiği, ancak halkın provokasyonlara karşı sağduyulu davrandığı,
* Cizre’de gerçekleştirilen infazların basına yansıdığı gibi HÜDA-PAR ile PKK arasındaki çatışmadan kaynaklanmadığı, güvenlik güçleri tarafından öldürme kastı ile ve hedef gözetilmek sureti ile infazların gerçekleştirilmiş olduğu tanık beyanları ile net ve açık bir şekilde ifade edilmiştir.
* Nihat Kazanhan’ın ölüm nedeninin, güvenlik güçlerinin silahından çıkan mermi nedeniyle gerçekleşmiş olduğu, heyetimizce dinlenen tanık beyanları ile doğrulanmıştır. Tepede bulunan Nihat Kazanhan’ın hedef alınmak sureti ile tepeyi gören cadde üzerinde bulunan güvenlik güçleri tarafından, tepeye göre daha alçakta bulunan cadde üzerinden aşağıdan tepeye doğru eğimli bir şekilde ateş edilmek sureti ile yaşam hakkının ihlal edilmiş olduğu,
* Cizre’de meydana gelen ölüm olaylarında etkili bir soruşturma yürütülmediği, delillerin toplanmadığı, olay yeri inceleme ekiplerinin olaydan birkaç gün sonra deliller tamamen ortadan kaybolduktan sonra inceleme yaptıkları tespit edilmiştir.
Sorular
Heyet, hazırladığı raporda İçişleri Bakanlığı’nın olaylarla ilgili soruşturma süreci başlatılacağına ilişkin ve ilçeye müfettişlerin gönderileceği konusunda ilk başta bazı sorulara cevap vermesi gerektiğini belirterek şu soruları sordu:
“İlçe merkezinde güvenlik güçlerine ait zırhlı araçlar, neden ilçe merkezinde plaka takmadan dolaşmaktadırlar?
Plakasız gezen araçlarla ilgili olarak herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
İlçede yaşanan ölüm olayları ile ilgili etkili bir soruşturma neden yürütülmemektedir?
Dosyalara neden gizlilik kararları konulmakta ve gerekçeleri neden paylaşılmamaktadır? Yaşam hakkına yönelik eylemler neden özellikle Cizre bölgesinde ve çocuklara karşı gerçekleştirilmektedir?
Öneriler
Heyet, hazırladığı raporda kanaat ve önerilerine de şu şekilde yer verdi:
* Heyetimiz Cizre’de gerçekleştirilen tüm ölüm olaylarının, HÜDA-PAR ile YDGH üyeleri arasındaki çatışmadan kaynaklanmadığı, Nihat Kazanhan ile ilgili yaptığımız tespitte, güvenlik güçleri tarafından keyfi, kasti, hedef gözetmek sureti ile gerçekleştirilen yargısız infaz olduğu,
* 90’lı yıllarda JİTEM eliyle gerçekleştirilen yargısız infazların çoğunun Cizre ilçesinde gerçekleşmesinin ve 2015 yılında yargısız infazların Cizre üzerinden devam ettirilmesinin bilinçli olarak yürütülen bir politikanın devamı niteliğinde olduğu,
* Hrant Dink soruşturmasının zanlısı olarak hakkında yakalama kararı çıkarılan Ercan Demir’in, Cizre Emniyet Müdürü olarak atanmasının ardından yargısız infaz olaylarında artış olduğu,
* Barış ve müzakerenin devam etmesi adına Kürdistan’da halkın duyarlı davranmasına rağmen, güvenlik güçleri tarafından barış ortamının sağlanmasına yönelik çabadan rahatsız olan grupların olduğu,
* Gerçekleştirilen yargısız infazlar nedeni ile Cizre de yaşayan vatandaşların can güvenliğinin kalmadığı,
* Hükümet tarafından dile getirilen paralel yapı uzantısı söyleminin etkili soruşturma yapmayı engelleyen, genel ve failleri koruyan bir söylem olduğu, paralel yapı veya Devlet içinde faaliyet gösteren herhangi bir yapının eylemi olduğunun kabulü halinde dahi devletin bunu araştırmak ve sorumluları yargı önüne çıkarıp cezalandırmakla yükümlü olduğu,
* Gerçekleştirilen yargısız infazların çözüm sürecinin tıkanmasına yönelik girişim ve çabalar olduğu,
* Adli mercilerce delillerin hukuka uygun bir şekilde toplanması, delilleri karartmaya yönelik girişimlerde bulunanlar hakkında gerekli yasal takibatın yapılması ve faillerin yargı önüne çıkarılıp cezalandırılması gerektiği,
* Devlet ile halk arasındaki tüm iletişimin koptuğu ve Cizre’de görev yapan Emniyet birimi çalışanlarının tamamı değişmediği sürece infazların devam etme tehlikesinin olduğu, halk ile kamu görevlileri arasında bozulan iletişimin sağlanması adına gerekli girişimlerde bulunulması gerektiği, kamu görevlileri tarafından bozulan düzenin tesisinin yeniden sağlanması gerektiği,
* Gerçekleştirilen infazlarla ilgili olarak tüm dosyalar bakımından gizlilik kararının olduğu gerekçesi ile avukatların delillere ulaşmasının engellendiği ve bunun da etkili soruşturma yürütülmesinin önünde en büyük engel oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
Cizre’de ne olmuştu?
Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDG-H) ile Hür Dava Partisi (Hüda-Par) üyeleri arasında 27 Aralık 2014 tarihinden çıkan olaylarda Hüda-Par yöneticilerinden olan 65 yaşındaki Abdullah Deniz ile 19 yaşındaki Yasin Özer ile Nur Mahallesi’ndeki evine gitmek isterken kurşunların hedefi olan 15 yaşındaki Barış Dalmış yaşamını yitirmiş ve 5 kişi yaralanmıştı.
3 Ocak’ta Cizre’de yaşanan olayları protesto etmek için Silopi’de eylem yapan gençlere polisin silahla müdahalesi sonucu ağır yaralanan 16 yaşındaki Musa Azma tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmişti.
Olaylar sırasından yaralanan Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi Hastaneleri’nde 7 gün yoğun bakımda tutulan 32 yaşındaki Zeki Alar 4 Ocak 2015 tarihinde yaşamını yitirmişti.
6 Ocak’ta hendeklerin kapatılmasından sonra Cudi Mahallesi’nin Ziraat Sokağı’na giren polis ateş açmış ve 14 yaşındaki Ümit Kurt, kalbine isabet eden tek kurşunla yaşamını yitirmişti.
7 Ocak’ta Ümit Kurt’un öldürülmesini protesto eden guruba müdahale eden polis, 12 yaşındaki Muhammed Soğat’ı gaz bombası ile yüzünden vurmuştu.
Cizre’de polisin açtığı ateş sonucu 12 yaşındaki Nihat Kazanhan adlı çocuk başından yaralanarak yaşamını yitirdi. / İMC
Güncelleme Tarihi: 21 Ocak 2015, 08:52