Eskişehir’de, Ali İsmail Korkmaz’ın Gezi Parkı protestoları sırasında dövülerek öldürülmesine ilişkin tazminat talebiyle açılan davada, İçişleri Bakanlığı tartışılacak bir savunma yaptı. Dava dosyasında, Korkmaz’ın sadece kaçarken ve dövülürken görüntüleri bulunduğu ve sanıklar tarafından bile taş attığı yönünde bir iddia ileri sürülmediği halde bakanlık, “Ali İsmail Korkmaz güvenlik güçlerine taş atmakta ve aktif olarak polise mukavemet göstermektedir” denildi. Bakanlık ayrıca Korkmaz’ın ölümünün “Kendi söz ve eylemlerinin etkisiyle gelişen ve kişisel kusurundan kaynaklandığını” savundu.
Delil bulunmadı
Korkmaz Ailesi’nin avukatlarının tazminat talebiyle Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nde açtığı davaya, İçişleri Bakanlığı adına Hukuk Müşavir Yardımcısı Adnan Türkdamar tarafından 19 Aralık’ta savunma dilekçesi gönderildi. Davada karar çıkmadan 1 ay önce mahkemeye gönderilen savunmada, “Somut olayda Ali İsmail Korkmaz’ın personelimizin idari bir eyleminden kaynaklı olarak hayatını kaybettiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak bir delil bulunmamaktadır. Bu husus ancak ceza yargılaması tamamlandığında kesinleşecektir” denildi. Savunmada, Korkmaz’ın dövülerek öldürülmesine ilişkin iddianamede yer alan “Ölümün kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve buna bağlı komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, kalp rahatsızlığı nedeniyle kullandığı ilaçların kafa travması sonucu oluşan beyin kanaması ile irtibatı bulunabileceği, yani kendisinden mevcut hastalık ile ölümünü hızlandırdı” ifadeleri hatırlatıldı. “Şahsın ölümünün polisin eylemine bağlı olarak gerçekleşip gerçekleşmediği hususu henüz net olarak ortaya konmuş değildir” iddiasında bulunuldu. Korkmaz’ın sadece kaçarken ve dövülürken görüntülerinin bulunduğu ve ‘taş attığı’ yönünde hiçbir iddia olmadığı halde, “Ali İsmail Korkmaz güvenlik güçlerine taş atmakta ve aktif olarak polise mukavemet göstermektedir” denildi. İdarenin bir kusurunun olmadığı savunularak davanın reddi istendi.
İdarenin tazmin sorumluluğu yok
Danıştay 10. Dairesi’nin 25 Nisan 2007 tarihli bir kararına da değinilen savunmada, “Bu durumda, ölen şahsın söz ve eylemlerinin etkisiyle gelişen ve kişisel kusurundan kaynaklanan ölüm olayında kişinin olaya katılımı, zarar ile idare arasındaki illiyet bağını kestiğinden olayda idarenin tazmin sorumluluğundan söz etmeye olanak bulunmadığı” belirtildi.
Savunmasız gencin canice öldürülmesi
Ailenin avukatı Özlem Şen Abay, sanıkların Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkûm edildiklerini hatırlattı. Ali İsmail Korkmaz’ın, iddia edildiği gibi polise taş atarken ve direnirken bir görüntüsünün olmadığını vurgulayan Abay, şunları söyledi: “Sanıkların da böyle bir iddiası yok. Sadece Ali İsmail’in öldürülme anı görüntüleri var. Bu görüntülerde de açık bir şekilde ellerinden kurtulmaya çalıştığı tespit edildi. Görüntüler, son derece savunmasız bir gencin canice öldürüldüğünü ispat ediyor. Bu ifade tümüyle dönemin Başbakanı’nın ‘Polis destan yazdı’ ve ‘Benim esnafım gerektiğinde Alperen’dir’ ifadesiyle aynı paralelliktedir. Eylemde idarenin açık hizmet kusuru bulunmaktadır. Adeta, ‘Barışçıl bir gösteriye katılan bir gence polisin bu muameleyi yapma hakkı vardır’ deniyor. Bu, hukuken de vicdanen de kabul edilebilir değildir.”
Yaralama suçundan ceza aldı
Korkmaz davasına bakan Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Ocak’ta verdiği kararda, sanık polis Mevlüt Saldoğan’a ‘yaralama suretiyle ölüme sebebiyet vermek’ suçundan 10 yıl 10 ay, polis Yalçın Akbulut’a 10 yıl, 3 sivil sanığa 6 yıl 8 ay, 1 sivil sanığa da 3 yıl 4 ay hapis cezası vermişti. / T24
Güncelleme Tarihi: 24 Ocak 2015, 23:58