Önder’in konuşmasının satır başları şöyle;
BARIŞ BİR BUÇUK SAATLİK MESAFEDEDİR: Hem bölge barışı, hem iç barış Türkiye’ye bir buçuk saatlik bir mesafededir. İmralı üzerinde yürütülen tecrit artık kabul edilemezliği bir yana, ülke ve bölgedeki çözüm zeminini tahrip etmeye dönük bir hal almıştır. Barışın güvencesi olabilecekken bizatihi savaşı kışkırtan bir tecrit anlayışıyla gidilecek hiçbir yer yoktur. Bütün bunları göz önüne aldığınızda İmralı’daki tecrit, vatana ihanetle eş anlamlıdır. Peki Sayın Öcalan’ın bugün yaşananlara yaklaşımı neydi? Ortak gelecek, ortak vatan diyordu. Herkesin kendisi olarak yaşayabileceği, kendisi olarak ifade zemini bulabileceği demokratik cumhuriyet diyordu. Sınırların olmadığı, sadece gevşek sınırların olduğu bir demokratik konfederalizm öneriyordu.
Bugün barış adına bölgeye ve ülkeye kim bir çift laf ederse, partisi ne olursa olsun, içinde savaş içermeyen, ‘kalkın gidelim şurayı fethedelim yakalım’ demeyen, ‘çözelim bu meseleyi’ diye başlayan her cümle Sayın Öcalan’ın mutlak geçmişte yaptığı belirlemelerden birisine yaslanmak zorundadır. Hal böyleyken artık mesele Sayın Öcalan’ın sağlığı, güvenliği olmaktan çıkmış, bu ülkenin geleceğine kast eden bir zemine dayanmıştır.
BULABİLDİKLERİ TEK YOL DÜŞMANLIK: İmralı, devletin ne görmezden geleceği, ne de üzerine gidebileceği bir zemin olamadı. Bu anlamda Sayın Öcalan’la bir yılı aşkın bir süredir kimse görüşemiyor. İmralı’ya konulduğu günden beri zaten hiçbir hukuk kuralına sığmayan, insan haklarını tahrip eden bir yaklaşımla mutlak bir tecrit içerisinde. Şu an bir çok insan, başta cezaevlerindeki tutsaklar olmak üzere Sayın Öcalan üzerindeki tecridin barışa tehdit olduğunu söyleyerek bir direniş başlatmışlardır. Hatırlayın, çözüm süreci böyle bir direnişin ardından başlamıştı. Her seferinde bu kadar enerji ve zaman kaybedene devlet adamı denmez, ahmak denir. İnsan deneyimlerinden ders alan bir canlıdır. Bugün devleti yönetenler muazzam bir varoluş savaşının içinde. Bulabildikleri tek yol da Kürt düşmanlığı, ama bu yolun da sonuna geldiler. HDP’yi kriminalize etmekle varılabilecek bir yol yok. Hangi kamuoyu araştırmasına bakarsanız bakın HDP’nin oyları bir santim gerilemiyor. Bu barışa, insanlığa, demokrasiye sadakatin bir göstergesidir.
Güncelleme Tarihi: 27 Ekim 2017, 10:49