Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na seslendi.
Erdoğan BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasının büyük bölümünü Suriye konusuna ayırdı.
Türkiye’nin Suriye karşısında yalnız bırakıldığını söyleyen Erdoğan, “Suriye’nin topraklarında gözümüz yok” dedi.
Erdoğan, BM’nin reforme edilmesi görüşünü de yineledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
15 Temmuz
“Türkiye olarak 15 Temmuz gecesi FETÖ’nün başlattığı hain darbe girişimine maruz kaldık. Tanklar insanları ezdi geçti, helikopterlerden insanların üzerine ateş açıldı. Bu darbe girişimi, milletimizin demokrasisine, milletine sahip çıkmasıyla bertaraf edildi. Milletimle gurur duyuyorum.
“Unutulmasın ki Türkiye’deki darbe girişimi aynı zamanda dünya demokrasisine de yapıldı. Milletimiz o gece darbe heveslilerine tarihi bir ders verirken demokrasiye inanan tüm halklar için de ilham kaynağı oldu. Bu yeni nesil terör örgütü sadece Türkiye’nin değil varlık gösterdiği 170 ülkenin tamamı için bir milli güvenlik tehdididir.
“Diğer bir deyişle bugün bu genel kurulda temsil edilen ülkelerin büyük bölümü bu yapılanmanın tehdidi altındadır. Bu örgüt Türkiye’nin ötesinde tüm dünyayı boyunduruğu altına almak gibi derin bir zihni sapkınlık içindedir. FETÖ ile bu aşamada mücadele etmezseniz yarın çok geç olabilir.
“Örgütün temel stratejisi eğitim, diyalog, hoşgörü, sivil toplum kuruluşu kisvesi altında devlet kurumlarına sızmak, toplumu etkilemek, ekonomik kaynaklara hakim olmaktır. Bu kürsüden tüm dostlarımıza kendi güvenlikleri için, ülkelerinin geleceği için Fetullahçı Terör Örgütü’ne karşı gerekli önlemleri süratle almaları çağrısında bulunuyorum.
Sığınmacı krizi
“Suriye’deki insani kriz 6. yılına girdi. Vatanlarını terk etmek zorunda kalan Suriyelileri evimizde misafir ediyoruz. Bu insanlara karşı insani ve vicdani görevimizi yapacağız. Dünya ve Batı almayabilir ama biz alacağız. Çünkü biz insanız.
“Suriye halkı zalim, katil ve terörist bir yönetimin ve terör örgütlerinin acımasız eylemleri karşısında tükeniyor. Uluslararası toplum, Suriye’deki insani değerler sınavında sınıfta kaldı.
AB’ye eleştiri
“Türkiye mülteciler için şu ana kadar toplam 25 milyar dolar harcadı. Peki, dünyadan bize ne geldi? Şu anda çatısı altında bulunduğumuz BM’den bize gelen destek 525 milyon dolardır. Başka? Başka herhangi bir şey yok. Peki, AB’den gelen bir şey var mı? Ne yazık ki AB de verdiği sözleri tutamamıştır.
“UNICEF’e sadece gönderdikleri 178 milyon dolardır, o kadar. Fakat Türkiye’ye gelen herhangi bir yardım bu konuda söz konusu değildir. Biz meselenin başından beri bu olayın tüm insanlığın ortak meselesi olduğu inancıyla bölgesel ve küresel aktörlerle iletişim ve iş birliği içinde hareket etmeye özen gösterdik. Komşumuz ve akrabamız Suriyelilerin yaşadığı bu kıyamete sessiz kalamazdık, kalmadık.
“Bu insanlara desteğimize devam edeceğiz. Başta AB olmak üzere bize katkı sözleri verenler sözlerini yerine getirmedi. Aynı şekilde BM’den de bekliyoruz. Uluslararası toplumun katkısı sadece 525 milyon dolarda kalmamalı. Tüm Avrupalı dostlarıma sesleniyorum; dikenli tel örgülerin yüksek duvarların arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır.
“Fırat Kalkanı”
“Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasına en fazla önem veren ülke Türkiye’dir. Bizim Suriye’nin topraklarında asla gözümüz yoktur. Bütün mesele Suriye, Suriyelilerindir. Suriye topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir.
“Suriye muhalefetine verdiğimiz destekle başlayan Fırat Kalkanı Harekatı umutsuzluğun hakim olduğu bir bölgede istikrarın, huzurun ve dengenin yeni tesisi için kritik bir öneme sahiptir.
PYD’yi hedef alan sözler
“PKK, PYD terör örgütünün önceliğinin DAEŞ ile mücadele etmek olmadığı bu operasyonla birlikte açıkça ortaya çıktı. Operasyon, Suriye’deki ılımlı muhalif unsurların özgüvenlerinin yerine gelmesini de sağlamış oldu. Hatta bu gelişme Musul’u DAEŞ teröründen kurtarmak isteyen Irak’taki yerel güçleri de cesaretlendirdi.
Sona eren ateşkes
“Hayata geçirilmesi için yoğun çaba sarf ettiğimiz ateşkes maalesef işler hale gelmedi. İşte görüldüğü gibi ateşkes ortadan kalktı ve dün de BM konvoyuna bir saldırı rejim tarafından yapıldı. Bunun neticesinde bir kişi öldü ve yaralılar, vesaire.
“Suriye rejimi, BM gözetimindeki yardımların acil insani yardıma ihtiyacı olan Halep halkına ulaştırılmasına izin vermiyor. Hatta yardım konvoylarına saldırıyor. Rejimin insanları açlığa mahkum ederek ‘Ya teslim ol ya öl’ politikasına BM ve Güvenlik Konseyi daha ne kadar müsamaha gösterecek.
“Musul operasyonu da bölge halkının hassasiyetleri gözetilerek yürütülmelidir. Aksi takdirde yeni insani kriz kaçınılmazdır.
İsrail’e çağrı
“Gazze’ye insani yardım ulaştırılması faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Filistin halkına iki devletli çözüm temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan her bir Filistinli için bir huzur kaynağı olacak hür bir Filistin’de yaşama imkanı tanınması, uluslararası toplumun Filistinli çocuklara bir borcudur. Harem-i Şerif’in kutsiyetine özellikle İsrail tarafından saygı gösterilmesi, statüsüne yönelik ihlallere artık bir son verilmesi gerekiyor.
“İsrail ile normalleşen ilişkilerimizi, gerek barış sürecinin kolaylaştırılması, gerekse Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı bu ekonomik ve insani sıkıntıların giderilmesi için değerlendirmeye çalışacağız.
BM’ye “reform” çağrısı
“Güvenlik Konseyi’ni, temsil niteliği güçlendirilmiş, daha demokratik, adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinde mümkün olan en geniş uzlaşmayı sağlamalıyız.
“Birleşmiş Milletlerin reforme edilmesi gerekir. Özellikle barışı koruma ve inşa faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi konusunda Genel Sekreter Ban Ki-mun önderliğinde atılan adımları takdirle karşılıyoruz.
“Bununla birlikte uluslararası barış ve güvenliğin temininden sorumlu ana organ olan BM Güvenlik Konseyi reforme edilmekçe bu çabaların tam manasıyla amacına ulaşamayacağı açıktır. İşte bu sebeple, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ gerçeğini her fırsatta, uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz, hatırlatıyorum.
“5 ülkenin iki dudağı arasına dünyayı mahkum edemezsiniz. Ama şu anda mahkum ediliyor. Tüm dünyanın temsil edilmediği Güvenlik Konseyi adalet getiremez. 20 ülke mi BM Güvenlik Konseyi’nde olacak bunların hepsi daimi olsun. BM Güvenlik Konseyi’nde tüm dünya ülkeleri dönüşümlü olarak yerini alsın.
AB’yle sığınmacı anlaşması
“Avrupa Birliği ile mülteci krizine karşı işbirliği içinde hareket ediyoruz. Ege Denizi’ndeki ölümlerin önünü almak amacıyla, 2015 Ekim ayında günlük 7 bin olan düzensiz göç rakamının, son aylarda 50’ye kadar düşmesini sağladık.
“Bu tablo, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan mutabakatı çerçevesindeki taahhütlerini başarıyla yerine getirdiğini gösteriyor. Ne var ki, 18 Mart 2016’da varılan mutabakatta Avrupa Birliği tarafından verilen sözlerin adeta unutulduğunu, karşımıza sürekli suni mazeretlerin çıkarıldığını görmenin üzüntüsü içindeyiz.”
Güncelleme Tarihi: 21 Eylül 2016, 07:21