15 Temmuz darbe girişimi sonrası iktidarın muhalif kesimlere yönelik başlattığı adeta yeni bir darbe süreci olarak işletilen OHAL ilanı sonrası bölge illerinde özellikle Diyarbakır’da eğitimde tam bir kaos ortamı oluştu. Bu kaos 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası bölgede boy gösteren abluka ve operasyonlarla başlamış, eğitimdeki vahim manzara gündeme gelmişti. OHAL ile birlikte gelinen süreci ve yaşananları verileriyle OHAL’in 1. yılını Eğitim-Sen Diyarbakır 1 Nolu Şube Örgütlenme Sekreteri Zülküf Güneş Evrensel'e değerlendirdi. Güneş darbe girişiminin ardından FETÖ ile mücadele etmek için OHAL’in ilan edildiğini fakat eğitim emekçilerinin açığa alınıp ihraç edilmesine gerekçe gösterilen dosyaların FETÖ’den açığa alınan kişiler tarafından hazırlandığının altını çizdi.
‘4 BİN 300 ÜYEMİZİN MAAŞLARI KESİLDİ’
Bu süreçte 48 eğitim emekçisinin gözaltına alınıp ihraç edildiğini söyleyen Güneş, “75 arkadaşımız evlerinden gözaltına alındı. 67 arkadaşımızın davası devam ediyor. 14 arkadaşımız 3 aydan fazla tutuklu kaldı. 12 arkadaşımız hâlâ açıkta bekletiliyor. OHAL boyunca devam edecek belirli bir süre sınırlaması yok. 12 arkadaşımız sürgün edildi. Son süreçte 29 Aralık sürecinden dolayı üyelerimize idari yönden de cezalandırılıyor. 4bin 300’e yakın arkadaşımıza 30’da 1 maaş kesintisi cezası verildi. Maaş kesme cezalarını yargıya taşıdık. Olumlu cevaplar almaya başladık. Aynı şeklide sürgünlerde de yürütmeyi durdurma kararları gelmeye başladı. Normal bir süreçte bunlar bırakın dava konusu edilmeyi konuşulmazdı bile. OHAL’in ve KHK rejiminin beraberinde getirdiği uygulamalardır bunlar” diye ifade etti.
‘YASAKLAR EĞİTİMİ ENGELLİYOR’
1 yıldır sendika binasının dışına adım attıkları her eylemde baskıya maruz kaldıklarını aktaran Güneş, “Dışarıda yapmak istediğimiz her eylemde onlarca arkadaşımız gözaltına alındı, tazyikli suya ve gaza maruz kaldık. Sendikamıza dönük ciddi bir baskı var. OHAL son bir yıldır yaşanıyor ve fakat biz benzer süreci iki yıldır yaşıyoruz. Çatışmalı süreçle beraber. Hâla sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor ve bu süreçte eğitim ciddi şekilde engelleniyor. Hiç kimse buna tepki göstermiyor. Bunu defalarca dile getirdik.
Örneğin geçtiğimiz haftalarda Lice’de 15 güne yakın süren sokağa çıkma yasağı vardı, o süreçte eğitimin devam ettiği süreçti, sokağa çıkma yasağı olmasına ve öğrencilerin okullara gidememesine rağmen Milli Eğitim Müdürlükleri ve İdari amirler öğretmenleri okullara gitmeleri konusunda zorladılar. ‘Okula gideceksiniz, okulda oturacaksınız’ deniliyor. Olumsuz bir durumla karşılaşmadık, fakat bahsettiğimiz yerler operasyon bölgesi ve her an her şey olabilir. Sokağa çıkma yasağı olan bölgeye kimsenin girmemesi gerekirken ‘gideceksiniz’ deniliyor. Can güvenliği hiçe sayılıyor. Bu OHAL’in getirdiği bir uygulama daha önce böyle bir durumla karşılaşmadık. Bu konuyu raporlaştırıp gerekli yerlere ileteceğiz, gerekirse dava konusu da yapabiliriz” dedi.
‘ÖĞRENCİLER 3 AY BOYUNCA ÖĞRETMENSİZ KALDI’
İlk olarak 29 Aralık 2015’teki KESK grevine katılma gerekçesinin ihraç ve açığa almaların gerekçesi olduğunu belirten Güneş, 3,5 ay süren açığa almaların eğitimi sekteye uğrattığını, bir çok okulun öğretmensiz kaldığını, bazı okullarda ise öğretmenlerin çoğunun açığa alındığının altını çizdi.
Öğrencilerin 3 ay boyunca eğitimsiz kaldığını ve öğretmenlerinden mahrum edildiğini söyleyen Güneş, “Biz greve giderken kamu idaresi siz çocukların haklarını ellerinden alıyorsunuz diyerek bizi eleştiriyordu. Ama 3 buçuk aya yakın bir süre öğrenciler öğretmensiz bırakıldı. Bunu hiç kimse sorgulamadı. KHK süreci devam etti ve 118’i öğretmen 17’si akademisyen olmak üzere toplam 135 üyemiz ihraç edildi bu sayı sadece Diyarbakır’ın... Dicle Üniversitesi’nde ihraç edilen akademisyenlerin tamamı barış bildirisine imza atan eğitimcilerdir. Fakat FETÖ’nün karargahına dönüşen Dicle Üniversitesi’nde FETÖ’ye dönük şimdiye kadar ciddi bir yönelim olmadı. Üniversitede ki akademisyenlerin çoğunluğu cemaatten referans alıp görevlerine gelenler olmasına rağmen onlara dokunulmadı” diye konuştu.
‘OKULLAR KARAKOLA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’
2015 yılında yaşanan çatışmalı süreçle beraber kurulan portatif karakolların OHAL’le birlikte tamamen karakollara dönüştürüldüğünü ifade eden Güneş, “Bağlar ilçesinde bulunan Çocuk Esirgeme erkek yurdu yıkılarak karakola dönüştürüldü. Aktif kullanılan bir yerdi ve 2015’te yıkılarak seyyar karakola dönüştürüldü. Şimdi ise tamamen karakol yapılmış durumda. Diyarbakır Bağlar’da ve dış mahallelerin bazılarında bulunan okullarda gece karakol karargahı olarak kullanılıyor. Yani gündüz eğitim sürerken gece güvenlik güçleri tarafından kullanılıyor. Bu şekilde 10’a yakın okul var.
Yaşanan ihraçlar ve açığa almaların üyelerinde olumsuz etkiler yarattığına da dikkat çeken Güneş, “Emekli olmayı düşünmeyen mesleğine devam etmeyi isteyen 500 üyemiz emekliğe ayrıldı. İnsanlar OHAL sürecinde bir çok kaygı yaşıyor. İnsanlar ekmek üzerinden baskılandı sindirilmeye çalışıldı” şeklinde konuştu.
‘ÇÖZÜM SÜRECİ BAŞLATILSIN’
OHAL döneminde öğretmenime dokunma tişörtü giyen ve gözaltına alınan arkadaşlarımız oldu diyen Güneş, “Tişört giymek dahi suç sayıldı.Soruşturmaları hâlâ devam ediyor bu arkadaşlarımızın. 1 yada 2 aylık bebekleri bulunan kadın arkadaşlarımız tutuklu kaldı aylarca bu geldiğimiz noktayı gözler önüne seriyor. OHAL’le birlikte toplumun tamamında bir karamsarlık havası hakim oldu bunun siyasi yansımaları olacaktır. Adalet Yürüyüşü’ne milyonların katılması toplumda bir adalet ihtiyacının olduğunun göstergesi aslında. OHAL’in derhal kaldırılarak çözüm sürecine tekrar dönülmesini istiyoruz dünyanın neresine bakarsanız bakın savaş ve çatışmanın hiçbir şey kazandırmadığını görürsünüz. OHAL uygulamalarından vazgeçilmesi toplumun huzurlu olduğu, öğrencilerin sıralarında huzurla oturabildiği, öğretmenlerin eğitimi rahat sürdürebildiği koşulların yaratılması en büyük temennimiz”diye konuştu. / Evrensel
Güncelleme Tarihi: 13 Temmuz 2017, 18:35