Diyarbakır Barosu, 4 Eylül-12 Eylül tarihleri arasında sokağa çıkma yasağının uygulandığı Cizre’de yaşananlara ilişkin hazırladığı 52 sayfalık raporu Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde kamuoyuna açıkladı. Açıklamaya Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, yönetim üyelerinin yanı sıra Cizre’de yakınlarını kaybeden ailelerden Cemile Çağırga’nın annesi Emine Çağırga, Maşallah Edin’in eşi Ahmet Edin, Özgür Taşkın’ın babası Sadun Taşkın ve yaralı Abdullah Özcan katıldı.
Raporda şu tespitlere yer verildi:
Ateşli silahlarla hayatını kaybedenler
1- Özgür Taşkın (18) 2- Cemile Çağırga (Cızîr) (10) 3- Bünyamin İrci (14) 4- Sait Çağdavul (19) 5- Mehmet Sait Nayci (16) 6- Osman Çağlı (18) 7- Zeynep Taşkın (18) 8- Maşallah Edin (35) 9- Mehmet Emin Levent (26) 10- Mehmet Erdoğan (70) 11- Suphi Sarak (40) 12- Bahattin Sevinik (52) 13- Eşref Erdin (60) 14- Meryem Süne (45) 15- Selman Ağır (10)
Hastaneye kaldırılamadığı için hastalık ve diğer nedenlerle hayatını kaybedenler
1- Muhammed Tahir Yaramı (35 Günlük Bebek) 2- Mehmet Emin Açık (41) 3- Mehmet Dikmen 4- Hacı Ata Borçin 5- Xêtban Bülbül.
Yaralanan siviller
1- Behiye Yeşil (22) 2- Ferhat Yeşil (25) 3- Bahattin Yeşil (52) 4- Abdullah Özcan (32) 5- Yusuf Şık (13) 6- Emin Şahin 7- Ekrem Dayan (56) 8- Ayşe Edin (46) 9- Berxêdan Taşkın (6 Aylık).
Tespit ve gözlemler
* Cizre’ye giriş-çıkış sağlayan tüm ana yollar askeri barikatlarla kapatılmış, barikatlarda tel örgüleri döşenmiş ve kum torbalarından mevziler oluşturulmuş- tur. Buna Türkiye’den Irak’a giden ve Cizre’den geçen uluslararası İpek Yolu dâhil olup, sokağa çıkma yasağının ilk günlerinde bu transit yoldan sadece kısmi ve kontrollü bir geçişe izin verilmiştir.
* Cizre’ye giriş-çıkış sağlayan karayolları da dâhil olmak üzere, ilçenin etrafı dört bir yandan askeri ve polis zırhlı araçlarıyla abluka altına alınmıştır. Heyetimiz 05 Eylül 2015 günü Cizre’ye yaptığı sınırlı ziyarette şehir etrafındaki yüksek tepelerde ve şehre hâkim tüm noktalarda konumlanmış tank ve zırhlı araç- ların namlularının şehre çevrildiğini gözlemlemiştir. Sokağa çıkma yasağının ilan edildiği süre boyunca Cizre’ye giriş-çıkış herhangi bir şekilde mümkün olmamıştır.
* Sokağa çıkma yasağının uygulandığı 04 Eylül tarihinden 12 Eylül tarihine kadar tüm GSM operatörlerinin hatları Şırnak Valiliği’nin talimatıyla kesilmiştir. İstisnalar ve bazı sabit hatlar dışında bu süre içerisinde Cizre’de iletişim imkânları tümden ortadan kaldırılmış Cizre ile dış dünya arasında istisnalar hariç bağlantı kurulamamıştır.
* Sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyunca ne bir milletvekili, siyasi parti temsilcisi veya sivil toplum kurumu temsilcilerinden oluşan bir heyet, ne de bir gazetecinin ilçeye girişine izin verilmemiştir. Avrupa Birliği (AB) Bakanı dâhil Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin DEMİRTAŞ ve beraberindeki heyetin Mardin İli Midyat İlçesi’nden öteye geçişine izin verilmemiştir. Bu heyet yaya olarak İdil ilçesine ulaşmış ancak sokağa çıkma yasağı sona erdikten sonra Cizre’ye girişleri mümkün olmuştur.
* Sokağa çıkma yasağı uygulaması boyunca bir-iki yer haricinde yiyecek-içecek ve ilaç tedariki yapılmamış; dükkan, market, eczane ve fırınlar dâhil tüm iş- yerleri kapalı kalmıştır. Bu süre içerisinde dışarıdan Cizre’ye herhangi bir gıda veya içecek ulaştırılamamıştır.
* Sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyunca; Cizre’nin birkaç mahallesinde (Nur, Cudi, Sur ve Yafes) ana caddelerinden mahallelere giden yollarda taşlı barikat veya hendek kazıldığı, istisnai bazı sokaklar dışında araçla bu mahallelere ulaşmanın mümkün olmadığı görülmüştür.
* Sokağa çıkma yasağının tüm süre boyunca çok katı bir şekilde tatbik edildi- ği, Cizre’nin tümüne uygulandığı, ilçenin ana cadde ve kavşaklarının tümüne zırhlı araç ve tankların yerleştirildiği, sokak başlarında ise panzerlerin bekledi- ği anlaşılmış veya gözlenmiştir.
* Sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyunca; halkın evleri ve yaşam alanları olan mahallelerde zırhlı araçlar ve ağır silahlarla bir askeri güvenlik operasyonu icra edilmiştir. Sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyunca, top, havan, mayın ve diğer bir dizi ağır silah halkın yaşadığı alanda kullanılmıştır.
* Sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyunca; mahallelerin içlerine doğ- ru zırhlı araçlarla operasyon düzenleyerek ilerlemeye çalışan güvenlik görevlilerine karşı mayın döşenmiş, silahlar kullanılmıştır.
* Sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyunca yürütülen askeri güvenlik operasyonu ve mahallelerde yaşanan çatışmalar nedeniyle çok sayıda çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan sivil hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi yaralanmış veya sakat kalmıştır.
* Sokağa çıkma yasağı uygulaması boyunca bir-iki yer haricinde yiyecek-içecek ve ilaç tedariki yapılamamış; dükkan, market, eczane ve fırınlar dâhil tüm iş- yerleri kapalı kalmıştır. Bu süre içerisinde dışarıdan Cizre’ye herhangi bir gıda veya içecek ulaştırılamamıştır.
* Sokağa çıkma yasağı, hendek ve barikatlar ile yaşanan çatışmalardan kaynaklı ateşli silahlarla yaralanan çok sayıda kişi, iletişim araçlarının kesilmesi nedeniyle ambulansların çağırılamaması veya çağırıldığı halde gelmemesi veya gelmelerine izin verilmemesi nedeniyle uzun süre hastaneye kaldırılamamış, yaralılar kan kaybından ölmüş veya sakat kalmıştır.
* İlçe merkezinde özellikle olayların yaşandığı Nur ve Cudi Mahallelerinde yaptığımız ilk günkü incelemelerimizde; yerlerde yüzlerce kovan, patlamamış kurşun ve diğer çatışma artıkları, biber gazı kapsülleri, roketatar parça ve aksanları, kan izleri, cam kırıkları, yanmış veya zarar görmüş araç kalıntıları, yıkılmış-yakılmış ev ve işyerleri, mayın çukurları, zırhlı polis aracı kalıntıları gö- rülmüş ve kayıt altına alınmıştır.
Sonuç ve Değerlendirmeler
* Her ne kadar 27 Ağustos 2015 tarihinde Cizre Şehir Merkezinde bulunan bir askeri birliğe silahlı bir saldırı olmuş ve ardından güvenlik görevlileri tarafından açılan ateş sonucu ikisi kamu görevlisi (2), ikisi (2) de çocuk olmak üzere dört (4) sivil hayatını kaybetmiş ise de sokağa çıkma yasağının ilan edildiği 04 Eylül 2015 tarihinden önce bir hafta içerisinde Cizre’de bir silahlı olayın yaşandığı bilgisine ulaşılamamıştır.
* Her ne kadar Cizre’nin dört mahallesinde (Nur, Cudi, Sur ve Yafes) ana yollara çıkan kimi sokaklarda barikat ve hendek oluşturma ve tam olarak nasıl bir yapının mensubu olduğu anlaşılamayan (PKK/KCK, YPG veya YDG-H) bazı silahlı kişilerin eylemlerine karşı emniyet güçlerinin operasyon yapması yasal düzenlemelerin gereği olsa da, 120.000 Nüfuslu ve bazı mahallelerinde sözü edilen yasa dışı durumların olmadığı Cizre ilçesinin tümünde sokağa çıkma yasağı ilanı yoluna gidilmesine ihtiyaç olmadığı, bu uygulamanın Anayasal ve yasal dayanaktan yoksun olduğu düşünülmektedir. Yukarıda yazılı hukuksal düzenlemelerin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere Anayasanın 13. ve 15. maddeleri bağlamında 120. maddesi uyarınca Olağanüstü Hal veya Sıkıyö- netim ilan edilmeksizin 4442 sayılı İller İdaresi Yasasının 11/c maddesi kapsamında “önleyici kolluk/suçu önleme” çerçevesinde tüm yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini tümüyle durduracak şekilde sokağa çıkma yasağı yoluna gidilmesinin, ölçüsüz, aşırı ve keyfi bir uygulama niteliğinde olduğu, anayasa ve yasa hükümlerine aykırı olduğu gibi Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) aykırı olduğu aşikârdır.
* Sokağa çıkma yasağının uygulandığı sekiz gün boyunca, özellikle operasyonel faaliyetlerin yürütüldüğü Nur, Cudi, Sur ve Yafes Mahallelerinde elektrik ve su kesintisi yapılmış, bilhassa uygulamanın son günlerinde yaşanan susuzluk toplum sağlığını ciddi şekilde tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. İdari makamlar, bu iki hizmetin Belediye ve DEDAŞ’ın sorumluluğunda olduğunu ileri sürmüş- lerse de, Belediye ve DEDAŞ yetkilileri ise kesinti ve arızalarla baş etmek için yürütülen operasyonel faaliyet ve yaşanan çatışmalar nedeniyle çalışamadıklarını ifade etmişlerdir.
* Sokağa çıkma yasağı süresi boyunca tüm işyerleri kapalı olduğundan, ilçede her türlü yiyecek ve içecek ile süt ve çocuk maması gibi temel ihtiyaçlardan hiçbirinin temini mümkün olmamış, bir-iki istisna dışında fırınların açık olmasına bile imkan tanınmamış, ilçede ekmek ihtiyacı bile karşılanamamıştır.
* Sokağa çıkma yasağının uygulandığı süre boyunca tüm eczaneler kapalı kalmış, halkın herhangi bir şekilde bir eczane, hastane veya sağlık merkezine ulaşması mümkün olmamıştır. 6- Her ne kadar barikatların kaldırılması, hendeklerin kapatılması ve suç işleyenlerin yakalanması amacıyla sokağa çıkma yasağı uygulamasına gidildiği ve şehir merkezinde operasyonel faaliyet başlatıldığı belirtilmiş ise de on binlerce insanın yaşadığı mahallelerin sokaklarında, zırhlı askeri ve polis araçları, hatta toplarla donatılmış tanklar, ağır makineli silahlar kullanılarak yürütülecek bir operasyonun sivil insanların hayatını tehlikeye atacağı ve ölümlere neden olacağı öngörülebilir bir durumdur.
* Yine her ne kadar bazı sokaklarda barikat ve hendeklerden veya başka yerlerden güvenlik görevlilerine silahla karşı koyulduğu ve bazı sokaklarda mayınların patladığı bir vakıa ise de, ana caddelerdeki sokak başlarında bulunan polis panzerleri ve zırhlı araçlardan veya kente hâkim bazı tepe veya yüksek binaların üzerinden silahlı militan ve silahsız sivil mahalleli ayrımına dikkat edilmeden insanlara hedef gözetilerek ateş açıldığı, yaşanan ölümlerin büyük ölçüde bu şekilde gerçekleştiği düşünülmektedir. Çoğu kez Bahattin SEVİNİK gibi bir kamu görevlisi ve hatta anlatılanlara göre PKK/KCK’ye çok karşıt siyasi bir eğilimi olan biri Botaş Caddesi üzerindeki panzerlerden açılan ateş sonucu evinin içinde vurulmuş, yakınlarının yardım feryadı üzerine birkaç ev mesafedeki, mesleği kasaplık olan Suphi SARAK adlı Cizreli vatandaş, vurulan komşusuna yardım etmek için evinden çıkar çıkmaz aynı güzergah üzerinde bulunan panzerlerden açılan ateşle hayatını kaybetmiştir.
* Her ne kadar Cizre ilçesinde silahlı unsurların yakalanması amacıyla sokağa çıkma yasağı ve operasyonel faaliyet başlatıldığı belirtilmiş ise de hayatını kaybeden ve yaralananların tamamı Cizre nüfusuna kayıtlı ve Cizre’de ikamet eden kişilerdir. Diğer bir ifadeyle Cizreli olmayan herhangi bir kişi hayatını kaybetmiş ya da yaralanmış değildir.. Hatta Nur mahallesinde hayatını kaybedenlerin tamamı Nur mahallesinden, diğerleri de ikamet ettikleri mahallelerde, istisnalar dışında ya evlerinde ya da evlerine yakın bir yerde vurulmuşlardır.
* Sokağa çıkma yasağının uygulanma biçimi, insanların sokağa çıkması, hastaneye ulaşması bir yana evlerinin avlusuna bile çıkması durumunda kurşunlara hedef olabileceği/olduğu şartlarda ölüm ve sakat kalmaların çoğu bir sağlık merkezine ulaşamamaktan kaynaklanmış, kan kaybından kayıplar meydana gelmiştir. Örneğin yaralılardan Abdullah ÖZCAN adlı, evli ve altı (6) çocuk sahibi Cizreli, namaz kıldığı sırada ayağından yaralanmış, ancak on iki saat sonra Cizre Devlet Hastanesine ulaşabilmiş, buradaki kısıtlı tedavi nedeniyle önce Şırnak’a sonra da Diyarbakır’a üçüncü günde ulaşabilmiş, tıbbi müdahaleye rağmen kan kaybı nedeniyle sağ ayağı diz altından ampute olmuştur.
* Sokağa çıkma yasağı ile birlikte tüm iletişim hatları da kesildiğinden yaralananlar 112 Acil Servis veya hastanelere ya hiç ulaşamamış veya ulaşmışsa bile ambulanslar barikat ve hendekler ile yürütülen askeri güvenlik operasyonu ve yaşanan çatışmalar nedeniyle mahallelere gelememiş, istisnalar dışında yaralıları hastanelere kaldıramamıştır.
* Sokağa çıkma yasağı süresi boyunca Cizre Devlet Hastanesindeki birçok sağlık çalışanı ilçeyi terk etmiş, dışarıdan ve özellikle Diyarbakır’dan gönüllü hizmet sunmak üzere ilçeye girmeye çalışanlara izin verilmemiştir. Cizre Devlet Hastanesindeki mevcut sağlık personeli büyük bir özveriyle çalışmış ancak çok sıkı şekilde uygulanan sokağa çıkma yasağı nedeniyle bu süre boyunca hep hastanede kalmış, Cizre’de yaşayan ailelerinden bile haber alamamışlardır.
* Sokağa çıkma yasağı süresi boyunca Hükümet Konağı ve Adliye Binası da tü- müyle kapalı kalmış, hiçbir adli ve idari hizmet sunulamamıştır. Sokağa çıkma yasağının sona erdikten çok sonra 16 Eylül 2015 tarihi itibariyle ateşli silahla hayatını kaybeden kişilerin otopsi veya ölüm muayene işlemi dışında haklarında başkaca bir soruşturma ve delil toplama işlemi gerçekleştirilmemişti. Anılan tarih itibariyle ölüm olaylarının gerçekleştiği hiçbir yerde bir olay yeri incelemesi, delil toplama veya savcılık incelemesi yapılmamıştı. Tespit tarihi itibariyle heyetimiz ölüm ve yaralanmaların meydana geldiği yerlerde yüzlerce kovan, patlamamış mermi, şarapnel parçaları, çatışma artığı nesneler, polis zırhlı araç parçaları, kan izleri, kapı, duvar, ev eşyaları üzerinde kurşun izleri, yanmış, yakılmış araç kalıntıları vs. müşahede etmiştir. Delillerin gelişigüzel etrafa saçıldığını, alınıp götürüldüğünü ve ortadan kalkmaya başladığını gözlemlemiştir. Heyetimiz soruşturma makamları ve olay yeri inceleme ekiplerinin ölüm ve yaralanmaların gerçekleştiği yerlerde çalışmasının risk oluşturabileceğini not etmektedir.
* Yukarıda “Uluslararası Belgeler” başlığı altında yazılı Cenevre Sözleşmeleri’nin ortak üçüncü maddesi hükümleri uyarınca sivil yerleşim birimlerinin silahlı çatışmalara sahne olmaması, sivillerin yaşam alanlarında tehlikeli silahların kullanılmaması, bu alanlarda askeri operasyonların icra edilmemesi ve sivillerin yaşadığı mekanların hedef olmaması, sağlık çalışanlarına ve araçlarına herhangi bir engelleme yapılmadan görevlerini serbestçe ve güvenli bir şekilde yapmaları gerekmektedir. İnsancıl hukukun bu ilkeleri ışığında Cizre’de sivil insanların yaşadığı mahallelerde siperler, hendek ve barikatlar oluşturulması, bu alanlarda ağır silahlarla donatılmış zırhlı askeri araçların kullanılarak operasyon icra edilmesi, mayın döşenmesi ve ağır silahlarla çatışmaların yaşanması, sivil halkın 8 gün boyunca askeri abluka altında; su, elektrik, gıda, ilaç vs. insanı ihtiyaçlardan yoksun bırakılması, yaralı ve hastaların sağlık merkezlerine sevkinin engellenmesi devletler ve devlet dışı silahlı grupları bağlayan CENEVRE SÖZLEŞMELERİ / İNSANCIL HUKUK İLKELERİ / ÇATIŞMA HUKUKU kurallarına açıkça aykırı olmuştur.
Diyarbakır Barosu tarafından hazırlana raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Güncelleme Tarihi: 22 Eylül 2015, 08:46