Cumartesi Anneleri /İnsanları, Galatasaray Meydanı’ndaki 483. buluşmalarında bu haftaki eylemlerinde 27 Haziran 1995′te Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde gözaltında kaybedilen Nurettin Çur’un akıbetini sordu.
Bu haftaki eylemde ilk olarak 12 Eylül 1994′te Dersim’de gözaltına alınarak kaybedilen Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin konuştu.
“İki iş göremez generale ceza verdiler”
Bilgin, geçtiğimiz hafta Ankara’da görülen 12 Eylül davasında, Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’ya verilen müebbet hapis cezasını hatırlattı.
“İki iş göremez generale ceza verdiler, 12 Eylül yargılaması dediler. AKP askeri diktatörlüğün ürünüdür, dolayısıyla bunların kendi kendilerini yargılamaları söz konusu değildir.
“12 Eylül yargılamasının 2 faşist diktatörün göstermelik olarak yargılanması gerçek bir yargılanma değildir. Çünkü 12 Eylül yargılaması demek herkesin yaptıklarıyla yüzleşmesi demektir. Mahkeme salonun bile gelmeden evlerinden yargılanan kişiler aslen yargılanmamıştır. Bizler halen askeri diktatörlerin yaptığı yasalarla yönetilmekteyiz. Bu ülkede hala örgütlenme özgürlüğü yoktur. Bu yargılama sadece Erdoğan’ın kendisi için yaptığı bir yargılamadır.”
“Hesaplaşmamız mahşere kalmasın”
Ardından İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Ümit Efe, Nurettin Çur’un annesi Makbule Çur’un gönderdiği mektubu okudu. Çur mektubunda 19 yıldır gözü yolda, kulağı kapıda oğlunun gelmesini beklediğini belirterek “Artık adalet istiyorum. Hesaplaşmamız mahşere kalmasın, katiller cezalandırılsın” dedi.
“Baba Ocak ile burada tanıştım”
3 Şubat 1995′te İzmir’de gözaltına alınarak kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise “19 yıl öncesine döndüm. Nereye gideceğimi bilmeden buraya geldim. Baba Ocak ile burada tanıştım, ne mutlu bana” dedi. Baba Ocak’ın oğlu Hasan’ın kemiklerini bulup, mezara koymasına rağmen mücadeleyi bırakmadığına dikkat çeken Hanife Yıldız, “Aramızdan erken ayrıldı ama rahat uyusun, mücadelesini sürdüreceğiz” dedi.
“Bu mücadele hepimizin olmazsa, kazanamayız”
21 Mart 1995 günü gözaltına alınarak kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak ise konuşmasına yaşamını yitiren babası Baba Ocak’ın anarak başladı.
“Babam bu mücadeleye başladığında ‘Bu mücadele hepimizin olmazsa, büyük olmazsa kazanamayız’ demişti. Bizim oldu, büyük oldu ve kayıplarımızı bulduk, arıyoruz, hesap soruyoruz. Bugüne geldik. Babama söz veriyoruz, mücadelemizi tek kaybımızı bulana kadar sürdüreceğiz” dedi.
Nezir Tekçi davasına değinen Maside Ocak, Tekçi’nin ölümünden sorumlu olanların cezasız bırakıldığını hatırlattı, “Adaletin izini sürmeye babamızın arkasından yürümeye, kayıplarımızın hesabını sormaya devam edeceğiz” dedi.
‘Hayatlarında bir kez bu meydana uğramayanlar…’
Eyleme katılan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise Başbakan Erdoğan’ın Cumartesi Anneleri’ni kastederek söylediği, “Galatasaray’da oturanlar” şeklindeki sözlerini hatırlattı.
“Hayatlarında bir kez bile bu meydana uğramayanlar annelerin acıları üzerinden siyaset yapıyorlar. Acılar arasında hiyerarşi kurulamaz, yarış yapılamaz.
“İstanbul Belediye Başkanlığından Başbakan olup bu meydana bir kez dahi uğramayanlar, anaların acıları üzerinden siyaset yapıyor. Eğer Türkiye’de barış ve demokrasi umudu varsa bu umudun taşıyıcılarında biri 483 haftadır burada mücadele eden bu annelerdir”
“Yasa gerçek adımlara başlangıç olsun”
Bu haftaki basın açıklamasını Meryem Bars okudu.
Açıklamada hafta içi Meclis’e gönderilen ve “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı”na değinen Bars, “Bu yasanın Kürt sorununun çözümü için gerekli olan gerçek adımlara başlangıç olmasını umut ediyoruz” dedi.
“Adı savaşın diliyle oluşan bir yasanın gerçek ve kalıcı bir ‘çözüm süreci’ yaratması konusundaki kaygılarımızı açıkça ifade ediyoruz. Bu yasanın Kürt sorununun çözümü için gerekli olan gerçek adımlara başlangıç olmasını diliyoruz.
“Kayıp yakınları için barış toplumun tüm farklı kesimlerine eşit ve özgür biçimde birlikte yaşama koşullarının sağlanması, çoğulcu, katılımcı, eşitlikçi, insan haklarını esas alan bir demokrasinin kurulması ve dağa gidiş nedenlerinin tamamen ortadan kaldırılmasıdır.
“Aksi halde, çocuklarımızın devlet terörüyle ölmeye devam edeceğini biliyoruz. Aksi halde devlet eliyle kaybedilen evlatlarımızın akıbetlerinin gizlenmeye devam edeceğini biliyoruz. Dişimizle, tırnağımızla yargı önüne çıkardığımız kayıplarımızın faillerinin, tanıklara rağmen, delillere rağmen, AİHM mahkumiyetlerine rağmen beraat ettirileceklerini biliyoruz.
Bars, 27 Haziran 1995′te Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bakkala mal almaya giderken gözaltına alınan ve kaybedilen Nurettin Çur’un faillerini sordu.
“Tarih onları ‘kaybedenler, katledenler’ olarak yazacak. Biz de onları işlediği suçların unutulmaması için mücadeleye devam edeceğiz.” İMC
Güncelleme Tarihi: 29 Haziran 2014, 13:27