Evrensel’den Tamer Arda Erşin’in haberine göre, 10 Ekim Katliamı mağdurlarının avukatlarından İlke Işık, bombacıları Suriye’ye gönderdiği, çatışma bölgelerine gittikleri ve IŞİD’e eleman temin ettiklerine dair suçlamaların olduğu bu kişilerin, 3 katliama ilişkin soruşturmalarda adının geçmemesinin, ifadelerine dahi başvurulmamasının kabul edilemez olduğunu ifade etti.
2 SANIK TUTUKLANMIŞ
Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı, Diyarbakır bombacısı Orhan Gönder, Suruç bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz ve Ankara 10 Ekim bombacısı Yunus Emre Alagöz ile irtibatlı olduğu düşünülen 13 kişi hakkında 24 Aralık 2015 tarihinde Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi tarafından açılan dava, 10 Ekim Katliamı dosyasına firari sanık Walentına Slobodjanjuk hakkında gönderilen dosyayla ortaya çıktı. Slobodjanjuk hakkında yakalama kararı olduğu anlaşılan davada, IŞİD’in 3 bombacısını Suriye’ye gönderdiği belirtilen IŞİD Üyesi Memet İşbar (Muhammet diye tanınıyor), Salih Küçüktaş, Mustafa Dokumacı ile Suruç ve Ankara bombacılarının kardeşi Yusuf Alagöz de sanık olarak yer alıyor. Dava kapsamında sanıklardan Küçüktaş 20 Ağustos 2015, İşbar ise 21 Ağustos 2015 tarihlerinde tutuklanmış. Diğer sanıklar hakkında ise adli kontrol hükümleri uygulanmış.
AİLELERDEN ‘IŞİD’ ŞÜPHESİ
İddianamede, bombalı saldırılardan önce çocuklarının IŞİD’e katıldığından endişe eden Adıyaman’daki ailelerin beyanları da yer alıyor. Aileler, çocuklarının IŞİD’e katılmak üzere Suriye’ye gittiğinden şüphelendiklerini, bazı kayıp çocukların son dönemde Memet İşbar, Mustafa Dokumacı, Salih Küçüktaş, Yunus Emre Alagöz (Ankara 10 Ekim bombacısı), Mehmet Mustafa Çevik, Ersin Koç, Hacı Atlı isimli şahıslarla irtibat kurduğunu belirtiyor.
AHRAR’UŞ ŞAM’DA ‘SOSYAL FAALİYET’ YÜRÜTMÜŞ
İddianamede tutuklu sanık Memet İşbar hakkında Suriye’deki çatışma bölgelerine gittiği, çatışmalara katıldığı ve IŞİD’e eleman temin ettiği suçlamalarını güçlendiren çok sayıda telefon görüşmesi mevcut. Memet İşbar ile Salih Küçüktaş arasında 2013 yılında geçen bir görüşmede, İşbar’ın “He geçmişim ben öbür tarafa” şeklinde verdiği bir yanıta savcı, Suriye’deki çatışma bölgesiyle ilgili konuştuğu yorumunu yapıyor. İşbar ve Küçüktaş’ın farklı tarihlerde gerçekleşen konuşmalarından birisinde Küçüktaş’ın baz adresinin “Öncüpınar Sınır Kapısı Kilis” olduğu da görüldü.
Memet İşbar iddianamede yer alan savunmasında, 2013- 2014 yılları Suriye’ye toplamda 3-4 kez gittiğini, sınırdan geçerken pasaport veya kimlik sorulmadığını, burada Ahrar-uş Şam grubu içerisinde “sosyal faaliyetlerde” yer aldığını anlatıyor. İşbar, bulunduğu yerin çevresinde Özgür Suriye Ordusu ve ismini hatırlamadığı bir çok grubun yanı sıra silahlı çatışma içerisinde yer alan grupların da olduğunu belirtirken, Suriye’ye ikinci gidişinde bacanağı olan Salih Küçüktaş’ın da kendisiyle beraber geldiğini ve Suriye’ye yardım amaçlı gittiğini ileri sürüyor.
‘DEVAMLI CİHADI ANLATIRLARDI’
İddianamede dikkat çeken bir detaysa Ankara bombacısı Yunus Emre Alagöz’ün işlettiği İslam Çayevinin sahibinin akrabası olan sanık S. Ö. ifadeleri oldu. Memet İşbar, Salih Küçüktaş, Mustafa Dokumacı, Yunus Emre Alagöz’ün Adıyaman’dan Suriye’deki çatışma bölgelerine aktif olarak eleman temin etmek için çalışmalar yaptığına dair duyumlar aldığını söyleyen S.Ö, şu iddialarda bulunuyor: “Muhammet (Memet) İşbar, Salih Küçüktaş, Mustafa Dokumacı ve Yunus Emre Alagöz isimli şahıslar faaliyetlerini, mülkiyeti halam Sezgin Narin’e ait olan İslam Çayevinde sürdürürlerdi. Bu şahıslarla İslam Çayevinde otururken muhabbetim olmuştu. Devamlı cihadı anlatırlardı, kafamızı karıştırırlardı, hatta bana kitap verirlerdi. Sonradan gerçek yüzlerini anlayınca onlarla irtibatımı kestim…Şeyh Abdurrahman Alagöz çok efendi bir çocuktu. Abisi (Yunus Emre Alagöz) eleman temininde bulunduğu için ondan etkilenerek gitmiş olabilir.” İddianamede Küçüktaş’ın Suriye’ye eleman temini sırasında kayda alınan birçok telefon görüşmesi de yer alıyor.
‘İFADELERİ BİLE ALINMADI’
Avukat İlke Işık, haklarında bombacıların sınır geçişlerini sağlama, IŞİD’e eleman temini gibi ciddi suçlamalar olan sanıkların adının katliam davalarında geçmediğini, bu kişilerin ifadelerine bile başvurulmadığını söyledi. Halihazırda hâlâ yakalanamayan IŞİD bombacılarının da olduğunu söyleyen Işık, “Sınır geçişlerini sağladıkları belirtilen bu kişilerin Katliam davalarında ifadelerine başvurulmaması kabul edilebilir değil. Biz bu dosyaya dair incelemelerimizi sürdüreceğiz” dedi. Sadece bu dava değil, Antep’le ilgili bağlantılara dair de çok sayıda soruşturma ve dava dosyası olduğunu kaydeden Işık, hem 10 Ekim hem de diğer katliamların aydınlatılması için bu dosyaları ayrıntılarıyla inceleyeceklerini söyledi.
Güncelleme Tarihi: 10 Mayıs 2017, 17:11