Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkan Vekili İdris Baluken, çözüm sürecinde son günlerde yaşanan gelişmelere ilişkin gazetecilerin sorularına yanıt verdi.

Baluken, heyet ile paylaşılan bir yol haritasının olmadığını belirterek “Kürt sorunun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini esas alan ve bu doğrultuda yapılması gereken yasal ya da anayasal düzenlemeleri içeren detaylı bir çalışma bizimle paylaşılmadı. Bizimle paylaşılan; sadece yol haritasının taslağı olarak ifade edilen ve 5 maddeden oluşan bir metindi” dedi.

Baluken ayrıca, “HDP heyeti, yol haritasını Kandil’e götürdü ve orada kabul edildi” şeklinde yaratılan algının tamamen gerçek dışı olduğunu ifade etti.

Hızla somut adımların atılması gerektiğini belirten Baluken, “Somut adımlar noktasında da özellikle müzakere sürecine geçiş ile mekanizmaların kurulması son derece hayatiyet taşıyor” dedi.

Somut adımlar

Baluken, somut adımları ise şöyle tanımladı:

* Sayın Öcalan’la İmralı’da yapılan görüşmelerin kayıt altına alınması için bir sekretaryanın kurulması,

* Mevcut müzakere heyetleri dışında genişletilmiş müzakere heyetleri ile çalışmanın yürütülmesi,

* Süreci takip edecek bir izleme heyetinin oluşturulmalı.

‘İçerik tartışılmalı’

Baluken, bu konularla ilgili sözün ve tartışmaların olgunlaştığı ve kamuoyunda da somut adımların atılmasının beklendiği bir döneme geldik” dedi.

“Bu noktayı kaygıyla takip ediyoruz. Çünkü sorun bu mekanizmaların kurulması ya da müzakereye de geçilmesi değildir. Bir an önce içeriğin tartışılması. Usul ilgili metodolojinin belirlenerek esasa geçilmesiyle ilgili bir beklenti var.

“AKP hükümetinin mevcut tavrı usul ve mekanizmalar üzerinden tartışma yaratarak, bunu da çözüme hizmet etmeyecek polemikler üzerinden gündemleştirerek, Kürt meselesinin çözülmesi ve Türkiye’nin demokratikleştirilmesi için gerekli olan düzenlemelerin tartışılmasını önlemek olarak görüyoruz. Bunu da tehlikeli bir yaklaşım olarak kaygıyla takip ediyoruz.”

‘İmralı sonrasında hükümetle görüşme olmadı’

Bir soru üzerine, İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmenin ardından hükümet ile herhangi bir görüşmenin olmadığını belirten Baluken, “İzlemiş olduğumuz metodoloji için biz gerekli girişimlerimizi yaptık. Bunu salt hükümet bazında yapılacak görüşmeler üzerinden de okumamak gerekir. Ancak bu her zaman kulanmış olduğumuz metodolojiye henüz bir geri dönüş olmadı” dedi.

Baluken, hükümetin Ortadoğu’da içinde bulunduğu durumundan çıkış noktasını Kürtlerle birlikte yapılacak global bir politika olarak tanımladıklarını ve bunu hükümete sunduklarını söyledi.

“İfade ettiğimiz şey aynı zamanda da çözüm sürecinin ruhuydu. Türkiye’nin anti Kürt politikasını bir kenara bırakarak Kürtlerle birlikte hareket etmesini öngören bir süreçten de bahsediyoruz aynı zamanda.

“Maalesef bu konularda Türkiye hükümeti gerek çözüm sürecinin gerektirdiği, Kürtleri düşman olarak gören algıdan kurtulma ya da Kürtlerin statü kazanımını kendisi açısından tehlike olarak gören algıdan kurtulma, gerekse de içeride Kürtlerle kendi barışını eşit vatandaşlık temelinde çözmeye çalışma konusunda gerekli olan politikalar ortaya koymadı. Dolayısıyla bu bahsettiğimiz yaklaşım Kobani sürecinde de çok büyük yanlışları beraberinde getirdi.”

‘Kobani politikası başından beri yanlış’

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile PKK’yi eşitleyen ve PYD’yi “terör örgütü” ilan eden açıklamaların “akıl almaz” olduğunu ifade eden Baluken şunları ifade etti:

“Türkiye’nin IŞİD ile olan temaslarını da tüm bu süreçte yaşananlara eklediğimizde bu çok ciddi bir kırılma eşiğini de beraberinde getirdi. Süreç açısından da zorlayıcı bir durumu açığa çıkardı. Hükümet Kobani ile ilgili politikalarında başında beri yanlış yapmıştır. Bu yanlışla beraber Kobani’deki gelişmeleri çözüm sürecinden ayrı tutan ve içerideki sınırın bu tarafındaki Kürt’ün sınırın diğer tarafındaki Kürt’ün katliamına sessiz kalmasını isteyen anlaşılmaz bir tutum ortaya koydu.

“Bu yaklaşım çözüm süreci açısından yaratmaya çalıştığımız güveni ciddi şekilde zedeleyen bir durumu, güvensizlik ortamını beraberinde getirdi. Hükümetin bundan sonraki yaklaşımın hem Kobani hem de çözüm süreci bağlamında mutlaka değişmesi gerekiyor. Aksi takdirde çözüm sürecinde ciddi zorlanmayı beraberinde getiren bazı sıkıntılarla karşı karşıya kalabiliriz.” / İMC