2014'te en az 1886 işçi öldü

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi 2014 yılında 1886 işçinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. 2014 yılında 131 kadın, 54 çocuk işçi yaşamını yitirdi. Soma’nın ardından en fazla iş cinayeti İstanbul’da yaşandı.

2014'te en az 1886 işçi öldü

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİGM) hazırladığı rapora 2014 yılında 1886 işçinin yaşamını yitirdi.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi yazılı, görsel, dijital basından takip edebildiğimiz, emek-meslek örgütlerinden gelen bilgiler ile işçiler, işçi yakınlarının bildirimleri ışığında tespit edebildiğimiz ve her gün güncellenen bilgiler ışığında hazırladığı rapora göre 2014 yılında en az 1886 işçi yaşamını yitirdi.

Raporda aylara göre iş cinayetleri de paylaşıldı. Şubat ayı dışında yüzün üzerinde işçinin yaşamını yitirdiği belirtilirken, Mayıs ayında, 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın çıkmasının ardından, iş cinayetlerinde bir artış olduğu belirtildi.

En çok iş cinayetinin 423 işçinin yaşamını yitirdiği inşaat ve yol işkolunda yaşandı. Bunu, 386 iş cinayeti ile madencilik, 309 iş cinayeti ile tarım, orman işkolu, 138 iş cinayeti ile taşımacılık işkolunun takip etti.

2014 yılında meydana gelen 1886 iş cinayetinde, 131 kadın işçi ve 1755 erkek işçinin yaşamını yitirdi.

54 çocuk işçi

2014 yılında 54 çocuk işçi, iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdi. Çocuk işçiliği en fazla tarım ve inşaat işkollarında yoğunlaştı.

14 yaş ve altında, 19 çocuk işçi, 15-17 yaş arasında 35 çocuk/genç işçi, 18-27 yaş arasında 297 işçi, 28-50 yaş arasında 905 işçi, 51 yaş ve üstünde 331 işçinin yaşamını yitirdi. 299 çocuk işçinin ise yaşlarının tespit edilemedi.

53 göçmen işçi öldü

2014 yılında 53 göçmen işçinin iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren göçmen işçilerin 26’sı Suriyeli, 7’si Gürcü, 4’ü ise Türkmen.

Kürt işçiler

Raporda Kürt işçilerin durumuna da değinildi. Kürt iş göçünün iki biçiminden söz edildiği raporda iş göçünün birinci biçimini “mevsimlik tarım işçiliği” oluştururken ikinci biçimini ise “mevsimlik inşaat işçiliği” oluşturmakta.

Raporda “mevsimlik tarım işçiliği” şöyle ifade ediliyor:

“Urfa ve Adana’da pamuk; Akdeniz’de ve Ege’de yaş sebze, meyve, üzüm, zeytin ve tütün; Marmara’da sebze, meyve ve fındık; Karadeniz’de fındık, çay ve tütün; İç Anadolu’da sebze toplayıcılığında ihtiyaç duyulan ucuz tarımsal emek içerisinde Kürt aile emeğinin payı büyük ölçeklere ulaşmıştır.”

Raporda “mevsimlik inşaat işçiliği” ise şöyle ifade ediliyor

“Ülkemizin her yanına yayılan, neredeyse tamamı taşeronlaştırılan ve geleneksel olarak güvencesiz çalışmanın en köklü ve sarsılmaz alanı olan inşaat sektöründe de mevsimlik Kürt işçiliğinin özel bir konumu bulunmaktadır.

“Devletin yani Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) en büyük patron olduğu sektörde hızlı ve yüksek oranlı kentleşme, iç ve dış ticaret hacmindeki büyüme, dev enerji nakil hatlarının ve baraj komplekslerinin yapımı, Türk inşaat firmalarının dışa açılması ile vasıfsız ve düşük vasıflı geçici işçi ihtiyacı patlaması yaşanmaktadır. Kürt işgücü de bu anlamda sektörde vazgeçilmez bir konumdadır.”

131 kadın işçi 

2014 yılında 131 kadın işçinin iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdiğini söyleyen Çakır, “Kadın işçilerin hemen hemen yarısı tarım işkolunda çalışıyor. Yüzde 15’i sanayide, yüzde 35’i de hizmet sektöründe çalışıyor” dedi. Kadın işçilerin sağlıklı ve güvenli çalışma mücadelesinde bir ivme olan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kadın Meclisi’nin 2014 yılında birçok etkinlik ve eylem düzenlediğini söyleyen Çakır, talepleri şöyle sıraladı:

2014 yılında 131 kadın işçi iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdi.

Kadın işçilerin hemen hemen yarısı tarım işkolunda çalışıyor. Yüzde 15’i sanayide, yüzde 35’i de hizmet sektöründe çalışıyor.

Talepler

* Toplumsal cinsiyetçi iş bölümüne son verilmelidir.

* Kadın işlerinin ‘tehlikesiz ve basit’ olduğu ön yargısı yıkılmalıdır.

* Yeniden üretim atölyelerine dönüşen evler ve iş yerleri sağlık ve güvenlik risklerine karşı güvenli hale getirilmelidir.

* Gerek devlet tarafından gerekse emek ve meslek örgütleri tarafından oluşturulan işçi sağlığı ve iş güvenliği politikaları toplumsal cinsiyet açısından düzenlenmelidir.

* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, işyerlerinde ve evlerde kadınların ağırlıklı olarak çalıştığı işler ve bu işlerde çalışan kadınlarda rastlanan ortak sağlık sorunları ve riskleri rapor edilmeli ve kamuoyuyla düzenli olarak paylaşılmalıdır.

* Kadınların çalışma alanlarındaki kimyasal, biyolojik, fiziksel, ergonomik vb. riskler saptanmalıdır.

* İşyerinde kadına yönelik cinsel şiddet, taciz, cinsel sataşma tehlikesine karşı başvuru masası oluşturulmalıdır.

* Emek ve meslek örgütleri kadın işçi sağlığı konusunda sektörlerine göre veri toplamalı ve raporlandırmalıdır.

* Tüm çalışma alanlarında kadınların örgütlenmesi ve birleşik mücadelesi gereklidir.

* Kadınların çifte mesainin yıpratıcılığı ve üstlerindeki aşırı iş yüküne bağlı fiziksel ve ruhsal zararlar toplamı birlikte ele alınarak, buna bir meslek hastalığı tanımı getirilmelidir.

* Ücretli-ücretsiz kadın işçilere yıpranma payı / erken emeklilik uygulamaları getirilmelidir.

* Ev ve bakım hizmetleri azami ölçüde kamusal alandan ücretsiz karşılanmalıdır.”

Aylara göre

Ocak ayında 101 işçi, Şubat ayında 84 işçi, Mart ayında 122 işçi, Nisan ayında 124 işçi, Mayıs ayında 427 işçi, Haziran ayında 151 işçi, Temmuz ayında 130 işçi, Ağustos ayında 160 işçi, Eylül ayında 152 işçi, Ekim ayında 171 işçi, Kasım ayında 137 işçi Aralık ayında 127 işçi yaşamını yitirdi.

İş kollarına göre

İnşaat, Yol işkolunda 423 işçi; Madencilik işkolunda 386 işçi; Tarım, Orman işkolunda 309 emekçi; Taşımacılık işkolunda 138 emekçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 93 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 87 işçi; Metal işkolunda 81 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 48 işçi; Enerji işkolunda 43 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 37 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 36 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 31 işçi; Ağaç, Kağıt işkolunda 30 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 29 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 28 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 28 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 25 işçi;Gıda, Şeker işkolunda 21 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 8 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 3 işçi; İletişim işkolunda 2 işçi yaşamını yitirdi.

Nedenlerine göre

Trafik, Servis Kazası nedeniyle 421 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 395 işçi; Düşme nedeniyle 298 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 289 işçi; Diğer nedenlerden dolayı (kalp krizi, beyin kanaması, intihar, silikozis, kırım kongo kanamalı ateşi, karaciğer yetmezliği, sıtma, arı sokması, yılan ısırması, yıldırım düşmesi, silahlı saldırı veya vurulma, dana tepmesi, domuz saldırısı, mers virüsü vb.) 276 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 112 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 49 işçi; Nesne Düşmesi, Çarpması nedeniyle 36 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 10 işçi yaşamını yitirdi.

2014 yılında yaşamını yitiren 1886 işçinin sadece 29’u meslek hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi.

İllere göre 

En fazla iş cinayeti Manisa’da gerçekleşti. 343 işçi ile ilk sırada yer alan Manisa’da 301 madencinin yaşamını yitirdi. Manisa’yı 198 iş cinayeti ile İstanbul, 67 iş cinayeti ile Kocaeli, 58 iş cinayeti ile Ankara’nın takip etti.

343 işçi Manisa’da; 198 işçi İstanbul’da; 67 işçi Kocaeli’nde; 58 işçi Ankara’da; 57 işçi Bursa’da; 49 işçi İzmir’de; 47 işçi Antalya’da; 44 işçi Konya’da; 43’er işçi Adana ve Isparta’da; 39 işçi Mersin’de; 32 işçi Samsun’da; 29’ar işçi Antep, Hatay ve Muğla’da; 28’er işçi Karaman ve Kayseri’de; 27 işçi Aydın’da; 25 işçi Tekirdağ’da; 23’er işçi Sakarya, Sivas ve Şanlıurfa’da; 22 işçi Zonguldak’ta; 21’er işçi Balıkesir ve Kahramanmaraş’ta; 19 işçi Denizli’de; 18’er işçi Edirne ve Kastamonu’da; 17’şer işçi Erzurum ve Ordu’da; 16’şar işçi Çorum ve Diyarbakır’da; 15 işçi Tokat’ta; 14’er işçi Adıyaman ve Karabük’te; 13’er işçi Çanakkale, Elazığ, Eskişehir ve Şırnak’ta; 12’şer işçi Bartın, Düzce, Kütahya ve Mardin’de; 10’ar işçi Bilecik, Nevşehir, Osmaniye, Rize ve Van’da; 9’ar işçi Aksaray, Kars, Malatya ve Trabzon’da; 8’er işçi Ağrı, Batman, Bolu, Kırşehir, Niğde ve Uşak’ta; 7’şer işçi Artvin, Bingöl, Çankırı ve Giresun’da; 6’şar işçi Burdur, Iğdır, Kırklareli, Yalova ve Yozgat’ta; 5’er işçi Afyon, Amasya ve Kırıkkale’de; 4’er işçi Gümüşhane, Kilis, Muş, Siirt ve Sinop’ta; 3’er işçi Bitlis, Hakkari ve Dersim’de; 2 işçi Ardahan’da 1’er işçi Bayburt  ve Erzincan’da; 34 işçi ise yurtdışında yaşamını yitirdi.

Önlemler

“Sağlıklı, güvenli ve güvenceli çalışmak istiyoruz” başlıklı raporun sonuç bölümünde şu talepler ifade edildi:

* Çıkartılan yasalarla her geçen gün kısıtlanan sosyal güvenlik sisteminin tüm çalışanları kapsayıcı bir hale dönüşmesi; iş yasalarının ev hizmetleri, güvenlik, esnaf, çiftçi, göçmen işçi gibi tüm çalışan kesimlerin yaşadığı iş kazalarını kapsaması için…

* Sadece sigortalı işçilerin değil; kayıtlı, kayıtsız tüm işçilerin/çalışanların ölümlerini; işyeri içinde veya dışında; çalışırken, işe gelip giderken, barınırken, beslenirken… yani “iş süreçlerinin bütününde” yaşanan iş kazalarının kayıt altına alınması için…

* İşçinin değil işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade eden “iş sağlığı” kavramı yerine; işçilerin sağlığının her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce geldiğini ifade eden “işçi sağlığı” hakkını savunmak için…

* Bütün iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenebilir olduğunun bilinciyle, yaşanan işçi ölümlerinin “iş kazası” değil “iş cinayeti” olarak tanımlanması için…

* Her yıl iş cinayetlerinde ölenlerin altı katı kadar meslek hastalığından can kaybının gerçekleştiği ve ILO’ya göre çalışan nüfusun binde 4’ü ila binde 12’si arasında meslek hastalığı görüleceği bilinciyle, meslek hastalıklarının gizlenmesinden vazgeçilmesi ve bu noktada sağlık örgütlerimizin yürütücülüğünde tespit eden/önleyen bir yaklaşımın hayata geçirilmesi için…

* Trafik, servis kazalarında yaşamını yitirenlerin yüzde 12’sinin iş başında ya da işe gelirken, giderken öldüğü bilinciyle sorunun bir iş cinayeti ve halk sağlığı sorunu olarak da ele alınması için…

* İşsizliğin işçi sağlığı talebini savunmanın önüne bir engel olarak çıkarıldığını ve işçi sağlığı talebi ile iş güvencesi talebinin birbirinden ayrılamadığını haykırmak için…

* Emeğin korunmasının yolunun insanca yaşayacak bir ücret almaktan geçtiğini, işçi sağlığı talebi ve asgari ücret mücadelesinin içiçe geçtiğini söylemek için…

*İşçilerin sağlıklı yaşamak ve can güvenliklerini sağlamak için insanca ulaşım, barınma ve beslenme hakkı olduğunu savunmak için…

* Güvencesiz çalışmanın işçileri korunmasız bıraktığını ve en somut olarak taşeron çalıştırmanın işçi sağlığının en görünür biçimi olan ölüm ve hastalık riskini artırdığını belirtmek; “taşerona hayır” demek için…

* Ailelerin yoksulluğunun, köyden kente göçün, eğitime ulaşamamanın, 4+4+4 eğitim sisteminin ve paralılaştırılma süreci ile kapitalizmin duyduğu ucuz emek gücü ihtiyacı sonucu çocuk işçiliğinin güvencesizliğin kaynağı haline geldiğini söylemek ve “çocuk işçiliğe son” demek için…

* Yoksulluğun her geçen gün derinleştiği ülkemizde küçük yaşlarda çalışma hayatının başladığını ve neredeyse ömür boyu sürdüğünü; emekçilerin belli bir çalışma yılından sonra emekli olma hakları olduğunu ve bunun da çalıştıkları mesleğe ve toplumsal cinsiyetlerine göre belirlenmesi ve “mezarda emekliliğe son” vermek için…

* Tarımda, sanayide, hizmet sektöründe ve evde çalışırken görünmeyen emek olan kadın emeğinin; ücret, iş güvencesi, çalışma saatlerinin azaltılması, aşağılamaya, tacize, mobbinge karşı mücadelesini savunmak ve kadını da temel alan bir işçi sağlığı anlayışının tanımlanması için…

* LGBTİ bireylerin çalışma hayatında yaşadıkları ayrımcılık ve dışlanma süreçlerinin beraberinde oluşan çalışma acılarının ortadan kaldırılması için…

* Başta sağlık hakkı olmak üzere temel düzenlemelerden mahrum bırakılan göçmen işçilerin hakkını savunmak; özelde mevsimlik, taşeron işçiliğin temel çalıştırma biçimi olduğu tarım ve inşaatlarda çalışan Kürt göçerlerin güvenli çalışma ve sağlıklı yaşamasını sağlamak için…

* 3 yılı aşkın süredir Afşin-Elbistan madencilerinin ve 2 yılı aşkın süredir Kozan-Gökdere baraj işçilerinin çıkarılmayan cenazelerini istemek ve yaşamını yitiren tüm işçi arkadaşlarımızı unutturmamak için…

* Yaşanan işçi ölümlerinde adaletin sağlanması, sorumluların en ağır biçimde cezalandırılması için… / İMC

Güncelleme Tarihi: 18 Ocak 2015, 22:48
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER