Milliyet’ten Gökçer Tahincioğlu’nun haberine göre, Yüksek Mahkeme, mülakat sınavlarını şikâyet ederek, mesleğe bilinçli olarak alınmadığını öne süren Atlı’nın bireysel başvurusunu “kabul edilemez” buldu, başvuruyu mülakat sınavlarını denetleme yetkisi olmadığı gerekçesiyle reddetti.

2010’da yazılı sınavı kazanmasının ardından tekrar mülakata çağrılan Atlı, yine başarısız sayılması üzerine sınavın iptali için Ankara 12. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Mahkeme, mülakat sınavında verilen yanıtların ses ve görüntülü kayıt altına alınmaması nedeniyle “mülakat sınavında başarısız sayılması” işleminin iptaline karar verdi. Bunun üzerine mülakat yenilendi. Ancak sonuç değişmedi. Yeniden dava açan Atlı’nın iptal talebi mülakatın görüntüleri izlenmeden reddedildi. Kararda, “Komisyon üyelerinin takdir yetkilerini kullandıkları anlaşılmıştır” denildi.

TÜRKİYE BEŞİNCİSİ OLMUŞTU

Avukatlık yapan Atlı, avukatlıktan hakim ve savcılığa geçiş için açılan sınavda da Türkiye 5’incisi oldu. Ancak “ilk 20’ye giren isimlerden mülakatta elenen tek kişi” olmaktan yine kurtulamadı. Atlı, 8. mülakatında sorulara yanıt vermeyerek, jüriye “Soracağınız soruları bilsem dahi alınmayacağım, biliyorum” dedi. Atlı, daha sonra üç sınavı daha kazandı ama bu sınavların mülakatlarında da elenmekten kurtulamadı.

Atlı bunun üzerine 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Atlı başvurusunda, hakim adaylığına ilişkin 11 ayrı yazılı sınavı kazanarak mülakatta girdiğini, ancak hepsinden elendiğini, mülakatta objektif bir değerlendirme yapılmadığını iddia etti. Atlı başvurusunda, mülakatlardan elenmesinin asıl nedenini “Kürt kökenli olması” olduğunu ileri sürerek, hak arama hürriyetinin, kamu hizmetine girme hakkı ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini savundu.

‘KONUMUZ DEĞİL’

Anayasa Mahkemesi 2. Bölümü, Atlı’nın yaptığı başvuruyu oy birliği ile reddetti. Kararın gerekçesinde, “Kamu hizmetine girme hakkı Anayasa’da güvence altına alınmış olmakla birlikte sözleşme ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında bulunmadığından bu hakka yönelik ihlal iddiasının bireysel başvurusu konusu yapılması mümkün değildir” denildi.

KÜNDE NEDİR?

Künde (kündekârî), Anadolu’da Selçuklu döneminde gelişmiş daha çok kapı, pencere ve dolap kanatlarıyla minber ve kürsülerde uygulanan bir süsleme tekniğidir.