'Ellerimle attım ateşe iki kızımı'

Aladağ yangınında çocuklarını yitiren ailelerin anlatımları TBMM Komisyonu raporuna yansıdı. Yurtta, çocuklara sabaha kadar çamaşır, bulaşık yıkatıldığı ve yurda yerleşimlerinin Milli Eğitim Müdürü'nün inisiyatifi olduğu belirtildi.

'Ellerimle attım ateşe iki kızımı'
Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymancılar cemaatine ait olduğu belirtilen öğrenci yurdunda çıkan yangında çocuklarını yitiren aileler, TBMM Aladağ Yurt Yangınını Araştırma Komisyonu üyesi milletvekillerine yaşananları anlattı.


Ailelerin anlattığına göre, henüz ortaöğretim çağındaki çocuklara gecenin geç saatlerine kadar bulaşık, çamaşır yıkatılıyor, dini dersler nedeniyle çocuklar sınavlara hazırlanamıyor, “Çalışamıyoruz” diyerek ağlıyorlardı. Hayatını kaybeden Z.A.’nın babası M.A., “Milli Eğitim Müdürü’nün dokunulmazlığını kaldırın. Çocuklarımızı oraya o yerleştirdi. Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, Yunus Demircioğlu Fon Müdürü, Mücahit Hoca Okul Müdürü, bunlar yurtta eksiklik olduğundan dolayı, çocuk yurdu kapalı diye bizim çocuklarımızı oraya yerleştirdiler. Süleymancıların yurdu kapanmasın diye bizim çocuklarımızı Milli Eğitim oraya yerleştirdi.

TBMM Aladağ Komisyonu üyesi milletvekilleri geçen haftalarda Aladağ ilçesine giderek, yurt yangınında yaşamını yitiren öğrencilerin aileleriyle görüşmüştü. Cumhuriyet gazetesinden Selda Güneysu’nun haberine göre, aileler yaşadıklarını komisyon üyesi milletvekillerine şöyle anlattı:

‘ELLERİMLE ATTIM ATEŞE İKİ KIZIMI’

T.A.’nın annesi T.A.: Benim gibi olmasınlar, devlete, millete hayırlı evlat olsunlar diye ben çocuklarımı saldım. İki ay olmadı oraya gideli. Bir ay önce hazırladı çantasını, okula gideceğim diye. Bir yazı geldi, yurt yok. Milli Eğitim’in yanına vardı, “Size bir haftaya bir yer gösteririz” dendi. Bir telefon numarası verdi bize, eşim 3 defa aradı; telefonları açmadılar. Ben oraya çocukları ellerimle gönderdim, attım o ateşin içine 2 tane kızımı…

Z.A.’nın babası M.A.: Milli Eğitim Müdürü’nün dokunulmazlığını kaldırın. Çocuklarımızı oraya o yerleştirdi. Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, Yunus Demircioğlu Fon Müdürü, Mücahit Hoca Okul Müdürü bunlar yurtta eksiklik olduğundan dolayı, çocuk yurdu kapalı diye bizim çocuklarımızı oraya yerleştirdiler. Süleymancıların yurdu kapanmasın diye bizim çocuklarımızı Milli Eğitim oraya yerleştirdi. (Çocuğunuz şu nedenle öldü diye bilgi veren oldu mu sorusu üzerine) Hiçbir şey diyen olmadı. Bizim bilirkişi raporumuz bile kayboldu.

S.Y. ve Y.Y.’nin babası A.Y.: “Buraya verirseniz, iyi olur. Kozan’ı tavsiye etmem, Kozan karışık yer” dedi. (Milli Eğitim Müdürü) Ben de düşündüm, çocuğumun biri 5’e gidiyor, biri 7’nci sınıfa gidiyor. Ne yapayım, bu çocukları Kozan’a versem ben her zaman Kozan’a gidip gelemem. Bir yoklarım, gelirim diye bu akılla el ettik, teslim ettik.

‘BURANIN EKMEĞİNİ YİYOR’

F.Z.A.’nın babası A.A.: Bu, bir sene okudu. İkinci sene, işte bu sene orada benim çocuğum, yurt yıkılınca oraya şey yaptık. Benim çocuğum 8’inci sınıfta, “Etütlere çalışamıyoruz” dedi. “Merkezde çalışıyor, bizi salmıyorlar etüde. Dini ders var diye biz etütlerde çalışamıyorduk. 8’inci sınıfa nasıl hazırlanacağım ben?” dedi. Müdürün yanına vardım ben, öğretmenler falan bana “Çocuklar sırada uyuyor. Gece çalışıyorlarmış, bulaşık yıkıyorlarmış. Siz müdüre varın, söyleyin” dedi. Ben müdürün yanına vardım, öğretmenler de vardı. “Böyle böyle müdürüm, bu çocuk ağlıyor, “etütlere çalışamıyorum” diye. “Bu dinî ders olmasa, bu çocuklar, 8’nci sınıflar burada etüdünü yapsa olur mu?” dedim, “Olmaz, dini dersini görecek” dedi Mücahit Aydın, Müdür. “Hocam, bu çocuk ağlıyor. “Merkezde etüde çalışıyorlar, biz çalışamıyoruz, yorgun düşüyoruz.” Bak, bu şekil ağlıyor çocuk “Etüde çalışamıyoruz. Sınava hazırlanamıyorum diye” dedim. “Buranın ekmeğini yiyor” dedi. Bana önce “En güzel yere gidiyor çocuklar. Gönderin, kafanız rahat olur. Biz hemşire vereceğiz, öğretmenlerimizle orada etütlerini falan yapacağız, denetleyeceğiz. Çok iyi ettiniz” dedi. Bu şekil olduğu halde ben sonra vardım, bana dedi ki “Oranın ekmeğini yiyor, dini dersini mecbur yapacak” dedi.

‘SABAHA KADAR ÇAMAŞIR, BULAŞIK’

B.B.’nin babası M.A.B.: Erkek yurdunu gezdik. Arkadaşımız Ahmet Yetim’in çocuğu orada okumuş “Bütün herkesin bulaşığı bize yıkatılıyor” deyince biz de onu gündeme getirdik, bulaşık işini, temizlik işini. “Tamam, hiçbir şey yapmayacak çocuklarınız, sadece masayı silecek, hiçbir şey yok” dediler. Onun için, biz çocuklarımızı oraya verdik, Millî Eğitim Müdürü’nün bizi oraya yönlendirmesiyle. Ondan sonra -benim bir oğlum, bir kızım var- oğlumu erkek yurduna yerleştirdim, kız yurduna da öbür çocuğu yerleştirdim, çantasını çıkarttırmadılar bana. Ufak, 10 yaşında olduğu için, çocukların bir haftalık giysisi olunca… Beni çekti attı oradan hocanın birisi “Giremezsin kardeşim buraya. Erkek giremez” dedi. “Nasıl girilmez ya! Ben çocuğu bırakamam buraya” dedim, çektim çocuğu çıkardım.

S.Y. ve Y.Y.’nin babası A.Y.: Çocuğu gecenin saat üçünde kaldırıyorlar, “Bulaşık yıka, elbise yıka, buraları temizle…” O zaman Belediye Başkanı vardı, Yusuf Baş, Allah o adamdan razı olsun. Ben Aladağ’a geldim, o adamcağızın yanına vardım, hemen yurt müdürüne, Pınar Madencilik Lisesi Yurdu’na bir telefon etti, dedi ki, “Bu çocuk benim çocuğum, orada yatacak, orada yiyip içecek, gidip okuluna okuyacak.” O çocuğum da o adamın sayesinde okudu, şimdi daha orada lise sonda okuyor. İlçe Milli Eğitim Müdürü bana bunu dedi: “Çocuğunu okutacaksan ev kirala.”

S.T’nin babası M.T: Bu çocuklar da bize orada söylemiyorlar, hani orada baskı yapılır diye. Bu çocuklar buradan dönüşte hatim indirirlermiş, yediden on bire kadar bulaşık yıkarlarmış. Bu çocukların okulda uyumasının nedenlerinden biri de oymuş.

Güncelleme Tarihi: 24 Mayıs 2017, 18:20
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER