Çevre Partisi Yeşiller ve Kürdistan Ulusal Kongresi’nin (KNK) örgütlediği panelin açılış konuşmasını KNK adına Ahmed Karamus ile Çevre Partisi Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Bodil Cebellos yaptı. Devrim şehitleri için yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından bir konuşma yapan Bodil Cebellos, Suriye’deki savaştan söz edilirken ülkenin toprak bütünlüğünün korunması üzerinde her kesimin görüş birliğinde olduğunu, Kürtlerin federasyon, otonomi ve demokratik özerklik gibi alternatifleri gündeme getirdiklerini söyledi.

Dışişleri Bakanıyla yaptığı görüşmelerde bu konuyu pek çok kez gündeme getirdiğini, Suriye’de çatışmalara son verebilmek için eski modellerin dışında yeni modellerin, otonomi ve federasyonun düşünülmesini savunduğunu belirtti.

Kırım’da 16 Mart’ta batılı ülkelerin karşı çıkmasına rağmen referandum yapılacağını, Katolonya’da da halkın referandum talep ettiğini hatırlatan Cebellos, oralardaki gelişmelerin dünyanın Suriye ve Rojava’ya yönelik yaklaşımını etkileyebileceğini söyledi.

SURİYE’DE ÜÇ KÜÇÜK BARIŞ ADASI

Gazeteci Carl Drott, iki kez Rojava’da, en son olarak da 21 Ocak’ta demokratik özerkliğinin ilan edildiği gün Ciziri Kantonunda bulunduğunu, demokratik özerklik ilan edeilen 3 kantonun 4 ay sonra yapılacak seçimlere kadar geçici hükümetler tarafından yönetileceğini söyledi.

Tamamıyla bir kaosun yaşandığını, Esad ve muhalefet güçlerinin zalimce davrandıklarını Suriye’de demokratik özerklik ilan edilen üç kantonun barış adaları olduğunu, YPG’nin El Kaide bağlantılı güçlere karşı kantonlarda yaşayan halkı savunduğunu söyledi.

El Kaide bağlantılı grupların soykırımını çağrıştıran bir retorik kullandıklarını, bunu Youtube yüklenen filmlerde görmenin mümkün olduğunu, şubat ayında yayımlanan bir videoda Haseki’de yapılan bir gösteride “PKK Yahudidir. Muhammed Peygamber geri gelecek” ifadeleri kullandıklarını belirtti.

İslami grupların Kürtler, YPG ve PKK’yı düşman olarak gördüklerine ve Kürdistan’ı Kafiristan olarak adlandırdıklarına, bu grupların İsrail’e yönelik politikalarıyla Kürdistan’a yaklaşımları arasında paralellikler olduğuna dikkat çekti.

Suriye’nin diğer yerlerine kıyasla Rojava’da çok farklı gelişmelerin yaşandığını, kadınların politik mücadeleye ve orduya katıldıklarını, farklı etnik ve dini kökenden insanların gerilimlere rağmen birlikte barış içinde yaşadıklarını söyledi.

PYD’ye yönelik eleştiriler de yönelten Drott, PYD’nin Rojava’daki egemenliğinin sorunlara neden olduğunu, PYD’nin gücü ve etkinliği olmayan Kürt partilerine karşı otoriter bir tutum takındığını, bazı yerlerde gösteri yapmalarını engellediğini söyledi.

Rojava’da gelecekte sorunlara yol açacak bir başka sorunun da parti, toplum ve devlet aynı şey olarak görülmesi olduğunu belirten Drott, önlemler alınması halinde çözülebilecek bu sorunun çözülmemesi halinde ileride büyük sorunlara yol açabileceği, yürütme ve yargının aynı ellerde toplanabileceği uyarısında bulundu.

ROJAVA’DAKİ DEMOKRATİK ÖZERKLİĞİN TEMELLERİ 10 YIL ÖNCE ATILDI

Konuşmasına 11 Mart günü Qamışlo’da düzenlenen bombalı saldırıda yaşamını yitirenleri anarak başlayan PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, “Kürt Halkı onurunu ve topraklarını savunmak, özgürlüğünü kazanmak için 8 kişiyi değil 8 bin kişiyi şehit vermeye hazırdır” dedi.

Parlamentoda düzenlenen panelin bundan 10 yıl önce Qamışlo’da yapılan katliamın yıldönümüne denk geldiğini hatırlatan Müslim, 12 Mart 2004 tarihinde yapılan katliamdan dersler çıkarılması gerektiğini söyledi.

12 Mart 2004 yılında Qamışlo’da ayağa kalkan Kürt Halkının Kürt politikacılara “Siz önderlik yapma görevini yerine getiremiyorsunuz. Bunu biz yapacağız”, Esad rejimine “Baskılarınıza karşı ayaklanacağız. Bunu yapacak güce sahibiz”, Ortadoğu’da yaşayan halklara da “Kendi gücünüze güvenin” mesajlarını verdiğini söyledi.

ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin sorumluluğunu Kürtlere yıkmak isteyen Baas rejiminin zayıf ve örgütsüz sandığı Qamışlı’daki Kürtlere yaptığı saldırıya karşı Kürt Halkının büyük bir direniş gösterdiğini, 13 Mart’ta Derik, Kobani ve Afrin’de halkın ayağa kalktığını dile getirdi.

Rojava’da kurulan bugünkü sistemin temellerinin 10 yıl önce yaşanan direniş sırasında atıldığını, halk iradesine saygı göstermenin ve onun isteklerini yerine getirmenin demokrasinin gereği olduğunu söyledi. PYD’nin örgütlenmesi için halka çağrı yaptığını ve Halk Meclisi’ni oluşturduğunu, halkın kendisinin taleplerini belirlediğini ve toplumsal anlaşmayı imzaladığını, kantonlarda demokratik özerklik ilan ettiğini ifade etti.

KANTONLAR ORTADOĞU VE SAVAŞIN YAŞANDIĞI ÜLKELER İÇİN BİR MODELDİR

Kendilerinin görevlerinin halkın kararlaştırdıklarını yaşama geçirmek olduğunu söyleyen Müslim, “Kantonlar savaşların yaşandığı ülkeler ve Ortadoğu için bir modeldir. Tüm halkların, Kürt, Ermeni, Arap ve Süryanilerin kardeşce ve eşitce birlikte yaşamalarını güvence altına alan demokratik bir anayasamız var” şeklinde konuştu.

Kürt Halkının uzun yıllar baskı ve saldırı altında yaşadığını, demokrasiyle yeni tanıştığını, bu nedenle yanlışlıklar da yaptıklarını belirten Müslim, Avrupa’daki Kürt Halkının dostlarından gelecek eleştirileri göz önüne alacaklarını ve onların da yardımıyla yanlışları düzelteceklerini dile getirdi.

Vize alamadığı için panele telefonla katılan Kürdistan Yeşiller Partisi Dr. Muhsin, Rojava’nın çevreci bir partiye ihtiyacı olduğunu için partiyi kurduklarını belirterek Halk Meclisleri içinde yer aldıklarını ve PYD ile gayet iyi ilişkiler içinde olduklarını söyledi.

Rojava Halk Meclisi Eşbaşkanı Sinem Muhammed de 10 yıl önce Qamışlo’da yaşanan direnişe değindikten sonra konuşmasını Rojava’daki kadınların durumları üzerinde yoğunlaştırdı. Örgütlü halkın her türlü güçlüğü yenebileceği ve başarıya ulaşabileceği anlayışıyla Rojava’da örgütlendiklerini, Halk Konseyleri ve ona bağlı değişik komiteler oluşturduklarını , bu komiteler içinde kadın komitesinin önemli bir ağırlığı olduğu söyledi.

ROJAVA DEVRİMİNDE KADINLAR BELİRLEYİCİ BİR KONUMA SAHİP

Ortadoğu’da yaşayan kadınların ağır baskı koşullarında yaşadıklarını ve pek çok sorunlarının olduğunu hatırlatan Muhammed, kadınların Rojava’daki devrimde belirleyici bir konuma sahip olduklarını, Rojava’nın savunulması ve demokratik özerkliğin oluşturulması için önemli sorumluluklar üstlendiklerine dikkat çekti. Rojava’da oluşturulan kadın merkezlerinin 145 bini aşkın problemi ele alarak çözdüklerini söyledi.

Kadınların sadece sosyal yaşamda değil aynı zamanda politikada da yer aldıklarını, devrimin kadınları evlerinden çıkararak özgürlüklerine kavuşturduğunu, kadınların Rojava’da önemli mevkilere gelmelerini somut örnekler vererek katılımcılara aktardı.

Evin ekonomisini başarı ile yöneten kadınların devletin finans sorunlarını da aynı başarıyla yönetebilecekleri yeteneğinde olduklarını, Ciziri’deki kantonun ekonomi bakanı Ziya Muhammed’in bunu pratikte ispatladığını söyledi.

SURİYE TARİHNDE İLK KEZ BİR KADIN BAŞBAKANLIK YAPIYOR

Efrin Kantonunun Başbakanının bir kadın olduğu belirten Muhammed “Suriye tarihinde ilk kez kadın başbakanlık görevi yapıyor. Bu Kürt Halkının demokratik yönetiminin tarihi bir başarısıdır” şeklinde konuştu.

Kadınların Rojava’nın savunması için kendi askeri örgütlerini kurduklarını ve İslamcı çetelere karşı kahramanca mücadele ettiklerini söyleyen Muhammed, bundan 5 yıl önce sokaklara çıkamayan kadınların siyasi, toplumsal ve askeri yaşamda büyük mesafeler kaydettiklerini dile getirdi.  / anf