Bir gün Şehrimize sinema salonu kurulursa eğer işte o salonda bir aksiyon filmi değil bir tiyatro oyununu izlemek isterim. Ama o tiyatro oyununda da Faik, Kenan, Harun, Savaş, Çiller, Ramazan Adnan, Fatih, Seyhan ve isimlerini sayamadıklarım hayatlarında tiyatroya gitmemiş işte bu tiyatrocuların oynamasını isterim...
Önceki akşam Şemdinli Halk Eğitim Merkezi konferans salonun da düzenlenen tiyatro şölenindeydik. Salon ağzına kadar doluydu ve ilk defa protokol yerini almıştı. Tabi protokol eksik olarak yerini almıştı. Her şey zamanın da başladı. Davetliler de zamanın da geldi. Tiyatro da zamanın da başladı. Tiyatro, Türkçe sahnelenen oyunlarla başlayıp, Kürtçe sahnelenen oyunlarla devam etti. Sahne de İki dil bir oyun vardı…
Ömürlerinde hiç tiyatroya gitmemiş tiyatrocular ardı ardına sahneye çıktılar. Bir sinema salonun bile hiç olmadığı Şemdinli ilçesinde bu etkinlik hem sinemaseverleri hem de tiyatro severleri bu salonda buluşturmuştu. Işıkların hafiften söndüğü ve oyunların bir bir sahnelendiği salonda herkes sessizce yerine oturarak izlemeye başladı, sahnelenen oyunları. Kürtçe de sahnelen oyunlar ilgi gördü, Türkçe de sahnelenen oyunlar ilgi gördü. İlgi görmeyen tek şey ise bu oyunları ardı ardına sahnelenen ve ömürlerinde hiç tiyatro gitmemiş tiyatroculardı.
Tiyatro biter bitmez salon boşaldı. Oyuncular ise sahne de kalakaldı. Bu kadar yetenekli ve pırıl pırıl oyuncuları protokolde bulunan ilçe kaymakamı ve birkaç izleyici dışında tebrik eden ve teşekkür eden olmadı. Düzenlenen tiyatro şölenine Şemdinli Belediye Başkanı ve yerel yönetimden kimseler yoktu. Bu ise acı bir tabloydu. Daha ne zamana kadar bu sosyal etkinliklerden uzak duracağız. Ya da daha ne zamana kadar bu kadar yetenekli ve yokluğun içinde varlıklarını göstermeye çalışan gençlerimize sahiplenmemeyi düşüneceğiz. Artık bir yerlerden başlanmalı. Özellikle yerel yönetim bu gibi sosyal faaliyetleri geliştirmeli ve bu gibi yetenekli gençlerin bir yerlere gelebilmeleri için imkan sunmalı…
Hayatlarında tiyatroya gitmemiş tiyatrocuların bu yeteneklerinden dolayı kutlar, başarıların devamını diliyoruz….
Ülkenin en ücra köşesinde eğitimin sancısı bizlerde hala dinmiş değil. Ne zaman yerinde bir eğitime geçeceğimizi merakla beklemişimdir. Bir zamanlar bir ilçenin nüfusuna yetecek kadar büyük olan iki katlı bir okul şimdi ikiye bölünmüş. Sanki kardeş payı gibi. İlk katında Şemdinli Kız Meslek Lisesi öğrencileri eğitim görüyorlar, ikinci katında ise ilçe milli eğitim müdürlüğü hizmet veriyor. Peki, neden bu bina sadece Kız Meslek Lisesi olarak eğitim vermiyor? Ya da neden ilçe milli eğitim müdürlüğüne kalmıyor? İlçe milli eğitim müdürlüğü için oldukça büyük bir bina. İlçe mili eğitim müdürlüğü de yerinden memnun olunca neden kalmasın ki….
Bu binanın Şemdinli Kız Meslek Lisesi olarak hizmet verebilmesi için ise yeteri kadar duyarsızlık. Okul içler acısı. Sınıflar masa sıralarla doldurulmuş. Öğrenciler, sıralarda 3’erli olarak oturtturulmuş. Sınıflar havasızlıktan geçilmiyor. Şemdinli Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nun hemen yanında bir bina inşa ediliyor. Söz konusu bina faaliyete geçerse Şemdinli Sabri Özel Lisesi oraya taşınacak, Sabri Özel Lisesi ilköğretim olarak hizmet vermeye başlayacak ve Şemdinli’nin ilk lisesi yani Yavuz Sultan Selim İlköğretim Okulu’na ise Kız Meslek Lisesi yerleşecek. Peki, ne zaman bu proje hayata geçirilecek? Ben söyleyeyim. Bir eğitim öğretim yılını daha geride bıraktığımızda….
Bir eğitim öğretim yılını geride bırakmadan bu kadar zor şartlar altında eğitim alan bu öğrenciler için bir çözüm sunmalı….
Hakkari’den önceki gün çok güzel bir haber çıktı. Haberin detayında ise insan sağlığının ne kadar önemli olduğu vurgusu vardı. Hakkari’nin Beyaz Melekleri başlıklı haberde yansıyan 3 bayan doktorun Hakkari’de görevlerinin süresi dolmasına rağmen gönüllü olarak ilde görevlerini devam etmek istemesiydi. Hakkari’de görevleri süresince görevlerini en iyi şekilde yaptıklarını ve bundan sonra da en iyi bir şekilde görevlerini yapacaklarını ifade eden bayan doktorların bu örnek davranışı bölge halkı tarafından da önemsendi. Hakkari’nin Beyaz Melekleri’nin bu örnek davranışlarından dolayı kutlar, görevlerinden başarılar diliyoruz.
Gündem, günden güne sıcaklığını arttırıyor. ‘Demokratik Özerklik’ tartışması gündemden düşmezken, Yüksekova ve Cizre’nin il olması tartışması da gündemin sıcaklığını bir hayli arttırdı. Yüksekova’nın il olup olmaması yıllardan beri süre gelen ayrı bir politika. Ama herhalde bu kez orta da ciddi bir niyet söz konusu. Belediye seçimlerinde ve boykotta % 98 oranında oy alan Yüksekova ilçesinin neden il olacağı ve beraberinde nelerin getirileceği ise gündemin ayrı bir konusu. Tabi seçimler yaklaşırken sadece bu politika yetmeyecek bu defa Şemdinli ilçesinin Irak sınırında bulunan Derecik Beldesi söz konusu ilçe olacak ve hemen yanı başında da bir sınır kapısı açılacak.
Bırakalım bu politikaları, bu politikalar yıllardan beri bölgede seçim malzemesi olarak uygulanan politikalardır.
BDP’li vekil Hasip Kaplan’ın dediği gibi : “Yüksekova ve Cizre’yi il yapmayan namerttir”